![]() |
Fatımiler
Fatımiler Mısırda kurulan Şii hanedanı. Hazret-i Ali ve hazret-i Fatıma soyundan geldiklerini iddia ederlerse de, İslam tarihlerinde Meymun el-Keddah adlı İran asıllı Mecusi veya Yahudi bir göz doktorunun torunları olduğu; hanedanlığın adına da kurucusu Ubeydullah el-Mehdiye nisbeten "Ubeydiyyun" denildiği yazılıdır. Fatimi hareketinin doğuşuna, Şiiliğin bir kolu olan İsmaililik sebeb olmuştur.İsmaililer, 9. yüzyılda Hama ve Humus arasındaki küçük Selemiye kasabasını merkez edinip, geniş bir propaganda faaliyetine giriştiler.İran, Irak, Yemen ve Kuzey Afrikada faaliyet gösteren "dai" adı verilen ajanlar,Mağribde Kitame Berberi kabilesinde nüfuzlarını iyice kuvvetlendirdiler. 859 yılından itibaren Ağlebilersaltanatını (800-910) sarsmaya başladılar. İsmaili hareketi tehlikeli bir hal aldığından, Bağdattaki Abbasi halifesi, bunların reisi Ebu Said denilen Ebu Muhammed Ubeydullahı sıkıştırınca Mısıra kaçtı. Ubeydullah,Mısırdan tüccar kılığında, Mağribdeki Sicilmase şehrine geçti. Şehrin hakimi Ziyadetullah el-Yera, Ubeydullahı huzursuzluk çıkarmaması için yakalatıp, hapsettirdi. Bunun üzerine, dailer kuvvetli bir propagandaya girişip, isyan ettiler. Dailerden Eş-Şii isyancılara hakim olup,Ağlebi Devletine son verdi. Ubeydullahı hapisten kurtarıp, El-Mehdi lakabını ve Emirül-Müminin ünvanını verip tahta geçirdi. Dailer o bölgedeki Maliki mezhebindeki ahaliye zulmedip, Şiiliğin esaslarını kabule zorladılar. Ubeydullah el-Mehdi, Rakkeda şehri yakınlarında Mehdiye şehrini kurarak, başkent yaptı. Kendisinin halife olduğunu ileri sürerek, Abbasi halifelerini tanımadı. Kuzey Afrikanın hakimiyetini tamamen ele geçirdi. Fatımilerin en büyük rakipleri Endülüs Emevileri idi. Üçüncü Abdurrahman (912-961) İsmailileri KuzeyAfrikada durdurdu. Kuzey Afrikadan ümitlerini kesen Fatımiler,Mısıra yöneldiler. 914-921 ve 935 tarihlerinde Mısırı karşı yapılan seferler başarısızlıkla sonuçlandı ise de Fatımi Sultanı Mubizzin başkumandanı Cevher, 969da İhşidlilerin hakimiyetine son verip,Mısırı ele geçirdi. Kahire, Fatımilerin başkenti oldu.Cevher, Mısırın iktisadi durumunu düzelttikten sonra, sınırlarını genişletmeye başladı. Hicaz, Batı Arabistan Fatımilerin eline geçti. Suriyeye saldırdılarsa da Karmatilerin direnişiyle karşılaştılar. Uzun ve çetin mücadelelerden sonra Şamı ele geçirip, sınırlarını genişlettiler (993). Aziz Billah(975-996)tan sonra Fatımi halifeliğine on bir yaşındaki oğlu Hakim Bi-Emrillah geçti. Hakimin çocuk yaşta olması sebebiyle ülkede iç karışıklıklar ve isyanlar çıktı. Hakim büyüdükçe duruma hakim olmasına rağmen, sefahate düşkünlüğü ve kan dökücülüğü, Fatımiler arasında nefrete sebeb oldu. Hıristiyan ve Yahudiler için mabetler yaptırdı. Yahudilikten dönme vezir Dırar,Hakimi iyice yoldan çıkardı. Şii olan ve ahaliye zulmedip, çok kan döken Fatımi sultanlarının millete hoş görünmek, milleti kandırmak için yaptıkları hilelerden biri de, paralar üzerine ayet-i kerime, hadis-i şerifler yazdırmak oldu. Eshab-ı kiram, tabiin ve geçmiş İslam devletlerinde paralar üzerine mübarek kelimeler yazılmamıştı. Çünkü para, alış veriş vasıtası olduğundan yerlere düşüyor, abdestsiz dokunuluyor ve o mübarek kelimeler yazılı paralarla uygun olmayan yerlere giriliyordu. Bu ise, İslam ahlakına aykırı bir davranıştı. Hakim bi-Emrillah bu bozuk icraatlarıyla ahaliyi kandırıyordu. Bunun zamanında Mısıra Hamza bin Ahmed tarafından Derezilik (Dürzülük) inancı sokuldu.Mısırdan sonra Suriye ve Lübnana da Derezilik yayıldı. Bunlar tenasühe inanır, şaraba, *****lü içkilere, zinaya helal derlerdi. Tanrılık insandan insana geçer, tanrı Alinin ve çocuklarının şeklinde göründü derlerdi. ( Dereziler) 1017 senesinde Derezilerin telkin ve teşvikiyle Hakim bi-Emrillah kendisini tanrı ilan etti ve 13 Şubat 1021de, esrarengiz bir şekilde kayboldu.Yerine on altı yaşındaki Zahir (1021-1036) geçti. İktidar, zeki ve kurnaz bir kadın olan halası sitte el-Mülkün elindeydi. Zahirden sonra Mustansır (1036-1094) Fatımi tahtına çıktı. Uzun saltanatının ilk yıllarında Kuzey Afrika,Mısır, Sicilya ve Batı Arabistanı elinde bulunduruyordu. Fatımi kumandanlarındanBesasiri, Bağdatı 1056da ele geçirdiyse de, Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey şehri geri alıp,Abbasi halifeliğini Şii Fatımilerin elinden kurtardı.Selçukluların batıya doğru genişlemesi, Fatımi hakimiyetini sarsmaya başladı. 