![]() |
E Harfi 2
emam: ön taraf.
eman: güven, güvenlik. emânât: emanetler. emânet: sonra alınmak üzere verilen şey. emâneten: emanet olarak. emâni: güvenlik. emârât: emareler, belirtiler. emâre: iz, belirti, bellik. emâret: beylik. emel: ümit, arzu. Emevîler: bir islâm devleti. emîn: güvenilir. emîr: bey, başkan. emirber: emir dinleyen. emirnâme: emir yazısı. emlâk: taşınmaz mallar. emmâbâdü: bundan sonra. emmâre: emreden, zorlayan. emn: eminlik, güvenlik. emniyet: güven, güvenlik. emperyalizm: bir ülkenin sınırlarını genişletme politikası. emr: emir, buyruk. emrâz: marazlar, hastalıklar. emsâl: misaller, eşler, benzerler. emsile: misaller, örnekler. emşac: nutfe, dağınık. emtar: yağmurlar. emvâc: dalgalar. emvâl: mallar. emvât: ölüler. emzice: mizaçlar, huylar. enam: yaratıklar, varlıklar. enâniyet: benlik, gurur. enbiyâ: nebîler, peygamberler. encam: son. encümen: meclis, komisyon. endad: benzerler, misiller. endâm: beden, boy. endaz: "atan, atıcı" mânâsında son ek. ender: içinde. ender: pek az bulunan. endîşe: kaygı. Endülüs: bir islâm devleti. ene: ben, benlik. enerji: güç. enfâ: daha faydalı. enfâs: nefesler. enfes: pek nefis, çok hoş. enfûs: nefisler, ruhlar. enfüsî: nefisle ilgili, insanlarının kendi iç âlemlerine ait. engiz: "koparan, veren" mânâsında son ek. engizisyon: kiliselerin işkenceci mahkemeleri. enhâr: nehirler, ırmaklar. enîn: inilti. enîndâr: inleyen. enîs: dost, arkadaş. enkaz: yıkıntı. enmûzec: nümune, örnek, model. ensâb: soylar, nesepler. ensac: dokumalar. ensâf: yarımlar. ensâl: nesiller, kuşaklar. ensâr: yardımcılar, Medineli sahabeler. enseb: en uygun. ente: sen. entrika: hile, düzen. envâ: neviler, türler. envâen: türler olarak. envâr: nurlar. enver: pek nurlu. enzâr: nazarlar, bakışlar. erâcif: uydurma sözler. erakk: pek ince. erbaa: dört. erbâb: sahipler, becerikliler, terbiyeciler. erbâin: kırk. erbâiyyet: dört olmak. Ercûze: Hazreti Alinin meşhur bir kasidesi. erhâm: döl yatakları, rahimler. erham: en merhametli. Erhamürrahimîn: merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah. erîke: koltuk, taht. erkân: esaslar, rükünler. ervâh: ruhlar, canlar. erzâil: reziller, alçaklar. erzâk: rızıklar, yiyecekler. erzan: pek ucuz. erzâl: reziller. erzel: daha rezil. esâbi: parmaklar. esâd: daha mutlu. esâdekümullah: Allah saadet versin. esahh: daha doğru. esâlib: üslûplar, tarzlar. esamî: isimler. esâret: esirlik, tutsaklık. esas: temel, kök. esasât: temeller, esaslar. esâtir: uydurulmuş hikâyeler, mitoloji. esbâb: sebepler, vasıtalar, vesileler, araçlar. esbâbperest: sebepleri yaratıcı sanan. esbak: daha önceki. esbât: torunlar. esdâf: sadefler, inci kabukları. esdikâ: sadıklar. esed: aslan. Esedullah: Allahın aslanı. esef: tasa, üzüntü, gam. esefâ: yazık! eser: yapı, iz, kitap. esfel: en aşağı. esfelisâfilîn: aşağıların en aşağısı. eshâb: sahipler. esham: hisseler, paylar. eshel: daha kolay. esîle: sorular, sualler. esîr: alemi kaplayan incecik madde. esir: savaşta teslim alınan kimse. Eski Said: Bediüzaman Hazretlerinin hayatında birinci dönem ismi. eslâf: selefler, öncekiler. eslâh: en iyi, en sâlih. eslem: en sağlam, en emin. esliha: silahlar. esmâ: isimler. esmaî: isimlerle ilgili. Esmaülhüsnâ: Allahın güzel isimleri. esmar: meyveler. esmer: rengi karaya çalan. esnâ: ara, vakit, sıra. esnâf: sınıflar, alım satımcı. esnam: