![]() |
Didim
DİDİM
Didim antik Didyma kentinin bulunduğu ören yerinin sahil kesiminde gelişti. Altınkum denilen uzun ve geniş kumsalı, sığ denizi ile iç ve dış turizmin ilgi gösterdiği tatil merkezlerinden birisi. Aşırı yapılaşmadan nasibini aldı. Doğası pek yeşil olmayan Didim çok sayıda otelin yanına bir de yazlık konuk furyası eklenince eski sakin havasını biraz yitirdi. Didim’e 15 km. uzaklıktaki Akbük sonradan gelişen tatil merkezi. Koy özellikle deniz sporları için uygun. Beş yıldızlıdan pansiyona kadar her nitelikte otel bulunan Akbük’ün plajı da ilgi çekiyor. Burada haremlik -selamlığı olan bir 5 yıldızlı otel de var. Didim’de tatil sadece deniz, güneş, kumdan ibaret değil. Çevrede büyük bir tarihi zenginlik var. Bu nedenle Didim’de kalmasanız da yolunuz yakınlarından geçiyorsa mutlaka uğrayın. Antik Çağ’ın üç büyük kenti Priene, Didyma ve Miletos’u görmek için yolunuzda bir değişiklik yapmaya değer. DIDYMAİON Yenihisar’dan Didim’e giderken yolun sağında göreceğiniz Didymaion Apollon Tapınağı ülkemizdeki iyi korunmuş eserlerden biridir. Her gün açık ve 08.00 - 19.30 arası gezilebiliyor. Oradan geçiyorsanız ve zamanınız azsa durup dışarıdan da bakabilirsiniz. İyisi mi elinizdeki kitabın serisinden yayınlanan Türkiye’nin Antik Kentleri kitabından bir tane edinin. Yol boyunca bir balıkçı barınağı ve Tavşanburnu Orman İçi Dinlenme Kampı’nı göreceksiniz. Yaz sıcaklarında biraz dinlenmek için uygun bir yer. Ama yemek de yemek isterseniz Apollon Tapınağı’nın karşısındaki lokantaları öneririz. Burada Aşık ve Kamacı adlı lokantalarda mola verebilirsiniz. Orta fiyatlı iyice lokantalardır. Lokantaların yan tarafındaki halen kullanılan cami eskiden kiliseydi, sonradan camiye çevrildi. Dikkatle baktığınızda hemen belli oluyor. Milet ilk İon kentlerinden bile eski tarihlidir. Biliciler (kahinler) kenti olarak ünlenmişti. Geleceklerini öğrenmek isteyenler, bir savaşa karar vermeden önce krallar, hep buraya gelirlerdi. Didyma Milet kentinin kutsal yeriydi. İki yanında heykeller bulunan kutsal bir yolla Milet’e bağlanıyordu. 1863-1874 yılları arasında kutsal kentte kazılar yapan ingiliz Wood yol kenarındaki rahip, rahibe, kral, kraliçe ve yatan aslan heykellerini ülkesine götürdü. Brankhit denilen bu eserler halen British Museum’dadır. Araştırmalar ilk tapınağın MÖ. VIII. yy’ın sonlarında yapıldığını, MÖ. 560 yılında ise büyük bir tapınak haline getirildiğini gösteriyor. Milet’te sözettiğimiz Pers yıkımından Apollon Tapınağı da nasibini aldı. İskender’in MÖ. 334’de Persleri yenmesiyle bağımsızlığını kazanan kent tapınağı tekrar yaptı. Büyük tapınağın yapımı MÖ. III, ve II. yy. boyunca sürdü. Bir bölümü ancak Roma Dönemi’nde tamamlanabildi. MÖ. 300 yılında Suriye Kralı Seleukos Perslerin götürdüğü Apollon heykelini tapınağa hediye etmiştir. Efesli mimar Paionios ve Daphnis’in eskisinden daha büyük olarak yaptıkları tapınak Efes ve Sisam’dan sonra en büyük kutsal yapıydı. Prof. Ekrem Akurgal çevrede bulunan parçalarla tapınağın bütünüyle ayağa kaldırılabileceğini söylüyor. PRİENE Söke-Bodrum yolunun 5. km’sinden ayrılan Güllübahçe asfaltından geldiğinizde ülkemizin en güzel ören yerlerinden biri olan Priene’nin tabelasını görüp sağa gireceksiniz. Milet - Didim yönünden geliyorsanız Atburgazı üzerinden gidecek ve 21. km’den sola döneceksiniz. Girişte park yeri var. İçeri girdiğinizde antik kentin planını gösteren düzgün bir tabela bulacaksınız. Bununla yetinin, çoğu ören yerinde hiçbir açıklayıcı bilgi yoktur. Gördüğünüz her yapıda da adını belirten bir küçük tabela göreceksiniz. Priene ve diğer antik yerler üzerine yabancı dillerde yazılmış kitaplar da girişte satılıyor. Türkçesi gene yok. Kent Samsun (Mykale) Dağı eteğine kurulmuş. Şimdi