ForumSinsi - 2006 Yılından Beri - Sanal Ortamda Dikkat!

SANAL ZİNA!!!!!!
İnternet ortamında unutturulmaya çalışılan hayâ, ar, namus ve utanma duygularını hiçe sayıp zinayı bir eğlence olarak kabul ettirmeye çalışan zihniyete karşı, unutturulan bu kavramların önemi üzerine durmak gerekiyor.
İnternet çağında karşımıza çıkan chat (sanal sohbet) alışkanlığı çağdaş bir zina yöntemi haline gelmiştir.

"İşlenen her suç bulunduğu cemiyete yapılan bir darbedir" anlayışı ile chat ortamında mahremiyet kavramının rafa kaldırılması ve bunun sonucunda zinayı ve fuhşu özendirici sohbetler bilgisayar kullanıcılarını günaha sürüklemektedir.

İslâmî hayat nizamında hiç yakışmayan sohbetler ve bu sohbetlerin arkasından gelişen ilişkiler. Muvahhid mü'min Müslüman'ın şahsiyeti ile kesinlikle uyuşmamaktadır.
Şüphesiz, Müslüman bir şahsiyet teknolojinin iyi (yararlı) yönlerini almasını, kötü (zararlı) yönlerinden uzak durmasını iyi bilendir.

Oysa chat odalarında süren sohbetler ister istemez insanların kendi mahremiyet alanlarına kayarak durumu içinden çıkılmaz bir hâle sokmaktadır. Özellikle mü' min bir hanım, tanımadığı kişilerle sanal ortamda hiçbir şekilde diyaloğa geçmemelidir. Eğer teknolojinin faydalı yönlerinden yararlanmak istiyorsa hayâ, ar, namus, mahremiyet ve utanma duygularını aklından çıkartmamalı insan fıtratına aykırı düşecek kelimeler kullanmamaları ve bir Müslüman'a yakışır şekilde hareket etmesini de bilmelidir.

Gerçekte ise chat ortamlarında sohbetler uzadıkça saydığımız bu kavramlar teker teker rafa kaldırılmaya, unutulmaya başlanır daha da ileri giderek yazışmaların ardından fotoğraflar, görüntülü konuşmalar önü alınamayan bir uçuruma sürüklenmenin habercisi olmaya başlamaktadır. Bundan sonra, artık kıtaların, ülkelerin, şehirlerin, ilçelerin hiçbir önemi yoktur. Çılgınca yapılan işler birbiri ardına gelir.
Gazetelerde sık sık karşımıza çıkan haberler bunu kanıtlamaktadır.

Forum siteleri, chat odaları Müslüman hanımların bile uğrak yeri olmuş durumda. Sabahtan akşama kadar orada sohbet edenler mi dersiniz, mahremiyeti unutup kendi özel hayatından, ailesinden bahsetmeleri mi dersiniz... Hiç kimseye normal hayat şartlarında anlatılmayan konuları hiç tanımadığı hem de karşı cinsten birisine bahsetmesi mi? Hayâ, ar, namus, mahremiyet kavramları işte böyle unutuluyor.
Eğer bu chat odaları ve forum siteleri olmasa hayatta hiçbir kaide ile karşı cinse söyleyemeyeceği, soramayacağı soruları böyle ortamlarda sorarak utanma duygusunu, ar duygusunu ayaklar altına alarak chat zinası yapmaya kalkışamazlardı. Sanırım, utanma duygusunun kadınlardan bu kadar kolay sökülüp alınacağını kendilerini çağdaş diye tanıtan kimseler bile önceden düşünmemiştir.
Yavaş yavaş açılma, çıplaklaşma hepsi insanlardaki utanma duygusunu yenmek içindi. Her iki cinsin istediği şekilde birbirleri ile sohbet etmesini sağlamanın sonucudur. Bunu yüz yüze yapamadılar ama sanal ortamda daha iyisini yapıyorlar ve bu tür sanal sohbetler sanalda kalmıyor kıtalar dinlemiyor kilometreler vız geliyor tırıs gidiyor, ahlaki çöküntü hızla yayılıyor.

Gerçek şu ki internet hızla yaygınlaşıyor. Şu anda aslında etkisi büyük olacak bir sürecin başlangıcındayız. İnternet her eve girmedi diyebiliriz fakat yakında TV gibi girmediği ev kalmayacak gözüküyor. Yaşadığımız ve kısaca değindiğim olayların kaç katı olay tekrar tekrar yaşanacak kim bilir?
İnternetin sebep olduğu önüne geçemeyeceğimiz sorunlarla karşılaşmamız an meselesi.

Peki, ne yapmak gerekir?

Öncelikle ailemizden başlayacağız.
Evimizde internet varsa çocuklarımızın girdiği internet sitelerine, orada kimlerle sohbet ettiklerine dikkat edeceğiz.
Şunu da unutmamak gerekir ki ev halkına ve çevremizdeki diğer insanlara, internet ortamındaki aşırılıkların belli bir zamandan sonra önüne geçilemeyeceğini güzel bir üslûp ile anlatıp tehlikeyi önceden haber vermek üzerimizdeki bir sorumluluktur.
Kısacası internetin zararları üzerinde dikkatle durmalıyız. Nasıl ki bilgisayarlar her gün anti virüs programını günceller, çocuklarımız ve aile bireylerine de daima uyarılarda bulunarak tehlikenin farkında olmalarını sağlamalıyız.

Hüseyin KULAOĞLU