sanemler, putlar. esrâ: pek çabuk. esrâr: sırlar, gizli mânâlar. esrârengiz: gizli ve sırlı olan. esrarkeş: esrar çeken. essebebükelfâil: sebep olan yapan gibidir. estağfirullah: Allah kusurumu affetsin. ester: katır. esvâb: giyecekler. esvât: sesler. esved: siyah, kara. eşâr: şiirler. Eşârî: itikadî bir hak mezhep kuran âlimin namı. eşbah: benzeyenler. eşcâ: daha yiğit. eşcâr: ağaçlar. eşedd: pek şiddetli. eşeff: en saydam. eşekk: pek şüpheci. eşfa: en çok şefaat eden. eşfâ: pek şifalı. eşfak: çok şefkatli. eşgal: işler, meşguliyetler. eşhas: şahıslar, kişiler. eşhûr: aylar. eşirrâ: şerliler, kötüler. Eşîya: bir peygamber. eşk: gözyaşı. eşkâl: şekiller. eşkıyâ: yol kesenler. eşmel: çok kaplayıcı. eşnê: en kötü. eşrâf: şerefliler, ileri gelenler. eşrâr: şerliler, kötüler. eşrât: şartlar, belirtiler. eşrâtısaat: kıyamet alâmetleri. eşref: en şerefli. eşrefimahlûkât: yaratılanların en şereflisi. eşşehîr: meşhur, ünlü, tanınmış. eşşükrülillah: şükür Allahadır. eşvâk: şevkler, aşırı istekler. eşya: nesneler, şeyler. etbâ: tâbî olanlar, bağlılar. etemm: en tam, noksansız. etfâl: tıfıllar, çocuklar. etıbbâ: tabipler, doktorlar. etîme: yemekler. etka: günah işlemekten çok çekinen. etkıyâ: çok takvalılar. etrâf: yanlar, taraflar. Etrâk: Türkler. etvâr: tavırlar, davranışlar. evâhir: âhirler, sonlar. evâil: başlangıçlar. evâmir: emirler. evânî: kaplar. evâsıt: vasatlar, orta hâlli olanlar. evc: doruk, yüce. evfak: en uygun. evhâm: vehimler, kuruntular. evkaf: vakıflar. evkat: vakitler. evkemâkal: söylendiği gibi. evlâ: daha iyi. evlâd: veledler, çocuklar. evleviyet: öncelik. evliyâ: kalbi nurlu müminler, erenler, velîler. evliyâullah: Allahın velîleri, sevgili kulları. evrâd: devamlı okunan dualar, zikirler. evrak: yapraklar, kağıtlar, belgeler. evride: toplardamar. evsâf: vasıflar, özellikler. evsat: orta, orta hâl. evtâd: direkler, kazıklar. evtâr: tek, eşsiz. evvâbin: tevbe edip günahtan dönenler. Evvel: herşeyden önce var olan ve yaratıkların önceki hâllerine de hükmeden Allah. evvel: ilk, önce, birinci. evvelâ: birincisi, önce. evvelbaba: ilk baba, her türün bir anda yaratılan ilk ferdi. evvelen: ilk olarak. evvelîn: öncekiler. evzâh: daha açık. ey: hitap sözü. eyâdi: eller. eyne: nereye, nerede? eynelmefer: nereye kaçmalı? eynesserâminessüreyya: yer nerede, Süreyya nerede? eytam: yetimler, babaları ölmüş çocuklar. eyvallah: peki, öyle olsun. eyvan: köşk, saray. eyyâm: günler. Eyyûb: hastalığına sabretmesiyle meşhur bir peygamber. eyyü: "ya, ey" mânâsında hitap edatı. eyyühelmünâfık: ey münafık, ey mümin görünen kâfir! eyzan: önceki gibi. ez: "den, dan" mânâsında ön ek. ezâ: üzme, incitme. ezahir: çiçekler. ezan: namaza davet için edilen nida. ezber: zihinde tutma. ezcümle: meselâ, bunun gibi. ezdâd: zıtlar. ezel: başlangıcı olmama, öncesizlik. ezelî: başlangıcı olmayan. ezeliyet: varlığının başlangıcı olmama. ezhân: zihinler. ezhâr: çiçekler. Ezher: Mısırda bulunan büyük bir üniversite. ezher: pek parlak. eziyet: büyük sıkıntı, incinme. ezkâr: zikirler, Allahı anmalar. ezkaza: kaza olarak. ezkiyâ: temiz ve iyi insanlar. ezkiya: zekiler. ezlem: en zâlim. ezman: zamanlar. ezmine: zamanlar. ezost: ondan. ezvâc: eşler. ezvâcıtâhirât: Peygamberimizin iffetli hanımları. ezvak: zevkler. ezyâl: zeyiller, ekler. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.