kentin bulunduğu yükseklerden baktığınızda görülen geniş ve düz ovada çeltik tarlaları var. Eskiden burası denizdi ve Priene’nin iki limanı vardı. Bugün kalıntılarını gördüğümüz kent MÖ. 350’de eski kentin yerine kurulmuştu. Eski kentten tek bir sikke bulunabildi. Hippodamos sistemine göre ızgara biçiminde ve dört set olarak inşa edilmiş. Önce İskender, sonra Bergama Krallığı ve Roma egemenliğinde kalmış, Bizans Çağı’nda Piskoposluk merkezi olarak önemini sürdürmüş olan kent XII. yy’da terkedilmiş. Kentin zenginliğini, dolayısı ile önemini yitirmesi Menderes Nehri’nin körfezi doldurması ve liman kenti olmaktan çıkması yüzünden oldu. Kente girince yolun kuzeyinde su ihtiyacını karşılayan üç sarnıç bulunmaktadır. Sağa sapıldığında Mısır tanrılarının tapınağı görülür. Bilinen en eski tiyatrolardan biri olan tiyatrosu 5000 kişiliktir. Tiyatro aynı zamanda halk meclislerinin toplantı yeriydi. Elli sıradan oluşan iyi durumdaki tiyatronun ilk sırası protokol için yapılmış özel koltuklardan oluşmaktadır. Bu sıranın tam ortasındaki özel koltuk krala ayrılmıştı. Tiyatronun yanında Bizans Kilisesi, kilisenin güneyinde yukarı Gymnasion ve hamamı bulunmaktadır. Demeter Temenosu Akropol’ün eteğindedir. Athena Tapınağı kentin en hakim yerine kurulmuştur. Bazı sütunları sütun başları ile birlikte ayağa kaldırılmıştır. Tapınağın sunağının yalnızca temelleri görülebilmektedir. Sunağın kabartmalarından bir kısmı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir. Meclis toplantılarının yapıldığı Bouleuterion 640 kişiliktir. Sıraları günümüze ulaşan yapıda sürekli kutsal ateş yanardı. Athena Tapınağı’nın alt tarafında ana caddenin kenarında balık ve et pazarı, iki yanda evler bulunmaktadır. Agora’nın güneybatı köşesinden güneye doğru merdivenli yoldan inildiğinde surlara yakın gymnasion görülür. Gymnasion’un doğusu yanına bitişik stadionun oturma yerleri tek yandadır. MİLETOS İzmir - Aydın yolunda Ortaklar’dan sağa dönüp Söke’yi geçiyorsunuz, yolunuzun üzerinde Milet tabelasını görüp sola dönünce antik kentin önündesiniz. Çıkışta geldiğiniz yönün karşı tarafından çıkmalısınız ki, hem müzeyi görmeli, hem de Didyma’ya daha kısa yoldan ulaşmalısınız. MÖ. 2000 yılına kadar uzanan bir tarihi olan kent MÖ. 650 yılından itibaren çok zenginleşmiş, Akdeniz ve Karadeniz’de 90 koloni kurmuştur. MÖ. 546’da Lydyalılarla birlikte Pers egemenliğine girmiştir. MÖ. 490 yılında Perslere karşı özgürlük için savaş açmışlar, yenilince de kent Persler tarafından yıkılmış, tümüyle yakılıp kül edilmiştir. 479’da Perslerin Mykale savaşında yenilmesi üzerine kent yeniden kurulmuştur. Miletos o zamanlar bir liman kentiydi. Bilim, sanat ve ticarette çok gelişmişti. Kentin ikinci kuruluşunda mimar ve tarihin ilk kent plancısı sayılan Hippodamos’un dik açılarla kesişen geometrik planı uygulanmıştı. Günümüzün düzensiz ve plansız gelişen kentlerine bakınca 2500 yıl kadar önce uygulanan plan hayranlık yaratıyor. Felsefe tarihinin büyük filozofları Thales, Anaximandros, Anaximenes, tarihçi Hekataios, Ayasofya’nın mimarı İsidoros Miletos’ta yetişmişlerdi. 140 metre genişliğinde ve 30 metre yüksekliğindeki 15000 kişilik tiyatrosu bugün de görkemli bir yapı olarak geziliyor. Tribünlerin arka tarafındaki galerileri, oturma yerleri oldukça iyi durumda. İmparator locasının tentesini tutan dört sütundan ikisi ayaktadır. Tiyatronun yanında geniş bir alanı kaplayan kalıntılar Faustina Hamamı’na aittir. Palaestrası (Spor alanı) ile birlikte oldukça sağlam durumdadır. Burada bulunan heykeller İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir. Hamamın bitişiğindeki kent duvarlarının gerisinde Serapis Tapınağı yer alıyor. Agoranın esası Berlin Müzesi’ne kaçırıldığı için sadece