Abdullah Gül ile Türkiye Kürdistan'a yeşil ışık yakarken TSK ne yapacak?
 

Birkaç gün öncesini hatırlayın ne demişti Cumhurbaşkanı Gül?
Kürt mes’elesinde çok önemli gelişmeler olacak!
Doğru söylemiş. Türkiye Cumhurbaşkanı Ankara’nın Bağımsız Kürdistan’ı tanıyabileceğinin ilk işaretini bizatihi kendisi vererek çok önemli bir sürece start verdi.
Abartılı bir yorum mu dediniz?
Yapmayın, önemli şeyler olacak beyanı sonrasında resmen telaffuz edilen Kürdistan ifadesinin anlamı bundan başka bir şey olamaz.
Evet ABD ve İsrail, Bağımsız Kürdistan’ı Türkiye’ye kurdurtmak istiyor.
Öyle, çünkü Ankara olmadan etrafı hasımlarla çevrili ve denize çıkışı olmayan bir devletin yaşayamayacağını Washington da Tel Aviv de görüyor.
Irak’ın toprak bütünlüğü taahhütleri mi dediniz!
Geçiniz...
ABD’nin gidişi sonrasında Irak’ın parçalara bölüneceğini bilmeyen yok, dolayısıyla bütünlük lafları Kürdistan’a tepki konmasın diye ambalajdır.
Manzara ya da tablo şudur:
Cumhurbaşkanı Gül, Özal misali ön alarak açılım adı altında atak halindedir.
Yapmak istediği şey, PKK ile Bağımsız Kürdistan’ın takas edilmesidir.
Açıktan değil ama örtülü olarak verin PKK’yı alın Kürdistan’ı diyor.
Kuşkusuz Bağımsız Kürdistan olayı bir süreç ama çok önemli bir eşik bu şekilde geçilmiş oluyor.
Sorarım size böyle olmasaydı Talabani gibi “Türklere Kürt kedisini bile vermem” diyen bir cambaz, Abdullah Gül’e o muhabbeti niye göstersin?
Bazılarımız, fena mı olur, PKK bu şekilde biter ve güzel olur diyebilir.
Hayır öyle değil, PKK belki uykuya yatırılır da bitmez, bitirilmez zira PKK’ya sonradan gördürecekleri işleri var.
PKK olayı ile Türkiye şekilde görüldüğü gibi K.Irak’ta Bağımsız Kürdistan’ın kurulması noktasına getirildi ve bu şekilde Kerkük ve Irak Türkmenleri dahil Ankara’nın pek çok kırmızı çizgisi paspas yapıldı.
Aynı PKK, K.Irak’ta kurulacak Kürdistan sonrasında bu kez Büyük Kürdistan projesi için yani Diyarbakır’ı başkent yapma hedefiyle uykudan uyandırılıp yine kullanılacak.
Olmaz olamaz demeyin, çok değil 10 yıl önce Türkiye Cumhurbaşkanının fiili olarak Kürdistan’ı tanıyacağını kim söyleyebilirdi.
Abdullah Gül’ün Bağdat seferi ve sözleri ile Obama’nın Ankara’ya gelişindeki amaç bu şekilde çakışmış oluyor. Ondan ötürüdür ki ABD ve İsrail’in AKP’ye verdiği destek hâlâ sürüyor.
Mes’elenin bir diğer alternatif çözüm boyutu Yeni Osmanlıcı anlayış yani eyaletler sistemine geçip Kürdistan’ı Türkiye’ye bağlamaktır ki Gül’ün “Hepimiz aynı milletiz” beyanı buna yorumlanabilir.
Peki bu siyaset devlet politikası mıdır?
MGK’da konunun bu biçimde tartışılıp “Milli Siyaset Belgesi” haline getirildiğini sanmam... TSK bu aralar zaten kendine yöneltilen imaj taarruzu ile meşgul.. Düşünüyorum da yoksa TSK’ya yapılan malum saldırılar, asker Kürdistan dayatmalarına direnç gösteremesin diye midir?


TABLO...
Tarafsız YSK ile RTÜK farkı!
Radyo Televizyon Üst Kurulu bilindiği gibi siyasi partilerin seçtiği üyelerden oluşuyor. Başkanı da Zahid Akman.. Seçim sürecinde malum yayın kontrolü inisiyatifi RTÜK’te değil, YSK’da. Öyle olduğu içindir ki bu günlerde alışılmadık şeyler oluyor.. Mesela neler mi? Hükümeti ve Erdoğan’ı destekleyen TV kanalları bir bir ceza alıyor. Hayır tarafsızlığı bütün Türkiye’nin malumu olan YSK cezayı bir kasıtla değil, yasalara yani objektif kriterlere göre veriyor yani kurallara uymayanı cezalandırıyor. Bu bağlamda, gözü kapalı olarak AKP lehinde yayın yapan 10’a yakın kanala uyarı ve program durdurma cezaları verdi.. İlginçtir YSK, RTÜK’ün iktidarı eleştirdiği gerekçesi ile ceza alması için şikayet ettiği hiçbir kanala da ceza vermedi. Sadece bu tablo bile Türkiye’nin nasıl yönetildiğini gözler önüne seriyor. Maşallah, TV’lerin denetimi seçimde de RTÜK’te olsa neler olurdu siz tasavvur edin!


BESTSELLER...
Tayyip Erdoğan’ın incileri kitabı!
Sahi Tayyip Erdoğan’ın ettiği sözler ve yaptığı gaflar için neden kitaplar yazılmaz. Baksanıza yapılan gaf bini aştı yani malzeme çok. Son olarak Başbakanımız kapanan fabrikaların krizden değil, yönetim zafiyetinden kapandığını söyledi.. Vallahi pes.. Bir gün kriz teğet geçer, ertesi gün az etkiler, üçüncü gün kriz bizi de sardı, dördüncü gün ne krizi yahu ve beşinci gün fabrikalar krizden değil yanlış yönetimden kapanıyor diyor.. Vallahi pes! Bunları gördükten sonra bu ülkenin Yıldırım Akbulut’a haksızlık ettiğini düşünüyorum. Öyle ya Akbulut için ne fıkralar uydurulmuştu. Yıldırım bey mazallah Tayyip beyin ettiği sözleri etse hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılırdı.. Sorarım size bir Başbakanın kapanan yüzlerce fabrikayı yanlış yönetime bağlaması ve bunu meydanlarda dillendirmesi olacak şey midir?