ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Cemel Siffin Ve Kerbela Vakalari (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=568531)

Prof. Dr. Sinsi 08-24-2012 03:49 PM

Cemel Siffin Ve Kerbela Vakalari
 

CEMEL VE SIFFIN VAKALARI

Alevîlerin ehlisünnetten kopuş aşamasında öncelikli olarak, Hz. Ali'nin Peygamberimizin irtihalinden sonra halife seçilmemesi, devamında ise, Hz. Osman'ın katillerinin bulunması hususunda beliren görüş ayrılıkları ve bazı ileri gelen zatların Hz. Ali'ye biat etmemesi neticesinde meydana gelen Cemel ve Sıffin vakaları ve en sonki kırılma noktası olarak da Kerbela hâdisesi gösterilir. Ayrı ve geniş bir yer ayıracağımız Kerbela vakasından önce meselemizin anlaşılması açısından öncelikli olarak Cemel ve Sıffin vakalarına çok kısa fakat anlaşılır olarak değinmekte yarar var.
Hz. Osman'ın katillerinin bulunması hususunda Talha ve Zübeyr gibi daha önce Hz. Aliye biat eden zatlar, Hz. Osman'ın hilafet merkezi Medine'de şehit edilişinden hemen önce Mekke'ye gitmiş olan Hz. Aişe'ye ulaşarak öncelikli olarak Hz. Osman'ın katilleri hakkında tahkikat yapılması hususunda Hz. Ali'den bir netice istemesini rica etmişlerdi. O da içinde ashabın ileri gelenlerinin de bulunduğu değişik katılımlarla iki bin kişiye yakın bir grup ile harekete geçmişti. Maksat Hz Ali ile görüşüp katilleri istemek, İslâm âleminde sükûneti temin etmekti. Oysa bu hareket ve ardından gelişen olaylar Hz Ali'ye:
"Aişe ordu topladı seninle savaşa geliyor." şeklinde ulaştırılarak bununla, güzide şahsiyetlerle dolu iki tarafın birbirini kırması İslâm âleminde ilk iç savaş çıkartılması amaçlanmıştı. Haveb denilen yerden geçerken gece vakti havlayan köpekleri duyan Hz Aişe Peygamberimizin zevcelerine hitaben "Haveb'in kelbleri hanginize havlayacak." hadisini hatırlamış ve hiç hoş olmayan hadiselerin cereyan edeceğini düşünerek geri dönmek istemiş olmasına rağmen onu bu harekete itenler buna mani olarak yoluna devam etmesinin daha hayırlı olacağını telkin etmişlerdi. Devamında Hz. Ali ile görüşmeler başlamış, müzakerelerde muvaffakiyete erişilmiş, sükûnet hâsıl olduktan sonra halifenin katillerinin icabına bakılacağı kararlaştırılmış bir aşamada iken gece vakti ansızın ne olduğu anlaşılmadan iki taraftan bir kısım süvariler ileri atılarak savaşa tutuşmuşlar ve iki ordu birbirine girmişti. Böylece Cemel hadisesi vuku bulmuştur. Cemel denmesinin sebebi ise, savaş genelde Hz Aişe'nin devesinin etrafında meydana gelmesinden dolayıdır. Münafıklar Hz Aişe'yi hedef almışlar; fakat Hz. Ali ile Hz. Aişe tarafları karşılıklı savaşta olmalarına rağmen Hz Ali, Hz. Aişe'yi korumuş, savaş neticesinde ise korumalar tayin edip yeni bir deve vererek emniyet içinde Medine'ye göndermiştir. Hz Aişe tarafından Hz Ali'nin halifeliği tanınmıştır.
Akabinde Hz Osman'ın tayin ettiği Şam valisi Hz. Muaviye'nin ilk etapta Hz. Ali'nin halifeliğini tanımamasını fırsat bilen nifakçılar, Hz. Ali ile Hz. Muaviye arasında değişik haberleşmelere vesile olmuş ve nihayet Sıffin denen yerde iki İslâm ordusu karşılaşmış, bir tarafta peygamberimizin büyüttüğü amca oğlu, Allah'ın aslanı Hz. Ali, diğer tarafta Peygamberimizin damadı, vahiy katibi Hz. Muaviye… Ne üzüntü verici bir ayrılık!.. Görüşmeler başlıyor; fakat Cemel'de vuku bulan şey burada da meydana geliyor. Barış ve sükûnet olacağını huzurun geri geleceğini kavrayan Abdullah b. Sebe ve adamları bir anda savaşı başlatıyorlar ve iki büyük İslâm ordusu savaşa tutuşuyor. Sonuç; İslâm kaynakları ışığında baktığımızda kırk bini Hz Muaviye'nin, yirmi beş bini Hz Ali'nin ordusundan olmak üzere en az altmış beş bin şehit…
Daha fazla kan dökülmesine mani olmak isteyen iki İslâm kumandanı ve ashabın ileri gelenleri sulh istemiş, ardından sulh görüşmeleri başlamış; fakat hakem olayında Hz. Ali ve taraftarlarının mağdur olması münasebetiyle bu anlaşmaya itiraz eden beş bine yakın bir grup "elHükmü lillah" diyerek Hz. Ali'nin ordusundan ayrılmış ki bunlara "Harici" denilmiştir. Bunlar Harûra dağına çekilmişler ve Müslümanlara çok eziyet vermişlerdir. Hz. Ali'yi küfürle itham etmişlerdir. Daha sonra Hz. Ali'nin katili de Hariciler olmuştur. Haricileri bir başka yazıda ayrıntılarıyla anlatacağız. Fakat gerek Hz. Osman döneminin gerekse Cemel ve Sıffin vakalarının daha geniş kapsamlı olarak öğrenilebilmesi bakımından hepsi başlı başına birer mevzu olarak işlenmelidir. Oysa ben burada meselemizle bağlantısı bulunan olayları fazlasıyla yüzeysel olarak ele almış bulunmaktayım. Yalnız şunu belirtmeliyim ki, bütün bu olaylar İslâm dünyasına Peygamberimizin ışığı doğrultusunda yeni bir nizam ve intizam vermeye çalışan, küçüklüğünden beri Peygamberimizin yanında olup ilk iman edenlerden biri ve Peygamberimizin amcasının oğlu ve damadı olan, Allah'ın aslanı nişanını ve Resûlullah Efendimizden "Ben ilmin şehriyim, Ali ise o şehrin kapısıdır." övgüsünü ve cennetle müjdelenmek şerefini almış olan Hz. Ali döneminde vuku bulması, sonrasında ise, onun adına izafe edilerek yeni bir akım başlatılması, o büyük insan adına bizi tarifi imkânsız bir teessüre sürüklüyor.