temellerini görebiliyoruz. Agora’nın kuzey kapısından çıkınca sağda Piskoposluk Kilisesi’nin, kilise avlusuna bitişik kutsal mezarlık kalıntıları görülüyor. Agoranın önünde 100 metre uzunluğundaki tören yolu uzanıyor. Yolun kenarında dükkanlar yer almaktaydı. Yolun kenarındaki MÖ. II. yy. yapısı Gymnasion restore edilerek ayağa kaldırılmıştır. Tören Yolu’nun doğu ucunda liman kapısı bulunmaktadır. Kutsal Alan’da bereket tanrıçaları Demeter ile Kore’ye sunulmuş iki tapınak bulunmaktadır. Burada bulunan rahibe Nikeso’ya ait heykel Berlin Müzesi’ndedir. Kentin en önemli yapısı Agora’nın güneyinde tepeye kurulmuş Athena Tapınağı’nın yerlerine dikilmiş sütunları etkileyici. Tapınağın sadece kaidesini görebilmekteyiz. Tanrı tasvirleri olan kabartmalar İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir. Miletos’da görülecek önemli eserler arasında evler de bulunmaktadır. Kaldıkları çağa göre çok iyi durumda sayılan evlerde bazı eşyalar da bulunmuştur. Miletos’ta Selçuklular döneminden kalan yapılar da bulunmaktadır. İsa Bey Camisi (1404) mermer işçiliği ile dikkati çekmektedir. Ayrıca hamam kalıntıları vardır. Ören yerinin çevresinde lokanta, büfe, çay bahçesi ile tuvalet bulunmaktadır. Geziyi tamamladığınızda Didyma’ya doğru giderken çıkışta Müze’ye uğramalısınız. Çevrede bulunan eserlerin bir bölününü bu müzede görebileceksiniz. MAGNESİA/TEKİN Selçuk-Söke yolu üstünde Ortaklar-Aydın yol ayrımından sonra 5. kilometrede ulaşılır. Söke karayolu ören yerinin en önemli kalıntısı Artemis tapınağı üstünden geçmektedir. Tekin köyünün ötesinde korunmuş bir alan olarak ören, yeterince tanıtma levhalarına sahiptir. Kuzey Yunanistan’dan gelen Magnesialı Aiollerce kurulmuş kent, Ege denizinin kıyısındaydı. Menderes’in getirdiği alüvyonlar yüzünde şimdiki yerine İ.Ö.400-398 yılları arasında taşındı.. Sütunlarla çevrili bir avlu ortasındaki Artemis Tapınağı, kısa kenarda 8, uzun kenarda 15 sütunla inşa edilmişti. Kabartmalarının büyük bölümü Louvre Müzesi’nde bulunuyor. Kentin güney sırtlarında yeralan theatron, bitmemiş biçimiyle dünyada eşi az görülen bir yapı örneğidir. Yarım bırakılmış basamakları, temelleri yapılmış sahnesi ile toprak yol izlenerek ve ören yeri bekçisi yardımıyla görülebilir. Kentte ayrıca Odysseia’dan alıntı bir sahne gösteren başlıklı bazilika, Hellenistik tiyatro, dağa gömülü stadium ve dev bir gymnasium bulunmaktadır Resimler.... http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Didim-Altınkum plajı. Uzun mu uzun ince kumlu bir plaj. Denizi sığ, açığa doğru uzun bir yürüyüş yapılabilir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Didymaion Milet kentinin kutsal alanıydı. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Didyma Apollon Tapınağında Medusa başı. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Didyma Apollon Tapınağı, antik dönem taş işçiliğinin en iyi örneklerini sergiliyor. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Tapınak bir açık hava müzesi gibi. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Prinene Athena Tapınağı’nın ayağa kaldırılmış sütunları. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Priene tiyatrosunda krala ait koltuk. İsterseniz oturup krallığınızı ilan edebilirsiniz, bir de resim çektirerek bunu belgelersiniz. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Büyük filozoflar Thales, Anaximandros, Anaximenes, tarihçi Hekataios, Ayasofya’nın mimarı İsidoros Miletos’ta yetişmişler. Bu zengin kent şimdi de ziyaretçilerin akınına uğruyor. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Miletos'da görülebilecek çok şey bulacaksınız. Bilimin, felsefenin ve ticaretin çok geliştiği zengin bir kentti. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.