![]() |
Cinayetler-Cezalar Ve Kısas Hükümleri-2
CİNAYETLER-CEZALAR VE KISAS HÜKÜMLERİ-2
ALPEREN GÜRBÜZER Diyet; cinayete maruz kalanın varislerine verilen bir nevi tazminat türüdür. Diyetler İmamı Azma göre altın, gümüş(10000gümüş) ve deveden ibarettir. Şöyle ki hür bir erkeğin diyeti bin dinar veya on bin şer’i gümüş dirhemi veya sığır ya da ikibin koyun, yahut her biri iki parçadan ibaret olmak üzere ikiyüz kat elbisedir. Hür birkadının diyeti ise bunların yarısıdır. Bir müslümanın akilesi(mensup olduğu aşiret, akraba, ,azad edilmiş kölenin efendisi vs.) bulunmazsa hasımların hisselerinden veya Müslümanların maslahatı için biriktirilen mallardan(beytül mal) bu diyet ödenir. Nitekim Rabbül Alemin; Mü’minler birbirlerinin dostlarıdır, yardımcılarıdır, bu bakımdan birbirlerinin kanının heder olmasına meydan vermeyip bu diyeti böylece öderler’(Tevbe/71)diye buyrulmuştur. Fıkıhçılardan Ebubekir Esamme’ye göre de diyetleri yalnız caniler kendi mallarından öderler, bunları Akileler yerine getirmez. Çünkü hiçbir kimse başkasının suçundan dolayı sorgulayamaz. Kur’anda şöyle buyruluyor:Herkesin kazanacağı günah ancak kendisine aittir. Bir yük sahibi başkasının yükünü yüklenmez, bir kimse başkasının mesuliyetine ortak olmaz’(Enam/164) Buna cevaben deniliyor ki; Akile hakkındaki nasslar ve akilenin diyetleri ödemesindeki sosyal önem ve maslahat Ebubekir Esamme’ye aykırıdır. Rasul-ü Ekrem bir ceninin düşürülmesine neden olan bir kadının akilesi üzerine gurre ile hüküm buyurmuştu. Hz.Ömer’de akile üzerine diyet ile hükmetmiş, buna muhalefet eden hiç kimse bulunmamıştır.. Akilenin bu suçtan büsbütün dışında olduğu iddia edilemez. Onun cani hakkındaki ilgisizliği onu korumadaki hatası bir tefrittir(eksiklik). Bu tefrit ise bir suçtur. Bir hadisi şerifte; ‘Allahü Teala Rasulü Ekremine mahsus bir lutuf olarak ümmetinden hatayı,unutmayı ve zorla yaptırılan şeyleri affetmiştir’ diye buyrulmaktadır. Bazıları bu affın uhrevi mesuliyet itibariyledir diye yorumluyor. Yani dünya itibariyle maktülün hakkı korunmuştur. Bir yakını öldürülen şu ikisinden birinde tercih sahibidir; Peygamberimizin;’Ya diyet ister veya kısas taleb eder’ hadisi şerifi ile başka haberlere dayanmaktadır. Allahü Teala; ‘Kısas size yazıldı. Cezalandıracağınız zaman, size yapıldığının benzeriyle cezalandırın’(Nahl/126) diye beyan buyuruyor. Her ceza kendi misliyle karşılanır, kasten öldürmenin misli ise öldürmektir.. Bunda diyetin yeri yoktur. Ancak iki tarafın razı olması başkadır. KISAS İÇİN ŞARTLAR Kısas uygulanması için bulunması gereken şartlar; Katil akil baliğ, kastetmiş ve kendi isteği ile hareket etmiş olmalıdır. Aynı zamanda öldürme hadisesinde yaralayıcı aletin kullanılması kasdın varlığına işarettir. Maktül(öldürülen) katilin fer’i(evlad-torun), yani evlad ve torunlarından biri olmamalıdır. Buna göre oğlunu, kızını veya mutlak torunlarından birini öldüren şahıs hakkında diyet, tazir ve mirastan mahrumiyet gibi hükümler geçerli ise de kısas hükmü geçerli olmaz. Nitekim bir hadisi şerifte; Baba, oğlunu öldürmeden dolayı kısasa uğramaz’ diye buyrulmuştur. Usul’ünü, yani babasını, annesini veya dedelerinden birini kasten öldüren şahıs hakkında kısas gerekir.. Çünkü usul, fürun hayatına vesiledir. Varlığını onlara borçludur çünkü. Maktülün varisleri arasında katilin ve torunlarından kimse bulunmamalıdır. Bir kimse kendi hanımını veya damadını öldürüpte bunlara kendi oğlu veya torunu varis bulunsa bu katil hakkında kısas uygulanamaz. Çünkü kısas bölünmesi mümkün olmayan bir haktır.. Bunu almak, evlad ve torunlar için caiz olmadığından diğer varisler içinde caiz olmaz. Bu durumda