![]() |
Hindistan
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575515 Hindistan Hindistan Cumhuriyeti Ülkenin Resmi Tam Adı: Hindistan Cumhuriyeti Kısa Şekli : Hindistan Yönetim biçimi: Parlamenter Federal Cumhuriyet Başkenti: Yeni Delhi İdari Bölümleri: 28 eyalet ve 7 birleşik bölge; Andaman ve Nicobar Adaları, Andhra Pradesh, Arunachal Pradesh, Assam, Bihar, Chandigarh, Chhattisgarh, Dadra ve Nagar Haveli, Daman ve Diu, Delhi, Goa, Gujarat, Haryana, Himachal Pradesh, Jammu ve Kashmir, Jharkhand, Karnataka, Kerala, Lakshadweep, Madhya Pradesh, Maharashtra, Manipur, Meghalaya, Mizoram, Nagaland, Orissa, Pondicherry, Punjab, Rajasthan, Sikkim, Tamil Nadu, Tripura, Uttaranchal, Uttar Pradesh, Batı Bengal Bağımsızlık Günü: 15 Ağustos 1947 (İngiltere'den) Milli Bayramları: Cumhuriyet günü, 26 Ocak (1950) Anayasası: 26 Ocak 1950 Üye Olduğu Uluslararası Örgüt ve Kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), BIS (Uluslararası İmar Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CP, ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G- 6, G-15, G-19, G-24, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), FAD, IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), MINURSO (BM Bati Sahra Referandum Misyonu), MIPONUH, MONUC (BM Kongo Operasyonu), NAM, OAS (Amerika Devletleri Teşkilatı), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), SAARC (Güney Asya Bölgesel işbirliği Teşkilatı), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNHCR (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UNIFIL (BM Geçici Gücü), UNIKOM (BM Irak-Kuveyt Gözlem Misyonu), UNMEE (BM Etyopya-Eritre Misyonu), UNMIBH (BM Bosna Hersek Misyonu), UNMIK (BM Kosova Geçici Yönetimi), UNU, UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü) Asya’da bulunan ve yüzölçümü bakımından dünyâda yedinci, nüfus bakımından ikinci sırada yer alan devlet. Kuzeyinde Keşmir ve Çin, kuzeydoğusunda Nepal ve Bhutan, doğusunda Bangladeş ve Birmanya, güneydoğusunda Seylan, güneyinde Hint Okyanusu, kuzeybatısında Pakistan bulunur. Üçgene benzeyen Hindistan yarımadası, ülkenin en büyük kısmını kaplar. Ülkenin kapladığı alan 3.287.590 km2 olup, kuzey-güney uzunluğu 3200 km, batı-doğu uzunluğu ise 2400 kilometredir. Târihi Hindistan’ın târihi hakkında bilgiler, Aryalardan başlamaktadır. Bundan önceki dönemler içindeki olaylar hakkında çok çeşitli ve kesin olmayan bilgiler mevcuttur. Dravitleri yenerek Hindistan’a yerleşen Aryalar, Yunan istilâları, İskender’in saldırıları, Asoka dönemi, Mouryo İmparatorluğu, Gupta Devri, Hunlar, Harşalar, Kuzey ve Güney Sülâleler Dönemi, Türk-Moğol Hâkimiyeti, Arapların, Gaznelilerin, Bâbür Devletinin fetihleri, Avrupalıların yerleşmeleri ve bugünkü Hindistan’ın kurulması safhaları tâkib eder. M.Ö. 2000 yıllarında Himalayaları aşarak gelen Aryalılar, Hindistan’da asırlarca sürecek bir hayat tarzının temelini attılar. Daha sonraları Maurya İmparatorluğu Hindistan’a hâkim oldu. Bu imparatorluğun yıkılmasından sonra hâkim olan Guptaların ülkedeki hâkimiyetine Hun saldırıları son verdi. Bundan sonrası, ülkede kurulan prenslikler dönemi ve aralarında yaptıkları savaşlarla geçti. Müslümanlar, Hindistan’a ilk olarak sekizinci asırda geldiler. 712 yılında Muhammed bin Kasım’ın ordusu Hindistan’a girdi. Bunu müteâkiben ülkede Müslüman Arap ordularının ve Gaznelilerin fetihleri görüldü. Gaznelilerin Sultan Mahmûd zamânında başlattıkları seferleri, Muhammed Guri Han zamânında Hindistan’ın tamâmının fethedilmesiyle sonuçlandı. Bundan sonra 1206-1290 yıllarında Memlûkler, 1290-1320 yıllarında Halaciler, 1320-1413 yıllarında Tuğluklar ve 1526 yılına kadar da Ludîler Hindistan yönetimini ellerinde tuttular. On beşinci asır başlarında bir ara Timur Han ordusuyla Hindistan’ın büyük bir kısmını topraklarına kattı. Böylece Hindistan’da Türk-Hind İmparatorluğu başladı. Timur Hanın soyundan Bâbür Şah, bütün Hindistan’ı fethederek Gürganiye (Bâbür İmparatorluğu) Devletini kurdu (Bkz. Bâbür İmparatorluğu). Bu devlet, İngilizlerin Hindistan’ı işgâline kadar bölgede 342 sene hükümranlığını sürdürdü. Bâbür İmparatorluğu zamânında Hindistan’da yüzlerce büyük İslâm âlimi yetişip insanlara doğru yolu gösterdiler, ilim öğrettiler. İslâm dînine sokulmak istenen bid’atleri yok ettiler. Bu büyük âlimler arasında en meşhurlarından bâzıları, İmâm-ı Rabbânî, Muhammed Ma’sûm Fârûkî, Ubeydullah-ı Ahrar, Muhammed Zâhid, Derviş Muhammed, Muhammed Bâkî-billah, Nur Muhammed Bedevânî, Mazhar-ı Cân-ı Cânân, Senâullah-ı Dehlevî, Abdullah-ı Dehlevî, Abdülhak Dehlevî, Abdülazîz Dehlevî, Muînüddîn Çeştî’dir. Avrupalıların Ümit Burnunu dolaşarak Hindistan’a ulaşmaları, 16. yüzyılda burada ilk ticâret merkezinin kurulmasına yol açtı. İngilizler, Hindistan’ı işgâl ettikten sonra, Müslüman halka çok eziyet ettiler. 1906 yılında Svaraç (kendi kendini yönetme) sloganı ile bağımsızlık savaşı başlatıldı. Bu arada Hindistan Müslüman Birliği kurulmuştu. 1919 yılında Gandhi ile birlikte Hindistan’da pasif direnme ve protesto hareketlerine başlandı. 1935’te ilk anayasa kabûl edilerek parlamenter düzen kuruldu. 18 Temmuz 1947’de tam bağımsızlığını kazanarak, dünyâ devletleri tarafından tanındı (Bkz. Gandhi, Mahatma). 26 Ocak 1950’de Hindistan Birliği olan devletin ismi Hindistan Cumhûriyeti olarak değiştirildi. Bugün de bu isimle anılmaktadır. Ülke yönetim yönünden eyâletlere bölündü. Ekonominin büyük ölçüde bozulduğu bir dönemde yapılan seçimleri İndra Gandhi’nin başkanlığındaki Kongre Partisi kazandı. Radikal tedbirleri başarıyla alan İndra Gandhi, 1971’de erken seçime giderek büyük bir zafer kazandı. Aynı sene Hindistan ile Pakistan arasında savaş çıktı. Bu savaş netîcesinde Doğu Pakistan yâni Bangladeş bağımsızlığını îlân etti. Baskı rejimi uygulayan İndra Gandhi, 1974’den îtibâren halk desteğini kaybetti. 1977’de yapılan seçimleri Canata Partisi kazandı. Canata Partisi yönetimde başarılı olamayınca, 1980’de yapılan seçimleri tekrar Kongre Partisi kazandı. Aynı sene özerklik için mücâdele eden Sihler, büyük bir mücâdeleye başladılar. 1984 Ekimde iki Sih muhâfızı İndra Gandhi’yi bir suikast netîcesinde öldürdü. Bunun üzerine başbakanlığa Raciv Gandhi getirildi. İç çatışmalar hâlâ devâm etmekte olup, Hindûlarla-Müslümanlar arasında çatışmalar büyük hız kazandı. Başbakan Raciv Gandhi 22 Mayıs 1991’de uğradığı bombalı suikast sonucunda öldü. Fizikî Yapı http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575515 Hindistan Fizikî Yapı bakımından üç ayrı bölüme ayrılır. Bunlar Dekkan Platosu, Ganj Ovası ve Himalayalar bölgesidir. 1. Dekkan Platosu: Hindistan Yarımadasının güneyinde, doğu ve batısı Gat Dağları ile çevrili 600-800 m yükseklikte bir platodur. Gat Dağlarından dolayı denizin tesirinden uzaktır. Dekkan Platosu, ülkeyi ikiye ayıran Vindiya Dağları ile Ganj Ovasından ayrılır. 2. Ganj Ovası: Himalaya Dağlarından doğan Ganj Nehrinin ve kollarının suladığı çok verimli bir ovadır. Alüvyonlarla örtülü olup, Brahmaputra Nehri ve Ganj Nehrinin deltası da bu ovaya âittir. Bu ovanın genişliği yaklaşık olarak 320 kilometredir. 3. Himalayalar Bölgesi: Kuzeyde 2400 km uzunluğunda, Hindistan’ı Tibet Yaylasından ayıran ve târih boyunca istilâlara engel teşkil eden tabiî bir duvardır. En yüksek yeri Everest Tepesidir (8882 m). Himalaya Dağları Hindistan’ın kuzey sınırını çizer. Çok yüksek olan bu dağlar ancak, Muztag, Karakurum ve Hayber gibi yerlerden geçit verir. Dağları: Kuzeyde Himalayalar, doğuda Doğu Gatlar, batıda Batı Gatlar ve ortada Vindiya Dağları bulunur. Himalayaların Hindistan sınırları içindeki en yüksek noktası 7817 m ile Nanda Devi Dağlarıdır. Akarsuları: En önemli nehirleri Ganj, Brahmaputra, Narbada, Godavari, Krişna ve İndus’un bir kısmıdır. Ganj ve Brahmaputra en büyük nehirleridir. Brahmaputra 2900 km uzunluğundadır. Bu iki nehrin suları bâzı bölgelerde ulaşıma elverişlidir. Ganj Nehri, Hindularca kutsal sayılır. Gölleri: Sonbahar ve Kuç Yarımadasındaki küçük göllerden başka birkaç göl vardır. Bunlar da önemsizdir. İklim Bütünüyle Ekvator’un kuzeyinde kalan Hindistan, sıcak bölge içerisindedir. Ovalık bölgeler yıl boyunca nemli ve sıcak olur. Hindistan ikliminin başlıca özellikleri musonlar, alize rüzgârları, sıcaklık ve düzensiz yağışlardır. Hindistan’da yazlar yağışlı, kışlar ise kurak geçer. Aylık sıcaklık ortalaması 25-35°C arasında değişir. 