ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Sözlük Ağı (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=515)
-   -   İ Harfi 3 (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=674738)

Prof. Dr. Sinsi 09-04-2012 04:16 PM

İ Harfi 3
 
îkan: kesin biliş.
îkaz: uyarı.
îkazât: uyarılar.
îkazkâr: uyarıcı.
îkaznâme: uyarma yazısı.
ikbâl: yönelme, talihlilik, saadet.
iklim: bir yerin hava durumu.
ikmâl: tamamlama.
iknâ: inandırma.
ikra: oku!
ikrâh: zorlama, tiksinme.
ikrâm: ağırlama.
ikrâmât: ikramlar.
ikrâmiye: armağan olarak verilen para.
ikrâr: söyleme, dile getirme.
ikrâz: borç verme.
iksir: çok tesirli ilaç.
iktibas: alıntı, söz nakletme.
iktibasen: alıntı yaparak.
iktidâ: uyma.
iktidâen: uyarak.
iktidar: güçlülük.
iktifa: yetinme.
iktifaen: yetinerek.
iktiham: dayanma, katlanma.
iktiran: iki şeyin bir arada gelmesi, yakınlık.
iktisa: giyinme.
iktisâb: kazanma, edinme.
iktisâd: tutum, harcamada aşırıya kaçmama, ekonomi.
iktisar: kısaltma.
iktiza: gerekme, gereklik.
ilâ: "kadar" mânâsında ön ek.
îlâ: yüceltme, yayma.
ilââhir: sonuna kadar.
ilââhirilâyet: âyetin sonuna kadar.
ilâh: tanrı.
ilâhe: tanrıça.
ilâhî: Allaha dair.
ilâhiyat: Allahtan bahseden ilim.
îlâm: bildirme.
îlâmnâme: bildirme yazısı.
ilân: duyurma, duyuru.
ilânât: ilanlar, duyurular.
ilânihaye: sona kadar.
ilânnâme: duyurma yazısı.
ilâve: ek.
ilâveten: ek olarak.
îlâyıkelimetullah: Allah kelâmını yayma.
ilbâs: giydirme.
ilca: gereklilik, zorlama.
ilcaât: gereklilikler, zorlamalar.
ilel: sebepler, hastalıklar.
ilelebed: sonsuza kadar.
îlem: bil!
îlemeyyühelazîz: bil ey azîz!
ileyh: ona.
ilga: kaldırma.
ilhâd: dinsizlik.
ilhâh: zorlama.
ilhak: katma, ekleme.
ilhâm: Allah tarafından kalbe gelen mânâ.
ilhâmât: ilhamlar, kalbe gelen mânâlar.
ilhâmen: ilham olarak.
ilhâmî: ilhamla ilgili.
ilka: ekme, bırakma.
ilkaât: ilkalar, ekmeler.
ilkah: dölleme, aşılama.
illâ: ille, ne olursa olsun, özellikle.
illallah: Allahdan başka.
ille: sebep, illa.
illet: hastalık.
illet: asıl sebep.
illiyet: sebeplik.
illiyyîn: cennetin en yüksek yeri.
illüzyon: cisimleri yanlış idrak etmek.
ilm: ilim.
ilmelyakîn: ilim yoluyla kesin biliş.
ilmî: ilimle ilgili, ilme uygun.
ilmihâl: "hâl ilmi" mânâsında herkese gerekli olan dinî hükümleri bildirmek maksadıyla yazılan kitaplara verilen isim.
ilmiye: âlimler yolu.
ilsâk: yapışma, bitişme.
iltibas: karıştırma, ayıramama.
ilticâ: sığınma.
ilticâgâh: sığınak.
ilticâkârâne: sığınırcasına.
iltifât: lütfetme, gönül alma, güzel sözle okşama.
iltifâtât: iltifatlar, gönül almalar, lütfetmeler.
iltifâtkârâne: iltifat edercesine.
iltihâb: yanma, kızışma.
iltihak: katılma.
iltihâm: kaynaşma.
iltika: kavuşma.
iltimas: kayırma.
iltisak: kavuşma.
iltiyâm: kaynaşma.
iltizam: kayırma, taraf tutma, gerekli bulma.
iltizamkârâne: taraf tutarcasına.
iltizamperverâne: taraf tutmayı severcesine.
ilyâs: Kuranda adı geçen bir peygamber.
ilzâm: susturma, sözle üstün gelme, yenme.
îmâ: dolayısıyle anlatma.
imâd: direk.
îmâen: ima ederek.
îmâî: ima şeklinde.
îmâl: yapma, yapım.
îmâlât: yapmalar, yapımlar.
