ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Lale Devri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=74135)

Şengül Şirin 05-03-2009 07:41 PM

Lale Devri
 
LALE DEVRİ (1718-1730) Osmanlı tarihinde batılaşma yönünde ilk adımların atıldığı Lale Devri adını dönemin yaşam biçimini simgeleyen lale çiçeğinden almıştır. Lale Devri’ne damgasını vuran kişi Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olmuştur.İbrahim Paşa 1718’de sadrazam olur olmaz ağır koşullar altında imzaladığı Pasarofça antlaşması ile 1714’ten beri Avusturya ve Venedik’e karşı sürdürülen savaşa son vermişti.Avrupa ülkelerinin gittikçe güçlenmekte olduğunu



LALE DEVRİ (1718-1730) Osmanlı tarihinde batılaşma yönünde ilk adımların atıldığı Lale Devri adını dönemin yaşam biçimini simgeleyen lale çiçeğinden almıştır.

Lale Devri’ne damgasını vuran kişi Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olmuştur.İbrahim Paşa 1718’de sadrazam olur olmaz ağır koşullar altında imzaladığı Pasarofça antlaşması ile 1714’ten beri Avusturya ve Venedik’e karşı sürdürülen savaşa son vermişti.Avrupa ülkelerinin gittikçe güçlenmekte olduğunu ilk fark eden kişilerden olan İbrahim Paşa barışçı bir ortam yaratmak ve batıyı daha yakından tanımak istiyordu.Bu amaçla İstanbul’daki batılı ülke elçileriyle yakın ilişkiler kurdu, bir yandan da Avrupa ülkelerine elçiler göndererek buralardaki toplumsal ve ekonomik yaşamı tanımaya çalıştı.Bu elçiler arasında 1720’de Paris’e giden Yirmisekiz Mehmet Çelebi, İbrahim Paşa’yı en çok etkileyen kişi oldu.Yirmisekiz Çelebi’nin 1721’de dönüşünde sunduğu bilgiler ve belgeler İbrahim Paşa’da Avrupa tarzı yaşamı Osmanlı Devleti’nde de egemen kılma isteği uyandırdı.

İlk kez padişah 3.Ahmed’in de onayıyla geniş bir bayındırlık etkinliğine girişilerek İstanbul’da batıdaki örneklerine benzer birçok bina ve bahöe yapıldı.Boğaziçi ve Haliç kıyıları yalılarla, köşklerle, kasırlarla donatıldı.Saray çevresinden başlayarak birçok yüksek devlet görevlisi ve halkın varlıklı kesimi buralarda eğlence dolu bir yaşam sürmeye başladı.Bu o zamana kadar içe kapalı bir yaşamı olan bütün halk kesimlerinin görmediği bir şeydi. Her vesileyle düzenlenen kitlesel eğlencelerle bu yaşam biçimi giderek yaygınlaşmaya başladı.Döneme adını veren lale çiçeğinin en güzelini yetiştirmek için herkes birbirleriyle yarışır oldu.Bu amaçla başta Hollanda olmak üzere çeşitli avrupa ğlkelerinden ve İran’dan lale soğanı bile getirildi.Savurganlığa varan bu harcamalar yüzünden birçok tüketim maddesininde fiyatı aşırı biçimde yükseldi.Öte yandan Lale Devri’nde bazı önemli yenilik girişimleride oldu.Bunların arasında en kalıcı olanı matbaadır.Ayrıca dönemin ünlü şairi Nedim’in başkanlığında oluşturulan bir kurul batı ve doğu dillerinden çeviriler yapmakla görevlendirildi.İzmit’te bir kağıt fabrikasının yapımına başlandı.Çnemli bir girişimde İstanbul’u sık sık kasıp kavuran yangınlarla mücadele için tulumbacılık örgütünün kurulmasıdır.