4500-5000 m yüksekliklerde karlarla örtülü bölgeler bulunur. Muson rüzgârlarının getirdiği yağmurlar bölgelere göre değişmektedir. Dağlık bölgelerde yağış ortalaması 508 milimetreyi bulur. Bu ortalama Tar Çölünde 254 mm, Assam’da 10.000 mm, Dekkan’da 254 mm, Batı Gatlarda ise 5000 milimetreyi bulur. Tabiî Kaynaklar Bitki örtüsü ve hayvanlar: Tabiî kaynaklar bakımından dünyânın en zengin ülkelerinden biridir. Ülke topraklarının % 22’si ormanlıktır. Özellikle Himalaya etekleri sık ormanlıktır. Himalaya eteklerindeki ormanlar yapraklarını dökmezler. Bunlar palmiyeler, liyanlar, meşe, bambu ve defne ağaçlarından meydana gelmiştir. Dekkan’ın kuzeydoğusu ile Ganj Ovasında büyük ormanlar bulunmaktadır. Bu ormanların ağaçları kurak mevsimde yapraklarını dökerler. Hindistan’ın dağlık bölgeleri ve balta girmemiş ormanları; her çeşit vahşî hayvanlar, nesli tükenmek üzere olan kuşlar ve dünyâda pek nâdir görülen hayvan çeşitlerine sâhiptir. Kaplan, pars, arslan gibi yırtıcı hayvanlar bulunmaktadır. Kurt, ayı, yaban kedisi ve tilki gibi vahşî hayvanlara bolca rastlanmaktadır. Fil, misk geyiği, maymun, timsah, kertenkele, akrep, çeşit çeşit yılan cinsleri ve her nevi kuş cinsleri mevcuttur. Mâdenler: Hindistan mâdenler bakımından bir hammadde deposu olup, târih boyunca milletleri kendisinin üzerine çekmiştir. Dünyâ demir rezervlerinin% 25’ine, mika rezervlerinin % 80’ine sâhiptir. Boksit rezervi bakımından dünyânın ikinci ve manganez rezervi bakımından da üçüncü ülkesidir. Hindistan’da çıkarılan diğer yeraltı mâdenleri krom, kurşun, kömür, altın, gümüş, bakır, uranyum, titanyum ve petroldür. Ayrıca kireçtaşı ve amonyum sülfatlı gübre ile betonarme ve sıvı alçı için lüzumlu alçıtaşı, Rayasthan ve Gucerat bölgelerinde çıkarılır. Hindistan, elmas ve zümrüt bakımından da dünyânın sayılı ülkelerinden biridir. Nüfus ve Sosyal Hayat Dünyâ nüfûsunun % 15’ine sâhiptir. Nüfûsu 889.700.000’dir. Nüfûsun % 20’si şehirlerde, % 80’i köy ve kırlarda yaşar. Halk, beş ayrı etnik gruptan meydana gelmiştir. Bunlar Dravitler, Aryalar, Hindular, Tibet-Çin ve Moğollar ve Müslümanlardır. Resmî dili Hintçe olmasına rağmen, 850 çeşit dil vardır. Yazışmalarda İngilizce kullanılır. Hindistan 27 eyâletten meydana gelmiş olup, her eyâletin kendi resmî dili vardır. Hindistan anayasasında kabûl edilen resmî dillerden bâzıları şunlardır: Hindu, Urdu, Pecabi, Marathi, Bengali, Gucerat, Oriya, Assamese, Keşmir dili, Sindhi, Sanskritçe, Telugu Tamil, Kannada, Malayam dilleri. Bu dilleri kullanan insanlar arasında anlaşmak için ya Hindu dili veya İngilizce kullanılır. Nüfus sayısı bakımından dünyâda Çin’den sonra ikinci sırayı alır. Nüfus fazlalığı sebebiyle Hindistan’da hayat seviyesi çok düşüktür. Halkın büyük çoğunluğu açlıkla karşı karşıyadır. Bunun yanında Hinduların ineği kutsal sayması, ineklerin kesilmesine engel teşkil etmekte, bu da besin yetersizliğine sebeb olmaktadır. İnek kesimi Hindularla Müslümanlar arasında birçok kavgalara sebebiyet vermektedir. Elde edilen tarım ürünleri artan nüfûsa cevap verememektedir. Nüfûsu meydana getiren etnik gruplar arasında devamlı sokak kavgaları olmaktadır. Bu kavgalar özellikle Müslümanlarla Hindular arasında cereyân etmektedir. Müslümanların bu ülkedeki varlıklarını târih boyunca bir türlü içlerine sindirememiş olan Hindular, her fırsatta bir bahâne ile Müslümanlara saldırmakta ve kanlı çatışmalara sebeb olmaktadırlar. Müslümanların kurban bayramında inek kurban etmeleri, bu bahânelerin en çok öne sürülenidir. Hindistan hükûmetleri de tâkib ettikleri politikaların, etnik ve kültürel yapılarının îcâbı olarak bu sataşmalara çok defâ ya seyirci kalmakta veya Müslümanların aleyhine uygulamalar yapmaktadır. Böylece târih boyunca Hindistan’a hâkim olan Müslüman devletlerinin, bıraktıkları İslâm ilimleri ve kültürünün gün geçtikçe unutulup yok edilmesine sebeb olunmakta, târihî İslâm memleketlerinden olan Hindistan’ın bu vasfının ortadan kaldırılmasına çalışılmaktadır. Aryalar zamânından beri uygulanan kast sistemi, ancak 1975’te çıkarılan bir kânunla kaldırılmış, fakat köylüler yine iyi bir hayat seviyesine ulaştırılamamıştır. Kast sistemi aslında bir dayanışma birliği olarak düşünüldüğü hâlde tatbikatta birçok insanın köle gibi çalışmasına sebeb olmuştur. Din: Nüfûsun % 83’ü Hindu, % 11’i Müslüman, % 2’si Hıristiyan, % 2’si Sih, % 2’si de diğer dinlere mensuptur. Eğitim: Eğitim ve öğretim son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Ülkede 100’den fazla üniversite, 400.000 civârında ilkokul ve 55.000 civârında ortaokul bulunmaktadır. İlk ve orta öğretimde bugün için yaklaşık 90.000.000 civârında öğrenci okumaktadır. Okuma-yazma oranı % 30’dur. Bunların % 61,2’sini erkekler, % 28,8’ini kadınlar teşkil etmektedir. Önemli şehirleri: Yeni Delhi, Bombay, Kalküta, Mandras, Haydarabat, Ağra, Benares’tir. Siyâsî Hayat 1950’de kabul edilen anayasa ile parlamenter sisteme geçildi. Hindistan 9 tânesi merkezî hükûmetçe, 18’i eyâlet merkezince yönetilen 27 eyâletten meydana gelmiştir. Hindistan Parlamentosu iki meclisten ibâret olup, 250 üyeli Eyâlet Meclisi ve 508 üyeli Millet Meclisi vardır. Millet Meclisi üyeleri halk tarafından doğrudan doğruya; Cumhurbaşkanı merkez ve eyâlet meclisleri tarafından 5 yıl için seçilir. Eyâlet hükûmetleri, Devlet Başkanı tarafından 5 yıllığına tâyin edilen vâliler tarafından idâre edilir. Ekonomi 1945’te bağımsızlığa kavuştuktan sonra ekonomik yönden plânlı ve hızlı bir şeklide gelişmiştir. Fakat çok artan nüfus, refah seviyesinin yükselmemesine ve kişi başına düşen millî gelirin düşük olmasına sebebiyet vermektedir. Hindistan’ın iş gücünü meydana getiren nüfûsun % 80’i tarımla, % 10’u endüstri ile uğraşır. Sanâyii: Millî gelirin 1/5’ini îmâlâtçılık ve mâdencilik teşkil eder. Petrol ve kimyâ ürünleri kısmen kendi tüketimi için kâfidir. Ortalama çelik üretimi 9,5 milyon, demir filizi üretimi ise 40 milyon tondur. Hindistan’da bugün Damador Vâdisinde 5 milyar ton kömür rezervi, Madras’da 2 milyar ton linyit rezervi, Assam bölgesi civârında ise 5 milyon ton petrol rezervi bulunmaktadır. Ortalama yıllık kömür üretimi 123 milyon, petrol üretimi 19 milyon ton, boksit üretimi 1.740.000 ton civârındadır. Manganez üretiminde dünyâda üçüncü sırayı almaktadır. Mâden kaynakları bakımından oldukça zengin olan Hindistan’da alüminyum, krom, petrol, mika, kalay, çinko, kurşun, bakır ve altın çıkarılır. Kalküta ve Bombay bölgesi pamuklu tekstil, jüt, gıdâ maddeleri ve kimyâ endüstrisi alanları ile gelişmiştir. Hindistan’da sanâyi iki kolda ilerlemiştir. Bunlar pamuklu ve jütlü dokumacılık ve mâden çıkarmadır. Makina endüstrisi alanında; vagon, lokomotif, gemi tezgahları ve otomobil fabrikaları vardır. Hindistan’ın elektrik üretimi yaklaşık 112 milyar kws’dır. Nükleler enerji husûsunda dünyânın en büyük uranyum ve toryum rezervlerine sâhib olduğu için nükleer santralleri bulunmaktadır. Hindistan’ın büyük sanâyi merkezleri; Bombay, Kalküta, Ahmedâbâd, Madras, Bangalore, Delhi, Jodhpur, Bhopol, Manharpur, Nagpur, İndore ve Srinagar bölgeleridir. Tarım: Hindistan halkının 3/4’ü tarımla uğraşmaktadır ve gelirlerin yarısı tarımdan sağlanır. Hindistan topraklarının yarısında ekim yapılmaktadır. Tarım topraklarının % 80’ine tahıl ekilmektedir. Malabar ve Kromandel kıyılarında pirinç, şekerkamışı yetiştirilmektedir. Kuzeyindeki Ganj Ovası ve Bengal Körfezi kıyıları çok verimli topraklar olup, her nevi ürün alınmaktadır. Hindistan çay, susam, mercimek, yerfıstığı ve nohut üretiminde dünyâda birinci sırayı; pirinç, şekerkamışı, soğan, keneotu ve hindkeneviri üretiminde ikinci sırayı almaktadır. Bunların yanında buğday, arpa, keten, tütün, portakal, mısır, patates ve elma yetiştirilmektedir. Ayrıca her cins baharat, pamuk, kahve ve haşhaş üretilir. Balıkçılık: Hindistan, 4800 kilometrelik sâhil şeridi, iç sularla birlikte sığ bölge olarak yaklaşık 260.000 km2lik alanda balıkçılık potansiyeline sâhiptir. Fakat yılda ortalama iki milyon ton gibi cüz’î mikdarda balık avlanmaktadır. Hayvancılık: Hindistan hayvancılık bakımından oldukça zengindir. Dînî inanışlarından dolayı sağda solda serbestçe gezinen inek, öküz ve mandalardan yeterli şekilde faydalanılamaz. Sâdece güçlerinden ve sütlerinden sınırlı ölçüde fayda sağlanabilmektedir. Sığır, tavuk, koyun, eşek, keçi, manda beslenmektedir. Ormancılık: Ülke topraklarının % 22’si ormanlıktır. Ormanlardan kerestenin yanında ağaç zamkı, reçine, ilaç hammaddesi de elde edilmektedir. Ticâret: Ticâretinin büyük kısmını, ABD, AET ülkeleri, İngiltere, Japonya ve Almanya ile yapmaktadır. Tekstil ürünleri, mâdenler, çay, bâzı tarım ürünleri, pamuklu ve jütlü dokuma ve hindkeneviri başlıca ihraç ürünleridir. Besin maddeleri, makina ve âletler, sanâyi hammaddeleri, motorlu araçlar ve buğday ithâl etmektedir. Dış yardımlar sâyesinde ekonomisini geliştirmektedir. İhrâcatının % 17’sini ABD’ye yapmakta ve ithâlâtının % 23’ünü ABD’den karşılamaktadır. Ulaşım: Deniz ulaşımı iyi durumdadır. 