![]() |
Bir Balıkçı Hikayesi
Bir balıkçı hikâyesi Fakir bir adam, oltayla balık tutuyordu ki, O yerin hükümdarı, buna yaklaşıp, - Oltana ilk takılan şey ne olursa, sana, onun ağırlığınca altın vereceğim, dedi. Biraz sonra oltaya, ortası delik bir kemik takıldı Hükümdar; - Ne yapalım, şansın bu kadarmış, dedi. Ve o garibi sarayına götürüp; - Bu balıkçıya, elindeki kemiğin ağırlığınca “altın”verin! diye emretti. - Başüstüne sultanım! dediler ve ortası delik kemiği terazinin bir kefesine koydular. Öbür kefesine de altın liralar koymaya başladılar. Bir, beş, on, yirmi, elli, yüz... Hayret! Kemiğin bulunduğu kefe, yerinden oynamıyordu. Halbuki görünüşte, Bir iki tane altını zor tartardı. Altın koymaya devam ettiler. Kefe doldu taştı, Ama kemiğin bulunduğu kefe bir milim bile oynamadı yerinden. - Bunda bir sır var, dediler. Ve bir bilge kişi çağırıp; - Bu işin sırrı nedir? diye sordular. Bilge kişi, kemiğe şöyle bir bakıp; - Bu kemik, açgözlü bir insanın göz çukurudur. Bunu tartmak için, hazineyi koysanız yine tartamazsınız. dedi. Ve ekledi: - Çünkü bu doymaz. Bunu ancak “bir avuç toprak” doyurur. Hemen öbür kefeye, bir avuç toprak Koydular. Kefe, ânında yukarı kalktı. |
Cevap : Bir Balıkçı Hikayesi
harikaydı sevgili Şengül hanım.. emeğine sağlık
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.