![]() |
Barakın Alaylı Ozanı Derviş Hüseyin !
Barakın Alaylı Ozanı Derviş Hüseyin ! Barakın ünlü ozanlarından Derviş lakaplı Hüseyin Yıldırım, Ezo Gelin türküsünü söyleyerek, yürekleri dağlattı. 71 yaşındaki Derviş lakaplı Hüseyin Yıldırım, ilkokula dahi gitmeden halk ozanlığanı öğrenerek, söylediği güzel barak türküleriyle halkın sevilen ozanı oldu. Ancak, ozan Hüseyinin oğulları Barak türkülerini değilde, Popçu Tarkanın hayranları. Bugün Yaşayan Tarih Programını bir bahçede yapıyoruz. Şehirden biraz uzakta GASKİ Tesislerinin arkasında Barak türküleriyle de daha önce OLAYda program yapan Hüseyin Yıldırım namıdiğer Derviş Hüseyin ile birlikteyiz. Bulunduğumuz mekan ise ÇETOnun yeri. N.S. Sevgi Hüseyin Derviş. Daha önceleri de OLAY Televizyonunda merhum Vahittin Bozgeyikle güzel programlar sunmuştunuz. Burada, Vahittin Bozgeyiki rahmetle anarken, özgeçmişinizi okurlarımıza açıklarsanız mutlu olurum. D.H. Evet Nuri Bey, 1937 yılında Nizipin Karep yeni ismi Gökçeli Köyünde dünyaya geldim. Saza söze 1952 yıllarında başladım. İlkokulu dahi tamamlamadım. Bizden önceki ağabeylerimiz, barak havalarını okurken onları can kulağıyla dinler, sese ve saza hayran kalırdım. O yıllarda Merhum Enver Koçak avlanmaya gelirdi. Çünkü, Koçakla gelen misafirler de av meraklısıydı. Haydar Mehmet ve Ökkeş Fermenoğlu isimli abilerimiz saz çalıp türkü söylerlerdi. Gelen misafirler de bu saz çalıp türkü söyleyenlere ilgi gösterirlerdi. Ben o zaman 12 – 13 yaşlarındayken bu itibardan esinlendim, etkilendim. Yani bende o zaman hem çalacağım, hem de söyleyeceğim. Barak odalarında çalıp söyleyenler nasıl itibar görüyorlarsa, bana da gösterirler diye saza söze merak sardım. Hiç kimseden ders almadan, kimseden yardım görmeden merakımı gidermeye başladım. N.S. Hüseyin bey kardeşim ilkokulu bitirmemenize rağmen saza söze ilginiz büyük olmuştur. Biraz da içiniz de cevher varki sazı da sözü de öğrenmeye azmettiniz. Bu yalnız sazla sözlede olmuyor. Halk ozanı gibi söyleşiye ve konuşmaları da geçiyorsunuz. Genç bimağınızla türkü derlemeyi de ihmal etmediniz kanısındayım. Bu konulara da biraz değinirmisiniz. D.H. Nuri Bey, rahmetli Şıho Hanifi Ezo Gelinin ilk kocası. Bizden yaşlı olanlarla oda da çalar söylerlerdi. Ben bunların, ellerine bakar birşeyler öğrenmek için heveslenirdim. Eve gelince de onların yaptıklarını taklit ederek, çalışırdım. Saza söze böyle başladım. N.S. Saza söze başladınız da Hüseyin gardaş, çocuklarınız ne durumda. Çocuklardan türkülere merak saran var mı?. Bu saz söz konusu sizden sonra yürütecek meraklı çocuklarınız mevcut mu?. D.H. Çocuklarımın sayısı yedi. Beş kız iki oğlan sahibiyim. Çocuklarımın hepsini yuvadan uçurdum. Fakat iki oğlum benimle birlikte çalışmaktalar. Çocuklar çalışıyor ama ben markete gidip geliyor, vakti böyle geçiriyorum. Saz söz konusuna gelince de çocuklarım da hiç böyle bir heves yok. İki oğlum Tarkan müziğine hevesliler. Ne diyelim bugünkü Moda böyledir. Kız çocuklarım ise ev bark sahibi oldular. Torunlarımla mutlu bir hayat yaşamaktalar. N.S. Sizin adınız Hüseyin Yıldırım olarak biliniyor, fakat bütün tanıdık ve ahbaplar Derviş Hüseyin diye hitap etmekteler. Nedenini açıklarmısınız?. D.H. Nuri bey, Barakta 