KERBELA VAKASI

Kerbela hâdisesini Cemel ve Sıffin'den ayrı olarak biraz daha genişçe ele almak istiyorum; çünkü bu vaka Hz. Ali'nin vefatından bir müddet sonra meydana gelmiş ve bu savaş başlangıçta genel olarak baktığımızda siyasî bir hareket olan Şiiliğin iyiden iyiye ehlisünnetten kopmasına ve akabinde ise, zaten var olan bazı inanışların da tetiklemesiyle tamamen apayrı bir inançlar manzumesine dönüşmesine önemli bir yer teşkil etmiştir. Anlaşılacağı üzerine Kerbela Savaşı tam bir kırılma noktası olmuştur.
Hz. Muaviye hicretin 60. senesi Recep ayında vefat edince o esnada Şam'ın Hayriyyun köyünde bulunan oğlu Yezid hemen Şam'a gelerek halktan ve daha önce veliaht tayin edildiği bildirilen bütün valiler ve belde halklarından biat almış ve halife olmuştu. Yalnızca Medine'de umumi biat temin edilememişti. Biat etmeyenlerin başını ise Hz. Hüseyin, İbn Zübeyr ve İbn Ömer çekiyordu. Bunların biat etmeyişleri bir kısım iç karışıklıklar çıkarmış, sonrasında ise, biattan kaçınmak amacıyla Hz. Hüseyin bazı yakınlarıyla birlikte gizlice Medine'den Mekke'ye gitmişlerdi. Fakat ortalık yatışmış bir hâlde iken Kûfe halkı Hz. Hüseyin'e defalarca yazdıkları mektuplarla onu halife yapmak, kendisine biat etmek üzere şehirlerine davet etmişlerdi. Bu ısrarlar üzerine Hz. Hüseyin Kûfe'ye, önce amcasının oğlu Müslim'i yollamış, Müslim yaklaşık otuz bin kadar kişinin biatini alarak Hz. Hüseyin'e müspet haberler göndermiştir. Fakat bu hâdiseler üzerine bazı Kûfe halkı mevcut valinin vazifesini ifa edemediğini bildirmiş, Yezid de Numan'ı azlederek yerine Basra valisi Ubeydullah'ı tayin etmişti. Yeni vali olaylara hemen el koymuş Kûfe'de Müslim'in başlattığı hareketi dağıtmış ve Müslim'i de idam ettirmiştir. Fakat bu sırada Hz. Hüseyin Kûfe'ye doğru yola çıkmış bulunmakta idi. Oysa Abdullah b. Abbas ve İbn Ömer gibi zatlar kendisine Kûfe'ye gitmemesini, zira Kûfe halkının itimatsız olduğunu söylemişlerse de onu kararından vazgeçirememişlerdir. Daha sonra Hz. Hüseyin'i de yalnız bırakacak olan Kûfeliler, Müslim'in şehit edilmesinde de onu korumakta zayıf davrandıkları ve yalnız bıraktıkları görülür. Yalnız tarih kitapları geçmiş dönemde Cemel hâdisesi vuku bulmadan önce Haveb'den geri dönmek istediği hâlde onun geri dönmesine mani olarak İslâm orduları arasındaki ilk savaşın meydana gelmesine sebep olan Zübeyr gibi oğlu Abdullah b. Zübeyir'in de Hz. Hüseyin'i Kûfe'ye gitmeye teşvik ettiğini rivayet eder.
Hz. Hüseyin hac farizasını yapıp, hicri 60 yılında Zilhicce ayının 8. gününde rivayete göre yanında on sekiz kişi ehlibeytinden, otuzu ashabtan olmak üzere altmış kişilik arkadaş grubu ve yanına katılan bazı bedevî Araplar ile yola çıkmıştı. Yolda kendisine yine dönmesi yolunda telkinler yapılmışsa da kararından vazgeçmemiştir. Yolda kendisine rastladığı Arap edebiyatının ünlü şairi Ferezdak:
