ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Genel Konular (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=324)
-   -   Peygamber Efendimiz'den Önce Dünyanın Ahvâli (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=66210)

meLankoLik_asaLet 03-07-2009 12:34 AM

Peygamber Efendimiz'den Önce Dünyanın Ahvâli
 
HİNDİSTAN

Garipliklerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif acâiplikler ve zıdlıklar ülkesi olan Hindistan'dahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif İslâmiyet'in zuhûru sırasında yüzlerce emirlik ve hükümdarlık bulunmaktaydı. Kubtahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Çanika ve Kumara hânedânları bunların en meşhurlarıydı. Örf ve âdetlerdeki aşırılıkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kan ve soy taassubu ülkenin idâresine hâkimdi.
Hindistanhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif dînî ve ictimâî yönden târihinin en kötü dönemlerini yaşıyordu. Bilhassa Brahmanizm'in baskısıyla oluşan Kast sistemihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif halkı âdeta mengene içinde ezmekteydi.
Halkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif dört sınıfa ayrılmıştı: Din adamları (Brahmanlar)http://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif asker ve asillerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif zulümle diğer üç sınıfı yok etse bile suçsuz sayılırlardı. Çünkühttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bütün günahları af edilmiş olarak kabul edilirlerdi.
Hindistan'da kadınların hiçbir önemi ve değeri yoktu. Kocası ölen kadın ya diri diri toprağa gömülür ya da kendisini yakardı. Dul bir kadının saygı görmesi şöyle dursun evlenmesi bile yasaktı. Kadınların iffetinden de söz edilemezdi. Bir adam karısını kumar masasında kaybedebilirdi.
ÇİN

İslâmiyetin zuhûru arefesinde karışıklık ve tam bir kaos hâlinde idi. Yerli olanlarla olmayanlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif farklı muâmeleye tâbi idi. İnsanlık ve adâlet zevkinden çok mahrumdular.
Çin'de kadınların hiçbir hakkı yoktu. Erkekhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif âile içerisinde olağanüstü bir güce sahipti. Eşini ve çocuklarını köle olarak satabilme veya istediği zaman öldürebilme hakkı vardı. Çocuklarına ve eşlerine çok nâdir olarak sofrasına oturma izni veriyorlardı.
Anneler içinhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kız çocuğu dünyâya getirmekhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif çok büyük ayıplardan sayılıyordu. Kız çocuğu bulunan bir evdehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif yeni bir kız çocuğu dünyâya gelir ve o âile de fakir olursahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif o günahsız çocukhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ya kışın şiddetli soğuğunda ölmesi için dışarı atılır ya da ayılara ve vahşi hayvanlara yem olarak verilirdi.
JAPONYA

Bu ülkeyihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif halkınhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif (hâşâ) güneş tanrısının soyundan geldiğine inandığı bir imparator yönetiyordu. Japonlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif dünyâyı sâdece Japon Adalarından ibâret sanıyorlardı. Peygamberihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kitâbı ve ibâdeti olmayan Shinto (Şinto) dînine mensuptular. Atalarınahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif krallarına ve putlara tapıyorlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir takım delice hareketleri ibâdet kabul ediyorlardı. Ülke son derece ibtidâi gelenek ve göreneklere göre yönetiliyordu. Ancakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Japonlarda kadının nâmusu çok önemli idi. Ona yönelik herhangi bir saldırıdahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kadının erkek akrabaları canlarını bile verirdi. Bir baba îdam ya da ateşte yakılma cezâsına çarptırılmışsahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif onun ergenlik çağına gelmiş bütün erkek çocukları da aynı cezâya çarptırılıyordu. Bu çağa gelmemiş olanlar ise ergenlik çağına gelince sürgüne gönderiliyorlardı. Kız çocukları mîras alamazdı.
AVRUPA DEVLETLERİ