İstanbul dışında Anadolu ve Rumeli halkı geleneksel yaşam biçimini korudu.3.Ahmed’in hazine gelirlerini artırmak amacıyla iltizam usulünü (vergileri aracılar eliyle toplama) yaygınlaştırması ve paranın değerini düşürmesi halkın daha çok ezilmesine yol açtı.İstanbul’daki esnafa ve zanaatçılara konulan aüır vergiler de kentte hoşnutsuzluk yarattı.Damat İbrahim Paşa’nın birçok devler görevlisini kendine bağlı kişilere vermesi ve onları uzun süre aynı yerde tutması yükselme bekleyen birçok memurun tepkisini çekiyordu.Bütün bunlara 1723’te başlayıp aralıklarla süren İran Savaşı dolyısıyla konulan olağanüstü vergiler eklenince halkın hoşnutsuzluğu doruk noktasına vardı.28 Eylül 1730’da Damat İbrahim Paşa‘ya karşı olanların başını çekenlerden Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’nın kışkırtmasıyla eski bir denizci olan Patrona Halil İstanbul’da ayaklanma başlattı. Üç gün içerisinde İstanbul’u eline geçiren ayaklanmacılar 3.Ahmed’den Damat İbrahim Paşa ve yakın adamlarının idamını istediler. 3.Ahmed bu isteyi terine getirdiysede tahtını kurtaramadı.Patrona Halil’le hareket eden devlet adamları 3.Ahmed’in yerine 1.Mahmud’u padişah yaptılar.Ayaklanma sırasında Lale Devri’nde yapılan binalar yakılıp yıkıldı. Yenilik simgesi sayılan birçok şey yok edildi.Damat İbrahim Paşa’ya yakınığıyla tanınanlar ya öldürüldü ya da sürgüne gönderildi.Osmanlı tarihinde 12 yıl süreyle değişik bir çığır yaratan Lale devri böylece kanlı biçimde sonlandı.

Şengül Şirin 11-05-2010 11:15 PM

Cevap : Lale Devri
 
Türkiye Tarihinde 1718-1730 yillari arasindaki döneme, Mesrutiyetten sonra verilen ad. Bu devirde Istanbul’da Lâle zevki artip, yetistirilmesi yayginlasmistir. Devlet adamlari dahil, istanbullularin bahçelerinde lâle yetistirip zevk edinmelerinden dolayi sair ve tarihçiler tarafindan bu yillara “Lâle Devri” denilmistir.


Lâle Devri, Osmanli Sultani Üçüncü Ahmed Hân (1703-1730) ve Vezir-i âzam Nevsehirli Damad ibrahim Pasa zamaninda Osmanhli-Rus-Avusturya-Venedik harplerinden sonra imzalanan Prut ve Pasorofca Andlasmasi ardindan basladi. Yillarca süren harpler ve isyanlardan bikmis olan ahali, andlasmalardan sonra korku ve endiseden uzak bir hayat sürmeye basladi.


Istanbul’da sünnet ve dügün merasimleri artarak, mevsimine göre kir, deniz seyahatlari ve helva sohbetleri tertiplendi. Padisah dahil, devlet adamlari, baharda, Lâle mevsiminde Sa’dâbâd, Serefâbâd Bag-i Ferah, Emnâbâd, Hüsrevâbâd, Hümayunâbâd. Kasr-i Süreyya, Vezirbahçesi kösklerinde, Tersane bahçesi, Çiragan bahçesi, Besiktas Yalilarina giderlerdi. Devlet adamlari, ahali ve çiçekçi esnafi, ikiyüzden fazla lâle çesidi yetistirip, bu bitkiye karsi alâka artmistir. “Mahbud”, devrin en meshur ve pahali lâle çesididir. Istanbul basta olmak üzere bütün memleket sathinda park, bahçe tanzimi, kösk, saray, çesme, sebil, imaret, medrese, kütüphane ve camiler dahil pek çok san’at eseri yapildi. Insa ve tamir edilen san’at eserlerinin süslenip, tezyini için Istanbul’a Çini fabrikasi kuruldu. Bugünkü Nevsehir, bu devrin eseridir. Yine bu devirde, onaltinci yüzyildan beri Istanbul’da ve diger Osmanli sehirlerinde Arapça, Ermenice, Ibranice, Rumca kitap basan matbaalarin ardindan, Seyh’ül-Islâm Abdullah Efendi’nin fetvasi ile Osmanlica kitap basimi da serbest oldu.