imâle: meylettirme, uzun okuma.
imam: namaz kıldıran kimse, büyük âlim, önder.
imame: sarık, tesbih başı.
imamet: imamlık, önderlik.
imamımübîn: bir nevi kader defteri.
imân: çok dikkatli olma.
îmân: inanma.
îmânî: îmanla ilgili.
îmânperver: îmanı seven.
îmar: yapma, onarma, şenlendirme.
îmarât: imarlar, yapmalar, onarmalar.
imâret: bayındırlık, fakirlere yemek verilen yer.
îmarkârâne: imar edercesine.
imâte: öldürme.
imbik: süzme aleti.
imdâd: imdat, yardım.
imdâdât: yardımlar.
imdi: şimdi.
imha: bozma, yıkma, yok etme.
imhâl: erteleme.
imkân: olabilirlik.
imkânât: imkânlar, olabilmeler.
imkânî: olabilen.
imlâ: doldurma, yazma bilgisi.
imrân: Hazreti Meryemin babası.
imrâr: geçirme.
imsâk: el çekme, oruca başlama zamanı.
imtidâd: uzama.
imtihan: sınama.
imtihanât: sınamalar.
imtinâ: çekinme, yanaşmama, imkânsız olma.
imtinân: minnet etme.
imtisâl: misal edinme, benzemeye çalışma.
imtisâlen: misal edinerek, uyarak.
imtiyaz: ayrıcalık.
imtiyazât: ayrıcalıklar.
imtizâc: uyuşma, kaynaşma.
imtizâcât: kaynaşmalar, uyuşmalar.
imtizâckâr: uyuşan, kaynaşan.
imtizâckârâne: kaynaşarak, uyuşarak.
inâbe: günahı terkedip hakka yönelme.
inâd: ayak direme, inat.
inâdî: inada dayanan.
inâm: nimetlendirme.
inâmât: nimetlendirmeler.
inâmperver: nimetlendirmeyi seven.
inâs: kadınlar.
inaş: hareketlendirme.
inâyât: yardımlar.
inâyet: yardım.
inâyethâh: yardım isteyen.
inâyetkâr: yardım eden.
inâyetkârâne: yardım edercesine.
inâyetnâme: yardım yazısı.
inâyetperver: yardımsever.
inbât: otun bitmesini sağlama.
inbik: imbik, süzme âleti.
inbisât: genişleme.
incil: dört büyük ilâhî kitaptan biri.
incilâ: cilâlanma, parlama.
incilâb: celbedilme, çekilme.
incimad: donma, katılaşma.
incirar: çekilme, sona erme.
incizâb: cezbedilme, çekilme.
incizâbât: cezbedilmeler, çekilmeler.
incizâr: çekilme.
ind: yan, kat.
indallah: Allah katında.
indelbüleğa: adamına göre güzel söz söyleyenler yanında.
indelhâce: gerek duyulduğunda.
indî: kendince, aaafî.
indifâ: def olma, püskürme.
indimaç: kenetlenme.
indiras: bozulma, silinme.
ineb: üzüm.
infâk: nafaka verme.
infâz: yerine getirme.
infiâl: hareketlenme, kızma.
infiâlât: infialler.
inficâr: tan yerinin ağarması, tohumun çatlaması.
infikâk: ayrılma, ayrışma.
infilâk: patlama.
infirad: teklik, benzersizlik.
infisah: bozulma, dağılma.
infisal: ayrılma.
infitar: yarılma.
inhidam: yıkılma.
inhilâl: ayrışma, dağılma.
inhimak: kapılma, düşkünlük.
inhinâ: bükülme, eğrilme.
inhirâf: sapma.
inhisaf: tutulma.
inhisar: bir şeyin sadece bir kişiye verilmesi, tekel.
inhitat: düşme, çökme.
inhizam: bozulma, dağılma, yenilme.
inîdam: yok olma.
inîkad: kurulma, gerçekleşme, bağlanma.
inîkas: yansıma.
inkâr: inanmama.
inkârî: inkârla ilgili.
inkıbâz: tutukluk.
inkılâb: inkılâp, değişme, dönüşme.
inkılâbât: değişmeler.
inkılâbvârî: inkılâp gibi.
inkıraz: sönme, tükenme.
inkısam: bölünme.
inkısar: kısalma.
inkısarât: inkısarlar.
inkıtâ: kesilme, tükenme, tıkanma.
inkıyâd: boyun eğme, bağlanma.
inkıza: olup bitme.
inkisar: kırılma.
inkisarat: kırılmalar.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.