ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=595)
-   -   Platonculuk (Eflatunculuk) - Seçmecilik (Eklektizm) - Septisizm (Şüphecilik) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=556421)

Prof. Dr. Sinsi 08-23-2012 02:46 AM

Platonculuk (Eflatunculuk) - Seçmecilik (Eklektizm) - Septisizm (Şüphecilik)
 
Platonculuk (Eflatunculuk)
İki çeşit Platon'culuk ayırt edilir; biri ruhçu, öbürü akılcı'dır.

Ruhçu Platon'culuk, her türlü bilgide manevi faaliyetin oynadığı rol üstünde durur ve özellikle, felsefi düşünceyi, ruhun Tanrı'ya doğru bir yükselişi olarak kabul eder (meselâ Aziz Augustinus'un veya Malebranche'ın Hıristiyanlığı temel alan Platon'culuğu, Kant'ın ve Fichte'nin öznel idealizmi); akılcı Platon'culuk ise, bilimin her çeşidinde fikirlerin nesnelliği üstünde durur ve felsefeyi kurtuluşa varmanın bir yolu olarak değil de, bir salt bilgi olarak görür (meselâ, Leibniz'in Platon'culuğu, Lotze'nin ve Husserl'in nesnel idealizmi).

Spinoza ile Hegel'in felsefelerinde bu görüşlerin her ikisi de yer alır. Heidegger'e göre, bütün batı metafiziği Platon'culuğa dayanır.
Seçmecilik (Eklektizm)
Yeni bir öğreti meydana getirmek üzere, çeşitli sistemlerin en kabul edilebilir tezlerini seçip toplamaya dayanan metot.

XIX. yy.da, seçmecilik adı, özellikle Victor Cousin ile izleyicilerinin felsefesine verilmişti. Cousin'e göre, felsefe tarihi boyunca dört sistem, birbiri ardı sıra ortaya çıkar ve birbirleriyle sürekli olarak çekişme halinde bulunur. Bunlar, idealizm, duyumculuk, şüphecilik ve mistisizm'dir. Bundan ötürü, sözü geçen sistemler, birbirini etkileyerek yumuşatır ve ılımlı hale getirir. Zaten felsefi ilerleme de bundan başka bir şey değildir.

Taine ve Renouvier, Cousin'i bu uzlaşmayı gösteren hiç bir kesin ölçüt ortaya koymadığını söyleyerek tenkit ettiler. Taine ve Renouvier'nin yaptıkları tenkitlerin etkisiyle «seçmecilik» deyimi, bazı yazarlarda, kötüleyici bir anlam aldı.
Septisizm (Şüphecilik)
M.Ö. 300-200 yılları arasındaki dönem, Stoacılar ile septikler (şüpheciler) arasında geçen felsefî tartışmalarla doludur. Septikler Stoa okulunu dogmatiklik ile suçlamışlardı. Onlara göre Stoa okulunun temellerinin tümü dogmatiktir. Septikler bu suçlamalarında haklıdırlar, çünkü bir çeşit dogmatizm, Stoa felsefesi için gerçekten karakteristiktir. Söz gelişi Stoa okulu, savunduğu panteizm'in (Tanrı ile evreni özdeşleşti-ren felsefe) tek doğru dünya görüşü olduğunda direnirler.

Septikler öncelikle bu dogmatik görüşe savaş açmıştır. Sonra da, Stoacıların bir kavramın tüm toplumlarda bulunmasının, bu kavramın gerçekliği konusunda bir kanıt olduğu yargısını eleştirirler. Onlara göre çok yaygın gerçekler olduğu gibi, çok yaygın "hata"lar da vardır.

Septik felsefe denince, bilginin imkânından "ilke olarak şüphelenen" bir felsefe anlaşılır. Septik eğilime Yunan felsefe tarihinin ilk dönemlerinde rastlanır. Söz gelişi Sofistler, açık açık, septiktirler. Protagoras'ın "insan her şeyin ölçüsüdür" varsayımını, "genel bir gerçek yoktur" anlamında anlamak pekâlâ mümkündür.

Gorgias ise düşünmeyi, hoş zaman geçirten eğlenceli bir çaba olarak düşünmüştür. Septisizmin bir "sistem" olarak ortaya çıktığı M.Ö. III. yüzyılda, yaygın olarak ahlâk sorunlarıyla uğraşıldığını, evren karşısında insanın nasıl bir tutum alması gerektiğinin ana konu yapıldığını görüyoruz. Septikler ile birlikte ahlâkın temeline "şüphe"yi yerleştiren bir felsefe oluşmuştur.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.