1071de Kudüs ve 1076da Şam şehirleri, Selçukluların eline geçince, Fatımilerin Suriyedeki hakimiyeti son buldu. Ayrıca Kuzey Afrikadaki Zıriler ve İtalya Normanları da batıda Fatımi hakimiyetine son verdi. Sultan Mustansırın 1094te ölümüyle yerine oğlu Mustali (1094-1101) geçti. Fatımi Devletinin çöküşünün hızlandığı bu devirde, iç karışıklıklar da devam ediyordu. İç karışıklıklarla beraber,Türk-İslam orduları ve Haçlılar Fatımilerin çöküşünü hızlandırdı. 1099 tarihinde Kudüsü Haçlılar ele geçirdi. 1101de Mustalinin ölümüyle amir(1101-1130) başa geçirildi. Devri,Mısırlılar ile Haçlılar arasındaki savaşla geçti. amirin 1130da bir Batini fedai tarafından öldürülmesiyle elde kalan Sur ve Askolanda idare büsbütün karıştı. Devletin başına amcası oğlu El-Hafız geçti. El-Hafız (1130-1149) ve Zafir (1149-1154) dönemlerinde de iç olaylar artarak devam etti. Askeri isyanlar durmak bilmiyordu. 1153te Haçlılar Fatımilerin son kalesi olan Askolanı da aldılar. 1154te Zafirin öldürülmesiyle beş yaşındaki oğlu Faiz (1154-1160), Fatımi hilafet tahtına oturdu.İktidar ise saray kadınlarının davetiyle vezirlik makamına getirilenTalai bin Ruzikin elindeydi. Bu vezir devletin kötüye gidişini durdurmaya çalıştı. Gazzede Hıristiyanlara karşı zafer kazanıldı (1158).VezirTalai de, çok geçmeden son Fatımi Sultanı Adid (1160-1171)in başa geçmesinden kısa bir süre sonra öldürüldü. Fatımiler bundan sonra, Haçlılar ile NureddinMahmud Zengi arasında kukla bir duruma düştü. Vezirler, idari ve askeri yetkileri elinde topluyorlardı. İsmaili Fatımi halifeliğinin son veziri Selahaddin Eyyubi, Mısırın durumunu düzene soktu. Devlete hakim olan Selahaddin Eyyubi, SultanAdid hastayken Eylül 1171den itibaren hutbeyi Abbasi halifesi adına okuttu. Çok geçmeden Adid öldü. Böylece Fatımi idaresi tarihe karıştı. Bu davranışıyla Selahaddin Eyyubi İslam birliğinin temini yoluna gitti. Abbasi halifesi ile Müslümanların sevgisini kazandı. Fatımiler,Abbasiler ile rekabet edip kendilerini halife olarak ilan ettiler.İdare tarzları, İslam dininin esaslarına uymaktaydı. Başta, mutlak olan sultan bulunurdu. Sultanın Allah tarafından seçilmiş olan bir aileden geldiği, ilahi iradeye göre hüküm verip, hilafet ettiği propagandası yapılırdı. Zaman zamanAbbasi halifelerine ve Selçuklulara karşı Hıristiyanlarla birleşerek Müslümanlar aleyhine ittifak kurdular.Êİslam birliğini parçaladılar. Kurdukları medreselerde, İsmaili dailer yetiştirdiler. Özellikle Kayrevan veCami-ül-Ezher medreseleri bu gayelerine hizmet etti.Yetiştirilen bu dailer, öğrendikleri sapık fikirleri Atlas Okyanusu kıyılarından Çine kadar yaydılar. Fakat Selahaddin-i Eyyubinin ilmi ve keskin zekası karşısında yıkılıp gittiler. Eyyubi medreselerinde yetişen Ehl-i sünnet alimleri, onların bozuk fikirlerinin kökünü kazıdılar. Ancak, Eshab-ı kiram düşmanlığı üzerine bina ettikleri sapık fikirleri savunan Fatımi kalıntıları, zaman zaman Müslümanlar arasına fitne tohumları ekerek, onları birbirine düşürmeye çalıştılar. İskenderiyye ve Trablusşam limanlarından Hindistan ile Akdeniz Hıristiyan ülkeleri dahil, İslam ülkeleri dışındaki dünya ile hem ticaret, hem de Fatımi ideolojisinin propagandasını yaptılar. Yahudilerin, Fatımi ticaret hayatında önemli rolü vardır. Fatımi süsleme sanatında seramik, hurma dalı vb. motifler kullanılmıştır. Fatımi Halifeleri ve Saltanat Yılları 1. Ubeydullah el-Mehdi910-934 2. Kaim bi-Emrullah934-953 3. Mubizz 953-975 4. Aziz975-996 5. Hakim 996-1021 6. Zahir1021-1036 7. Mustansır1036-1094 8. Mustali1094-1101 9. amir1101-1130 10. Fetretten sonra, El-Hafız1130-1149 11. Zafir1149-1154 12. Faiz1154-1160 13. Adid1160-1171 Kaynak: Rehber Ansiklopedisi |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.