1945-46 yıllarından bu yana Barakın gelenek göreneklerini iyi bilirim. Mesela, Hacı Bekir Ömer, Hacı Bekir Hüseyin babalarının adı Hacı Bekir olduğundan dolayı baba ismiyle anılırlar. Benim pederin ismi Derviş olduğu için bana da Derviş Hüseyin demekteler. Barakta, babalarının adıyla söylenmek gelenek görenekleri devam ediyor. N.S. Derviş Hüseyin kardeşim. İlerden beri duyarız. Barakın sazı sözü bir yana, büyük bir kitle birazda bu konuya değinirseniz bizi ve okurlarımızı aydınlatmış olursunuz. D.H. Benim tahsilim yok. İlkokul diplomam dahi mevcut değil. Vereceğim bilgileri Barak odalarında duyduklarımı Kara Şıhlı aşiretinin ileri geleni şimdiki CHP il başkanı Hasan Öztürkmenin babası Fevzi Öztürkmen, Mizar köyünde Ezo Gelinin bestesini yazan Bekir Karaduman, Aşağı Ağca köyünde İdris Ağanın oğlu İdris Ahmet. Bunlar bu kültüre önem veren, bu kültürü yaşatan insanlardı. Biz onların cemaatinde sene de bir kere de olsa veya üç dört defa da olsa toplantılarda aydın fikirlerinden yararlanırdık. N.S. Barak Ovasının çok geniş olduğunu ve birbirlerine bağlı olmalarını yanında ortalama nüfusu hakkında da bize bir açıklama yaparmısınız?. D.H. Nuri bey kardeşim. Ben size Barakı şöyle tanımlayım. Gaziantepten Nizipe İpek Yolundan giderken Güreniz, Arıl, Batal, Miraz, Orul bunlar dere köyü sınıfına girer. Nizipten aşağı Birecik köprüsüne kadar. Birecik köprüsünden Fırat nehri, Karkamışa akar. Karkamışta sınır keser. Elbeyliye kadar. Elbeyliden havaalanı alt yanı, Oğuzelinin altından Zıramba köyünden İpek Yoluna çıkar. Bu arada kalan ovaya Barak Ovası denir. Burada, 200ün üzerinde köy var. Bu 200 köy Karkamış, Nizip, Oğuzeli ve kısmen Elbeyli ilçelerini kaplar. Burada ki 200 köyün yaşantısı gelenek görenekleri örf adetleri aynıdır. Bu gelenek görenekleri birlikte paylaşırlar. N.S. Hüseyin bey kardeşim. Sazın yanında kendinde huzurdasın. Sizlerden 2-3 barak havası türkülerini okursanız televizyon izleyicilerimiz memnun olacaklardır. D.H. Sayın başkanım. Barak havası mesela Hüseyin Ağam türküsü Barakla Gaziantep arasında özdeşmiştir. Oğlum Muhammedin de aynı şekilde özdeşleşti. Bu türkülerin içerisinde 2-3 sözcük sakız gibi çiğneniyor. Bunların içerisinde duyulmadık değimler var. Bunları o türküye kendileri ilave ediyorlar. Ben buna karşıyım. Ben şimdi Oğlum Muhammedimi ve Hüseyin Ağamı peş peşe OLAY televizyonu için aktarıyorum. Hüseyin Ağa kaçakçılıkta vurulmuştur. Yalnız ben şurada bir yanlışı düzeltmek için söyleyeceğim. Hüseyin Ağamı vurmuşlar diyor. Vurulduğu doğrudur. Hüseyin Ağa 23 – 24 yaşlarında peşinden de diyorlar ki 4 avratlı 23 yaşında 4 avratlı nasıl olur?. Bunlar uydurma ve yakıştırmadır. N.S. Derviş Hüseyin. Barak köyü olarak kaç haneden ibaret ne zaman kurulmuş ve tarihçesi nasıldır?. Bu konuya değinirmisiniz?. D.H. Tarihçesi 4. Murat Döneminde Orta Asyadan 84 bin ailenin göç edip gelindiği söyleniyor. Bu 84 bin hanenin ispatı Türküler içinde geçer. Orta Asyadan geldiğimiz zaten malumunuzdur. Burada, Beydilinin türküsünde derki 84 bin hane iskan olanda, nice kara günler gördü Beydili. Kadooğlu Yusuf Paşa göç ile verdi Beydili. Ergi çalar kalemi, ünü yaktı Beydilinin alemi. Yiğit çift oğludur, Hüseyin Çelebi. Çalhacımız Cafer olsun Beydili. 