Matbaada basilacak kitaplarin kontrolü için de âlimler vazifelendirildi. Istanbul’da bulunan ve bütün dünyada kiymetli eserlerin yazilmasini sagliyan doksanbin kadar hattatin durumlari dikkâte alinarak ilk zamanlar dinî kitap basilmadi. Hattatlikla ugrasan kalem ehlinin bir kismi matbaada tab islerinde musahhilik yaparak zamanla denge saglandigindan dinî kitaplarin da basimina geçildi. Matbaanin ve hattatlarin ihtiyacini karsilamak için kâgit fabrikasi kuruldu. Avrupa ile münasebetler arttirilip, Viyana’ya konsolos tayin edilerek, çesitli bassehirlere dostluk nameleri gönderildi.

Sonradan Lâle Devri diye adlandirilan 1718-1730 tarihleri arasindaki yillar sulh, sükun ve huzurla geçtiginden Osmanli kültür, san’at ve ilim âleminde kiymetli sahsiyetler yetisti. Hattatlar vasitasiyla eski eserler çogaltilarak, her tarafa dagitildi. Damad Ibrahim Pasa tarihe merakli oldugundan bir çok tarih kitaplarinin yazmalari kontrol edilip, karsilastirmali olarak hattatlara yazdirilarak, çogaltildi. Ilmi encümen, hey’et ve bürolari kurularak, Arapça, Farsça, Yunanca kitaplar tercüme edildi. Bu devirde yapilan saray ve kösklerdeki ilim meclislerine, sohbetlere kiymetli âlimler, san’atkârlar, sâirler ve edipler katilirdi. Sohbetlere dogu dillerini iyi bilen ve ilim erbabindan sâir Nedim ayri bir renk katardi. Nedim, Lâle Devri’nin günlük hayatini ve Istanbul’un tasvirini,
“Bu sehri Stanbul kî, bî müslü bahâdir;
Bir sengine yekpare Acem mülkî fedadir.

Bazari hüner madeni ilmü ulemadir.” misralariyla yapmistir.


Lâle Devri’ndeki huzur ahengini; Iran mes’elesi, devlet adamlarinin imâr faaliyetlerini, ordudaki düzenlemeleri ve meclis toplantilarini istemeyen yabancilar ile yazilan eserlerin yanlis açiklanip, anlasilmasi bozdu. Patrona Halil adinda devsirme bir tellak Yeniçeri ihtilâl hazirligini tamamladiktan sonra, Sultan Üçüncü Ahmed Hân’in sefer hazirliklari içindeyken ve tatil günü devlet adamlarinin yazliklarda bulunduklari esnada isyan basladi. 28 Eylül 1730 tarihinde meydana gelen Patrona Halil isyaniyla Damat Ibrahim Pasa ve yakinlari, asîlerin arzusuyla vazifeden alinip, öldürüldü. Asilerin arzusu bitmeyerek, nihayet seksensekizinci Islâm Halifesi ve Yirmiüçüncü Osmanli Sultani Üçüncü Ahmed Hân’in da hallini istediler. Istanbul’da yapilan yalilar yagma edilip, yikilarak Lâle bahçeleri tahrip edildi.


Birçok güzide san’at eserleri de asilerin yagmacilarin tahribine ugradigi gibi, san’atkârlar, sâirler, edipler ilim ve devlet adamlari da öldürülüp, her hususta vahsice hareket edildi. Damat Pasa’nin öldürülmesi ve Sultan Üçüncü Ahmed Hân’in tahtan indirilmesi ile Türkiye tarihinin sonradan Lâle Devri denilen 1718-1730 dönemi de sona erdi. Bu devir; sulh, sükûn, huzur, imar faaliyetleri, güzide san’at eserleri yapilmasi, ilmi eserlerin çogaltilarak dagitilmasi, ihtiyaç duyulan maddelerin ülkede imalati için fabrika tesisi, askeri yenilikler, dünyada olup biten yenilik ve olaylarin takip edilmesi, ‘ Istanbul’da itfaiye teskilatinin kurulmasi; âlim, edip sair ve san’atkârlarin korunmasina ayri bir itina gösterilmesi bakimindan Türkiye tarihinde baskalik arz ettiginden önemlidir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.