ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Hazır Mesajlar & Güzel Sözler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=666)
-   -   Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=739253)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:04 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 
Seni seviyorum...”

Önce bu sözcükleri bir rafa kaldırmalıyız;
dirseğimizle kırmak zorunda kalacağımız bir camın arkasındaki bir kutuya;
bir bankaya koymalıyız...
Onları bir tüp C vitamini hapı gibi ortalarda bırakmamalıyız...
Bu sözler dilimize çok kolay gelirse düşünmeden kullanabiliriz;
dayanamayız...
Söylemeyiz deriz ama söyleriz...
Ya yalnızlık hissederiz, ya da büyük ihtimalle, düpedüz umutlanarak,
bir de bakarız o sözleri sarf etmişiz, kullanmışız, kirletmişiz...
Kendimizi âşık olmuş ve uygun düşüp düşmeyeceğini sınamak için kullandık sanırız...
Söylediklerimizi kulağımız duyana kadar ne düşündüğümüzü nasıl bilebiliriz?...
Bırak bunları; geçerli değil...
Bunlar büyük sözlerdir;
onları hak ettiğimizden emin olmalıyız...

(...Julian Barnes)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Sevgi hiçbir zaman istemez... O, daima verir... Sevgi, her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir, ne de intikam alır.
...
Bana muhalefet edene sevgiden başka verilecek bir şeyim yoktur...
Onlara sevgiyi sunmakla kendilerini daha yakınıma çektiğimi kabul ederim...
...
Sevdiğiniz insanların şefkatine bağlı sevgi, maddidir...
Halbuki hakiki sevgi şahsi ıstırap olup ihtimam aramaz...
...
Dünyayı ancak sevgi tutar...
Hayat yalnız sevginin olduğu yerde bulunur...
Sevgisiz hayat ölümdür. Sevgi, yüz tarafı hakikat olan akçenin tersidir...
...
Hakikat ve sevgi ile bütün dünya fethedilebilir...
Sevgi, dünyada en ince bir kuvvettir...

(...Gandhi)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Mümkün olduğunca, teslimiyet göstermeden, herkesle iyi geçin...
Hakikatlerini sakince ve açıkça dile getir ve başkalarını da dinle, hatta alık ve cahilleri bile; onların da kendilerince bir öyküleri vardır.
Gürültücü ve agresif olanlardan uzak dur... Onlar ruhun cenderesidir...
Eğer kendini başkalarıyla mukayese edersen kendini boşlukta ya da acı içinde hissedebilirsin;
çünkü, daima senden daha büyük veya daha küçük kişiler olacaktır...
Bir çok kimse yüksek idealler uğruna çaba harcar ve hayat kahramanlıklarla doludur...
Kendin ol... Özellikle, yapmacıktan şefkat gösterme...
Ne de sevgi hakkında alaycı ol...
Çünkü o bütün kuraklığına ve hayal kırıklıklarına rağmen her zaman yeşil kalmayı başaran otlar gibidir...
Gençlikte edindiğin bazı eğilimlerinden zarafetle vazgeçerek yılların verdiği tecrübeleri olduğu gibi kabullen...
Ani bir felakete karşı seni koruması için ruhunu güçlendir fakat hayallerle de kendini huzursuz etme...
Korkuların çoğu yalnızlık ve aşırı yorgunluktan doğar...
Dikkatli ol... Mutlu olmak için çaba göster...

(...Max Ehrmann)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Beni bıraktın ve kendi yoluna devam ettin...

Senin için matem tutmayı ve uzaklaşan hayalini altından bir şarkı ile yoğrulmuş olarak kalbime yerleştirmeyi düşündüm...
Fakat ey benim kara talihim, ne yazık ki, vakit dardır...
...
Gençlik yıldan yıla yıpranır, bahar günleri uçucudur; nazlı çiçekler hiç yoktan solar, ölürler...
Ve tecrübeli arif kişi, hayatın, lotus yaprağındaki bir şebnemden başka bir şey olmadığına beni uyarıyor...
Bana arkasını dönen birisine bakmak pahasına bütün bunları ihmal mi edeyim?...
Bu, kaba ve aptalca bir hareket olur... Zira vakit dardır...
...
Bir köşeye oturup ilham almak ve her şeyimin sen olduğunu kafiyelemek ne tatlıdır...
Kederleri kucaklamak ve hiçbir
suretle avunmamaya karar vermek kahramanca bir haldir...
Fakat taze bir yüz, kapımdan beni gözetliyor ve gözlerini gözlerime kaldırıyor...
Gözyaşlarımı silmekten ve yeni şarkımın makamını değiştirmekten başka bir şey yapamıyorum...
Zira vakit dardır...