Altıncı asır Avrupasıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif cehâletin ve zulmün karanlığındahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kanlı savaşlar içinde yaşıyordu. Avrupalılar ilim ve medeniyetten çok uzakta idiler. Ne onların dünyâ hakkındahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ne de dünyânın onlar hakkında doğru dürüst bir bilgisi yoktu. Vücudları murdarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kafaları bir takım kuruntularla doluydu. Temizlikten ve su kullanmaktan çekiniyorlardı. Dahahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kadının insan mı yoksa hayvan mı olduğuhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ruhun ebedi olup olmadığıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif insanların satmahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif satınalma ve mülkiyet haklarının olup olmadığı münâkaşa ediliyordu.
Başta Fransa ve Almanya olmak üzere Orta ve Batı Avrupa'yı ellerinde bulunduran Frenklerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif her bölgede kendilerine has kânunlar tatbik etmekteydiler. Eskiden batı medeniyetinin beşiği sayılan İtalyahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif haksızlığınhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif
Britanya adaları ise beşinci asrın başlarında İngiller adıyle tanınan Alman asıllı Anglo-sakson deniz korsanlarının istilâsına uğramıştı. Hırsızlık ve çapulculukla meşgül olan bu korsanlar altıncı asırda tamamen yerli halkı mağlup ederek Britanya adalarına hâkim oldular. Bundan sonra buraya «ingiller ülkesi» mânâsına gelen İngiltere denilmeğe başlandı.
Bu dönem Avrupası hakkında Avrupalı mütefekkir ve müverrihlerin (târihçilerin) de çok ilginç tesbitleri bulunmaktadır. Bunlardan Robert Briffauldhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif şunları söylüyor: "Avrupayı beşinci asırdan altıncı asra kadar devam eden koyu bir karanlık kaplamıştı. Hem de giderek koyulaşan bir karanlık. Bu dönemdeki karışıklıklar eski dönemlerden daha korkunç ve daha karanlıktı. Çünkü Avrupahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif yok olmağa mahkumhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif izleri tamamen silinmiş büyük bir medeniyetin kokuşmuş cesedine benziyordu."
Hülâsahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif dünyânın her yerinde harplerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ırkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif renk ve bölge ayırımları ve bu hususta saçma sapan peşin hükümler yüzünden insanlık bir sefâlet ve bunalım içinde idi.
BİZANS

İran ve Türklerle komşu olan bu imparatorlukhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sukut hâlinde idi. Bizans'ın ictimâî ve ahlâkî durumu hiç de iç açıcı değildi. Bizans'da kokuşmuş bir ictimâî nizam vardı. Rüşvet ve yolsuzluk çoğalmışhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif vergiler kat kat artmıştı. Kumarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif zevk ve sefâ peşinde enva'ı çeşit sefâhet almış yürümüştü. Taht ve mezhep kavgalarıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sınıf mücâdelesi ve zulüm Bizans'ı batırdıkça batırıyordu. Seksen bin kişilik spor salonlarında bâzen insanlar bâzen de insanlarla yırtıcı hayvanlar arasındaki mücâdeleyi seyredip eğleniyor ve zevk alıyorlardı. Oyunları çoğu zaman kanlı olurdu. Verdikleri cezâlar tüyler ürpertecek kadar vahşet verici ve iğrençti.
Bizans'ın bir eyâleti olan Suriyehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Bizanslıların ihtiras ve arzularını gerçekleştirmek için kullandıkları bir yük hayvanı durumunda idi. Bizanslılarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif köleler çoğalmıştı.
ÎRAN

Bizans ve Orta Asya Türkleri ile devamlı harp hâlinde olan bu ülkedehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif taht ve saltanat kavgalarıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif siyâset entrikalarından ayrı olarakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif avam ve zâdegân (asiller) sınıflarına bölünen halk; bâtıl Zerdüştlük dîninin ve onun yöneticilerininhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ismet ve iffeti ortadan kaldırmalarının verdiği ıstırap ve huzursuzluk içindeydi.
MISIR

