![]() |
M Harfi 8
mutahhar: temizlenmiş.
mutantan: tantanalı, gösterişli. mutasallıf: bilgiçlik taslayan, şarlatan, gösterişçi. mutasarrıf: kendinde kullanım hakkı bulunan. mutasavver: tasarlanmış, düşünülmüş. mutasavvıf: tarikat adamı. mutasavvıfane: tasavvuf ehline benzer şekilde. mutasavvıfin: tarikatta ilerleyenler. mutasavvife: tarikatta ilerleyen. mutasavvire: sûretlendiren. mutavaat: itaat etme. mutavassıt: ortalama. vasıtalık eden. mutavattın: yerleşmiş. mutazammın: içine alan. mutazarrır: zarar görmüş. mûteber: inanılır, güvenilir, saygın. mûtedil: ılımlı, ölçülü. mutekadât: inanılan şeyler. mutekid: inanmış. mûtekif: ibadet için bir köşeye çekilen. mûtell: hasta. mûtemed: kendisine güvenilen. mûtemid: güvenen. mûtemidâne: güvenerek. mûtena: özenilmiş. mûteriz: itiraz eden, karşı çıkan. mûterizane: itiraz edercesine. Mûaaaile: akla haddinden fazla önem veren sapık bir mezhep. mutî: itaat eden. mutlak: sınırlandırılmamış, salıverilmiş. mutlakıyyet: kayıtsız şartsız bir hükümdarın idaresi altında bulunan hükümet şekli. mutmain: tatmin olmuş. mutmainane: tatmin olarak. mutmainne: tatmin olan. muttala: bilgilenme noktası. muttalî: meseleyi bilen. muttarid: düzenli, sıralı. muttasıf: sıfatlanan, özellik kazanan. muttasıl: bitişik, aralıksız, sürekli. muvâcehe: karşı, ön, yüzleşme. muvâfakat: uygunluk, uygun bulma. muvaffak: başarılı. muvaffakiyat: başarılar. muvaffakiyet: başarı. muvaffakiyetkârâne: başarılı biçimde. muvâfık: uygun. muvahhid: Allahın birliğine inanan. muvahhidin: Allahı bir kabul edenler. muvahhiş: korkutup ürküten. muvakkat: vakitli, geçici. muvakkaten: geçici olarak. muvakkit: vakit bildiren. muvâsal: ulaşan, kavuşan. muvâsala: ulaşma, kavuşma. muvâsalât: kavuşmalar, ulaşmalar. muvâzaa: danışıklılık, bahse girişme. muvâzenât: muvazeneler, dengeler. muvâzene: denge, tartıda eşitlik. muvâzenet: dengelilik, eşitlik. muvâzi: paralel, aynı sırada. muvazzaf: vazifeli, görevli. muvazzah: açıklanmış. muzââf: iki kat, kat kat. muzâf: bağlanmış. muzaffer: zafer kazanmış. muzafferen: zafer kazanarak. muzafferiyet: zafer kazanma. muzahrefat: süprüntüler, atıklar. mûzam: en büyük kısım, büyütülmüş. muzari: Arapçada hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı ihtiva eden fiil kipi. muzdarib: ızdırap çeken. muzhir: gösteren, ortaya koyan. muzır: zararlı. muzî: ışık veren, aydınlatan. muzîe: ışık verici, aydınlatıcı. muzlim: karanlıklı. muzmahil: çökmüş, dağılmış. muzmer: gizli, saklı. muztar: zorda kalmış. mübâdele: değiştirme. mübâh: haram edilmeyen. mübâhât: haram edilmeyenler, güzellikler. mübâhesât: söz etmeler, konuşmalar. mübâhese: söz etme, konuşma. mübâlağa: abartma. mübâlağacûyâne: abartırcasına. mübâlağakârâne: abartırcasına. mübârek: bereketli, hayırlı, uğurlu. mübârekât: mübarekler. mübârekiyet: mübareklik. mübâreze: çarpışma, dövüşme. mübârezekârâne: çarpışarak, dövüşerek. mübâşeret: başlama, girişme, dokunma. mübâşir: müjdeleyen, mahkemede çağırıcı. mübâyaa: satın alma. mübâyenet: ayrılık, uymazlık, tutmazlık. mübâyin: aykırı, uymaz, ayrı. mübdî: yeni şeyler ortaya koyan. mübeccel: yüceltilmiş, yüce. mübeddil: değiştiren. mübelliğ: tebliğ eden, bildiren. müberhen: delilli, ispatlı. müberrâ: arınmış, temize çıkmış. mübeşşer: müjdelenmiş. mübeşşir: müjdeci. mübeyyen: açıklanan. mübeyyin: açıklayan. mübeyyiz: temize çeken. mübezzir: israfçı. mübhem: belirsiz. mübhîc: sevindiren. mübîn: apaçık. müblâ: dağıtılmış, yenilmiş. mübrem: kaçınılmaz, vazgeçilmez. mübtedâ: başlangıç, isim cümlesinde özne. mübtedî: dinde olmayanı dine sokan. mübtedi: yeni, acemi, ilkel. mübtediyane: mübtedice. mübtelâ: düşkün, tutkun. mübaaael: bol, ucuz, değersiz. mübtil: iptal eden. mücâb: kabul cevabı alan. mücâdele: savaşma, çarpışma. mücâhedât: din için savaşmalar. mücâhede: din için savaşma. mücâhid: din için savaşan, çalışan. mücâhidane: mücahide yakışır şekilde. mücâhidîn: din için savaşanlar, çalışanlar. mücânebet: çekinme. mücân http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg cinsi aynı olan. mücâveret: komşuluk, yakınlık. mücâvir: komşu, yakın. mücâzât: cezalandırmalar. mücâzefe: söz ile karşısındakinin hakkını örtme, aldatma. mücbir: zorlayan, mecbur eden. mücedded: yeni. müceddid: yenileyici, hadîste her asırda geleceği müjdelenen ve îman hakikatlarını asrın anlayışına uygun olarak anlatmakla görevlendirilen nurlu âlim. müceddidiyet: mücedditlik, yenileyicilik. mücehhez: cihazlı, donanmış. mücellâ: parlak, cilâlı. mücelled: ciltlenmiş. mücellid: ciltçi. Mücemmil: güzelleştiren, güzel yaratan, Allah. mücerreb: tecrübe edilmiş, denenmiş. mücerred: maddî varlıklardan ayrı olarak sadece zihinde düşünülen kavram, soyut mücerredat: mücerretler, soyutlar. mücessem: cisimlenmiş, cisimli. mücessime: Allahı bir cisim gibi tasavvur eden sapkın. mücevher: kıymetli taş. mücevherat: kıymetli taşlar. mücîb: duaya cevap veren, Allah. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.