"Ey Hüseyin! Halkın kalbi seninle kılıçları ise, Emevîlerledir, hüküm ise Allah'ındır." diyerek o da dolaylı yolla Hz Hüseyin'i ikaz etmiştir. Yolda kendisine daha önce Kûfe'ye gönderdiği amcaoğlu Müslim'in şehadeti ve Kûfe halkının Emevî valisinin emrine girdiği haberi ulaşınca, kendisiyle beraber Kûfe yoluna düşenlerden isteyenlerin dönebileceğini söylemiş, bunun üzerine etraftan katılan cemiyetler ayrılmış ve kendi aile fertleri ve yakın arkadaşları ile kalmıştır. Hz. Hüseyin'in ehlibeytin çoğu yanında olduğu hâlde yoluna devam etmesi, Hicaz'ın ileri gelenlerini, bütün neslin yok olacağı hususunda telaşlandırmış; fakat Hz. Hüseyin yalnızca kendisinin bildiği sırlara mebni olarak yoluna devam etmiştir. Hüseyin'in hâlâ Kûfe'ye doğru geldiğini duyan Vali Ubeydullah b. Ziyad öncü ikaz birlikleri gönderip görüşmeler yaptırmış, bunun üzerine Hüseyin Kerbela denilen sudan mahrum bir yerde konaklamıştı. Ne garip bir hâldi ki, Hz. Ali de Sıffin'e giderken yine oğlu Hüseyin de yanında olduğu hâlde ordusuyla Kerbela'da konaklamıştı. Kerbela'da sıkıntılı günlerin yanında iki taraf arasında görüşmeler devam ediyor ve sulh ile neticelenmesine yaklaşılmışken daha önce Hz Ali'nin ordusunda ehlibeyt dâvası güderek Emevîlere karşı savaşmış olan Şimr b. Zülcevşan isimli şahıs, bu sefer Emevî valisine, "Hüseyin, eline düşmüşken, onu ortadan kaldırmalısın." diyordu. Hatta valinin Hz. Hüseyin'e karşı öncü ikaz birliği olarak gönderdiği ordunun kumandanı olan Ömer b. Sa'd'ın Hüseyin'le görüştüğünü söyleyerek ortalığı karıştırmış ve ıslah yolunda olan meselenin bir anda alevlenmesine yol açmıştı. Hakkında çıkan bu fitne üzerine Ömer b. Sa'd zor durumda kalmış ve ipleri büyük bir kuvvetle yanına gelen Şimr'e kaptırmıştı.


KAYNAKÇA
1Usul'ulİsmailiyye ve'lFatımiyye ve'lKarmatıyye; Lebernard Luis
2İslâm Mezhepleri Tarihi, Prof. Muhammed Ebû Zehra
3Keşfu Esrari'lBatınıyye ve Ahbar'ul Karamıta, Malik elHamadi
4elFark Beyne'lFırak, Abdülkadir elBağdadî
5elMilel ve'nNihal, Ebu'lFeth eşŞehristanî
6elHarekatu'lBatınıyye fi'lalem elİslâmî
7İslâm Bila Mezahib, Dr. Mustafa eşŞek'a
8İmam Zeyd, Prof. Muhammed Ebû Zehra
9Hz. Âdem'den Bugüne İslâm Tarihi, Mahmud Şakir
10İslâm Tarihi, M. Asım Köksal
11İslâm Tarihi, Osmanlı Yayınevi
12İslâm Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
13Temel Britanica; Ana ve Encyclopaedia Brıtannıca Inc. ortak yayını
14Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Interpress Basın ve Yayıncılık
15Rehber Ansiklopedisi, İhlas Yayınları
16Doğru Yolun Sapık Kolları, N.Fazıl Kısakürek
17Tarih Düşünce Dergisi
18Atlas Dergisi
19Kanlı Gömlek, Ömer Rıza Doğrul

Not: Beyan dergisinden alintidir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.