(...Tagore)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Gerçek dostluğun ne olduğunu bilirim; bildiğim için de dostumu kendime çekmekten çok, kendimi ona veririm...
Ona iyilik etmeyi onun bana iyilik etmesinden daha çok istemekle kalmam; kendine her edeceği iyiliğin bana da iyilik olmasını isterim...
Bana en büyük iyiliği kendine iyilik etmiş olduğu zaman olur...
Bir yere gitmek ona hoş geliyor, yahut bir işine yarıyorsa, uzakta olması bana yanımda olmasından daha tatlı gelir...
Kaldı ki haberleşme imkanı varsa insan ayrı düşmüş de sayılmaz...
Ben vaktiyle dostumdan ayrılmaya yarar bile buldum...
Birbirimizden uzaklaşmakla hayatımızı daha fazla doldurmuş, imkanlarımızı genişletmiş oluyorduk...
Başka başka yerlerde, o benim için yaşıyor, keşfediyordu ben de onun için.
Hayatın tadını bir aradaymışız gibi çıkarıyorduk...
Hatta bir aradayken birimizden biri işsiz kalıyordu...
O kadar kaynaşmıştık ki ayrı ayrı yerlerde olmakla aramızdaki gönül birliği bir kat daha zenginleşiyordu...

(...Montaigne)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Yaşlısın deseler de bana, inanmam aynalara,
Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya...
Ama zamanın yol yol izler açtığını görürüm de sende,
Anlarım, er geç bana da gelip çatacak ölüm...
Seni baştan ayağa saran şu güzellik var ya,
Yüreğimin en gösterişli örtüsü de o işte benim...
Güğsünde yaşadıkça yüreğim, yüreğinse bende arttıkça,
Kim der ki, nasıl diyebilir ki, senden yaşlıyım?...
Yeni doğmuş yavruyu sakınır gibi ebesi,
Taşıdığım yüreğin üstüne ben nasıl titreyeceksem...
Nasıl sakınacaksam kendimi, kendim için değil, senin için;
Öyle sakın işte sen de kendini, ey sevdiğim...
Geri gelir sanma yüreğin, benim yüreğim öldükten sonra;
Bana vermiştin onu, unutma, geri almamak üzere bir daha...

- William Shakespeare -

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:05 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Doğum günü partilerinden söz ettiğimde beni ilgiyle dinlediler...

Onlara pastayı, şarkıları, armağanları ve her yıl bir adet artan mumları anlattım...

"-Bunu neden yapıyorsunuz" diye sordular;

"-Bizler için kutlama, özel bir durumu gerektirir... Yaşlanmanın nesi özel anlayamadık?... Bunu sağlamak için bir çaba göstermeyiz ki; bu kendiliğinden olur..."

"Peki" dedim ben de,

-Sizler neyi kutlarsınız?...

"-Daha mükemmel olmayı... Bizler eğer geçen yıla göre daha iyi, daha bilge olmuşsak bunu kutlarız... Bunu da ancak sen kendin bilebilirsin ve kutlama partisinin ne zaman yapılabileceğini sen söylersin..."

(...Marlo Morgan)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Herkes aslında yalnızdır...
Ve anlaşılmak ister, ama hiçbir zaman bir başkasını tümüyle anlayamayız...
Ve hepimiz bizi çok sevene bile bir parça yabancı kalırız...
...
Acımasız olanlar güçsüzlerdir...
Sevecenlik yalnızca güçlülerden beklenebilir...
Korkuyu bilmeyenler gerçekte yürekli değildir...
Çünkü yüreklilik, düşlenebilene karşı koyma gücüdür...
...
İnsanları çocukmuş gibi görürseniz...
Onları daha iyi anlayabilirsiniz...
Ne denli yaşlı ya da etkileyici olurlarsa olsunlar...
Çünkü çoğumuz hiçbir zaman büyümeyiz...
Yalnızca boyumuz uzar...
...
Mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince
etkinleştirdiğimizde ulaşırız...
Hayatın gayesi önemli olmaktır... Saygın olmak... Sevmiş olmak...
Bir şeyi savunmak...
Boşuna yaşamamış olmaktır....