84 bin hane Orta Asyadan gelmiştir ama bunların hepsi Baraka gelmemiştir. Sivastan, Kırşehirden, Nevşehirden, Yozgatdan hatta bir bölümümüzde Yozgatda kalmıştır. Büyüklerimizden duyduğumuza göre Çapanoğlu kavami, Çapanoğlu aşireti diye ağırlıklı bir aile varmış. Örnek veriyorum. Bizim burada Konukoğlu, İncioğulları, Ocaklar, Barlaslar gibi aşiretler. Çapanoğullarının orada bir kavgaları olmuştu. Çapanoğlu tarafı ağır basıp, Türkmenleri Yozgatdaki paşa sürgün etmiştir. Onlarda Gülapa gelmişler. İskan edip oturmuşlar. O zaman gelenlerin içerisinde ağzı laf yapan ilmi söz söyleyen bir ozan İskan türküsünü orada söylemiştir. N.S. Derviş Hüseyinim. Barakta yaşadınız. Fakat Gaziantepi mesken tuttunuz. Anladığınız kadarıyla saza söze merak sardınız ama bunu bir meslek olarak düşünmediğini söylemiştiniz. Zevk için çalıp söylemekle yetindiniz. D.H. 1952 yılında başladım. Hayali ustalarımdı. Dediğim gibi köy odalarında çalanların eline bakardım. Onlardan esinlenerekten ufak tefek çalmaya başladım. Hiçbir zaman bunu ekmek parası karşılığında yapmadım. Bu bende bir hobidir. N.S. Hüseyin Ağa, benim duyduğum kadarıyla Döne türküsü var. Fakat ayrıca da bir Döne türküsü daha var. Bu Döne türküsü hakkında bilginiz var mı?. Bu konuda ne dersiniz?. D.H. Döne türküsü 2 tanedir. Biri Elifoğlu dönesi, Fırat Kenarında Elifoğlu diye bir köy var. O köyde 1955-56 yıllarında söylenmiş bir türküdür. O Döne Ezo Gelin gibi Suriyeye gitmiştir. Bu onun üzerine söylenmektedir. Elifoğlundan bindirdiler gelini, Karkamıştan aşırdılar yolunu Döne kızın 1500e galını hele sorun hali neder Dönenin Suriyeden de Arap gelmiştir Ayağında çizme gördüm Memur mu sandın, emanet makineyi Malı mı sandın. Huri kızlarından ayrıldın geldin. Hele sorun, hali nedir Dönenin Bu Elifoğlu dönesi. Birde ikinci Döne var ki o da Amık Dönesi. O yörede yaşanmış bir olaydır. Aslında Amık Azazeli türkülerinde bestelenir, Barakta ağıza girer. Bu Amık Dönesi dediğimizde yine büyüklerimizden duyduğumuza göre, bu türkünün içinde Mahmut Bey diye isim geçer. Mahmut Bey bir gün ava çıkar. Av dönüşünde sıradan bir eve tanrı misafiri olurlar. Dönede o evin kızıdır. Döne Mahmut Beyin gözüne çarpınca gönül bağlantısı başlar. Sesini çıkarmaz. Beraberindekilerle veda edip ayrılırlar. Aradan biraz zaman geçince Mahmut Beyin akrabaları görücü usulü ile Döneyi istemeye gelirler. Arada bir ekonomik mesele var. Soy sop meselesi var. O zaman Dönenin babası, dünür gelenlere hay hay der. Bunun üzerine Mahmut Bey der ki Bana bir liste verin. Ne istiyorsunuz?. Ne alalım. Başlık ne diliyorsunuz?. Gelin çeyizi ne olacaksa listeyi bana verin alıp getirelim. Halepde de düğün yaparız der. Mahmut Bey gittikten sonra köyün içinde bir dedikodu başlar. İleri geri sözler sarf edilir. Bir gece evlerinde kaldı. Ne oldu da bu kızı istemeye geldi diye türlü dedikodular üretilir. Akla hayale gelmeyen sözler söylenir. O zaman Dönenin ailesi bu dedikodular nedeniyle kızlarını öldürmeye karar verirler. Dışarda çalışanlar eve geldiklerinde sofrada şeker şerbeti yapar getirirler ekmekle ye diye. Döne tarladan geldikten sonra şeker şerbetini ekmeğiyle yer. O şerbetin bardağının içine bir parça