![]() |
Tarihi Eserler, Ankara
http://www.e-tarih.org/images/teser/180.gif Günümüze ulaşan Ankara evleri genellikle iki katlı ve sade yapılardır. Evler taş temeller üzerine ahşap olarak yapılmışlardır. Ahşap harpuştaların arası kerpiç veya tuğlalarla doldurulmuştur. Evlere sokak ile giriş kapısı arasındaki avludan geçilmektedir. Evlerin mimari düzeni avlu etrafında geliştirilmiştir. Alt katlarda ambarlar, hizmetkarların odaları, mutfaklar, helalar bulunmaktadır. Ankara Evleri Ankara iklimi kış aylarında soğuk, yaz aylarında sıcak geçtiğinden evler genellikle kışlık ve yazlık olarak iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Kışlık bölüm aile fertlerinin daha çok yaşadığı zemin veya orta katlardır. Bu bölümlerin duvarları taş veya kalın kerpiçten yapılmıştır. Kapı ve pencereler az sayıdadır ve genellikle de küçük boyuttadırlar. Odaların döşemeleri ahşa olup bu odalarda ocaklar ve gömme dolaplara yer verilmiştir. Üst katlar daha çok yazlık bölüm olarak kullanılır. Ahşap merdivenlerle çıkılan bu bölüme “Hayat” ismi verilir ve bu mekan evin avlusuna veya dışarıya açılır. Odalar Hayatın çevresinde yer almakta olup özellikle tavanlar en güzel şekilde bezenmişlerdir.Yatak odası, oturma odası, misafir odası olarak isimlendirilen bu odalardan misafir odası, evin en büyük ve en görkemli odasıdır.Tavanı yüksek ve bezemelidir. Duvarlarında küçük nişler,gömme dolaplar ve ocak yer alır ve aynı zamanda geniş pencerelerle aydınlatılmıştır. Pencereler dıştan tahta kapaklarla veya kafeslerle örtülüdür. Çoğu kez pencereler iki sıra halindedir. Bazen bu duvarların önüne geniş sedirler ve divanlar yerleştirilmiştir. Ankara evleri arazi konumundan ötürü düzgün bir arazide yapılmadıklarından zemin katlarda araziye uyum sağlanmıştır. Üst katlarda yapının bütünü ile uyum sağlamak amacıyla cumbalara yer verilmiştir. Günümüzde eski Ankara evleri Ankara Kalesi çevresinde yoğunlaşmış, burası sit alanı ilan edildiğinden ötürü de koruma altına alınmıştır. Ankara ilçelerinden Beypazarı’nda, Haymana’da, Keskin’de de eski Ankara evlerine rastlanmaktadır. Evlerden çoğu yeni yapılanma nedeniyle yıkılarak günümüze gelememiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Neo-Klasik üslupta ve I.Ulusal Mimarlık Dönemi olarak isimlendirilen evlerden büyük çoğunluğu yeni yapılanma nedeniyle yıktırılmış ve günümüze ulaşamamıştır. |
Cevap : Tarihi Eserler, Ankara
http://www.e-tarih.org/images/teser/179.gif Ulucanlar Caddesi’ndeki Cenabi Ahmet paşa Camisi Osmanlı mimarisinin Ankara’da bulunan örneklerindendir. Giriş kapısı üzerindeki yazıta göre Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1566 yılında Anadolu Beylerbeyliği yapan Cenabi Ahmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Bunun yanı sıra caminin pencereleri üzerindeki yazıtlardan 1883’de Abdülaziz Zadeesseyyit El-Hac Ahmet ve 1887 yılında da Ankara Valisi ağabeydin Paşa (1843-1908) tarafından onarıldığı öğrenilmektedir. Cenabi Ahmet Paşa Camisi (Yeni Cami) (Ankara) Ankara’nın en eski camilerinden olan bu yapı 13.9x13.9 metre ölçülerinde kare plânlı olup, ibadet mekânı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Ankara’nın kesme taşından yapılmıştır. Son cemaat yeri üç mermer sütunun taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Bunlardan ortadaki kubbe Osmanlı mimarisinde görüldüğü gibi, diğerlerinden daha yüksek ve daha geniştir. Son cemaatin sağ tarafında kesme taştan tek