Târih boyunca birçok istilâlara uğramış bir ülkeydi. İranlılarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Büyük İskender ve Romalılar eskiden Mısır'ı istilâ etmişlerdi. Romanın koyu zulmühttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif din kavgaları almış yürümüşhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif halk bunlardan bıkmıştı. Ağır vergiler altında ezilen halkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif İslam fâtihlerini halaskâr (kurtarıcı) olarak karşılayacaklardı.
ARABİSTAN

Peygamber Efendimiz'den önce Araplarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir kısım bâtıl zihniyet ve hurâfelerin te'siri altında Dîn-i Hanîf'i (hak dînini) unutmuşlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hak yoldan sapmışlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif putlarahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif heykellere tapmağa başlamışlardı. Bâtıl bir düşünce neticesihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Kumarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif içkihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif fuhuş alelâde şeylerden sayılırdı. İnsanlar kabîlelere ayrılmışhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kabîleler arasında kan dâvâları zuhûr etmişhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif birbirlerine diş bileyen düşman hizipler ve harp hâlinde idi. Hakdanhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif adâletten uzaklaşmış bir cemiyettehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kuvvetliler zayıflarahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif elinde nesi varsa alıyordu. Kölelerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif esirlerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif acınacak bir halde idi. Kadının cemiyette bir yeri yoktu. Ohttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif pazarlarda gezdirilenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif para ile alınıp satılan basit bir eşya muâmelesi görüyordu.
Târih ve edebiyatçıların «Fetret Devrihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif (Câhiliyye Devri)» adını verdiklerihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bütün insanlıkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kendilerini bu dalâletten kurtaracakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir kurtarıcıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir peygamber bekliyordu.
Allâhü Teâlâ tarafındanhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Yahûdîlere indirilen Tevrat'ta ve Hz.İsa'ya verilen İncil'de; âhir zamanda bir halaskârınhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir büyük Peygamberin geleceği de müjdelenmişti. Bu yüzden ehli kitap olan Yahûdîler ve Hıristiyanlar O'nu bekliyorlardı. İşte Ohttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif âlemlere en büyük rahmet olan Hazreti Muhammed (S.A.V.)'di.
Bütün dünyâ milletlerinin mânevî çöküntü ve yıkıntı içinde kaldıkları bu devirde Araplarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif diğer milletlere göre soy ve nesebe dikkat edenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hakka daha saygılı ve mert bir milletti. Dünyâ milletlerinin her sâhada gerilediği bu devirdehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arabistan'da edebiyat çok gelişmiş ve ilerlemişti. Ümmî (okuma-yazma bilmeyen) oldukları halde içlerinde çok güzel şiir söyleyenler vardı. Araplardahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif gerek şehirlerde oturanıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif gerekse bedevîleri şiir yazmaz fakat söylerdi. Yazmağı bilenler azdı. Amma bilhâssa bedevîlerin şiirleri çok dokunaklı ve gerçekçi olurdu. Çünkü onlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kırlarda gezerlerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hissettiklerini yazarlardı. Her sene Mecennehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Zülmecaz ve bilhâssa Ukaz panayırlarında toplanan geniş halk huzurundahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif edebî müsâbakahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif şiir yarışmaları yapılırdı. Araplar inşad ettikleri şiirleri (kaidesine uygunhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ahenk ile söyledikleri şiirleri)http://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Kureyş izin verirse birincilik alan şâir ve ediplerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif mükâfatlandırılırlar ve onların şiirleri şanına tazimen Kâbe'nin duvarına asılırdı. Fesâhat ve belâğat yönünden değer taşımayan şiirlere îtibar edilmezhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hiçbir kıymet atfedilmezdi. Yıllarca yapılan bu müsâbakalarda ancak yedi kişinin şiiri birincilik alarak Kâbe duvarına asılmıştı. Târihte bu yedi şiire «Muallekât-ı Seb'a»denilir. Bunlardan en güzel şiirhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif İmri-ül Kays'a âit oluphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif O'nun şiiri diğer şiirlerin en üstüne asılmıştı. Bu şiirhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Peygamber Efendimiz'in doğuşuna kadar asılı kalmıştı.
Câhiliyyet devrindehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arapların belâğat ve fesâhata bu kadar ehemmiyet vermelerine dikkat edilecek olursahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bundan ibret almak gerekir. Çünkü dalâlet ve cehâletin derinliklerinde bulunmalarına rağmenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif edebî yönlerinin artmasıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arapça'nın kemâle ermesihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif muhakkak ki Allâhü Teâlâ tarafından bu lisan üzere gönderilecek Kitâb'ı anlamaları içinhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif onları hazırlamak ve teşvikten ibâretti.
Araplarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif asırlar boyunca mütekâmil dillerinin sâfiyetini muhafaza etmişlerdir. Hz.Muhammed (S.A.V.)'den evvelki nazım ve nesirhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif aradan geçen 1500 yıla rağmenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bugünkünden ne kelimehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ne dilbilgisihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ne de morfoloji bakımından farklıdır. Şu içinde yaşadığımız asırdahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif diğer dünyâ milletleri ise lisanlarını düzelteceğiz diyehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif yeni yeni kelimeler bularakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif koyarakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif değiştirip durdukları haldehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arapların böyle bir dert ve sıkıntısı hiçbir zaman olmamıştır. Çünkühttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bu zengin ve güzel lisan noksanlıklardan ârîdir.
Peygamber Efendimiz'den önce Arabistan'da edebiyatın çok ileriye gitmiş olmasıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arapça'nın kemâle ermesi; Allâhü Teâlâ tarafından indirilecek kitâbınhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kutsiyyet ve kıymetini bilip takdir etmelerine mâtufdu. Çünkü O Allah Kelâmıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif fesâhat ve belâğatın insan gücüyle ulaşılması mümkün olmayan bir mûcizedir.