Büyümemiz için bize gereken gerçekliktir,
İnsan erdemini ya da kötülüğünü aşan bir bütünlük...
Bilgiye, kendimizi bilmeye ihtiyacımız var...
Kendimizi ve gölgemizi görmemiz gerekir...
Çünkü gölgemizle yüzleşebiliriz; böylece belki de büyüdüğümüzde,
güçlenip toplum içinde sorumlu yetişkinler olduğumuzda, dünyada yapılan kötülükler, katlanmak zorunda olduğumuz adaletsizlikler, azap ve acı karşısında çaresizlikle teslim olmaya, ya da gördüklerimizi inkar etmeye daha az eğilimli oluruz...

yüreklice düşün...
gir bu yola seve seve...
...
iyi yaşamayı sonraya bırakan kimse;
yolunda bir ırmakla karşılaşıp da
akıp geçmesini bekleyen köylüye benzer...
...
oysa ırmak,
hiç durmadan akıp gidecektir...

(...Ursula K.Guin)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazılar seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedimki 'söz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymişki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...

Nietzsche

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Zenginlik bize ne iyilik eder, ne de kötülük:
Her ikisi için de malzeme verir bize...
Ondan daha güçlü olan ruhumuz malzemeyi dilediği gibi evirir, çevirir ve kullanır;
mutlu ya da mutsuz oluşunun tek nedeni ve sorumlusu kendisidir...
...
Dış varlığımız tadını rengini iç varlığımızdan alır;
nasıl ki giysilerimiz bizi kendi sıcaklıklarıyla değil bizim sıcaklığımızla ısıtırlar:
Onu koruyup beslemektir yalnız görevleri...
Onları soğuk bir bedene giydirirseniz, soğukluğu korur ve beslerler:
Kar ve buz öyle saklanır...
...
Hiçbir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de zor...
Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren...
Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir;
yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda...
Doğru bir kürek suda eğri görünür.
Önemli olan bir şeyin görülmesi değildir yalnız, nasıl görüldüğü de önemlidir...
...
Biz güzellikleri yalnız sivri, şişkin, süslü püslü olarak seviyoruz...
Saf ve sade olanlar kolayca kaçıyor bizim kaba gözlerimizden...
Öylelerinin ince ve saklı bir yanları var...
İnsanın pussuz, yıkanmış, arınmış bir bakışı olmalı ki;
o gizli ışıltıyı görebilsin...
Biz saflığı budalalıkla eş anlamda kullanıp
kınamıyor muyuz?...

- Montaigne -

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 
Güç istedim...
Ve Allah(cc) beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı...
...
Bilgelik istedim...
Ve Allah(cc) bana çözmek için problemler verdi...
...
Zenginlik istedim...
Ve Allah(cc) çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi...
...
Cesaret istedim...
Ve Allah(cc) üstesinden gelmem için bana tehlike verdi...
...
Sevgi istedim...
Ve Allah(cc) yardım etmem için bana problemli insanlar verdi...
...
İyilik istedim...
Ve Allah(cc) bana fırsatlar verdi...
...
İstediğim hiçbir şeyi elde etmedim..
İhtiyacım olan her şeyi elde ettim...

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Seni kolaylıkla tanırım korkusuyla, benimle oynuyorsun...
Gözyaşlarını saklamak için, bir kahkaha tufanıyla beni yanıltıyorsun...
Biliyorum... Senin sanatını biliyorum...
Söylemen lazım gelen sözü asla söylemezsin...
Sana değer vermem korkusuyla, benden bucak bucak kaçıyorsun...
Seni kalabalıkta kaybetmeyeyim diye, ayrı durursun...
Biliyorum... Senin sanatını biliyorum...
Gitmen lazım gelen yola asla gitmezsin...
Senin iddian diğerlerininkinden daha büyük;
Sessiz durman işte bu yüzden...
Cilveli bir umursamazlıkla, hediyelerimden kaçınırsın...
Biliyorum... Senin sanatını biliyorum...
Sen, alman lazım geleni asla almazsın...