şerefeli, 16 köşeli minaresi bulunmaktadır. Caminin giriş kapısı beyaz mermer ve somakilerin oluşturduğu stelaktitli bir bezeme ile süslenmiştir. İbadet mekânı üç sıra halindeki 32 pencere ile aydınlatılmıştır. Minber ve mihrap oldukça sadedir. İbadet mekânını örten büyük kubbe 16 pencereli bir kasnak üzerine oturmuştur. Kubbenin iç kısmı ve etekleri kalem işleri ile bezenmiştir. Caminin sol yanındaki küçük hazirede Cenabi Ahmet Paşa’nın ve XVIII.yüzyıla ait Azimi türbesi bulunmaktadır. Bu türbe de 1566 yılında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 1813 ve 1940 yıllarında onarılmıştır. Sekizgen bir planı olan türbe, Ankara kesme taşından yapılmıştır. Yer yer köfeki taşlarından da yararlanılmıştır. Kubbe doğrudan doğruya kasnak olmadan duvarlar üzerine oturmuştur. Türbe içerisinde yalnızca Cenabi Ahmet Paşa’nın sandukası bulunmaktadır. |
Cevap : Tarihi Eserler, Ankara
http://www.e-tarih.org/images/teser/178.gif Ahi Elvan Camisi (Ankara) Ankara Atpazarı ile Samanpazarı ile Koyunpazarı Sokağı’nın başında bulunmaktadır. Ahi Elvan Mehmet Bey (1331-1389) tarafından 1382 yılında yaptırılmıştır. Minber üzerindeki onarım yazıtlarında ise; Mehmet bey’in ismi geçmemektedir. Ahi Elvan Mehmet bey’in 1386 yılında dikkate alınırsa caminin de XIV.yüzyılın ikinci yarısından sonra yaptırıldığı sanılmaktadır. Selçuklu dönemine ait ahşap direkli cami örneklerinden birisidir. Yapıya üç kademeli bir merdivenle çıkılmaktadır. Tam dikdörtgen olmayan ibadet mekânı üç sıra halinde dörderli ahşap sütunla dört sahna ayrılmıştır. Taş temeller üzerine tuğla ve kerpiç duvarlarında ikişer sıra halinde altı, mihrap duvarında da yine iki sıra halinde dört penceresi bulunmaktadır. Ahşap sütunların üzerlerine yöredeki Bizans ve Roma yapılarından toplanan Dor ve Korinth üslubunda sütun başlıkları yerleştirilmiştir. Bunların taşıdığı üst örtü çatı olup, kiremit örtülüdür. Camiye doğu yönündeki kapıdan girilir. Giriş kapısı taş örgü ve bezemelerle süslenmiştir. Aynı şekilde alçı mihrap ve minber Selçuklu süsleme sanatının örnekleri ile bezelidir. Minberi Harputlu Mehmet Bin Beyazıt kündekâri üslubunda yaptırmıştır. Minberin yan yüzlerinde çokgen ve yıldızlardan oluşan bir bezeme bulunmaktadır. Aynı şekilde pencere ve dolap kapakları da oyma tekniğinde yapılmış Selçuklu bezemesini yansıtmaktadır. 1967 yılında Vakıflar genel Müdürlüğü’nce yapılan onarımı sırasında bu pencere kapakları yerlerinden sökülerek atılmıştır. Rastlantı sonucu Y.Mimar Yılmaz Önge bunları görmüş, İstanbul’daki Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ne göndermiştir. Bu kapaklar Hacı Elvan Mehmet Bin Elhaç Nizamettin tarafından yaptırılmıştır. Burada Anadolu Selçuklularının geliştirip yaygınlaştırdığı oyma tekniği ile kündekâri tekniği uygulanmıştır. Caminin minaresi kuzeybatı duvarındadır. Kare biçimli taş kaide üzerine tuğladan silindirik gövdeli olup, tek şerefelidir. |
Cevap : Tarihi Eserler, Ankara
