![]() |
Mecaz Nedir?-Mecazlar Kaça Ayrılır?
Mecaz Nedir?-Mecazlar Kaça Ayrılır? Mecaz. yol. geçecek yer. gerçeğin zıddı gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise sözün. sözcüğün asıl anlamıyla değil. benzerlikler kurma yoluyla başka anlamlarda kullanılmasıdır. Kaç tür mecaz vardır? Mecazlar başlıca altı alt bölüme ayrılır : 1. Benzetme (Teşbih) Sözcük anlamı : Benzetme.Terim anlamı : Aralarında bazı özellikleri açısından ilgi kurulabilen iki unsurdan benzerlik bakımından güçsüz olanı güçlü niteliklere ve özelliklere sahip olan diğer unsura benzetmektir. Benzetme (teşbih) sanatı dört benzetme unsurundan oluşur : Benzetilen : Aralarında benzerlik kurulan unsurlardan özelliği ve niteliği bakımından zayıf olun unsur. Kendisine benzetilen : Benzerlik kurulan unsurlardan nitelik ve özelliği bakımından üstün. güçlü olduğu için kendisine benzetme yapılan unsur. Benzetme yönü : Benzerlik kurulan unsurlar arasındaki benzeşme ilgisi ve yönüdür. Benzetme edatı : Unsurlar arasında benzerlik ilgisi kuran edat ya da edat görevini yüklenmiş sözcükler. ekler. Bunların başlıcaları şunlardır : gibi. bigi. tek. andırır. benzer. niteki. nitekim. sanki. çü. çün. mânend. gûyâ. gûne. gûnâ. sıfat. misâl. misl. kadar. -veş. âsâ. -vâr. âdetâ. nisbet. meğer ki. tıpkı. Bu dört unsurundan birinin ya da birkaçının yer alıp almamasına göre benzetme üçe ayrılır : 1.1. Ayrıntılı Benzetme Her dört unsurun da bulunduğu benzetme. Örnek : Aktı gönlüm su gibi sen serv-i dil-cûdan yana Sen de mâyil ol revân ey serv akar sudan yana Zâtî (Gönlüm. su gibi gönlü çeken servi boylu sen sevgiliden yana aktı. Ey servi boylu güzel. sen de akar sudan yana akmaya eğilimli ol.) Benzetilen : gönül Kendisine benzetilen : su Benzetme edatı : gibi Benzetme yönü: Suyun akmasıile sevenin sevilene eğilim. ilgi göstermesi. ona doğru yönelmesi. arasındaki ilişki. 1.2. Kısaltılmış Benzetme Teşbihin dört unsurundan benzetme yönünün söylenmediği benzetme. Örnek : Âb-gîne içinde mey gibidir Leb-i la'lin hayâli dilde müdâm Bâkî (Devamlıolarak gönülde kırmızıdudağının hayali billûr kadeh içindeki şarap gibidir.) Benzetilen : leb-i la'l Kendisine benzetilen : mey Benzetme edatı : gibi Benzetme yönü belirtilmemiş. Aşıkın gönlünde sevgilinin kırmızıdudağının hayali. düşüncesi. tasavvuru. kırmızılığından ve zevk vericiliğinden dolayı billûr kadeh içindeki şaraba benzetilir. 1.3. Pekiştirilmiş Benzetme Benzetme edatına yer verilmeyen benzetme. Örnek: Aşk bir şem-i ilâhîdir benem pervânesi Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi Hayâlî (Aşk. ilahî bir mumdur. Onun etrafında dönen pervanesi. kelebeği de benim. Şevk bir zincirdir. gönlüm de onun delisidir.) Burada aşk ilâhî bir muma . şevk de zincire benzetilmiş; ancak benzetme edatıkullanılmamıştır. 1.4. Uz Benzetme (Teşbih-i Beliğ) Yalnız benzetilen ve kendisine benzetilen unsurlarıyla yapılan. benzetme edatı ve benzetme yönüne yer verilmeyen benzetme. Örnek : Göz yaşı encümünü reh-ber edinmezse eğer Şeb-i gamda eremez âşık-ı güm-râh sana Necâtî (Yolunu şaşırmış âşık. eğer gözyaşı yıldızlarını kılavuz edinmezse. gam gecesinde sana ulaşamaz.) Benzetilen : gözyaşı Kendisine benzetilen : encüm (yıldızlar) 1.5. Yaygın Benzetme Benzetilenle kendisine benzetilen arasındaki birden fazla özelliğin anlatıldığı benzetme. Benzetilen ile kendisine benzetilen arasındaki benzerlikler aktarıldıktan sonra. temel benzerlik unsuru belirtilir. Örnek : Nevha I Feminin rengi aks edip tenine Yeni açmış güle misâl olmuş İn'itâfile bak ne âl olmuş. Serv-i sîmin safâlı gerdenine O letâfetle ol nihâl-i revân Giriyor göz yumunca rüyâma. Benziyor. aynı kendi hülyâma Bu tasavvur dokundu sevdâma. Âh böyle gezer mi hiç cânân ?... Gül değil arkasında kanlı kefen... Sen misin. sen misin garîb vatan?... (Namık Kemal - Vâveylâ) (Ağzının rengi tenine yansıyıp yeni açmış güle benzemiş. Gümüş servinin safalı boynuna dönüp bir bak. ne kırmızıolmuş. O güzellikle su gibi akıp giden o fidan. gözümü yumunca rüyama giriyor. Aynı kendi hülyama benziyor. Bu düşünce sevdama dokundu. Ah. sevgili hiç böyle gezer mi ? Gül değil arkasında. kanlı kefen sen misin. sen misin garip vatan?) Bu metinde "vatan" bir sevgiliye benzetilmiş. Şair vatana âşık oluşunu bir kadına âşık olmayla özdeşleştiriyor. Sevilen kadınla vatan arasında benzerlikler kurup. sonunda da benzetilen unsur olan "vatan"ı belirtiyor. 