kısas diyete dönüşür. Bir köle veya cariye efendisini kasden öldürürse kısas gerekir. Bir köle efendisinin hata ile öldürdüğü takdirde üzerine kısas lazım gelmeyeceği gibi diyetde gerekmez. Çünkü kölenin malı zaten efendisine ait olduğundan diyet vermeye gücü yoktur. Aynı şekilde bir şahsı kendisinin yaptığı emir ve teklifine mesala; ‘Kanım sana helal olsun, beni öldür’ demesine dayanarak kasden öldüren kimse hakkında İmamı Azam ile İmameyne göre kısas gerekmez Emir veren; ‘kanımı sana şu kadar kuşa sattım beni öldür’ deyipte emredilen onu öldürürse hakkında kısas gerekir. Çünkü bu emir batıldır. Öldürmede ki kasıd, şüpheden uzak olmalıdır. Buna göre bir kimseyi bir veya iki darbe ile öldüren şahıs hakkında kısas uygulanamaz. Çünkü adete göre böyle bir iki darbe ile öldürme değil, edep ve terbiye kastedilir. Bir kimseyi boğazını sıkmak ip gibi bir şey ile boğmak veya yüksek bir yerden aşağıya atmak suretiyle öldüren şahıs hakkında İmamı Azam’a göre diyet lazım gelip, kısas gerekmez. Ancak o yerden atılan kimsenin hayatta kalması normalde mümkün olmazsa bu durumda kısas gerekir. Bir kimsenin ağzına zehir akıtan şahıs hakkında diyet lazım gelirse de kısas lazım gelmez. Bir kimse kendisine verilen zehiri bizzat içerek ölürse zehiri veren şahıs hakkında yalnız şiddetli ta’zir ve edeplendirme gerekirse de tazminat gerekmez. Çünkü maktul, öldürücü bir maddeye kendi isteğiyle kullanmıştır. Bir kimse hem bizzat kendisinin hem de başka bir şahsın yaralanmasıyla ölecek olursa o şahıs hakkında yalnız yarım diyet gerekirse de kısas gerekmez. Kısas uygulanabilmesi için öldürme doğrudan yapılmış olmalıdır. Bir öldürmeye iştirak etmeyip de sadece öldürme anında maktülün kollarını veya ayaklarını tutmak, bir şekilde yardım etmekle öldürme eylemini kolaylaştıran ve katili öldürmeye teşvik eden şahıs, doğrudan katil olmadığından hakkında kısa gerekmez. Ancak şiddetli bir taziri hak eder. Bir kimsenin bulunduğu yeri gösterip öldürülmesine sebebiyet veren şahıs hakkında hakimin ictihadına bırakılmıştır ki, haps ve darp gibi bir şekilde uygulanır. Kısas için; katl velisi malum olmalıdır. Maktulün varisleri kısas talebinde bulunmalıdırlar. Maktulün mükellef bulunan varisleri, kısas esnasında hepsi hazır bulunmalıdırlar. Maktulün aldığı yarayı takiben hemen ölüvermesi kısas icrası için şart değildir. Buna göre kasden yaralanmış bir kimse bir müddet yatağa düşüpte ondan sonra o yaradan etkilenerek vefat etse, yaralayan hakkında kısas uygulanır. Çünkü bu durumda vefatın sebebi bulunmuştur. Sarhoşluk hali kısasa engel değildir. Bir mürtedi(dinden dönen) öldüren kimse hakkında kısas gerekmez.. Çünkü dinden dönmekle kısmen harbi(gayri müslim) hükmünde olur. Kısası hak eden bir caniyi hariçten bir şahıs öldürse bu şahıs hakkında kısas uygulanabilir. Çünkü bu cani bu şahsa karşı masumdur. Halbuki bu caniyi maktülün velisi öldürürse hakkında kısas gerekmez. Zira bu cani, bu veliye karşı kanı haram değildir. Cinayet düşmanlık kasdıyla işlenmiş olmalıdır. İyi yüzme bilmeyen bir kimseyi düşmanlık veya şaka için ırmağa veya denize vs. atıp boğulmasına sebebiyet vermek de kısas gerektirir. Bir şahıs belli bir kimsenin içine düşüp ölmesi kasdıyla kendi evinde veya umuma ait bir caddede bir kuyu kazar veya ayak kaydıracak şeyler bulundurur da bu yüzden o kimse düşüp ölürse bu sebep olan şahıs hakkında kısas gerekir. Fakat kast etmemişse kısas gerekmez. Bir kimse zehirli olduğunu bildiği bir şeyi bunu bilmeyen bir şahsa verip vefatına sebebiyet verse hakkında kısa uygulanır. Fakat o şahıs bunu bile bile kullanmış olursa bunu kendisine veren kimseye bir şey gerekmez. Çünkü