http://www.e-tarih.org/images/teser/177.gif Hacı Bayram Camisi Augustus Mabedi’nin bitişiğinde bayram Sokağı’ndadır. Bayramîliğin kurucusu olan Hacı Bayram Veli’nin 1427-1428 yılındaki ölümünden iki yıl önce yaptırılmıştır. Caminin yanında Hacı Bayram Veli’nin türbesi bulunmaktadır. Selçuklu mimarisi üslubunda, 16x22 metre ölçüsünde dikdörtgen plânlı olan cami taş temeller üzerine oturtulmuş tuğla duvarlarla örülmüştür. Üzeri kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Camiye doğu, kuzey ve batıdaki üç kapıdan girilir. Kuzey duvarının önünde ahşap kadınlar mahfeli yer alır. Hacı Bayram Cami ve Türbesi (Ankara) Caminin Kıble duvarı üzerindeki çinili kitabeden Sultan III.Ahmet zamanında Hacı Bayram Veli’nin torunlarından Mehmet baba tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır. Türbenin güneydoğu köşesinde, kare plânlı taş kaideli silindirik tuğla gövdeli minare yer almaktadır. Bugünkü yapının XVIII.yüzyılda yenilendiği bezemelerinden anlaşılmaktadır. Erken Osmanlı sanatının en güzel örneklerini yansıtan ahşap mihrabı XVII.yüzyıl sonunda Nakkaş Mustafa tarafından yapılmıştır. Kütahya çinileri ile bezelidir. Hacı Bayram Veli’nin türbesi caminin Kıble duvarına bitişik olup, Augustos Mabedi’nden alınan malzeme ile inşa edilmiştir. Türbe kare plânlı olup, üzeri sekizgen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Caminin yanındaki mezarlık kaldırılmış ve Tacüddin Camisi mezarlığına nakledilmiştir. Hacı Bayram veli’nin türbesinin ahşap işçiliği yönünden son derece değerli kapıları bugün Ankara Etnoğrafya Müzesi’ndedir. |
Cevap : Tarihi Eserler, Ankara
http://www.e-tarih.org/images/teser/176.gif Karacabey Cami (İmaret Cami ) (Ankara) Ankara Kalesi’nin sur duvarlarının güneydoğu ucunda Cami, türbe ve çifte hamamdan meydana gelen bir külliye olan Karacabey Camisi Hamamönü semtinde bulunmaktadır. Vakıflar genel Müdürlüğü’ndeki 1484 tarihli vakfiyeden öğrenildiğine göre Karacabey tarafından yaptırılmıştır. Yapı topluluğu 1892 depreminde büyük tahribata uğramış, Karacabey’in torunlarından ve bu yapının mütevellisi İzzettin Karacabey 1938 yılında yeniden onarmıştır. Karacabey Külliyesi XV.yüzyılın ilk yarısında Sultan II.Murat zamanında Anadolu Beylerbeyi olan Celalettin Karacabey tarafından yaptırılmıştır. Bursa tipi, ters “T” veya zaviyeli cami denilen plân üslubundadır. Bu plân tipinin Ankara’daki tek örneğidir. İbadet mekânının üzeri iki ayrı kubbe ile örtülmüş olup bunların yanında birer yan mekân ve beş bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. 1892 depreminde ibadet mekânının üzeri çökmüş ve yeni yapımında da orijinaline sadık kalınarak beden duvarları yapılmış ve üzeri çatı ile örtülmüştür. Caminin giriş portali sonradan yapılan bezemelerle özgün süslemesinden uzaklaşmıştır. Bununla beraber kilit taşı ve çevresi güzel bir stalaktitli taş işçiliği göstermektedir. Giriş kapısının üzerinde sülüs yazılı çiçekli bir zemin üzerine kitabe yerleştirilmişse de bu kitabe zamanla bozulduğundan bânisi ve yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi edinilememektedir. Caminin kuzeybatısına son cemaat yeri ile yan odaların birleştiği köşeye minare yerleştirilmiştir. Minarenin altı Antik Çağlara ait devşirme parçalardan yapılmıştır. Üst kısımlar mor renkli çini ile kaplı tuğla örgülüdür. Bu tuğla bölmenin üzerinde Bursa kemeri şeklinde sağır nişler yer almaktadır. Caminin kuzeybatı köşesinde Karacabey’in türbesi yer almaktadır. Türbenin içerisinde Varna’da şehir düşen Karacabey ile oğlu Ahmet Çelebi’nin mezarları bulunmaktadır. Bu türbe Sultan III.Selim zamanında Pir Mehmet tarafından tamir ettirilmiştir. 1943 yılında da Milli Eğitim Bakanlığı’nca da onarılmıştır. Sekizgen plânlı türbenin girişi dışarı taşkın, yanları kapalı, üstü tonozlu bir eyvan biçimindedir. Duvarları taş ve tuğlanın örgülü biçimde birlikte kullanılmasından oluşmuştur. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.