![]() |
Diego Velazquez De Silva
Diego Velazquez de Silva, İspanyol ressamıdır (1599-1660). Sevilla'da doğan Velazquez, ondaki büyük yeteneği keşfeden ve kendisini kral Felipe IV'ün gözde bakanlarından Olivares düküne tavsiye eden ressam Pacheco'nun öğrencisi oldu. Çok keskin ışık-gölge oyunlarıyla işlediği ilk yapıtları natürmortlar ve günlük yaşantıdan alınmış gerçekçi görüntülerdir. Felipe IV'ün portresini yaparak bir anda başarıya ulaşan ve 1623'te «kralın ressamlığı»na atanan Velazquez, o tarihten itibaren, önemli resmî görevler yükleneceği Madrit Sarayı'nda parlak bir sanat hayatına başladı. Uzun yıllar krallık ailesinin, soyluların, saray erkânının ve saray cüceleriyle soytarılarının portrelerini, ayrıca dinî tablolar yaptı. Rubens'in öğütlerine uyarak, sanatını derinleştirmek için İtalya'ya gitti. Velazquez, eserlerinde tamamıyla kişisel bir hava yaratmayı başarmıştır: içindeki gözlemcilik ruhu ve renkleri kullanmadaki büyük ustalığı sayesinde, mekân ve ışık oyunlarını en basit yollarla ve en gerçek şekliyle verebilir (Las Meninas). Bu nedenle bazı sanat tarihçileri tarafından modern sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilir. Eserlerinden Birkaçı Çobanların Tapınması, İçki İçenler, İsa Çarmıhta, Mızraklar, Aynalı Venüs, Yün Eğiten Kızlar. (Solda) Velazquez'in portresi (1623'e doğru), kendi eseri. Kapkara parlak bakışlı bu genç adam, Madrit'te saray ressamı olarak, sanat hayatının başlangıcında büyük ün yapacaktır. (Sağda) «İnfante Margerita» (1665'e doğru). Saray ressamıydı ama, Velazquez asla dalkavuk bir sanatçı olmadı: ucuz ve yapmacık öğelere yer vermediği portrelerinde de, tıpkı büyük tablolarında olduğu gibi, dehanın göz kamaştırıcı izlerine rastlanır. Louvre Müzesi, Paris. |
Diego Velazquez De Silva
Diego Rodriguez de Silva Velazquez Sevilla'ya yerleşmiş Portekizli soylu bir aileden gelen Diego Rodriguez de Silva Velazquez, Yaşlı Francisco Herrera'nm yanında birkaç aylık çıraklık döneminden sonra, 1611 'de Sevillalı hümanist ressam Francisco Pacheco' nun (1564-1654) atölyesine girdi ve ressamlık mesleğini orada öğrendi. SEVİLLA DÖNEMİ Yedi yıl sonra, Pacheco'nun kızı Juana'yla evlendiği (1619) sıralarda artık çalışma biçimi, ustasının İtalyan resim geleneğine ağırlık veren derslerine uymuyordu. Halka özgü konulardan esinlenmeye başlamıştı (Yumurta Pişiren Yaşlı Kadın, 1618, Edinburgh National Gallery of Scotland) ve bunları gölge-ışık oyunlarının rol oynadığı bir atmosfer içinde sunuyordu (Sevillalı Su Satıcısı, 1620, Londra, Wellington Museum); erkenden belirmiş olan büyük teknik kesinlik göz önünde tutulacak olursa, bu konular daha sonra sanatçının Sevilla döneminin caravaggioculuk içinde eridiğini doğrulamıştır. Velazquez'de caravaggioculuk, özellikle hacimlerin sunulmasında, ağaç üstüne çokrenkli Andalucia heykelciliğinin etkisiyle desteklenmiştir (Jeronima de la Fuente Ana, 1620, Madrid, Prado). 1622 yılının ilkbaharında Madrid'e ilk olarak giden Velazquez orada Ozan Luis de Gongora 'nın Portresi'ni (Boston, Museum of Fine Arts) yaptı. Burada kaldığı süre ressam için başarılı olamadı. Bununla birlikte, bir yıl sonra Velazquez nüfuzlu bir kişi olan hemşerisi Olivares dükünün yardımlarıyla Madrid'e döndü. Bir süre sonra kralın ressamı unvanını aldı, bundan böyle önünde parlak bir saray görevliliği dönemi açıldı; görevden göreve atladı ve tam bir toplumsal başarıya ulaştı. KRALIN RESSAMI Saraydaki çalışmaları, kralın çeşitli portrelerini yapmakla başladı. Ağustos 1628'de İçki İçenler 'i (Bacchus'un Zaferi olarak da bilinir, Prado) yaptığı sıralarda Velazquez, İspanya'ya görevle gitmiş alan Rubens'le tanıştı. Bu usta Flaman ressamının, Velasquez'in resmini ilerletmesinde, bir yıl sonra da İtalya'ya gitmesinde büyük desteği olduğu söylenebilir. Genova, Milano, Venedik (ressam burada Ti-ziano, Veronese ve Tintoretto'nun yapıtlarını