![]() |
M Harfi 3
mâl: bir kimsenin eli altında bulunan değerli şey.
mâlâmal: dopdolu. mâlâyanî: faydasız, boş, saçma. mâlâyanîyât: faydasız şeyler. mâlâyutak: dayanılmaz, güç yetmez. mâlihülyâ: boş hayâller, kara sevda. mâlik: mülkün sahibi. mâlikâne: büyük ev, sahip gibi. Mâlikî: dört hak mezhepten biri. mâlikiyet: sahiplik. mâliye: mal ile ilgili olan. mâlûl: hasta. mâlûliyet: hasta olma. mâlûm: bilinen. mâlûmât: bilinenler. mâlûmiyet: bilinirlik. mamâfih: bununla beraber. mâmelek: olanca malı. Mamhuran: bir aşiret ismi. mâmûl: yapılmış. mâmûlât: yapılmış şeyler. mâmûr: bayındır, şenlikli. mânâ: anlam, öz. mancınık: eski bir silah, taş atma aleti. Mançur: Asyada yaşayan bir kavim. manda: sömürge, camız. mânde: kalmış, yaramaz. mânen: mânâca, anlamca. mânend: benzer, eş. mânevî: maddî olmayan, ruhanî. mânevîyât: madde üstü hâller. mânevîye: mânâ ile ilgili. manevra: hareket kabiliyeti, harp oyunu. mânî: engel. mânîâ: engel olan. mânidâr: anlamlı. mânidârâne: anlamlıca. mansıb: makam. mansub: atanan. mansûr: yardım görmüş, zafere ulaşmış. mansûs: iyice kesinleşmiş, âyetle sabit. mantık: düşünen akla kurallarıyla yol gösteren ilim. mantıkî: mantıkla ilgili, mantıklı. manyetizma: başka üzerinde uyuşukluk verici tesir. manzar: bakış yeri. manzara: görünüş. manzûm: nazımlı, dizili, düzenli, şiir. manzûme: şiir, sistem. manzûmeişemsiye: güneş sistemi. mâr: yılan. mâraz: sergi. maraz: hastalık. mâreke: çarpışma yeri, çarpışma. mârez: sergi. mârık: dinsiz. mârife: belli, bilinen. mârifet: ilim, hüner, tanıma. mârifetâşinâ: marifetin yabancısı olmayan. mârifetnâme: marifet yazısı. mârifetullah: Allahı bilme, tanıma. marîz: hasta. mâruf: bilinen, güzel. mârufiyet: bilinirlik. Mârût: sihir belleten iki melekten biri. mâruz: arzolunan, verilen, anlatılan, karşı karşıya kalan. mâruzât: anlatılanlar. marzî: arzu edilen, razı olunan. marzîyât: razı olunan şeyler. mâsadak: bir sözü onaylayan, doğrulayan. masârif: masraflar, giderler. masârifât: masraflar. masdar: kök, kaynak. masdariyet: masdarlık. masdûk: tasdiklenen. mâsivâ: yaratıklar. mâsivâullah: Allahın yarattıkları. mâsiyet: isyan, günah. maskara: kendisine gülünen. maskaraâlûd: maskaralı. maskat: düşülen yer, doğum yeri. maslahat: fayda, iş. maslahatdâr: faydalı. maslahaten: faydaca. maslahatkâr: faydalı. maslahatkârâne: faydalı biçimde. masnû: sanatla yapılmış eser. masnûât: sanatlı yapılmış eserler. masnûiyet: sanat eseri olma hâli. mason: "masonluk" denilen kökü dışarıda gizli ve tehlikeli bir örgütün üyesi, islâm düşmanı. masraf: gider, harcama. masrûf: harcanmış. mass: emme. mâsum: günahsız, suçsuz. mâsumâne: masumca. mâsume: suçsuz kadın veya kız. mâsumiyet: masumluk. mâsûn: korunan. mâsûniyet: korunurluk. mâşâallah: Allah korusun! mâşer: topluluk. mâşerî: topluluğun olan. maşraba: su kabı. maşrık: doğu. mâşûk: sevilen. mâşûka: sevilen kadın. matbaa: basımevi. matbah: mutfak. matbû: basılmış. matbûât: basın, basılanlar. mâtem: yas. mâtemâlûd: yasla karışık. mâtemhâne: yas evi. materyalist: maddeci, sadece maddeye inanan îmansız. materyalizm: maddecilik, maddeden başka varlık tanımayan îmansız felsefe. matiyye: binek. matlâ: güneşin doğduğu yer. matlab: istenen. matlûb: istenilen. matlûbât: istenilenler. matmah: tamah ile bakılan. matrûd: kovulan. mâtûf: yöneltilen. matûmât: yemekler. Mâtüridî: itikadda hak mezhep imamı olan âlim. matvî: dürülen, içine tıkılan. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.