MEKKE-İ MÜKERREME VE KÂBE

Arap yarımadasının ve bütün dünyânın kalbi olan Mekke-i Mükerreme'de Müslümanların namaz ibâdetini îfa ederkenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif yönlerini kendisine çevirmeleri Allâhü Teâlâ tarafından emredilen mübârek Kâbe'yihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mevlâ'nın emriylehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif oğlu İsmâil Aleyhis'selâm ile binâ ettiler. Böylecehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mekke'de halkın ibâdeti için Beyt-i Harem kuruldu. Bu mübârek Kâbe; ibâdet edenlerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif içinde heykelhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif put vb. yoktu. Ancakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sonradan Araplar orayahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif elleri ile yapıp taptıkları putları doldurdular. Etraftan gelen ziyâretçilerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bunlara kurban kesmeğe başladılar. Şirk aldı yürüdü.
Mekkehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif çok eski bir şehir olup Kâbe'yi ziyârete gelenlerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif orada ticâret de yaparlardı. Ziraat mümkün olmadığındanhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mekke halkı zaman zaman etrafa ticâret kervanı gönderirlerdi. Mekke'denhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Yemen'e ve Şam'a ticâret kervanları gidip gelirdi. Bu sâyedehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Arabistan yarımadası içindehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mekkehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif rakipsiz bir merkez olmuştu.
Çöl manzarası göstermesine rağmen Mekke'nin ehemmiyeti o kadar büyüktü kihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Roma ve Bizans imparatorlarıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Acem ve Habeş krallarıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sırasıyle hepsihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bu şehri kendi arâzilerine bağlama teşebbüslerinde bulunmuşlardı. Fakathttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif İslâmdan önce aldığı ismiylehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Ümmül Kur'a (şehirlerin anası) denilen Mekkehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hiçbir zaman ecnebî işgâlinde kalmamıştır.
Kâbe'deki Vazîfeler