(...R.Tagore)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:06 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 
İyimserlik: Her şeyin güzel, çirkin olanlar da dahil; her şeyin iyi, özellikle kötü olanların; ve yanlış olan her şeyin doğru olduğu öğretisi veya inancı. Sıkıntıya düşme şanssızlığına en çok alışanlar tarafından en inatçı biçimde desteklenir, ve en kabul edilebilir şekliyle gülümsemeyi taklit eden sırıtmayla ifade edilir. Bir kör inanç olarak, çürütülebilmenin ışığına ulaşılamaz durumdadır. --- zihinsel bir bozukluktur, ve ölüm hariç hiçbir tedaviye cevap vermez. Kalıtsaldır ama neyse ki bulaşıcı değildir.

Ambrose Bierce

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:07 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

Öyle sıcak ve samimi olun ki
her sıktığınız ele ruhunuzu da katın...
Düşmanlarınızı düşünüp de zaman kaybetmeyin...
Korkuya kapılıp hedef değiştirmeyin....
Aklınızı hedefinizle yoğunlaştırın...
Güçlü ve faydalı olma düşüncesini
zihninizde yaşattıkça gerçekten
öyle olmaya başladığınızı göreceksiniz...
Siz ısrar ettikçe fırsatlar çıkacaktır....
Fikir imanla bağlanırsa kudret haline gelir...
İmanla bağlanın.
Cesur açıkgöz ve samimi olun...
Kalbiniz neye bağlanırsa varlığınız onun mahiyetine bürünür.
Bürüneceğiniz mahiyeti doğru tespit edin...
Bir gülümsemenin insana hiç bir masrafı yoktur.
Bu kadar basit bir sermaye ile elde edeceğiniz kazançlar ise büyük olabilir...
Kısacık bir ana sığan gülümseme bir hafızada ömür boyu yaşayabilir...
Hiç kimse gülümsemenin meydana getireceği faydaları reddedecek kadar zengin değildir.
Hiç kimsede gülümsediği için fakir düşmez...
Gülümseme korkaklara güç,
kederlilere neşe, hastalara sıhhat verir.
Gülümseme yorgunları dinlendirir.
Onu satın alamazsın;onu dilenemezsin, onu çalamazsın.
Onu birisi size
ancak gönül rızasıyla verir.
İçten gelmeyen bir gülümsemenin de
Kimseye bir faydası yoktur...
Size gülümsemeyen bir insanla karşılaşırsanız
siz yinede gülümseyin..
Gülümsemeyi onlardan esirgemeyin.
Çünkü gülümsemeye en çok ihtiyacı olanlar gülümseyemeyenlerdir...
Gülümseyiniz...
Yalnız fotoğraf çektirirken değil,fotoğraf çekerken de
Gülümseyiniz...

"Dale Carnegie"

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 01:07 AM

Hayatı İzleyenler Değil Yaşayanlar İçin Anektotlar
 

İyi niyetli ve yardımsever bir arkadaşımla bir gün doğada gezinirken, kozasından çıkmaya çalışan bir kelebek gördük...
Kelebek kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çalışmaktaydı...
Yardımsever arkadaşım hemen kelebeğin imdadına koştu...
Dikkatlice kozanın liflerini sıyırdı ve kelebeğin fazla çabalamadan kozadan çıkmasını sağladı...
Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıktıysa da, biraz çırpındı ve uçamadı...
Yardımsever arkadaşımın göz ardı ettiği gerçek şuydu:
Kanatlar ancak kozadan çıkma çabalarıyla güçlenir ve uçuşa hazırlanır...
Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak hareketleri çabalarıyla öğrenmekteydi...
Yardımsever arkadaşım, işini kolaylaştırarak kelebeğin güçlenmesine engel olmuştu...
Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tanıyamadı; hiçbir zaman gerçekten yaşayamadı...

(...R.Sandford)


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.