![]() |
Dille İlgili Deyimler
Dille İlgili Deyimler *Ağzı dili tutulmak 1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak. hayranlık duymak: “Kızları gördün. ağzın dilin tutuldu gayri.” -N. Cumalı. *Ağzı var dili yok 1) “pek sessiz. kendi hâlinde” anlamında kullanılan bir söz: “Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?” -B. Felek. 2) “konuşamayan. derdini anlatamayan” anlamında kullanılan bir söz: “Hey zavallı balık. diyor. ağzın var dilin yok.” -S. F. Abasıyanık. *(birinde) dil bir karış Saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz. *(birine) dil çıkarmak Alay etmek. eğlenmek. *(birinin) ağzını dilini bağlamak Birini konuşamaz duruma getirmek: “O şıllık basmış büyüyü. adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.” -R. N. Güntekin. *(birinin) diline düşmek Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: “Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum.” -P. Safa. *Dil ağız vermemek Ağız dil vermemek: “Çocuk. hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.” -R. N. Güntekin. *Dil (diller) dökmek Kandırmak. inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek: “Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü.” -O. C. Kaygılı. *Dil otu yemek Çok konuşmak: “Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -Dil otu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki…” -R. N. Güntekin. *Dil tutmak esk. sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak. *Dil uzatmak Bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: “Başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun. dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın…” -T. Halman. *Dilden düşmez olmak Herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak: “Kapsamı iyice belirtilmeyen. gerektiği gibi tanımlanmayan sanat sözü. dillerden düşmez oldu.” -S. Hilav. *Dilden düşürmemek Sürekli tekrar etmek. *Dile (dillere) düşmek Hakkında dedikodu yapılmak: “Yâr adını desem olmaz / Düşer dillere dillere” -Erzurumlu Emrah. *Dile dolamak Bir şeyi veya konuyu sık sık tekrar etmek. *Dile gelmek 1) dile düşmek; 2) konuşma kudreti. yeteneği. olmayan varlık konuşmak. dillenmek. lisana gelmek: “Günlerce elin. dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı.” -L. Tekin. *Dile getirmek 1) konuşturmak: “Yıllar yılı. bu amaçları devlet adamlarımız. basınımız. sanat âlemimiz dile getirip durmuştur.” -T. Halman. 2) belirtmek. anlatmak. açıklamak. ifade etmek: “Kendi kendime. adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir.” -S. Birsel. *Dile vermek Gizli tutulması gereken bir şeyi açığa vurmak. duyurmak. yaymak. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.