zehir konulduğundan Dönenin haberi yoktur. Şeker şerbetini içer ve ahirete göçer. Mahmut Bey Avas göves çeyizleri hazırlar. Tüm istediklerini alır. O zaman telefon falan da yok. Mahmut Bey ailesiyle birlikte çeyizlerle köye gelir. Mahmut Bey, Dönenin zehirlenip öldürüldüğünü öğrenir, bunun üzerine Mahmut Bey şunları söyler. Güllerin deste deste, ben oldum derdinden hasta Şeker şerbet altın tasta, içmezmisin gelin Döne Zülüflerin tutam tutam, arasına güller katam Ben Dönesiz nasılm yatam, kalkmazmısın gelin Dönem Zehir bizden aşağı, belinde Halep kuşağı İkimize ser döşeği, sermezmisin gelin Döne Halepten geldi kınası, ağlar Dönenin anası Ağ ele Halep kınası, yakmazmızın gelin Dönem Pazarlıktan geldik şükür, dağıldı kalmadı fikir Bütün koza gümüş zehir, takınsana gelin Döne Darlıktan geldik yaza, düğünümüz kalsın düze Altın yüzük Gümüş koza, takınsana gelin Döne Arpalar orağa geldi, zülüfler tarağa geldi. Mahmut Bey konağa geldi, kalkmazmısın gelin Döne. İşte böyle biter Dönenin serüveni sevgili başkanım. Bir de şunu söyleyeyim. İki Garipin olduğunu biliyormusun sayın başkanım. Bunu da anlatayım size. Garip türkülerde derki; Gitme garip gitme, yollar çamurdur Bir de bu aşık Garipin Uruma gittiği yer var. Esası Rumeli Garipin Uruma gittiği yer Nuri Sesigüzel abimiz de buna Antepin yolları ufacık taş mı dedi. Şimdi Garip bu diyara gitmek ister. Sevgilisi senem bunu bırakmak istemiyor. Garip giderim der, senem bırakmam diye aralarında çekişme başlar. Türkülerle bunlar birbiriyle söyleşirler. Senem der ki, Urumun yolları ufacık taşlı Ağlatma Senemi gözleri yaşlı Urumda güzel çok olur Garip Hep kalem kaşlı Gadan alım Garip gitme Uruma Oranın güzelleri, çok olur O güzelleri görürsün, beni unutursun Orda eğlenir kalırsın, Ben seni bırakmak istemiyorum der, Garip ona cevap verir; Ağlama Senemim gider gelirim. Dünya güzel olsa seni bilirim. İster isen ben Halepte kalırım. Senem bu değişten tatmin olmaz.. Camilerde Garip çok olur member. Alinin kölesi Hz. Kamber. Üç bin evliya, yüz bin peygamber Onları seversen, git durma Garip Garip son olarak der ki; Gece pirimi rüyamda gördüm Hemen orda buldum derde çareyi Bu ellerinden çekti semaya Gösterdi gözüme Barü Hüdayı Garipin Uruma gittiği yerde burasıdır. N.S. Sevgili Dervişim. Barakta isim sahibi aşiretlerin çoğunluğundan bahsediliyor. Barak aşiretlerinde aklınızda olanları sayarmısınız? Çok merak ediyorum. D.H. 1960 yılında Baraktan Gaziantepe geldim ama Barakta çok aşiret var. Bunlardan bazılarını size sayabilirim. Pijanlı, Kurdili, Torun, Esseni, Türkmen Kara Kozak, Kara Keçili var. Ama kökten Türkmenlerdir. Bunlar böyle ayrılmışlardır. Kendi kendilerine birer oymak kurmuşlardır. Pijanlı demek Kürtlerdir. Pijanlı aşireti Kürt aşiretidir. Kürt aşiretinin içinde de Pijanlı aşireti en büyük potansiyele sahiptir. N.S. Derviş Hüseyinle sohbetimizi noktalarken, muhterem okurlarımıza sevgi ve saygılarımızı sunarız. Derviş Hüseyinin son sözleriyle söyleşimize son veriyoruz. D.H. Nuri Bey Kardeşim. Size OLAY Medya Şirketler Grubuna teşekkür eder, Yaşayan tarihleri yaşattığınız için minnet ve şükranlarımızı sunarız. Kaynak: olaymedya |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.