8 büyük, 150 küçük liman vardır. Demiryolu ulaşımı bakımından dünyânın dördüncü ülkesidir. Toplam demiryolları 61.810 km, karayolları 1.772.000 km kadardır. İç su yolları ise 16.810 kilometredir. Ülkede 95 kadar havaalanı vardır.Hindistan Hava Yollarına âit uçaklar beş kıtaya uçuş yapmaktadır. Genel İstatistiki Bilgiler Konum: Güney Asya, Arap Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Burma ile Pakistan arasında yer almaktadır. Coğrafi Konumu: 20 00 Kuzey derecesi, 77 00 Doğu boylamı Bulunduğu Kıta: Asya Yüzölçümü: 3,287,590 km² Sınırları: toplam: 14,103 km Sınır Komşuları: Bangladeş 4,053 km, Butan 605 km, Burma 1,463 km, Çin 3,380 km, Nepal 1,690 km, Pakistan 2,912 km Denize Kıyısı (Sahil şeridi): 7,000 km İklimi: Güneyde tropikal musondan kuzeydeki ılıman iklime kadar çeşitlilik görülmektedir. Arazi Yapısı: Güneyde yüksek ovalar (Deccan Yaylası), Gang arazisinde düzlükler, batıda çöller, kuzeyde Himalaylar yer alır. Deniz Seviyesinden Yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Kanchenjunga 8,598 m Doğal Kaynakları: Kömür, demir, manganez, mika, boksit, titanyum, krom, doğal gaz, elmas, petrol, kireçtaşı, işlenebilir arazi Arazi Kullanımı: İslenebilir topraklar: %56 Devamlı Ekilen Alanlar: %1 daimi Otlakları: %4 ormanlar ve Ormanlık Arazisi: %23 Diğer Arazileri: %16 (1993 verileri) Sulanan Arazisi: 535,100 km² (1995/96 verileri) Ülkede Görülme Olasılığı Olan Doğal Afetler: Kuraklık, su baskını, yıldırımlı fırtına, deprem Nüfus: 1,029,991,145 (Temmuz 2001 verileri) Nüfus Artış Oranı: %1.55 (2001 verileri) Mülteci oranı: -0.08 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini) Bebek Ölüm Oranı: 63.19 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini) Ortalama Hayat Süresi: Toplam Nüfusun: 62.86 yıl Erkeklerde: 62.22 yıl Kadınlarda: 63.53 yıl (2001 verileri) Ortalama Çocuk Sayısı: 3.04 çocuk/1 kadın (2001 tahmini) HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.7 (1999 verileri) HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3.7 milyon (1999 verileri) HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 310,000 (1999 verileri) Ulus: Hintli Nüfusun Etnik Dağılımı: Hint-Aryan %72, Dravidian %25, Moğol ve diğer %3 (2000) Din: Hindu %81.3, Müslüman %12, Hıristiyan %2.3, diğer %4.4 (2000) Dil: İngilizce, Hintçe, Bengali (resmi), Telugu (resmi), Marathi (resmi), Tamil (resmi), Urdu (resmi), Gujarati (resmi), Malayalam (resmi), Kannada (resmi), Oriya (resmi), Punjabi (resmi), Assamese (resmi), Kashmiri (resmi), Sindhi (resmi), Sanskrit (resmi), Hindustani Okur Yazar Oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler Toplam Nüfusta: %52 erkekler: %65.5 kadınlar: %37.7 (1995 verileri) Ekonomiye Genel Bakış: Hindistan ekonomisi geleneksel köy çiftçiliği, modern tarım, el sanatları, geniş çaplı modern endüstriler ve çok sayıda hizmet endüstrilerinden oluşur. GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 2.2 trilyon $ (2000 verileri) GSYİH - reel büyüme: %6 (2000 verileri) GSYİH - sektörel bileşim: tarım: %25 endüstri: %24 hizmet: %51 (2000) Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %5.4 (2000 verileri) Sektörlere Göre İşgücü Dağılımı: tarım %67, hizmet %18, endüstri %15 (1995 verileri) Endüstri: Tekstil, kimyasallar, gıda maddeleri, çelik, taşıt ekipmanları, çimento, madencilik, petrol, makine, yazılım Endüstrinin büyüme oranı: %7.5 (2000 verileri) Elektrik Üretimi: 454.561 milyar kWh (1999) Elektrik Tüketimi: 424.032 milyar kWh (1999) Elektrik İhracatı: 200 milyon kWh (1999) Elektrik İthalatı: 1.49 milyar kWh (1999) Tarım Ürünleri: Pirinç, buğday, pamuk, hint keneviri, çay, şekerkamışı, patates, büyükbaş hayvan, su bufalosu ,keçi, koyun, kümes hayvanları, balık İhracat: 43.1 milyar $ (2000) İhracat Ürünleri: Tekstil ürünleri, değerli taşlar ve mücevherat, mühendislik ürünleri, kimyasallar, deri ürünleri İhracat Ortakları: ABD %22, İngiltere %6, Almanya %5, Japonya %5, Hong Kong %5, Birleşik Arap Emirlikleri %4 (1999) İthalat: 60.8 milyar $ (2000) İthalat Ürünleri: Ham petrol, makine, mücevherat, gübre, kimyasallar İthalat Ortakları: ABD %9, Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg Ekonomik Birliği) %8, İngiltere %6, Suudi Arabistan %6, Japonya %6, Almanya %5 (1999) Dış Borç Tutarı: 99.6 milyar $ (2000) Para Birimi: Hindistan Rupisi (INR) Para Birimi Kodu: INR Mali Yılı: 1 Nisan - 31 Mart |
Hindistan Cumhûriyeti
10 Eklenti(ler)
Hindistan Cumhûriyeti
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575515 DEVLETİN ADI: Hindistan Cumhûriyeti BAŞŞEHRİ: Yeni Delhi YÜZÖLÇÜMÜ: 3.287.590 km2 NÜFUSU: 889.700.000 RESMİ DİLİ: Hindu dili ve İngilizce DİNİ: Hinduizm ve İslâm PARA BİRİMİ: Rupee Asya'da bulunan ve yüzölçümü bakımından dünyâda yedinci, nüfus bakımından ikinci sırada yer alan devlet. Kuzeyinde Keşmir ve Çin, kuzeydoğusunda Nepal ve Bhutan, doğusunda Bangladeş ve Birmanya, güneydoğusunda Seylan, güneyinde Hint Okyanusu, kuzeybatısında Pakistan bulunur. Üçgene benzeyen Hindistan yarımadası, ülkenin en büyük kısmını kaplar. Ülkenin kapladığı alan 3.287.590 km2 olup, kuzey-güney uzunluğu 3200 km, batı-doğu uzunluğu ise 2400 kilometredir. Târihi http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Hindistan'ın târihi hakkında bilgiler, Aryalardan başlamaktadır. Bundan önceki dönemler içindeki olaylar hakkında çok çeşitli ve kesin olmayan bilgiler mevcuttur. Dravitleri yenerek Hindistan'a yerleşen Aryalar, Yunan istilâları, İskender'in saldırıları, Asoka dönemi, Mouryo İmparatorluğu, Gupta Devri, Hunlar, Harşalar, Kuzey ve Güney Sülâleler Dönemi, Türk-Moğol Hâkimiyeti, Arapların, Gaznelilerin, Bâbür Devletinin fetihleri, Avrupalıların yerleşmeleri ve bugünkü Hindistan'ın kurulması safhaları tâkib eder. M.Ö. 2000 yıllarında Himalayaları aşarak gelen Aryalılar, Hindistan'da asırlarca sürecek bir hayat tarzının temelini attılar. Daha sonraları Maurya İmparatorluğu Hindistan'a hâkim oldu. Bu imparatorluğun yıkılmasından sonra hâkim olan Guptaların ülkedeki hâkimiyetine Hun saldırıları son verdi. Bundan sonrası, ülkede kurulan prenslikler dönemi ve aralarında yaptıkları savaşlarla geçti. Müslümanlar, Hindistan'a ilk olarak sekizinci asırda geldiler. 712 yılında Muhammed bin Kasım'ın ordusu Hindistan'a girdi. Bunu müteâkiben ülkede Müslüman Arap ordularının ve Gaznelilerin fetihleri görüldü. Gaznelilerin Sultan Mahmûd zamânında başlattıkları seferleri, Muhammed Guri Han zamânında Hindistan'ın tamâmının fethedilmesiyle sonuçlandı. Bundan sonra 1206-1290 yıllarında Memlûkler, 1290-1320 yıllarında Halaciler, 1320-1413 yıllarında Tuğluklar ve 1526 yılına kadar da Ludîler Hindistan yönetimini ellerinde tuttular. On beşinci asır başlarında bir ara Timur Han ordusuyla Hindistan'ın büyük bir kısmını topraklarına kattı. Böylece Hindistan'da Türk-Hind İmparatorluğu başladı. Timur Hanın soyundan Bâbür Şah, bütün Hindistan'ı fethederek Gürganiye (Bâbür İmparatorluğu) Devletini kurdu (Bkz. Bâbür İmparatorluğu). Bu devlet, İngilizlerin Hindistan'ı işgâline kadar bölgede 342 sene hükümranlığını sürdürdü. Bâbür İmparatorluğu zamânında Hindistan'da yüzlerce büyük İslâm âlimi yetişip insanlara doğru yolu gösterdiler, ilim öğrettiler. İslâm dînine sokulmak istenen bid'atleri yok ettiler. Bu büyük âlimler arasında en meşhurlarından bâzıları, İmâm-ı Rabbânî, Muhammed Ma'sûm Fârûkî, Ubeydullah-ı Ahrar, Muhammed Zâhid, Derviş Muhammed, Muhammed Bâkî-billah, Nur Muhammed Bedevânî, Mazhar-ı Cân-ı Cânân, Senâullah-ı Dehlevî, Abdullah-ı Dehlevî, Abdülhak Dehlevî, Abdülazîz Dehlevî, Muînüddîn Çeştî'dir. Avrupalıların Ümit Burnunu dolaşarak Hindistan'a ulaşmaları, 16. yüzyılda burada ilk ticâret merkezinin kurulmasına yol açtı. İngilizler, Hindistan'ı işgâl ettikten sonra, Müslüman halka çok eziyet ettiler. 1906 yılında Svaraç (kendi kendini yönetme) sloganı ile bağımsızlık savaşı başlatıldı. Bu arada Hindistan Müslüman Birliği kurulmuştu. 1919 yılında Gandhi ile birlikte Hindistan'da pasif direnme ve protesto hareketlerine başlandı. 1935'te ilk anayasa kabûl edilerek parlamenter düzen kuruldu. 18 Temmuz 1947'de tam bağımsızlığını kazanarak, dünyâ devletleri tarafından tanındı (Bkz. Gandhi, Mahatma). 26 Ocak 1950'de Hindistan Birliği olan devletin ismi Hindistan Cumhûriyeti olarak değiştirildi. Bugün de bu isimle anılmaktadır. Ülke yönetim yönünden eyâletlere bölündü. Ekonominin büyük ölçüde bozulduğu bir dönemde yapılan seçimleri İndra Gandhi'nin başkanlığındaki Kongre Partisi kazandı. Radikal tedbirleri başarıyla alan İndra Gandhi, 1971'de erken seçime giderek büyük bir zafer kazandı. Aynı sene Hindistan ile Pakistan arasında savaş çıktı. Bu savaş netîcesinde Doğu Pakistan yâni Bangladeş bağımsızlığını îlân etti. Baskı rejimi uygulayan İndra Gandhi, 1974'den îtibâren halk desteğini kaybetti. 1977'de yapılan seçimleri Canata Partisi kazandı. Canata Partisi yönetimde başarılı olamayınca, 1980'de yapılan seçimleri tekrar Kongre Partisi kazandı. Aynı sene özerklik için mücâdele eden Sihler, büyük bir mücâdeleye başladılar. 1984 Ekimde iki Sih muhâfızı İndra Gandhi'yi bir suikast netîcesinde öldürdü. Bunun üzerine başbakanlığa Raciv Gandhi getirildi. İç çatışmalar hâlâ devâm etmekte olup, Hindûlarla-Müslümanlar arasında çatışmalar büyük hız kazandı. Başbakan Raciv Gandhi 22 Mayıs 1991'de uğradığı bombalı suikast sonucunda öldü. Fizikî Yapı http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575515 Hindistan Fizikî yapı bakımından üç ayrı bölüme ayrılır. Bunlar Dekkan Platosu, Ganj Ovası ve Himalayalar bölgesidir. 1. Dekkan Platosu: Hindistan Yarımadasının güneyinde, doğu ve batısı Gat Dağları ile çevrili 600-800 m yükseklikte bir platodur. Gat Dağlarından dolayı denizin tesirinden uzaktır. Dekkan Platosu, ülkeyi ikiye ayıran Vindiya Dağları ile Ganj Ovasından ayrılır. 