![]() |
Duhan Suresi
http://www.vahdet.com.tr/meal/metin/496.gif http://www.vahdet.com.tr/meal/metin/497.gif http://www.vahdet.com.tr/meal/metin/498.gif Duhan Suresi Türkçe Meali: 1- Ha, Mim. 2- Apaçık Kitab'a andolsun; 3- Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız. 4- Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır. 5- Katımız'dan bir emir ile; doğrusu Biz, (insanlara elçi) gönderenleriz. 6- Rabbinden bir rahmet olarak. Şüphesiz O, işitendir, bilendir. 7- Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. 8- O'ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir. 9- Hayır, onlar şüphe içindedirler; oynayıp-oyalanıyorlar. 10- Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle; 11- (Bu duman) insanları sarıp-kuşatıverir. İşte bu, acı bir azaptır. 12- "Rabbimiz, azabı üstümüzden açıp-gider; çünkü biz (artık) iman edicileriz." 13- Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. 14- Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." 15- Biz sizden bu azabı biraz açıp-gidereceğiz; (ama yine) dönecek olanlarsınız siz. 16- Büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, elbette Biz intikam alacağız. 17- Andolsun, Biz kendilerinden önce, Firavun'un kavmini de denedik. Onlara kerim bir elçi gelmişti; 18- "Allah'ın kullarını bana teslim edin; gerçekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demişti). 19- "Allah'a karşı büyüklenmeyin; şüphesiz size apaçık, bir delil getiriyorum." 20- "Ve doğrusu ben, sizin taşa tutmanızdan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan (Allah)a sığındım." 21- "Eğer bana inanmıyorsanız, bu durumda benden kopup-ayrılın." 22- Sonunda Rabbine: "Gerçekten bunlar, suçlu-günahkar bir kavimdirler" diye dua etti. 23- (Allah da:) "Öyleyse, kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, muhakkak takip edileceksiniz." (diye duasını kabul edip cevap verdi). 24- "Denizi durgun ve açık bırak. Çünkü suda boğulacak bir ordudur." 25- Onlar nice bahçeler ve pınarlar terk etmişlerdi; 26- (Nice) Ekinler, güzel konaklar, 27- Ve içlerinde 'sevinç ve mutluluk içinde' yaşadıkları nimetler, 28- İşte böyle; Biz bunları başka bir kavme miras olarak verdik. 29- Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi. 30- Andolsun, Biz İsrailoğulları'nı o alçaltıcı azaptan kurtardık. 31- Firavun'dan. Çünkü, o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi. 32- Andolsun, Biz onları bir ilim üzere alemlere üstün kıldık. 33- Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik. 34- Muhakkak, bunlar da diyorlar ki: 35- "(Bütün herşey) Bizim yalnızca ilk ölümümüzdür; biz yeniden diriltilip-kaldırılacak değiliz." 36- "Eğer doğru sözlüyseniz, şu halde atalarımızı getirin bakalım." 37- Onlar mı hayırlı, yoksa Tübba' kavmi ve onlardan öncekiler mi? Biz onları yıkıma uğrattık. Çünkü onlar, suçlu-günahkardı. 38- Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir �oyun ve oyalanma konusu� olsun diye yaratmadık. 39- Biz onları yalnızca hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmezler. 40- Şüphesiz o (hakkı batıldan, haklıyı haksızdan) ayırma günü, hepsinin (hesaba çekilecekleri) vakitleridir. 41- O gün, bir dost dosttan herhangi bir şeyle yarar sağlayamaz. Ve onlara yardım edilmez. 42- Ancak Allah'ın rahmet ettiği başka. Şüphesiz O, üstün ve güçlü olandır, esirgeyendir. 43- Doğrusu, o zakkum ağacı; 44- Günahkar olanın yemeğidir. 45- Pota gibi; karınlarda kaynar-durur; 46- Kaynar-suyun kaynaması gibi. 47- "Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin." 48- "Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;" 49- "(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun." 50- "Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." 51- Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar. 52- Cennetlerde ve pınarlarda, 53- Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar). 54- İşte böyle; ve Biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. 55- Orda, güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar; 56- Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. 57- Senin Rabbinden, bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş' budur. 58- Belki onlar öğüt alıp-düşünürler diye, Biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık. 59- Öyleyse sen gözleyip-bekle; elbette onlar da gözleyip-bekliyorlar. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.