bu durumda o şahıs kendi kendini bilerek öldürmüş olur. Bir kimse aralarında düşmanlık bulunan bir şahsa kılıç veya mızrak gibi bir şeyle işarette bulunup, o şahsın kaçması üzerine takipte bulunsa da o şahıs yere düşmeksizin vefat etse o kimseye kısas gerekir. Bunların atlı, yaya veya birinin atlı diğerinin yaya olması arasında fark yoktur. Fakat o şahıs böyle kaçarken düşüpte ölse kendi varislerine yemin gerekir. Yani bunlar o şahsın bu düşmesi yüzünden değil sadece korkusundan dolayı ölmüş olduğuna dair elli defa yemin ederler. Bu yeminden sonra kısas uygulanır. Bu hadisede katil ile maktul arasında düşmanlık bulunmamış olursa yalnız diyet gerekir. Birde bu hadisede yalnız silahın gösterilmesinden sonra ölüm meydana gelirse bu hata kabilinden sayılarak katilin kabilesi üzerine diyet gerekir. Bir şahsa yapılan zorlama üzerine öldürürse hem zorlayan şahsa, hemde zorlanan kimseye kısas gerekir. Çünkü zorlayan sebep olandır. Zorlananda yapandır. Cani harbilerden olmamalıdır. Rasulullah(s.a.v) Hz.Hamza’nın katili olup daha sonra Müslüman olan Vahşi’yi öldürmemiştir. Cani cinayete uğrayandan üstün olursa hakkında kısas uygulanmaz. Buna göre bir müstemin bir zımmiden, hür bir insan köle olan bir şahıstan ve bir efendi kölesinden dolayı kısas edilemez. Bir Müslüman köle ile hür bir zımmi arasında kısas cari değildir. Çünkü müslüman gayrimüslim karşılığında öldürülemez. Hür bir şahısda bir köle mukabilinde öldürülemez. Bir zımmi bir zımmiyi öldürdükten sonra Müslüman olursada yine hakkında kısas düşmez. Çünkü cinayet anında eşit bulunmuşlardır. Bir kimse evlad veya torunlarından birini öldürürse hakkında kısas uygulanamaz. Çünkü asıl(baba,anne ve ded), fer’i(çocuk ve torunlar) varlık sebebidir. Onun üzerine bir tür sahiplik hakkı vardır. Dolayısıyla fer aslın yok olmasına sebep olamaz. Baba çocuğundan dolayı öldürülmez. (hadis) Maktül kanı haram biri olmalıdır. Çünkü kısas masum olan kanları korumak için meşru kılınmıştır. Bir harbiyi veya bir mürtedi öldüren kimse hakkında ne kısas, ne diyet, ne de kefaret lazım gelmez. İsterse katil zımmi olsun. Ancak yöneticinin izninin almadığı için tedip edilir. Rasulü Ekrem bir zımmiyi öldürmüş olan bir Müslüman hakkında kısas cezasını tatbik etmiş ve; ‘ben akdine verdiği söze vefa edenlerin en haklısıyım’ yani bu ahde herkesten çok benim riayet etmem uygundur buyurmuştur. Zımmi’nin canı, malı ve namusu Müslümanların garantisi , koruması altındadır. Bir köle veya cariyenin mesala bir kolunu tam dirseğinden itibaren haksız yere kasden kesen hür bir şahıs onun yarı kıymetini tazmin eder. Kasten kesilen bir baş parmak karşılığında caninin de başparmağı kısas olarak kesilebilir. Fakat şehadet parmağı kesilemez. Organlar arasında denklik bulunmalıdır. Aynı şekilde sağ el yerine sol el, sol ayak yerine sağ ayak kesilerek üst çenedeki bir diş yerine alt çenedeki bir diş kısas olarak çekilmez. Çünkü bunların yerleri ve yararları farklıdır Bu durumda bunlardan dolayı diyet gerekir. Bir kimse bir şahsın iki elini veya iki ayağını kasden kesecek olursa kendisinin de iki eli veya iki ayağı kısas olarak kesilebilir. Çünkü bu şekilde benzerlik mümkündür. Sağlam bir organ bir el, kusurlu bir organ da, bir el karşılığında kısas olarak kesilemez. Çünkü aralarında benzerlik yoktur. Ancak kusurlu organ caniye ait olursa cinayete uğrayan serbestir. Dilerse kısas ettirir, dilerse kendi sağlam organının diyetini alır. Cinayete uğrayan kimse daha sonra vefat etmiş olunca bu hak kazanma ve yetki; önce cinayete uğrayan kimsenin varislerine sonrada hükümete ait olur. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.