2. Ganj Ovası: Himalaya Dağlarından doğan Ganj Nehrinin ve kollarının suladığı çok verimli bir ovadır. Alüvyonlarla örtülü olup, Brahmaputra Nehri ve Ganj Nehrinin deltası da bu ovaya âittir. Bu ovanın genişliği yaklaşık olarak 320 kilometredir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 3. Himalayalar Bölgesi: Kuzeyde 2400 km uzunluğunda, Hindistan'ı Tibet Yaylasından ayıran ve târih boyunca istilâlara engel teşkil eden tabiî bir duvardır. En yüksek yeri Everest Tepesidir (8882 m). Himalaya Dağları Hindistan'ın kuzey sınırını çizer. Çok yüksek olan bu dağlar ancak, Muztag, Karakurum ve Hayber gibi yerlerden geçit verir. Dağları: Kuzeyde Himalayalar, doğuda Doğu Gatlar, batıda Batı Gatlar ve ortada Vindiya Dağları bulunur. Himalayaların Hindistan sınırları içindeki en yüksek noktası 7817 m ile Nanda Devi Dağlarıdır. Akarsuları: En önemli nehirleri Ganj, Brahmaputra, Narbada, Godavari, Krişna ve İndus'un bir kısmıdır. Ganj ve Brahmaputra en büyük nehirleridir. Brahmaputra 2900 km uzunluğundadır. Bu iki nehrin suları bâzı bölgelerde ulaşıma elverişlidir. Ganj Nehri, Hindularca kutsal sayılır. Gölleri: Sonbahar ve Kuç Yarımadasındaki küçük göllerden başka birkaç göl vardır. Bunlar da önemsizdir. İklim Bütünüyle Ekvator'un kuzeyinde kalan Hindistan, sıcak bölge içerisindedir. Ovalık bölgeler yıl boyunca nemli ve sıcak olur. Hindistan ikliminin başlıca özellikleri musonlar, alize rüzgârları, sıcaklık ve düzensiz yağışlardır. Hindistan'da yazlar yağışlı, kışlar ise kurak geçer. Aylık sıcaklık ortalaması 25-35°C arasında değişir. 4500-5000 m yüksekliklerde karlarla örtülü bölgeler bulunur. Muson rüzgârlarının getirdiği yağmurlar bölgelere göre değişmektedir. Dağlık bölgelerde yağış ortalaması 508 milimetreyi bulur. Bu ortalama Tar Çölünde 254 mm, Assam'da 10.000 mm, Dekkan'da 254 mm, Batı Gatlarda ise 5000 milimetreyi bulur. Tabiî Kaynaklar http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Bitki örtüsü ve hayvanlar: Tabiî kaynaklar bakımından dünyânın en zengin ülkelerinden biridir. Ülke topraklarının % 22'si ormanlıktır. Özellikle Himalaya etekleri sık ormanlıktır. Himalaya eteklerindeki ormanlar yapraklarını dökmezler. Bunlar palmiyeler, liyanlar, meşe, bambu ve defne ağaçlarından meydana gelmiştir. Dekkan'ın kuzeydoğusu ile Ganj Ovasında büyük ormanlar bulunmaktadır. Bu ormanların ağaçları kurak mevsimde yapraklarını dökerler. Hindistan'ın dağlık bölgeleri ve balta girmemiş ormanları, her çeşit vahşî hayvanlar, nesli tükenmek üzere olan kuşlar ve dünyâda pek nâdir görülen hayvan çeşitlerine sâhiptir. Kaplan, pars, arslan gibi yırtıcı hayvanlar bulunmaktadır. Kurt, ayı, yaban kedisi ve tilki gibi vahşî hayvanlara bolca rastlanmaktadır. Fil, misk geyiği, maymun, timsah, kertenkele, akrep, çeşit çeşit yılan cinsleri ve her nevi kuş cinsleri mevcuttur. Mâdenler: Hindistan mâdenler bakımından bir hammadde deposu olup, târih boyunca milletleri kendisinin üzerine çekmiştir. Dünyâ demir rezervlerinin% 25'ine, mika rezervlerinin % 80'ine sâhiptir. Boksit rezervi bakımından dünyânın ikinci ve manganez rezervi bakımından da üçüncü ülkesidir. Hindistan'da çıkarılan diğer yeraltı mâdenleri krom, kurşun, kömür, altın, gümüş, bakır, uranyum, titanyum ve petroldür. Ayrıca kireçtaşı ve amonyum sülfatlı gübre ile betonarme ve sıvı alçı için lüzumlu alçıtaşı, Rayasthan ve Gucerat bölgelerinde çıkarılır. Hindistan, elmas ve zümrüt bakımından da dünyânın sayılı ülkelerinden biridir. Nüfus ve Sosyal Hayat Dünyâ nüfûsunun % 15'ine sâhiptir. Nüfûsu 889.700.000'dir. Nüfûsun % 20'si şehirlerde, % 80'i köy ve kırlarda yaşar. Halk, beş ayrı etnik gruptan meydana gelmiştir. Bunlar Dravitler, Aryalar, Hindular, Tibet-Çin ve Moğollar ve Müslümanlardır. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Resmî dili Hintçe olmasına rağmen, 850 çeşit dil vardır. Yazışmalarda İngilizce kullanılır. Hindistan 27 eyâletten meydana gelmiş olup, her eyâletin kendi resmî dili vardır. Hindistan anayasasında kabûl edilen resmî dillerden bâzıları şunlardır: Hindu, Urdu, Pecabi, Marathi, Bengali, Gucerat, Oriya, Assamese, Keşmir dili, Sindhi, Sanskritçe, Telugu Tamil, Kannada, Malayam dilleri. Bu dilleri kullanan insanlar arasında anlaşmak için ya Hindu dili veya İngilizce kullanılır. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Nüfus sayısı bakımından dünyâda Çin'den sonra ikinci sırayı alır. Nüfus fazlalığı sebebiyle Hindistan'da hayat seviyesi çok düşüktür. Halkın büyük çoğunluğu açlıkla karşı karşıyadır. Bunun yanında Hinduların ineği kutsal sayması, ineklerin kesilmesine engel teşkil etmekte, bu da besin yetersizliğine sebeb olmaktadır. İnek kesimi Hindularla Müslümanlar arasında birçok kavgalara sebebiyet vermektedir. Elde edilen tarım ürünleri artan nüfûsa cevap verememektedir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Nüfûsu meydana getiren etnik gruplar arasında devamlı sokak kavgaları olmaktadır. Bu kavgalar özellikle Müslümanlarla Hindular arasında cereyân etmektedir. Müslümanların bu ülkedeki varlıklarını târih boyunca bir türlü içlerine sindirememiş olan Hindular, her fırsatta bir bahâne ile Müslümanlara saldırmakta ve kanlı çatışmalara sebeb olmaktadırlar. Müslümanların kurban bayramında inek kurban etmeleri, bu bahânelerin en çok öne sürülenidir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Hindistan hükûmetleri de tâkib ettikleri politikaların, etnik ve kültürel yapılarının îcâbı olarak bu sataşmalara çok defâ ya seyirci kalmakta veya Müslümanların aleyhine uygulamalar yapmaktadır. Böylece târih boyunca Hindistan'a hâkim olan Müslüman devletlerinin, bıraktıkları İslâm ilimleri ve kültürünün gün geçtikçe unutulup yok edilmesine sebeb olunmakta, târihî İslâm memleketlerinden olan Hindistan'ın bu vasfının ortadan kaldırılmasına çalışılmaktadır. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Aryalar zamânından beri uygulanan kast sistemi, ancak 1975'te çıkarılan bir kânunla kaldırılmış, fakat köylüler yine iyi bir hayat seviyesine ulaştırılamamıştır. Kast sistemi aslında bir dayanışma birliği olarak düşünüldüğü hâlde tatbikatta birçok insanın köle gibi çalışmasına sebeb olmuştur. Din: Nüfûsun % 83'ü Hindu, % 11'i Müslüman, % 2'si Hıristiyan, % 2'si Sih, % 2'si de diğer dinlere mensuptur. Eğitim: Eğitim ve öğretim son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Ülkede 100'den fazla üniversite, 400.000 civârında ilkokul ve 55.000 civârında ortaokul bulunmaktadır. İlk ve orta öğretimde bugün için yaklaşık 90.000.000 civârında öğrenci okumaktadır. Okuma-yazma oranı % 30'dur. Bunların % 61,2'sini erkekler, % 28,8'ini kadınlar teşkil etmektedir. Önemli şehirleri: Yeni Delhi, Bombay, Kalküta, Mandras, Haydarabat, Ağra, Benares'tir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 Siyâsî Hayat 1950'de kabul edilen anayasa ile parlamenter sisteme geçildi. Hindistan 9 tânesi merkezî hükûmetçe, 18'i eyâlet merkezince yönetilen 27 eyâletten meydana gelmiştir. Hindistan Parlamentosu iki meclisten ibâret olup, 250 üyeli Eyâlet Meclisi ve 508 üyeli Millet Meclisi vardır. Millet Meclisi üyeleri halk tarafından doğrudan doğruya, Cumhurbaşkanı merkez ve eyâlet meclisleri tarafından 5 yıl için seçilir. Eyâlet hükûmetleri, Devlet Başkanı tarafından 5 yıllığına tâyin edilen vâliler tarafından idâre edilir. Ekonomi http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258575140 1945'te bağımsızlığa kavuştuktan sonra ekonomik yönden plânlı ve hızlı bir şeklide gelişmiştir. Fakat çok artan nüfus, refah seviyesinin yükselmemesine ve kişi başına düşen millî gelirin düşük olmasına sebebiyet vermektedir. Hindistan'ın iş gücünü meydana getiren nüfûsun % 80'i tarımla, % 10'u endüstri ile uğraşır. Sanâyii: Millî gelirin 1/5'ini îmâlâtçılık ve mâdencilik teşkil eder. Petrol ve kimyâ ürünleri kısmen kendi tüketimi için kâfidir. Ortalama çelik üretimi 9,5 milyon, demir filizi üretimi ise 40 milyon tondur. Hindistan'da bugün Damador Vâdisinde 5 milyar ton kömür rezervi, Madras'da 2 milyar ton linyit rezervi, Assam bölgesi civârında ise 5 milyon ton petrol rezervi bulunmaktadır. Ortalama yıllık kömür üretimi 123 milyon, petrol üretimi 19 milyon ton, boksit üretimi 1.740.000 ton civârındadır. Manganez üretiminde dünyâda üçüncü sırayı almaktadır. Mâden kaynakları bakımından oldukça zengin olan Hindistan'da alüminyum, krom, petrol, mika, kalay, çinko, kurşun, bakır ve altın çıkarılır. Kalküta ve Bombay bölgesi pamuklu tekstil, jüt, gıdâ maddeleri ve kimyâ endüstrisi alanları ile gelişmiştir. Hindistan'da sanâyi iki kolda ilerlemiştir. Bunlar pamuklu ve jütlü dokumacılık ve mâden çıkarmadır. Makina endüstrisi alanında, vagon, lokomotif, gemi tezgahları ve otomobil fabrikaları vardır. Hindistan'ın elektrik üretimi yaklaşık 112 milyar kws'dır. Nükleler enerji husûsunda dünyânın en büyük uranyum ve toryum rezervlerine sâhib olduğu için nükleer santralleri bulunmaktadır. Hindistan'ın büyük sanâyi