![]() |
Nutuk > 4.Bölüm > İstanbul Hükümeti'nin Tbmm Hükümetiyle Anlaşmak İstemesi > Gediz Saldırısı >
Batı Cephesi Komutanı, iki piyade tümeni ile Ethem Bey'in Gezici Kuvvetlerini Gediz'deki Yunan tümeninin üzerine gönderebilecekti. Bundan parlak bir sonuç alacağını kuvvetle umuyordu. Genelkurmay Başkanlığı Batı Cephesi Komutanlığının bu önerisini kabul etmedi. Çünkü, düşman ordusu bütünü ile bizim ordumuzdan kuvvetli idi. Biz, daha ordumuzu kurmuş ve düzene sokmuş değildik. Cephanemizin azlığı da ağırdan almamızı gerektiriyordu. Düşmana karşı, Gediz'de bütün cephe kuvvetlerimize başvurarak belki oldukça üstün bir kuvvet toplayıp çabucak bir başarı elde edebilirdik. Ama, kuvvetimiz ve hazırlığımız böyle bir başarıyı, genel ve sonuçlu bir başarıya çevirmeye elverişli değildi. Böyle olunca, bütün işe yarayan kuvvetlerimizi, bölgesel ve geçici bir başarı elde etmek için kullanmış ve yıpratmış olacaktık. Buna karşı düşman bütün kuvvetleriyle karşı saldırıya geçerse bizim için her yanda yenilgi kesin olurdu. Bunun için, cephenin ve hükümetin şimdilik yalnız ordu kuruluşunu genişletip artırarak cepheyi güçlendirmek için çalışması gerekiyordu. Ülkenin ölüm kalım yeri olan Batı Cephesinde, özel ve sınırlı düşüncelere kapılmak uygun görülmüyordu. Genelkurmay Başkanı, bu Gediz saldırısının yapılmamasında diretti. Batı Cephesi Komutanlığıyla, yazışma yolu ile anlaşamadı. Ankara'dan Eskişehir'deki Batı Cephesi Karargâhına kendisi gitti. Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa ile Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın bu buluşmaları sonucunda Ali Fuat Paşa, durumu yerinde bir daha inceledikten sonra karar vermek üzere, saldırıyı geri bırakmıştı. Ama, birkaç gün sonra saldırıya karar verildiği anlaşılmıştır. Baylar, o günlerde bu saldırının yararlı olacağı üzerine her yerde ve Mecliste ateşli bir propaganda yapılıyordu: "Düşman tümeni Gediz'de ayrı olarak bulunuyor. Biz, onu orada yok ederiz. Parlak bir durum elde ederiz. Gerçekte düşman ordusu da kaçmaya hazırdır." sözleriyle Gediz saldırısının gerekliliği nerdeyse genel bir kanı durumuna getirilmek isteniyordu. En sonu, Batı Cephesi Komutanı Altmış Bir ve On Birinci Tümenler ve Kuvayi Seyyare (Gezici Kuvvet) ile 24 Ekim 1920'de Gediz'deki düşmana saldırdı. Baylar, dalgalı, düzensiz ve komutasız bazı savaşlardan sonra, bildiğiniz üzere, Gediz'de yenildik. Yunan ordusu, bu saldırıya karşılık olmak üzere, 25 Ekim 1920 günü Bursa Cephesinden saldırıya geçti. Yenişehir'i, İnegöl'ü ele geçirdi. Uşak'tan, Dumlupınar sırtları ilerisinde bulunan birliklerimize saldırdı. Birliklerimiz, Dumlupınar sırtlarına dek çekildi. Böylece baylar, cephenin her yanında yeniden genel bir yenilgiye uğradık. Batı Cephesi Komutanının saldırıya başladığından dört gün sonra, Bakanlar Kurulunda şu telyazısı okundu: Çavdarhisar, 27/28.10.1920 Genelkurmay Başkanlığına 1- Birliklerin savaş kayıplarının yerini ivedilikle doldurmamız gereklidir. Gediz Savaşı, üç yüz savaşçıdan kurulu birliğin, bir taburun savaş görevini yapmaya yetmediğini gösterdiğinden, taburların er sayılarını dörder yüz savaşçıya yükseltmek zorundayız. Bilinen savaşlar dolayısıyla bütün depo birlikleri dahi cepheye sürüldüğünden, eğitilmiş, *****lı ve donatılmış bin erin ivedi olarak, özellikle Ankara'daki birliklerden, bu uygun değilse en yakın bir yerden verilmesini. 2- Yürüyüşler ve savaşlar, giydirilebilen erlerin de giysilerini, ayakkabılarını parçalamış; kar yağan dağlarda erler, dünden beri, çıplak ve yalınayak kalmıştır. Cephe Komutanlığı Vekilliği elinde hiçbir şey olmadığından özellikle kaput, ayakkabı, pamuklu, giysi, yelek, kuşak, kısacası havanın etkilerinden korunmak için ne verilmek gerekse on beş bin üzerinden tez elden gönderilmesini önemle buyruklarınıza sunarım. 3- Milli Savunma Bakanlığına, Genelkurmay Başkanlığına ve bilgi için Cephe Komutanlığı Vekilliğine yazılmıştır. Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Baylar, Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın daha Gediz Savaşının yapılmakta bulunduğu bir sırada okuduğumuz bu telyazısı kapsamının, özellikle bunda sezilen anlamın ve anlayışın pek çok dikkate değer görülmesi doğaldır, sanırım. Askerin durumu, kuvvetimizin sayısı, hazırlığımızın ölçüsü, bütün ülkede her bakımdan gereksindiğimiz kaynakların gücü ve yeteneği elbette bu telin yazılışından üç gün önce Batı Cephesi Komutalığınca biliniyordu. Her şey vardı da Gediz Savaşının yapıldığı üç beş gün içinde mi yok olmuştu? Bilinen bütün gerçeklere karşın Batı Cephesi, Genelkurmayca mı saldırıya zorlanmıştı? Söz konusu telyazısı, Bakanlar Kurulunda okunduktan sonra altına şu çıkma yazılmıştı : Bakanlar Kurulunda okundu. İleri sürülen nedenler ve olaylar akla yatkın bulunmadı. Elbette gerekli yardım yapılacaktır. Üçüncü Alaydan, tasarlanan kuvvet gönderilecektir. İsmet |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.