2. İğretileme (İstiare) Sözcük anlamı: Ödünç. iğreti alma. Terim anlamı: Bir sözcüğün anlamınıgeçici olarak başka bir sözcük hakkında kullanma. Bir şeyi gerçek anlamının dışında bazıbakımlardan benzerlik kurulan başka bir şeyin ismiyle belirtmektir. İstiarede söz. kendi gerçek anlamının dışında kullanılır ve benzetme amacı güdülür. İstiare sanatı. benzetilen ile kendisine benzetilen unsurlarından sadece birinin belirtilmesiyle yapılır ve ikiye ayrılır: 2.1. Açık İğretileme (Açık İstiare) Kendisine benzetilen unsuruyla yapılan iğretileme. Örnek : Aceb ne bezmde şeb-zindedâr-ı sohbet idin Henüz nergis-i mestinde bûy-ı hâb kokar. Nedim (Acaba hangi dost meclisinde sabaha kadar sohbet ettin. Nergis[e benzeyen mahmur. sarhoş gözün]den hâlâ uyku kokusu geliyor ) Burada "nergis" ile "göz" kastedilmiştir. Benzetilen "göz" söylenmemiş kendisine benzetilen unsur olan "nergis" doğrudan göz anlamında kullanılmıştır. Beyitte geçen "kokar" kelimesiyle de nergisin asıl anlamı arasında ilişki vardır. 2.2. Kapalı İğretileme (Kapalı İstiare) Sadece benzetilen unsuruyla yapılan iğretileme. Örnek : Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bâkî (Bahçenin ağaçları tecrit hırkasına girdiler. tüm varlıklardan sıyrıldılar. Sonbahar rüzgârı. çimenlikte. bahçede çınardan el aldı.) Burada sonbaharda yapraklarını döken ağaçlar. dünya varlıklarından sıyrılan mutasavvıflara benzetilmiş. Benzetilen unsur olan ağaç belirtilmiş. ancak kendisine benzetilen unsur olan mutasavvıf söylenmemiştir. 2.3. Mecaz-ı Mürsel Bir sözü. gerçek anlamından başka bir anlamda ve benzetme amacı gözetmeden kullanma. Bu sanatta sözün kendi gerçek anlamının dışında olmasına ve gerçek anlamının düşünülmesine engel bir şey bulunmasına dikkat edilir. Mecâz-ı mürsel sanatı genellikle şu yollarla yapılır : Parça belirtilerek bütün. bütün belirtilerek parça ; durum söylenerek yer. yer belirtilerek durum ; sebep söylenerek sebep olan şey . sebep olan şey belirtilerek sebep ; genel vurgulanarak özel. özel vurgulanarak genel kastedilir. Örnek : Aldın hezâr büt-gedeyi mescid eyledin Nâkûs yerlerinde okuttun ezânları Bâkî (Binlerce puthaneyi alıp mescide dönüştürdün. Çan yerlerinde ezanları okuttun.) Burada parça-bütün ilişkisi bağlamında. "nâkûs" parçasıyla Hristiyanlık dini ; "ezan" parçasıyla da İslâm dini vurgulanmak istenmiştir. 2.4. Kinaye Asıl maksadı dolaylı va kapalı bir şekilde ifade eden söze denir. Sözün gerçek anlamı kastedilmiş olabilir; ancak asıl amaç mecazlı anlamı vermektir. Söz hem gerçek hem de mecazî anlamıyla birlikte kullanılır. Türkçedeki deyimler genellikle kinayeli sözlerdir. Örnek : Gönlüm gibi ey nâme gidip yârda kaldın Baş üzre yerin var ham-ı destârda kaldın Nâilî-i Kadîm (Ey mektup. gönlüm gibi gidip sevgilide kaldın. Başüzre yerin. var sarığın büklümlerinde. kıvrımlarında kaldın) Burada mektubun sarığın kıvrımları arasında kalması gerçek anlamıdır. Onun baş üzre yeri olmasıda hem gerçek anlamıyladır. hem de saygıgördüğünü ifade eder. 2.5. Tariz Sözcük anlamı: Dokundurma. dokunaklısöz söyleme. sataşma. ilişme. taşlama. Terim anlamı : Sözün gerçek ya da mecazlı anlamıyla kullanılmayıp. tamamen bunların zıddı bir anlamın kastedilmesidir. Amaç. sözü ters anlamıyla kullanmaktır. Bu sanat iğnelemek. alaya almak ve taşlamak için kullanılır. Örnek : Ters Öğüt Destanı Bir yetim görünce döktür dişini Bozmağa çabala halkın işini Günde yüz adamın vur kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Huzûrî Şair burada aslında söylediklerinin tam tersini kastetmektedir ve bu türlü davrananları taşlamaktadır. 2.6. Kişileştirme (Teşhis ve İntak) Teşhis "kişileştirme". intak "konuşturma" demektir. İnsanın dışındaki canlıları. hayvanları. bitkileri ve cansız varlıkları insan gibi düşündürüp konuşturmaya. insan gibi davrandırmaya. kişileştirme ya da teşhis ve intak sanatı denir. Bu sanata en çok masallarda. özellikle hayvan masallarında rastlanır. Örnek : Hârdur tahrîk-i bâd ile libâsın çâk eden Yoktur ey hâce güle hergiz ziyânı bülbülün Zâtî (Elbisesini rüzgârın tahrikiyle yırtan dikendir ey hoca. bülbülün güle asla zararı yoktur.) Burada gül. bülbül ve diken kişileştirilmiştir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.