merkezleri, Bombay, Kalküta, Ahmedâbâd, Madras, Bangalore, Delhi, Jodhpur, Bhopol, Manharpur, Nagpur, İndore ve Srinagar bölgeleridir. Tarım: Hindistan halkının 3/4'ü tarımla uğraşmaktadır ve gelirlerin yarısı tarımdan sağlanır. Hindistan topraklarının yarısında ekim yapılmaktadır. Tarım topraklarının % 80'ine tahıl ekilmektedir. Malabar ve Kromandel kıyılarında pirinç, şekerkamışı yetiştirilmektedir. Kuzeyindeki Ganj Ovası ve Bengal Körfezi kıyıları çok verimli topraklar olup, her nevi ürün alınmaktadır. Hindistan çay, susam, mercimek, yerfıstığı ve nohut üretiminde dünyâda birinci sırayı, pirinç, şekerkamışı, soğan, keneotu ve hindkeneviri üretiminde ikinci sırayı almaktadır. Bunların yanında buğday, arpa, keten, tütün, portakal, mısır, patates ve elma yetiştirilmektedir. Ayrıca her cins baharat, pamuk, kahve ve haşhaş üretilir. Balıkçılık: Hindistan, 4800 kilometrelik sâhil şeridi, iç sularla birlikte sığ bölge olarak yaklaşık 260.000 km2lik alanda balıkçılık potansiyeline sâhiptir. Fakat yılda ortalama iki milyon ton gibi cüz'î mikdarda balık avlanmaktadır. Hayvancılık: Hindistan hayvancılık bakımından oldukça zengindir. Dînî inanışlarından dolayı sağda solda serbestçe gezinen inek, öküz ve mandalardan yeterli şekilde faydalanılamaz. Sâdece güçlerinden ve sütlerinden sınırlı ölçüde fayda sağlanabilmektedir. Sığır, tavuk, koyun, eşek, keçi, manda beslenmektedir. Ormancılık: Ülke topraklarının % 22'si ormanlıktır. Ormanlardan kerestenin yanında ağaç zamkı, reçine, ilaç hammaddesi de elde edilmektedir. Ticâret: Ticâretinin büyük kısmını, ABD, AET ülkeleri, İngiltere, Japonya ve Almanya ile yapmaktadır. Tekstil ürünleri, mâdenler, çay, bâzı tarım ürünleri, pamuklu ve jütlü dokuma ve hindkeneviri başlıca ihraç ürünleridir. Besin maddeleri, makina ve âletler, sanâyi hammaddeleri, motorlu araçlar ve buğday ithâl etmektedir. Dış yardımlar sâyesinde ekonomisini geliştirmektedir. İhrâcatının % 17'sini ABD'ye yapmakta ve ithâlâtının % 23'ünü ABD'den karşılamaktadır. Ulaşım: Deniz ulaşımı iyi durumdadır. 8 büyük, 150 küçük liman vardır. Demiryolu ulaşımı bakımından dünyânın dördüncü ülkesidir. Toplam demiryolları 61.810 km, karayolları 1.772.000 km kadardır. İç su yolları ise 16.810 kilometredir. Ülkede 95 kadar havaalanı vardır.Hindistan Hava Yollarına âit uçaklar beş kıtaya uçuş yapmaktadır. |
Hindistan-tarihi-ekonomisi-sömürgeleştirilmesi-bağımsızlığı
HİNDİSTAN, Çin'den sonra dünyanın en kalabalık ülkesidir. Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Bhutan ile Nepal devletleri Hindistan Yarımadası'ndadır. Üçgen biçimindeki bu kara parçası kuzeyde Himalaya Dağları'ndan güneyde Komorin Burnu'na kadar 3.000 km uzunluğundadır. Dağların kuzeyinde, Çin'e bağlı bir eyalet olan Tibet yer alır. Hindistan Yarımadası'nın batısında Afganistan ve İran, doğusunda Birmanya bulunmaktadır. Yarımadanın Hint Okyanusu'na giren bölümünün batısı Umman Denizi, doğusu ise Bengal Körfezi ile çevrilidir. En güney ucunda Sri Lanka (Seylan) Adası vardır.
HİNDİSTAN'A İLİŞKİN BİLGİLER RESMİ ADI: Hindistan Cumhuriyeti . YÖNETİM BİÇİMİ: Çok partili, iki meclisli federal cumhuriyet . YÜZÖLÇÜMÜ: 3 .165.596 km2. NÜFUS (1992): 889.700.000. BAŞKENT: Yeni Delhi . BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1991): Bombay (9 .909.547), Delhi (7.174.755), Kalküta (4.388.262), Madras (3.795.028), Haydarabat (3.005.496), Ah-metabat (2.872.865), Bangalor (2.650.659), Kanpur (1.958.282), Nagpur (1.622.225), Luknov (1.592.010), Puna (1.559.558). DOĞAL YAPI: Ülkenin büyük bir bölümünü Ganj Irmağı ve kollarının suladığı geniş bir ova kaplar . Güneyde, 600-700 metre yükseklikteki Dekkan Yaylası yer alır. Kuzey ve kuzeydoğu sınırında Himalaya Dağları yükselir. BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, arpa, mısır, darı, pirinç, şeker, patates, yerfıstığı, çiğit, çay, tütün, pamuk ipliği, jüt, kereste, kömür, demir, manganez, bakır . BAŞLICA SANAYİLER: Pamuk, jüt ve ipek dokumacılığı, şeker, mühendislik, demir-çelik . DIŞARIYA SATILAN ÖNEMLİ ÜRÜNLER: Dokuma ürünleri, çay, ham jüt ve pamuk, deri, manganez ve demir, fındık, çuval ve çantalar . EĞİTİM: Tüm eyaletlerde eğitim zorunludur . Okuma yazma oranı yüzde 40'tır. Hindistan İngiliz Uluslar Topluluğu'na bağlı bir cumhuriyettir. Tarihin en eski ülkelerinden biri olmakla birlikte çok genç bir devlettir. Kültürü ve gelenekleri 4.000 yıl öncesine dayanır, oysa bağımsızlığını ancak 1947'de kazanabilmiş ve devlet olabilmiştir. Yüzölçümü bakımından dünyanın yedinci büyük ülkesidir. 1947'ye kadar Pakistan ve Hindistan tek bir ülkeydi. Hindu çoğunluk ile Müslüman azınlık arasındaki dinsel anlaşmazlıklar, iki ayrı ülkenin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu ayrılma Hindistan'ın İngiltere'den bağımsızlığını kazandığı tarihte gerçekleşti. Hindistan'ın Müslüman bölgeleri Pakistan'a bağlandı. Bağımsızlıktan önce Hindistan'ın 500 yerel hükümeti doğrudan doğruya İngiltere tarafından yönetiliyordu. 1947'den sonra Keşmir'in dışındaki bütün eyaletler Hindistan ya da Pakistan'a bağlandı (bak. Keşmir). Ülke nüfusunun yarıdan fazlası kuzeydoğu Hindistan'da yer alan Ganj ve Brahmaputra ırmaklarının deltasında yaşar. Hindistan başlıca üç bölüme ayrılır: Kuzeyde, Himalaya-lar'ın etekleri ve bazı tepeleri yer alır. Ondan sonra İndus, Ganj ve Brahmaputra'nın suladığı geniş ovalar gelir. Üçüncü bölüm ise güneydeki yaylalardır. Himalayalar. Dünyanın en yüksek dağları olan Himalayalar Hindistan'ın kuzey sınırında büyük bir yay çizer {bak. Hİmalaya DağlaRl). Daha alçak sıraları kuzeybatıdan güneye doğru uzanarak Umman Denizi'ne kavuşur. Kuzeydoğuda ise Bengal Körfezi'ne varır. Dağlar geçit vermediği için komşu ülkelere karayoluyla varmak çok zordur. Arada geçitler varsa da, bunlardan bazıları Alpler'den daha yüksektir ve yalnızca yazları geçilebilir. Buna karşın Hindistan ile Tibet arasında yüzyıllardır ticaret yapılmaktadır. Mallar genellikle katır ve sığır, bazen de koyun sırtında taşınır. Kuzeybatı Hindistan ile Pakistan arasındaki geçitler ise ulaşıma daha elverişlidir. Yüzyıllar önce, Büyük İskender başta olmak üzere, istilacılar hep bu yoldan Hindistan'a saldırmışlardır. Bu dağlık yörede halk yiyeceğini kendi yetiştirir. Dışarıya en çok satılan ürün çaydır. Kuzeydoğuda, Darciling'de ve Assam'da çok nitelikli çay üretilir. Ormanlar kereste için yetiştirilir. İndus, Ganj ve Brahmaputra Ovaları. Hindistan'ın kuzeyindeki ve Pakistan'daki büyük ovalar doğuda Bengal Körfezi'nden, batıda Umman Denizi'ne kadar yayılır. Himalayalar'ın eriyen karlarından oluşan dereler, büyük ırmaklara dönüşerek ovaları sular. Bu ırmaklar ovalarda yaşayan milyonlarca köylü ve çiftçi için yaşamsal önem taşır, çünkü yağmur yok denecek kadar az düşer. Irmaklar başlıca üç gruba ayrılır: Batıda Jhelum, Çinap, Ravi, Beas ve Satleç gibi kollarıyla İndus bulunmaktadır. Beş kolun birden aktığı yere "beş ırmak diyarı" anlamına gelen Pencap denir. 1960'ta Hindistan ile Pakistan İndus ve kollarının sularından ortaklaşa yararlanmak için bir anlaşma yaptılar. Hindistan dünyanın en büyük barajlarına sahiptir. Ayrıca yaygın bir sulama şebekesi bulunmaktadır. Barajlarda toplanan sular, kanallarla tarlalara taşınır. Büyük Mangla, Sukkur, Tarbela ve Çeruthoni en önemli barajlarıdır. İndus vadisindeki ovalarda buğday, darı ve pamuk yetiştirilir. Büyükbaş hayvanlar ve koyun beslenir (bak. İNDUS Irmaği). Ganj, Hindistan'ın ikinci büyük ırmağıdır. Kollarıyla birlikte Himalayalar'dan doğar. Ayrıca güneydeki yaylalardan çıkan kollarla da birleşir. Yukarı Ganj'ın geçtiği topraklar İndus vadisindeki gibi kanallarla sulanır. Çünkü burada da yağış azdır. Vadinin aşağı kesiminde her yıl bir kuru, bir de yağışlı mevsime rastlanır. Yağışlı mevsime muson rüzgârları neden olmaktadır (bak. Muson). Muson rüzgârlarının getirdiği bol yağış pirinç, şekerkamışı ve jüt için çok elverişlidir. Büyük ovaları sulayan ırmakların en doğuda kalanı Bengal Körfezi'ne dökülen Brahmaputra'dır. Tibet Yaylası'ndan çıkan Brahmaputra'ya orada Can-Po denir. Aşağı Brahmaputra vadisinde iklim ve yetişen ürünler Aşağı Ganj' dakinin aynıdır. Her iki ırmak da denize dökülürken sayısız kola ayrılır (bak. BRAHMAPUTRA). Güney Yaylalar. Tümü yüksek olan bu yaylalar, ovaların bitiminden, yarımadanın ucuna kadar üçgen biçiminde uzanır. Kuzeyde yaylalar Vindiya Dağları ile başlar; doğuda ve batıdaki yükseltiler Doğu Gatları ve Batı Gatları adını alır. (Gat merdiven demektir.) Batı Gatları doğudan daha sarp ve yüksektir. Yayla bu yüzden doğuya doğru eğimlidir ve ırmaklar batıdan doğuya doğru akar. Goda-vari, Krişna ve Koveri ırmakları batı kıyısından çıkmalarına karşın, yaylayı ortadan keserek doğuda denize dökülürler. Yaylanın güneyinde Nilgiri Sıradağları yer alır. Güney Hindistan'ın başlıca ürünleri kahve, çay, kauçuk, pirinç, darı, biber, baharat, portakal, guava (jöle yapılan sarı etli bir meyve), hindistancevizi ve mangodur. Ormanlık dağlarda tikağacı, Hint ağacı (mobilya yapımında kullanılan sert odunlu bir ağaç), abanoz ve bambu vardır. Dekkan'ın