Mukaddes Kâbe'ye yapılacak hizmetler Hz. İsmâil'in sülâlesinden olan Hz. Peygamberimiz'in soyunda toplanmıştı.
Bu hizmetler şunlardır: Sigâyehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif imârehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif rifâdehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sidânehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif i'sarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif emvâl-ı muhcerehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif nedvehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hılf-ül'fudulhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif liva'http://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kıyâde. Bunların içinde sigâyehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif rifâde Huccâcahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif diğerleri Kâbe'ye âitti.
1- Sigâye: Kâbe'yi ziyârete gelen hacıların suyunu tedarik etmekhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif zemzem kuyusuna bakmakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hacıları susuz bırakmamak vazîfesiydi. Bu vazîfe Hâşimoğullarının uhdesinde idi.
2- İmâre: Kâbe'nin bakım ve îmârını yapmak vazîfesiydi. Bu vazîfenin îfâsına her kabîle iştirak ederdi ve bu vazîfenin idâresi Ben-i Hâşim uhdesinde idi.
3- Rifâde: Gelen hacıları konuklatıp ağırlamakhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif onları barındırmak vazîfesiydi. Kureyş arasında bu vazîfe Nevfeloğulları tarafından îfa olunuyordu.
4- Sidâne: Kâbe'nin kilitlerini muhafaza etmek. Bu vazîfe İzaroğullarında idi.
5- İ'sar: Her iş için fal oku çekmek ve neticesini söylemek işiydi. Bu vazîfe Ben-i Cumh'a âit bir vazîfe idi.
6- Emvâl-ı Muhcere: Kâbe için yapılan vakıflar ile meşgul olup onları yerine sarfetmek vazîfesiydi. Bu vazîfe Sehimoğullarına âitti.
7- Nedve: Nedvedeki toplantılara başkanlık etmek vazîfesiydi. Bu vazîfe Esedoğullarının reîsine âitti. Kureyşlilerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Kâbe yanında inşa edilmiş olan Dâru'nnedve adlı binâda toplanırlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ehemmiyetli işleri görüşüp kararlaştırırlardı. Harphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sulhhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ticâret kervanları tertibihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif resmî törenler ve nikah akitleri burada yapılırdı.
8- Hılfü'l-Fudul: Fadıllar anlaşmasıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif adâlet tevzîine nezâretlehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif zulüm ve fesâdın önüne geçmek için kararlaştırılmış bir kurulun alacağı kararlar. Bu kurulhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Abdullah ibn-i Cüdâ'nın başkanlığında toplanırdı. Bir defasında onaltı yaşlarında ikenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Peygamber Efendimiz de toplantıda bulunmuştu.
Bu mevzûda daha sonra Rasûlü Ekrem buyuruyor ki: "Abdullah ibn-i Cüdâ'nın evinde bir hılfe (bir ittifâka) şâhit oldum. Onun aynı için bugün de dâvet olunsamhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bu dâvete icâbet ederim."
Bu toplantıdahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Yemenli bir tüccarın malını alıp parasını vermeyen Mekkeli müşrik As ibn-i Vâil'ehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif borcu ödettirilmişhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bu zulüm önlenmiş ve bâ'demâhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif
9- Liva': Bayraktarlık vazîfesiydi. Harp zamanlarında bayrağı taşıyan vazîfeliler bulunurdu.
10- Kıyâde: Kumandanlık. Harp ve ticaret seferlerinde kafilenin başında kumandanlık edip onlara istikamet vermek. Bu vazîfe Ümeyyeoğullarının elindeydi.

