ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Mevlanada Aşk (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=63872)

meLankoLik_asaLet 02-08-2009 12:47 AM

Mevlanada Aşk
 
Mevlâna der ki, "Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni
kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili
kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep o.."
Uğruna bir ömür bağışlanan, yanıp yakınılan bu eşsiz sevgili.
Allah'tır. Âşk'da Allah'a karşı aşırı sevginin kemale erişi, âşığın
âşkta yok oluşudur. Gerçek ilhama mazhar olmuş, gerçek yokluğu zevk
edinmişlerin en büyük arzusu ilâhî vuslat'tır. Mevlâna, bu yolun
coşkun âşığıdır, aşktan doğmuş, aşkla yoğrulmuştur.
"Bizim peygamberimizin yolu âşk yoludur. Biz âşk çocuklarıyız; âşk
bizim anamızdır,"
der ve hakiki diriliğin aşkta yok olmakla mümkün olabileceğini söyler
"Aşksız olma ki ölü olmayasın. Âşkta öl ki diri kalasın.." Mevlâna'nın
âşkı, ömrünün üç merhalesinde olgunlaşmış, bir ömür bu uğurda
harcanmıştır. Mevlâna bunu bir beytiyle şöyle ifade eder: "Bütün
ömrümün hülâsası şu üç sözden fazla değil: Hamdım, pişdim, yandım."
Tahsil ve yetişme devresinin hamlığını Tebrizli Şems pişirmiş, ondan
sonra yokluğu ile Mevlâna'yı yakmış, kavurturmuştur. Mevlâna'ya göre,
gerçek âşığa aşktan başka herşey haramdır. İlâhi âşk ve ma'şuk
herşeyin üstünde ve içindedir. İnsan, kendisini yoktan var edeni nasıl
sevmez? Bu sevgi, aslında onun özündedir, herşeyin sonu ona varır.
"Fîhi Mâ-fih" adlı eserinde şöyle buyurur: "Aslolan sevmektir.
İnsan'ın mayasındaki bu duyguyu arıtmalı. açıklamalıdır. Bedenimiz bir
kovan gibidir. Bu kovanın balı ne mumu da ilâhî aşktır..."
Mevlâna'nın Şems'e karşı yakınlığı ve âşkı da budur: Şeyh Şelâhaddin
ve Çelebi Hüsameddin'e olan aşk da bu.. Onlarda mutlak varlığın
kemâlini, cemâlinde Allah nurlarını gören Mevlâna, gerçek âşkı. yani
"Zât-ı ilâhiye"yi sembolleştirerek terennüm etmiştir. Mesnevi'sinde,
"Hakiki maşuk olan Allah'dan başka bir temaşası bulunan âşk. âşk
olamaz, saçma-sapan bir sevda olur" buyurdukları gibi, Mevlâna'daki
âşk, tam anlamıyla ilâhi âşk'tır; başka hiç bir şey değildir ve
olamaz.
Mevlâna, coşkun âşkını Şems'in adında sembolleştirmiştir. Kendisinden
yirmi yaş fazla 60-70 yaşındaki bu derviş, Mevlâna'da öz cevherini
bulduğu ilâhî âşkı olgunluğa ulaştırmış, yokluğu ile de Mevlâna, O'nu
âşkın sembolü yapmıştır. Bu sembol Allah'ın cemâl ve celalim imâ eder.
Mevlâna, ezeli maşukun yüzünün aksını ve nurlu ışıklarını her yerde
görür. Tebrizli Semseddinde bu nurlar; gören Mevlâna onu bunun için
över. İlâhî vecdin verdiği mestligi, şarabın mestliğine benzetmiş,
şarabı da âşk şarabı olarak sembolleştirmiştir. ilâhî âşkın, yakıcı
sarhoşluğu bu.. Şiirlerindeki bağ, gül ve bülbül, hepsi de birer
semboldür. Asıl maksat Allah'tır. Bir rubaisinde bunu şöyle dile
getirir:
"Başımı koyduğum her yerde secde ettiğim O'dur. Attı yönde ve altı
cihet dışında Mâbud O'dur. Boğ, bülbül, semâ ve sevgili.. Hepsi
bahane, maksat daima O'dur." İşte Mevlâna'daki âşk ve sevgili..
Çünkü o, herkesi seviyor, herkesi kabul ediyordu. Onca insanlar ceset
ve kalıp itibariyle çok, fakat maya ve ruh bakımından tekli. Bir
rubaisinde "Yine gel, yine gel.. Her kim olursan ol. yine gel.. İster
kâfir ol, ister mecûsi, ister putperest. İster yüz kerre bozmuş o!
tövbeni.." diyor ve ilâve ediyordu: "Umutsuzluk kapısı değil bu kapı.
Nasılsan öyle gel.." Bütün bir insanlığı çağırıyor, aydınlık, nurlu
kapısında, onlara gerçek yolu, Hak yolunu gösteriyordu.
Bu çağrıya uyanlar, onun etrafında kümeleşiyor. hidayet yolunu
seçiyorlardı. Bilgini, cahili, zengini, fakiri, köylüsü-kentlisi,
sultanından çobanına kadar Mevlâna'nın kapısında, ona uyanlar
arasındaydı. Bu ilâhî bir çağrıydı. Konya bir gönüller yurdu, âşıklar
kabesı olmuştu. Nitekim bu çağrı Mevlâna devrinde de, Mevlâna'dan
sonra da gönüllerde aksini bulmuş, onun mübarek türbesi, onu
sevenlerin bir sığınağı, zıya retgâhı olmuştu. Artık simdi Mevlâna
cağrılıyordu. Gecen yılların Mevlâna ihtifallerinde biz de Ona şöyle
sesleniyorduk artık: Gel. yine de gel. yine de...
Gel, cana can ver, imâna imân, Gel vuslatı hasretinden güç olan..
Dillerde senin adın. gönüllerde sen...
Umutsuzlara umut, çaresizlere çare sen.. Her yüzde sen, her yönde
sen.
Ey köpük köpük aşk olup coşan
Ey semâ semâ dökülen, taşan..
Gel.. Ölümsüzlük tahtından haber ver bize..
Bizi bizden al götür, O Mesnevi ummanına. O İlâhî aşk kervanına.
Ey yılları yıllara ulayıp aşan,
Ey nesillerden nesillere ulaşan..
Doyumsuz sevgine doymuyor ihvan.. Sulha, sükûna susamış cihan..
Yetiş imdada aman ey büyük dost.. Ey koca Sultan. Bir kerre değil
asla, bin kerre gel. Yine de gel, yine de gel, yine gel.

evrem88 02-11-2009 05:23 PM

Cevap : Mevlanada Aşk
 
okuduğuda çok mutlu oldum gerçekten paylaştığınız için sizede teşekkür ederim=))


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.