kuzeyinde pamuk, güneydeki tepelerin eteklerinde kahve, çay ve kauçuk yetişir. En bereketli pirinç tarlaları doğu kıyılarındadır. Öteki yerlerde başlıca besin darıdır. Meyvenin en bol olduğu yer orta kesimlerdir. Çok yağmur yağmamasına karşın ırmaklar sayesinde sulama yapılabilmektedir. Hindistan'da pek çok yabanıl hayvan yaşar. Himalayalar'ın eteklerinde ve Ganj deltasında kaplanlara rastlanır. Pars, kurt, yaban domuzundan başka, sayıları birkaç yüzü geçmeyen aslan vardır. Bu aslanlar Gucerat eyaletinin Gir Ormanı'nda koruma altında yaşamaktadır. Himalayalar'ın eteklerinde ve yaylanın ıssız kesimlerinde yaşayan filler ev-cilleştirilerek iş gördürülür. Öbür yabanıl hayvanlar Kuzey Amerika'dakinden daha küçük olan kara ayı, çakal, yaban köpeği, çizgili sırtlan, yabankeçisi, yaban öküzü ve çeşitli geyiklerdir. Öyle çok maymun vardır ki, bunlar her yıl tonlarca yiyeceği silip süpür-dükleri için insanların başının derdidir. Sıtma taşıyan sivrisinekler de her yıl 1 milyon insanın ölümüne neden olur. Hindistan'da yılan oynatıcılarının gösteri hayvanı olarak kullandığı zehirli yılanların en korkuncu kobralar ile engereklerdir. İndira Gandhi'nin Ekim 1'984'te öldürülmesi üzerine başbakanlığa oğlu Raciv Gandhi getirildi. Pencap ve Assam'daki bölgesel sorunları yatıştırıcı bir politika izleyen Raciv Gandhi, Hindistan'ın bağlantısızlık konumunu da güçlendirmeye çalıştı. Kongre Partisi (İ) 1989'da yapılan genel seçimlerde çoğunluğu sağlayamayınca Raciv Gandhi görevden ayrıldı. Yerine, Canata Partisi'nin lideri Vişvanath Pra-tab Singh geçti. 1990 Hindistan için bir gerilim ve kargaşa yılı oldu. Militan Hindular'in Uttar Pradeş eyaletindeki Ayodhya'da, Hint-Türk hükümdarı Babür'ün yaptırdığı Babri Camisi'ni yıktırıp yerine bir tapınak yaptırmak istemesi üzerine büyük olaylar yaşandı. Hindular'la Müslümanlar arasındaki uzlaştırma çabaları sonuç vermedi. Yalnızca Ayodhya'da bir hafta içinde 30 kişi öldürüldü. Gözaltına alınanların sayısı 100 bini aştı. Karışıklıklar Bangladeş'e bile sıçradı. Bu olayların da etkisiyle Singh Hükümeti düştü, yeni hükümeti Çandra Shekhar kurdu. Hükümet Raciv Gandhi'yi Yeni Delhi'deki evinde göz hapsine alınca Kongre Partisi (İ) hükümetten desteğini çekti. Bunun üzerine Başbakan Shekhar Mart 1991'de istifa etti. Ardından, cumhurbaşkanı Halk Meclisi'ni dağıtarak genel seçimlere gidilmesi kararını aldı. Seçimlerin mayısta yapılması kararlaştırıldı. Seçim kampanyası sırasında Raciv Gandhi öldürülünce seçimler hazirana ertelendi. Seçimlerde hiçbir parti tek başına çoğunluğu sağlayamadı. Ama Raciv Gandhi' nin Kongre Partisi (İ) seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Sonia Gandhi'nin görev kabul etmemesi üzerine parti başkanlığına seçilmiş olan P. V. Narasimha Rao'nun kurduğu hükümet Temmuz 1991'de güvenoyu aldı. Pencap ve Assam ile Cemmu ve Keşmir'deki militan ayrılıkçı grupların şiddet eylemleri son yıllarda artarak sürdü. Aralık 1992'de Hindular'la Müslümanlar arasındaki Çatışmalar yeniden alevlendi. Ayodhya'daki tarihi caminin Hindular'ca yıkılması üzerine başlayan ve hızla yayılan çatışmaların ilk beş gününde ölü sayısı 1.000'i aştı. Çatışmalar kısa zamanda Bangladeş, Pakistan ve hatta İngiltere'ye sıçradı. 1993 yılına girildiğinde olaylar hâlâ durmamıştı. |
Cevap : Hindistan
Tarım ve Kırsal Yaşam
Hindistan, birbirinden değişik diller konuşan Çeşitli insanların yaşadığı bir ülkedir. Uzun geçmişi boyunca sayısız saldırılara uğramış, gelenlerin Yerli halktan insanlarla evlenmesi sonucu böyle bir çeşitlilik doğmuştur. Oysa dinlerde fazla çeşitlilik yoktur. Büyük çoğunluk Hindu'dur. Ayrıca Müslümanlar, Sihler, Budacılar ve Zerdüştler bulunmaktadır. Zer-düştler İS 8. yüzyılda İran'dan Hindistan'a göç etmiştir. Simgesi ateş olan bir tanrıya taparlar. Nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşar. Her köyün marangozu, bakkalı, dokumacısı ve çömlekçisi vardır. Büyük köylerde ise bisiklet, otomobil ve öteki motorlu taşıtları onaracak bir tamirci bulunur. 50 yıl öncesine kadar, çiftçiler ancak kendi köylerinin gereksinmesini karşılayacak kadar ürün yetiştirebi-liyorlardı. Oysa artık para getirecek pamuk, jüt gibi ürünler de yetiştiriyorlar. Yeni üretim yöntemleri sayesinde köye gerekenden fazlasını üreterek, satıyorlar. Sulamanın yaygınlaşmasının bu değişimde büyük rolü olmuştur. Üst üste yığılmış kerpiç evleri, dar patikalarda başlarının üzerinde testi taşıyarak yürüyen alımlı kadınlarıyla, köylerin görünümünde yüzyıllardır hiçbir değişiklik olmadığı sanılabilir. Eşyaları başlarında taşımaya alışmış olan bu kadınların yürüyüşleri son derece ahenklidir. Kadın erkek tarlalarda çalışan Hint köylüleri Avrupalılar gibi her mevsim düzenli olarak çalışamazlar. Bunun nedenlerinden biri üretim için muson yağmurlarına bel bağlanan tarlalarda, çiftçilerin kuru mevsimlerde hiçbir iş yapamamasıdır. Örneğin, pirinci ancak yağmurdan sonra, tarlaları su basınca ekebilirler. Sulama yapılan tarlalarda ise su ürüne gerekli olduğu zaman verilir. Bunun dışında toprak kaskatı ve kupkuru olduğu için sürmek ya da ekime hazırlamak türünden çabalar işe yaramaz. Geliştirilmiş tohumlar kullanılarak daha iyi ürün elde etmenin artık mümkün olduğu Hindistan'da kimyasal gübre, gelişkin sulama yöntemleri ve zararlılara karşı etkili öldürücü ilaçlar kullanılmaktadır. Ne var ki, sel ve kuraklık gibi doğal felaketler sık sık ürünleri yok etmekte ve insanları açlığa sürüklemektedir. Toprak reformları, kira ile çiftlik işleten köylülerin üründen daha fazla pay almalarını sağlarken, hükümetler de köylere uzmanlar göndererek, çağdaş tanm yöntemlerini köylülere öğretiyor. Bütün bunlar olurken, hâlâ öküz ve mandaların çektiği karasabanla sürülen topraklar çoğunluktadır. Traktör türünden yeni tarım araçları çok pahalı olduğu için hükümetler köylüye kredi vererek bu araçları almaya özendiriyor. Yalnızca sulama için değil aynı zamanda evlere, okullara, fabrikalara elektrik sağlamak için de büyük baraj projeleri gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 10 çocuktan 8'inin ilkokula gittiği Hindistan'da ortaöğrenime ve üniversiteye devam edenlerin sayısında belirgin bir yükselme gözleniyor. Yetişkinler okuma yazma kurslarına giderken, zanaatkarlar da yeni teknolojiye ayak uydurabilmek için eğitiliyorlar. Uzak köylerdeki çocukların öğrenimi için ise televizyon aracılığıyla eğitim yapılıyor. |
Cevap : Hindistan
Kentler ve Ulaşım
Hindistan'da çok eski ve büyük kentler vardır. Başkent Yeni Delhi'dir. Pamuklu bez fabrikaları ile Bombay, çeşitli sanayi kuruluşları ve demiryolu atölyeleriyle Lahor, jüt fabrikaları ile Kalküta büyük sanayi merkezleri olmanın yanı sıra, eyalet ya da bölge başkentleridir. Başlıca limanlar Bombay, Kalküta ve Madras'tır. (Bu kentlere ilişkin ayrıntılı bilgiyi kendi maddelerinde bulabilirsiniz.) Hindistan'ın büyük kentlerini süsleyen eski ve yeni yapılar, çepeçevre yoksul gecekondularla kuşatılmıştır. Köylerin çoğunlukta olmasına karşın, yeni kentler modern fabrikaları ve yeni yerleşme birimleriyle hızla büyümektedir. Sanayinin oldukça büyük bir hızla geliştiği Hindistan'da demir-çelik, kimyasal gübre, petrol üretim tesisleri, elektrik santrallan, motorlu araç, uçak ve taşıt yapan fabrikalar vardır. Ayrıca mekanik aletler, çimento, dokuma, kimyasal maddeler, elektronik aletler de üretilmektedir. Oysa eskiden bunların çoğu başka ülkelerden satın alınırdı. Hindistan'da yaygın bir demiryolu ağı vardır. Kuzeybatı Hindistan'dan güneyde Bangalor'a gitmek dört gün sürer. Asya'nın en uzun ve en çok kullanılan demiryolları bu ülkededir. Karayolları taşımacılığa elverişli olmadığı için, yük trenleri ile taşıma yapılır. Bu trenler olağanüstü mühendislik başarılarıdır. En şaşılası olan ise, kuzeybatıdaki Hayber ve Bolan geçitlerinden Nilgiri ve Himalayalar'daki yerleşme yerlerine tırmanan demiryoludur. Yılan gibi kıvrılan raylar, sayısız tünellerden geçerek sarp dağlar boyunca uzanır. Bu uçsuz bucaksız topraklarda hava trafiği de hızlı bir gelişme içindedir. Başlıca kentler arasında uçaklar işler. Uluslararası havayolları ise Bombay, Delhi, Kalküfa ve Madras gibi büyük kentleri dünyanın öteki kentlerine bağlar. Yeni yollar 19. yüzyılda yapılmaya başlandı. Bunlardan biri Kalküta'dan bugün Pakistan'da kalan Peşaver'e giden büyük karayoludur. Yollarda, yaklaşık 30 km ara ile yolcuların geceyi geçirebilecekleri dinlenme yerleri vardır. Karayolları ve demiryolları yapılmadan önce insanlar Kalküta'dan batıya, Camna (Yamuna) ve Ganj ırmakları yoluyla erişirlerdi. |
Cevap : Hindistan
Hint Halkı