ZEMZEM

Zemzemhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Hz. Hacer'in Kâbe-i Muazzama'nın yanında susuzluktan kıvranmakta olan oğlu İsmâil içinhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif su aramak maksadıyle defalarca Safâ ile Merve tepesi arasında koşuphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif çâresizlik içinde etrafına bakındığı bir zamandahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Kâbe'nin hemen yanından Allâhü Teâlâ'nın ihsân ettiği mübârek bir sudur. Hz.Hâcerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif birbirine yakın Safâ ve Merve tepeleri arasında su aramak maksadıyle yedi defa koşmuş ve en sonundahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir kuşun ayağının pençesi ve kanadıyle yeri kazdığınıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif oradan suyun çıktığını görmüşhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif koşarak geliphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif suyun akıp gitmemesi için önüne bent (gölet) yapmış ve bu sudan kırbasını doldurarak oğluna içirmiştir.
İşte bu su bildiğimiz Zemzemi şerif oluphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mevlâmız kuşu vâsıta kılmak suretiyle lütfu İlahi olarak bu şifalı suyu müminlere ihsan buyurmuştur.
Zemzem ayaktahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kıbleye dönülüphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Salavât-ı Şerîfe okunarak ve niyet edilerek içilir.
Hz.Peygamberimiz; "Zemzem ne için içilirse onadır" buyurmuşlardır.
Meselâhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir insan karnı aç olsa da doymak niyetiyle içse doyarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif susuz olsa da susuzluğum geçsin diye niyet ederek içse susuzluğu gider. En güzelihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bana feyiz ve nur olsun diye niyet ederek içilmesidir.»
Vaktiyle Cürhüm kabîlesinden Mudadhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mekke'ye düşman saldırıncahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kuyunun üstünü de toprak seviyesinde tesviye ederekhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif belirsiz bir hâle getirmişti. Nice yıllar sonrahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Rasulüllah Efendimiz'in dedeleri Abdulmuttalib gördüğü bir rü'ya ile Zemzem'i açıp meydana çıkardıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif temizledi. İçinden zırhlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kılıçlar ve altundan geyik heykelleri çıktı. Kuyu temizlenince eskisi gibi bol bol su kaynamağa başladı. Abdulmuttalib'in bu hizmeti çok makbûle geçti.
Ebrehe'nin Kâbe'ye Saldırması

Kâbe'ninhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Araplar ve kutsiyetini takdir edebilen herkes yanında müstesnâ bir ehemmiyeti vardı. Kurulduğu zamandan beri uzaktan yakından pek çok insanhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif O'nu ziyârete gelirdi. Bu sebeplehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Mekke şehrihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif insanların toplandığıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ayrıca mühim bir ticâret merkeziydi. Bunu bir türlü çekemeyenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Yemen'i müstemleke edinmiş olan Habeşistan kralı Ebrehehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif San'a'dabüyük bir binâ yaptırdı ve etrafa haberler göndererek; "Bu insanlar niye gidip Arapların Kâbe'sini ziyâret ediyorlar? Buraya gelsinlerhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif hem ben gelenleri burada yedirip içiriphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif gâyet güzel ağırlayacağım" dedi. Onun bu hareketi Araplar'ınhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bilhâssa Kureyş'in çok ağırına gitti. İçlerinden birkaç kişi Ebrehe'nin binâsına geldiler.
Ebrehe onlarahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif -kendi mukaddes binâlarını bırakarak bana geldiler diye- çok hürmet gösterdi. Yedirdihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif içirdihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif o gece o binâda müsâfir etti. Fakat onlar geceleyin kalkıphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif binâyı kirletiphttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kırıp döküp gittiler.
Sabahleyin durumu gören Ebrehe kudurdu. Gidip onların Kâbe'sini yıkacağım diye karar verdi. O günün zırhlı vâsıtası yerine geçen fillerden kurulu muazzam bir ordu hazırladı. En büyük filinin adı Mamud idi. Kâbe'nin görüldüğü Cebel-i Kubeys'e (Kubeys dağına) kadar geldi. Dinlenmek için orada konakladı. Bu esnadahttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif orada otlamakta olan Peygamber Efendimiz'in dedesi Abdulmuttalib'e âit ikiyüz deveye el koydu.
Bunun üzerine Ebrehe'nin yanına gelen Abdulmuttalib; "Burada otlamakta olan develerimi aşırmışsınızhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif onları istemeğehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif almağa geldimhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif develerimi verin" dedi.
Ebrehe; "Demek benden sadece develerini istiyorsunhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ben de Kâbe hakkında bana ricâda bulunacaksın sanmıştım" dedi.
Bunun üzerine Abdulmuttalibhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ona; "Evethttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ben develerin sâhibiyimhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif O'nun sâhibi Hz.Allah'dır. O bilir Kâbe'sini korumasını." dedi.
Bu söz Ebrehe'nin vücudunda büyük bir titreme husûle getirdi ve hemen develeri verdi.
Abdulmuttalib develerini alıp Mekke'ye dönünce Kâbe'ye geldi. Beyt-i Şerîf-in siyah örtüsüne sarılarak ağladı. Allâh'a yalvardı: "Yâ Rabbî! Bizim elimizde o azgın Ebrehe'ye karşı koyacak güç yokhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Kâbe'nin sâhibi Sensinhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Beyt-i Şerîf'ini Sen koru yâ Rabbî!" diye duâ etti.
Ebrehehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif konakladığı yerden ordusunu kaldırdı. Önde en büyük fil olan Mamud ve develeri Kâbe'ye doğru zorluyorhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif fakat Mamud ve develer yere çöküyorlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir türlü o tarafa gitmiyorlardı. Şamhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Yemenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Irak cihetlerine döndürülünce hemen yürüyorhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Kâbe'ye yöneltilince çöküyorhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif bir adım dahi atmıyorlardı.
Ebrehe ve Ordusunun Helâkı

Ebrehehttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ordusunu Kâbe'ye saldırtmağa zorlarkenhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Cenâb-u Hakk serçeye benzer bölük bölük kuşlar halketti. Onları sürüler halinde Ebrehe'nin ordusu üzerine sevketti. Kuşlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif ayaklarında taşıdıklarıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kırmızı çamurdan yapılmışhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif kime atılacaksa üzerlerinde ismi yazılıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif nohut tanesi gibi taşları atı atıverdiler. Bu taşlarhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Ebrehe ordusunun hepsinin tepesinden girdihttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gifhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif aşağısından çıktı. Hepsi de ölü ölüverdiler. Cenâb-u Hakkhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif Ebrehe'nin ordusunu yenmiş ekin tarlasına döndürüverdi.
Hâdiseyi gören Ebrehe kaçtıhttp://www.izafet.com/images/smilies/smilev.gif sarayına geldi. Olanları oradaki adamlarına anlattı. Topal bir kuş da onu tâkibediyordu. O da taşını attı. Ebrehe de orada öldü.
Bu hâdise Peygamber Efendimiz'in doğumundan 50 veya 55 gün evvel vâki oldu.
alıntı
sınıflar arasında derin ayrılıklar tüccar ve çiftçiler ve bir de hizmetçiler. Bu dört sınıf arasında çok büyük farklar bulunmaktaydı. Bir sınıftan diğerine geçmek yâ da diğer sınıfa mensup bir âileden evlenmek yasaktı. En üst sınıf olan Brahmanlar anarşi ve çöküntünün kurbanı olmuştu. mahkum milletler için en ufak bir şefkat hissi duymazlardı. Borçlarını ödeyebilmek için çocuklarını satan Suriyeliler az değildi. Zulüm ve zorbalık artmış Romalıların şiddetli tazyikleri karşısında Hristiyanlık Mısır'da yayılıyordu. Mezhep ihtilafları âcizlere saldırıyor cihânın zulmetle âlûde olduğu bu devirde aralarında en şerefli kabile olan Kureyş'e arz ederler Hz.İbrâhim rükû ve secde yapanlar için tertemizdi yüksek mevkîini almış böyle zâlimliklere meydan verilmeyeceğine karar alınmıştı. «bütün dertlerime şifâ olsun kaçarken Kâbe'nin bütün hazînelerini Zemzem kuyusuna atmış kaynaştığı mühim bir ziyâret yeri benim binâmı ziyâret etsinler develerimi isterim. Kâbe-i Muazzama'ya gelince ateşte pişirilmiş iç organlarını tahrip ederek


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.