dikkatle inceledi), Ferrara, Bologna, Roma, Napoli (burada yurttaşı Ribera'yı ziyaret etmekten geri kalmadı) gibi kentlerde kurduğu bağlantıların giderek çoğalması, paletindeki renklerin artmasına ve görüşlerinin gözle görülür biçimde değişmesine yol açtı. Velazquez'in 1631 (Madrid'e döndüğü yıl) ile 1636 arasında gerçekleştirmiş olduğu yapıtlar (Olivares Dükünün Atlı Portresi, 1634 Prado; Breda 'nın Teslimi[Las Lanzas (Mızraklar), 1634-S635], Prado; Feli pe IV'ün Atlı Portresi ve Prens Baltasar Carîos'un Atlı Portresi, 1635, Pra do) Rubenst'ı eve Venedik okuta ressamlarında görülen akıcı ve açık renk lerin kullanım ökelliği olan fon zengin ligi sunarlar.Ressamın 1636-1643 yıllarında gerçekleştirmiş olduğu tuvallerin çoğun da, renk kullanımında yeni bir değisiklik olduğu gözlenir; bunlar, aralarında büyük bir ustalıkla kaynaşmış grilerin çeşitli nüanslarını sunarlar (Bir Heykelcinin Portresi, 1636, Prado; Francesco I d'Este'nin Portresi 1639,Modena; Bakiresi'nin Taç Giyme’ si, 1641-1642, Prado; vb). Daha sonra, 1643-1649 yılları arasındaki yapıtlarında, sanatçının daha zengin renkler kullanımına yöneldiği görülür (Fe lipe IV'ün Portresi, 1644, New Yorl Frick Golle ction). Üç gün içinde Fraga'da gerçekleştirildiği söylenen sözkonusu yapıt, Velazquez'in: aynı zamanda saray soytarılarının çok sayıda portresini yapmaya giriştiği bu dö nemin tipik yapıtıdır. İKİNCİ İTALYA YOLCULUĞU 1949'da, yani İtalya'ya yaptığı ilk yolculuktan yirmi yıl sonra, Velezquez İtalya'ya ikinci bir gezi daha yaptı. Bu kez kral tarafından Venedik’ten sanat yapıtları, antika heykeller ve tablolar almakla görevlendirilmişti. Bu ülke Velazquez'e son derece çekici geliyordu. Çağdaş tarihçilerin pek çoğu, Roma'daki Medici Villası'nın bahçelerinin ünlü görünümlerini (Mağaranın Girişi, Ariadne Pavyonu, Prado) sanatçının bu ikinci İtalya yolculuğu sırasında, büyük bir olasılıkla da 1650'de gerçekleştirmiş olduğu konusunda birleşirler. Bu görüntülerdeki modernlik anlayışı da ayrıca vurgulanmıştır; yapıtların olağanüstü yapım özgürlüğüyse Corot'nun ve izlenimciliğin haberciliğini yapar gibidir. Ama İtalya'da portreci olarak çalışan Velazquez, örnek aldığı Venedikli ustaların en büyüğü kabul ettiği Tiziano'yu sürekli aşma isteğinden kurtulamamıştır.Sanatçının Roma'da yapmış olduğu ve XVII. yy. İspanyol okulunun günümüze kadar gelebilmiş tek nü 'sü sayılan Aynalı Venüs'ü 1650'de gerçekleştirdiği kabul edilir. UZAM, MİT VE GERÇEKLİK Madrid'e döndüğünde (1651) Velazquez, önce kralın yeni karısı Avusturyalı Mariana'nın, daha sonra da çocuklarının çok sayıda portresini yaptı. Hatta LasMeninas (1656, Prado) adlı tabloda, başlıca figür olarak İnfante Margarita'ya yer verdi. Ama önemli yapıtlarından biri olan bu büyük boyutlu (3,18 m x2,76 m) tablo, yalnızca Madrid Sarayı'nın günlük yaşamından alınmış bir sahne olarak kabul edilemez; yapıt, uzam gösterimiyle ilgili araştırmalar alanında sanat tarihinin önemli bir anını simgeler. Ayrıca renkli planların belli bir biçime uymayan bütünlüğüyle Goya, Delacroix, Manet, Degas ve Renoir gibi sanatçıların, "lekeci" soyutlamanın, modern estetik anlayışının haberciliğini yapar. Velazquez'in tuşlarındaki özgürlük, ölümünden 3 yıl önce gerçekleştirdiği Yün Eğiren Kızlar (Las Hilanderas, Prado) adlı yapıtında da görülür. Sanatçı henüz yaşarken, yapılarındaki birbirinden uzağa vurulmuş fırça darbelerine leke etkilerine nesnelerin ya da varlıkların belirsiz profiline bakılarak onun genellikle görüntüleri "tamamlamada" güçlük çektiği sanılmıştır. Bununla birlikte ressamın bu tutumu, tekniğine sıkı sıkıya bağlı olarak yapmış olduğu en şaşırtıcı keşiflerden biri sayılır ve aynı zamanda XVII. yy'da kabul edilemeyecek bir gerçeği yansıtır: "Gerçeklik, hiçbir zaman tamamlanmamış olması açısından mitten ayrılır." (Ortega y Gasset). |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.