Hintliler'in büyük çoğunluğu Hindu'dur. Yaklaşık 80 milyon Müslüman, 18 milyonun üstünde Hıristiyan, 13 milyon kadar Sih, 5 milyon Budacı, Hindu dininin bir kolu olan 3 milyon Cayna ve sayıları az olan çeşitli dinlere bağlı insanlar vardır. Hindu dini yalnızca bir din değil, insanları kast adı verilen, toplumsal sınıflara ayıran bir sistemdir {bak. Kast). Her kastın kendine özgü kuralları vardır. Dört temel kastın dışında, Hindular'ın sahip olduğu hakların hiçbirine sahip olmayan ve onlarla birlikte bulunmalarına izin verilmeyen bir de kast dışı paryalar vardı. Ne var ki, 1950 Anayasası ile paryalara karşı bu türden davranışlar yasadışı ilan edildi. Kast sisteminin ise giderek eski etkisini yitirdiği görülüyor. Sığır eti yemeyen Hindular'ın başlıca besini pirinçtir. Yoksul aileler ise daha ucuz olduğu için darı yer. Yemeklerde çoğunlukla un ve su ile yoğrularak fırında pişirilen bazlama türünden çapatti yenir. Çapatti genellikle mercimek çorbası ve bol baharatlı güveçle iyi gider. Hintliler'in çok kullandıkları köri denen baharat pilava, ete, balığa, tavuğa ve sebzelere konur. Hintli kadınların geleneksel giysileri sarV dir. Uzun bir kumaş vücuda sarılarak, kalan ucu omuzlara alınır. Bazen sarinin ucu başa örtülür. Sarinin altına kısa kollu, dar bir bluz giyilir. Sarinin sarılma biçimi yöreden yöreye değişir. Kuzeybatıda kadınlar daha değişik giyinir. Bol bir şalvarın üstüne, gene bolca bir bluz giyerler. Köylü erkeklerin çoğu hâlâ pamuklu kumaştan yapılma ve bacaklar arasından geçerek bele sarılan kısa, beyaz, şorta benzer bir şey giyer, buna dhoti denir. Bu giysi sıcakta giymeye çok elverişlidir. Ne var ki, artık çoğunlukla batı tipi giysiler giyilmektedir. Hintliler'in yaşamında dinsel törenler ve şenlikler büyük önem taşır. İlkbaharda yapılan Holi şenliğini Özellikle çocuklar çok sever. Holi sırasında herkes yüzünü renkli pudralar ve boyalarla boyar. Divalı, ışık şenliğidir. Kışa girerken kutlanır. Her köyde yüzlerce mum yanar, okullar tatil olur. Hindistan'da pek çok insan kutsal bilinen yerleri ziyaret eder. Her yıl uzak demeden, pek çok Hintli aile Ganj'ın kutsal sularında yıkanmaya gider. Ganj kıyısındaki Varanasi (Benares) ise özel bir öneme sahip olduğundan, her Hintli öldükten sonra küllerinin Va-ranasi'den Ganj'a serpileceği umudunu taşır. Bu kutsal'yerlerin yanı sıra, Hindistan büyük sanayi merkezlerine ve modern limanlara sahiptir. Bombay, Kalküta ve Madras'ta 19. yüzyılda kurulmuş, Hindistan'ın en eski üniversiteleri bulunmaktadır. Bunlardan başka, ülkede 80'in üstünde üniversite vardır. Ne var ki, binlerce genç üniversiteye giderken, hâlâ okuma yazma bilmeyen milyonlarca da insan bulunmaktadır. Yaklaşık 800 milyon nüfuslu bu ülkede devletin nüfus planlama çabalarına karşın, doğum oranı çok yüksektir. Yoksul kesimden gelen çocuklar, devletin yeni okul yapma ve eğitime özendirme çabalarına ve eğitimin zorunlu olmasına karşın, okula gidememektedir. Hindistan'daki çeşitli halklar değişik diller konuşur. Başlıca 15 dil ve bunlardan daha çok sayıda lehçe vardır. İngilizce hâlâ yaygın olarak kullanılır ve okullarda öğretilir. 1965'ten beri resmi dil Hindi'dir. |
Cevap : Hindistan
Tarih
Çin'den başka hiçbir ülkenin, Hindistan halkı gibi kesintisiz bir tarih yaşadığı söylenemez. Ne var ki, bu tarih barış içinde değil, dışarıdan gelenlerin sürekli saldırısı altında yaşanmıştır. En eskiden yerleşmiş olanların nasıl geldikleri pek aydınlık değildir. Bunların Vin-diya Dağlan'nın ulaşılmaz yörelerinde yaşayan ilkel insanlara benzedikleri düşünülmektedir. Sonra İÖ 2500 yıllarında Hindistan'a tenleri çok koyu renkli olan Dravidler geldi. Yakın zamanda, arkeologlar onlara ait iki kent ortaya çıkardılar: İndus vadisinde Ha-rappa ve Mohenco-daro. Bu buluntular Dra-vidler'in gelişkin bir uygarlığa sahip olduklarını gösteriyordu. Yazı yazmasını biliyorlardı. Çok iyi planlanmış kentleri ve içlerinde günü-müzdekine benzer banyoları bulunan geniş odalı evleri vardı. Ne var ki, İÖ 1500 yıllarında kendilerine Ariler ya da soylular diyen daha açık tenli insanlar, Hayber Geçidi'nden ovalara indiler. Dravidler gibi uygar değillerdi, ama dövüşmekte ustaydılar ve onları yenilgiye uğrattılar. Ariler çok geçmeden kast sistemini yürürlüğe koydu. Böylece tutsak ettikleri halkla aralarına bir set çekmiş oldular. Ariler Hindu dinini de geliştirdi. Bu dinde, tanrıların nasıl hoşnut edileceğini yalnızca Brahman adı verilen rahipler bildiği için, onlara büyük ayrıcalıklar ve yetkiler tanınıyordu. İÖ 6. yüzyılda büyük din reformcusu Buda, yeni bir inanç geliştirdi. Ona göre, ruhun ölümsüzlüğünü karmaşık dinsel törenler ve kurbanlarla sağlamak mümkün değildi. Tek yol, karşılık beklemeden iyilik etmek, temiz yürekli olmak ve maddi tutkulardan uzak durmaktı. Budacılık, Hindistan'da hızla yayıldı; birçok bey ve kral tarafından benimsendi. Bunlardan en önemlisi, Patna'yı İÖ 274-232 yılları arasında yöneten Kral Aşoka'ydı. Oris-sa'yı işgal ederken insanlara verdiği acıdan duyduğu vicdan azabından dolayı Budacı oldu. Dağa taşa Budacılık'ı öven yazılar yazdırdı; krallığındaki herkesi Budacı yapmaya çalıştı. Budacılık Hindistan'ın güneyinde tutunamadı. İS 4. yüzyılda kuzeydeki etkisini de yitirdi. Sri Lanka (Seylan), Birmanya, Tayland (eski Siyam), Tibet ve Çin'e ise misyonerler aracılığıyla yayıldı. Eski Hint uygarlığı İS 320'den 5. yüzyıla kadar egemen olan Gupta kralları zamanında doruğuna ulaştı. Bu dönemde Hindistan'a gitmiş olan Çinli gezginler, Gupta krallarının yönetimdeki başarılarını anlatan belgeler bırakmışlardır. Krallar yazarlara ve ozanlara destek olmuş, tiyatroya önem vermişlerdi. Müzikte büyük bir gelişme gözlendi. Manastırların duvarları taş üstüne yapılmış resimlerle bezendi. 6. yüzyılda Hindistan, Orta Asya'dan gelen Hunlar'ın saldırısına uğradı. Bir süre her şey altüst oldu. Bu kargaşa içinde kendine Rac-put adını veren "kralların oğulları" yönetimi ele geçirdiler. O gün bu gün, onların yönetiminde olan Batı Hindistan, Racastan olarak bilinir. Nereden geldiklerine ilişkin bir bilgi yoktur. Sanata ve edebiyata önem verdiler, altın ve gümüşten tanrı heykelleri ve çok değerli taşlarla bezeli tapınaklar, büyük saraylar ve kaleler yaptırdılar. Ne var ki, Racputlar kendi aralarında sürekli kavga ediyorlardı. Bu yüzden Kuzey Hindistan dışarıdan gelen saldırılara karşı kendini koruyamadı. Bu kez Müslümanlar gelerek Hayber'in kuzeyine yerleştiler. 10. yüzyılın ikinci yarısında Gazneli (Afganistan) Müslüman Kral Sebüktigin Hindistan'ın kuzeyine girdi. Oğlu Mahmud, batıda Ganj Ir-mağı'ndan güneyde Racputana'ya kadar ilerleyerek bir imparatorluk kurdu. Delhi'yi başkent yapan Müslümanlar, giderek neredeyse Hindistan'ın tamamını ele geçirdiler. Afgan krallarının egemenliği 1526'ya Ba-bür Şah'ın Hindistan'a gelişine kadar sürdü. Babür Şah, Delhi Sultanı İbrahim'i yenerek, Delhi'yi işgal etti. Daha sonra Kandehar'dan Bengal sınırına kadar olan topraklan ele geçirdi. Böylece Hindistan'da Moğol egemenliği başlamış oldu. Moğol imparatorlarının en ünlüsü Ekber'dir. Uyruğundaki halkları Müslüman, Hindu demeden kaynaştırmaya çalıştı. Müslümanlar'ın geçmişten kalma ayrıcalıklarını ve haklarını kaldırdı {bak. Ekber). Torunu Cihan Şah zamanında, Agra'da Tac Mahal ve İncili Cami'den başka Delhi'de de eşsiz güzellikte saraylar ve camiler yapıldı. Ne var ki, Moğol imparatorlarının hiçbiri Ekber çapında değildi. Hindular ile Müslümanlar arasındaki karşıtlıklar sürüp gitti ve sonunda imparatorluk parçalandı. |
Hindistan'ın Sömürgeleştirilmesi
Hindistan'ın Sömürgeleştirilmesi
Tam bu sıralarda, 15. yüzyılın sonlarına doğru, baharatın çekiciliğine kapılan Avrupalı tüccarlar, Afrika'nın güneyinden dolaşarak Hindistan'a vardılar. İlk gelenler Portekizliler ve Hollandalılar'dı. 17. yüzyılın başlarında Hindistan pazarını kapmak için asıl mücadele ise Fransızlar ile İngilizler arasında oldu. Her iki taraf da Hindistan'daki Müslümanlar ile Hindular arasındaki çatışmalardan yararlandı. Hindistan siyasetine etkin biçimde katılan İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası sonunda gerek Fransız tüccarlarını, gerek Moğol İmparatorluğu'nu yenilgiye uğratmayı başardı. Fransızlar 1954'e kadar bazı limanları ellerinde tuttular. Portekizliler ise işgal ettikleri yerlerden en son 1961'de çıktılar. 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası Hindistan'da büyük güç kazandı. Kumpanya Hindistan'ı İngiltere'deki fabrikalar için bir hammadde deposu durumuna getirdi. Ayrıca Hindistan, İngiliz mallarının serbestçe satıldığı bir pazara dönüştü. Kumpanya bu yoldan büyük paralar kazandı. Ne var ki, Hintli zanaatkarlar için bu bir yıkım oldu. Çiftçi ve köylülerin ürünü ise hiçbir zaman değerini bulamadı. 1857'de Hint askerleri ve mihraceleri (feodal prensler) Hindistan'ın büyük bir bölümüne egemen olan İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyasını devirmek için eyleme geçtiler. Hindistan'da bu başkaldırı Bağımsızlık Savaşı olarak nitelendirilir. Bu başkaldırının Hindistan'ın yoğun bir biçimde sömürülmesinin yanı sıra başka nedenleri de vardı: Hindistan'ı yönetmek üzere İngiltere'den atanan genel valiler halkın dinsel inançlarına saygı göstermiyor ve Hindular'ın tapınmalarını engelliyorlardı. İngiliz misyonerlerinin Hıristiyanlık'ı yayma çabaları ise gerek Müslümanlar'ı, gerek Hin-dular'ı tedirgin ediyordu. Ayrıca genel valilerin halkın geleneklerini değiştirme çabaları da hoşnutsuzluk yaratıyordu. İlk isyan 1857 Nisan'ında Hindistan'ın kuzeyinde, Mirut'ta başladı. Delhi, Kanpur ve Luknov'a yayılarak Avrupalılar'ın yaşadığı yerlerin ateşe verilmesiyle tırmandı. Karşılıklı kıyım aylarca sürdükten sonra, İngilizler'in Nepal'den getirdikleri Gurkha {bak. Gurkhalar) ordusunun yardımıyla başkaldırı 1858 Mart'ında bastırıldı. Bundan sonra egemenlik İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyasından İngiliz kralına geçti. Hindistan İngiltere'nin en önemli ve en çok gelir getiren sömürgesiydi. Hindistan'ı, İngiliz hükümetince beş yıllığına atanan bir genel vali yönetiyordu. Ülke, valinin yönetimindeki bölgelere ve mihracelerin yönetimindeki eyaletlere ayrılmıştı. Köylüler ağır vergiler altında ezilirken, bir taraftan da mihracelerce sömürülüyordu. Batı üniversitelerinde okuyan Hintli gençler, sömürü altındaki ülkelerine özgürlük ve demokrasi düşüncelerini getirdiler. Bu aydınlar 1885'te bağımsızlık hareketini başlattı ve Hindistan Ulusal Kongresi'ni (Kongre Partisi) kurdular. Bundan sonraki 50 yıl bağımsızlık mücadelesiyle geçti. 1906'da Hindu egemenliğinden kaygılanan Müslümanlar, Müslüman Birliği'ni oluşturdu. Amaçları Hindu-lar'dan ayrı, bağımsız bir devlet kurmaktı. I. Dünya Savaşı sırasında Hindistan birlikleri İngiltere'ye bağlı olarak çarpıştı. Bu savaşta Hindistan'ın insan gücü, hammadde ve yiyecek kaynaklan ingiliz ordusunun gereksinmelerini karşılamak üzere sonuna kadar kullanıldı. Savaş sonrasında kıtlık ve salgın hastalıklar baş gösterdi. Hindistan geri bıraktırılmış bir tarım ülkesiydi. Sömürgelere özgü çarpık sanayileşme yüzünden ağır sanayi kurulamıyordu. Ülkede yoksulluk ve işsizlik artan bir huzursuzluk yaratmaktaydı. Bu sırada bağımsızlık hareketinin önderi olarak ortaya çıkan Gandhi'nin (bak. GANDHİ, Mohandas Karamçand) düşünceleri ve yöntemleri Kongre Partisi'nce benimsendi. Gandhi, İngiliz boyunduruğuna karşı pasif direniş yöntemiyle ülkenin bağımsızlığını kazanabileceğine inanıyordu. Ulusal Kongre'nin tüm Hindistan'da uyguladığı pasif direniş kampanyası devlet dairelerinin, okulların ve mağazaların kapatılmasını öngörüyordu. Kampanya milyonlarca insanı harekete geçirdi. İngilizler ulusal kurtuluş hareketini benzeri görülmemiş bir acımasızlıkla bastırmaya kalkıştılar ve çok geçmeden direnişin önünü aldılar. Ne var ki, artık Hint halkı bağımsızlığı için savaşmak üzere tümüyle uyanmıştı. Protestolar ve grevler artan bir hızla yayılıyordu. 1930'da Lahor'da toplanan Kongre Partisi Cavaharlal Nehru'yu (bak. Nehru, Ca-vaharlal) başkanlığa getirdi. Kongre, amacının tam bağımsızlık olduğunu ilan etti. Gandhi yönetimindeki pasif direniş eylemleriyle bağımsızlığa kavuşulacaktı. 26 Ocak 1930 Bağımsızlık Günü ilan edildi. 1935'te İngiltere ekonomi, savunma ve dışişlerini denetiminde tutma koşuluyla bir özerklik önerisi getirdi. Hindistan Ulusal Kongresi bu Öneriyi reddetti. II. Dünya Savaşı başladığında Kongre Partisi'nin, Hindular ve çeşitli dinsel toplulukların temsilcileri de içinde olmak üzere, çok sayıda üyesi vardı. Hindistan II. Dünya Savaşı'na resmen girmemişti. Ne var ki, Müttefikler Hindistan'ı üs olarak kullandı. 2 milyon Hintli asker İngilizler'le birlikte savaştı. İngilizler, 1942'de Hindistan'a, savaş bitinceye kadar Hindistan ordusunun denetimini ellerinde tutmak koşuluyla, dominyon statüsü vermeyi önerdiler. Kongre Partisi bunu da kabul etmedi. Bunun üzerine İngilizler, Kongre Partisi'ni yasadışı ilan ederek önderlerini tutukladılar. 1945'te savaş sona erince tutuklular özgürlüklerine kavuştu. Hindu ve Müslüman önderler bir anayasa hazırlamak için bir araya geldiler. Bu aşamada Müslümanlar ayrı bir devlet konusunda ısrar ederken, Hindu önderler Hindistan'ın parçalanmaması konusunda ısrarlıydılar. Müslümanlar ile Hindular arasındaki uyuşmazlık bir kıyıma dönüşme eğilimi gösteriyordu. |
Cevap : Hindistan
Bağımsızlık Sonrası
15 Ağustos 1947'de iki ayrı devlet ortaya çıktı. Biri Hindistan adını korurken, öbürüne Pakistan dendi (bak. Pakistan). Sınırlar, nüfusun dinsel eğilimine göre çizilmişti. Hindistan Hindu çoğunluğun, Pakistan ise Müslüman çoğunluğun yaşadığı yöreleri içine alıyordu. Pencap'ta sınır Sihler'in yaşama alanını ortadan ikiye bölmüştü (bak. SİHLER). Pakistan sınırı içinde kalan Sihler Müslümanlar'la anlaşamıyordu. Çok geçmeden sınırın her iki yakasında bir göçmen trafiği başladı. Sihler ile Hindular, Pakistan'dan Hindistan'a, Hindistan'daki Müslümanlar da Pakistan'a geçmeye çalışıyorlardı. 7-8 milyon kişiyi kapsayan bu göçmen akımı sırasında çıkan çatışmalarda 200 bin kişi yaşamını yitirdi.Hindistan'ın önünde üstesinden gelinmesi gereken güç işler vardı. Örneğin, ordunun yeniden kurulması gerekiyordu. Hindular yeni Hint ordusuna katılırken, Müslümanlar da Pakistan ordusunda yerlerini aldılar. Bir başka sorun da Hindistan'daki racalıklardı. 15 Ağustos 1947'ye kadar Hindistan, İngiliz İmparatorluğu'na bağlı İngiliz Hindistan'ı ile racalıklardan oluşmaktaydı. İngiliz Hindistan'ı dört büyük bölgeye ayrılmıştı: Bengal, Bombay, Madras ve kuzeybatı bölgesi. Bunlar yerel meclisler ve valilerce yönetilmekteydi. Haydarabat, Maysur, Keşmir gibi eyaletler ise Hintli mihracelerin yönetimindeydi. Hindistan'da yaşayan herkes için aynı yasalar geçerliydi. Racalıklarda yasaları yönetici yapar ve İngiliz yetkililer uygulamaları denetlerdi. Yaklaşık 600 racalık bulunuyordu. Bunlardan bazıları küçük bir ülke büyüklüğündeyken, köy kadar olanları da vardı. Bazen de racanın dini ile halkın çoğunluğunun dini farklı olabiliyordu. Haydarabat racası Müslüman'ken, uyruklarının büyük çoğunluğu Hindu'ydu. Bu raca başlangıçta ne Hindistan'a, ne de Pakistan'a bağlanmak istedi. Ama Hint ordusu Haydarabat'a girerek bu bölgeyi Hindistan'a kattı. Halkın çoğunluğu Müslüman, oysa yöneticisi Hindu olan Keşmir'de de benzer sorunlar ortaya çıktı (bak. KEŞMİR). Bağımsızlık kazanıldıktan sonra Hindistan'ın nasıl yönetileceğine ilişkin yeni bir anayasa hazırlandı. Bu anayasa 26 Ocak 1950'de yürürlüğe girdi. Hindistan artık bir cumhuriyetti. İngiliz kralı bundan böyle Hindistan'ın kralı sayılmayacaktı. Yeni anayasanın öngördüğü biçimde eşit ve genel oya dayalı genel seçimlerin ilki 1952'de yapıldı. Bugün Hindistan'da devlet başkanlığı seçimi halkoylamasıyla yapılır. Hindistan 25 eyalete bölünmüş olan federal bir cumhuriyettir. Her eyaletin bir başkenti ve bir millet meclisi vardır. Eyaletin yerel sorunları kendi içinde çözümlenir. Ülkenin başkenti Yeni Delhi'dir. Yeni Delhi' de toplanan ulusal meclis, tüm ülkede geçerli yasaları yapar. Bakanlar kurulunu bu meclis seçer. Bakanlar kurulu savunma ve dışişleri gibi tüm ülkeyi ilgilendiren konularda karar sahibidir. Bakanlar kuruluna başbakan başkanlık eder. Cavaharlal Nehru 1947'den, 1962'de ölünceye kadar Hindistan başbakanı olarak görev yaptı. Tarımın geliştirilmesi, büyük sulama ve hidroelektrik projeleri bu dönemde gerçekleştirildi. 1964'te Lal Bahadur Şastri başbakan oldu. 1965'te Keşmir sorunu yüzünden Pakistan'la savaş başladı. 1965'te Şastri ölmeden kısa bir süre önce barış sağlandı. Bu kez başbakanlığa Nehru'nun kızı İndira Gandhi seçildi. İndira Gandhi'nin başbakanlığı siyasal karşıtları ile mücadele içinde geçti. 1977'de seçimi yitirdi. Yerine Canata Partisi'nden Morarci Desai geçti. Ne Desai'nin, ne de daha sonra Kongre Partisi'nden seçilen başbakanın zamanında, huzur sağlanabildi. 1980 seçimleri sonunda İndira Gandhi yeniden iktidara geldi. 1984'te bir suikast sonucu ölen Gandhi'nin yerine oğlu Raciv Gandhi başbakan oldu (bak. Gandhi. İNDİRA VE RACİV). Hindistan'da tarımın ve sanayinin modernleştirilmesi 1950'lerde başlatılan beşer yıllık ekonomi planlarıyla sürdürülmektedir. 1980'lerde bu planların altıncısı uygulanmaktaydı. Ağır sanayinin kuruluşuna hız verildi. Yeni okullar ve kolejler açıldı. Kalkınma planlarının amacı, besin üretimini artırarak ve yeni iş alanları açarak yoksul halkın durumunu iyileştirmektir. Hindistan hiçbir askeri bloka bağlı olmayan "Bağlantısız Ülkeler" arasındadır. Pakistan'la anlaşmazlık, ayrıldıktan sonra da, İndus Irmağı'nm sularından ortaklaşa yararlanma kararına karşın, sona ermedi. 1971'de Hindistan, Doğu Pakistan'da baş gösteren ayaklanmada, hükümet karşıtlarının yanını tuttu. Pakistan'da iç savaş Bangladeş'in kurulmasıyla sonuçlandı {bak. Bangladeş). Bu yüzden Pakistan ile Hindistan arasında savaş çıktı ve Pakistan yenildi. Günümüzde iki ülke arasındaki ilişkiler eskisine göre daha iyi gitmektedir. Hindistan'ın komşusu Çin'le de dağlık kuzey kesiminde sık sık sınır anlaşmazlıkları çıkmaktadır. 1980'lerin başında özerklik için mücadele eden Sihler'in kutsal tapınağı olan Altın Tapınak'a ordu birliklerinin saldırması Sihler'le hükümet arasındaki gerginliğin doruğa çıkmasına yol açtı. İndira Gandhi'nin iki Sih muhafızı tarafından öldürülmesi Sihler'e yönelik saldırıların bütün ülkeye yayılmasına neden oldu. Sihler'le olan anlaşmazlık hâlâ sürüyor. 1987'de Hindistan'da yüzyılın en büyük kuraklığı yaşandı. 1988'de musonların getirdiği yağmurlarla kıtlık konusundaki kaygılar azaldı. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.