ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Ruhun Karanlık Gecesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=522815)

Prof. Dr. Sinsi 08-20-2012 11:52 PM

Ruhun Karanlık Gecesi
 

Lütfen öncelikle, derin birkaç nefes alın. Omuzlarınızı, yüz kaslarınızı ve bedeninizi gevşetin ve kendinize, sadece kendinizle olma izni verin.
İnsanın, gerçek nedir, ben kimim, neden varım ve benzeri sorularla tetiklediği bir “gerçeğe uyanış” süreci vardır. Bu süreç zaman zaman son derece meydan okuyucu olabilir. Gerçeğe giden yolculuğunuzda “gerçek olmayan”, yanılsamalar bütünlüğü ve inanç kalıplarıyla oluşmuş olan sahte benliklerinizin dağılmaya başladığı bir çözülüm süreci yaşarsınız.
Bu süreçte yaşanan deneyimler depresyon, umutsuzluk, çaresizlik, kendini kurban görme, ne yapacağını bilememe, dışlanmışlık, yalnızlık, bir şeylerin artık bitmiş olduğu duygusu v.b. olarak ortaya çıkabilirler. İlişkileriniz yolunda gitmemeye, eskisi gibi doyum vermemeye, iş hayatınızda içsel veya dışsal dalgalanmalar yaşamaya, eskiden size haz ve doyum veren şeylerin içinin boşalmaya başladığı bir dönemin içinde olabilirsiniz. Sizi ayakta tuttuğunu düşündüğünüz zemin kaymaya başlayınca, varlığınızın daha önce gözden geçirmemiş olduğunuz parçaları ile yüzleşip, halleşeceğiniz sürece Ruhun karanlık gecesi denir. Ruhun Karanlık Gecesi, hem ölüm hem de doğumu birlikte yaşadığınız bir zamandır. O ana kadar ötelediğiniz karanlığınızla başka bir düzeyde karşılaşırsınız. Bunu farklı kılan ise, karanlıkta kalan parçalarınızı artık ötelemek, dışlamak, görmezden gelmek tutumunun işe yaramaması ve kendinizle “gerçek” anlamda ilk kez yüzleşiyor olmanızdır.
Öncelikle, lütfen yalnız olmadığınızı bilin. Tüm dünyada insan bilinci köklü bir dönüşüm sürecine girmiş durumda. Birçok insan benzer, belki de sizin yaşadığınızdan daha da zor deneyimler ve dalgalanmalar yaşıyor.
İnsanın, uyanış sürecinde yaşadığı belirsizlik, güvensizlik ve derin korkuların ne demek olduğunu kendi deneyimlerimizden dolayı gayet iyi biliyoruz. Çaresizliğin, dibe vurmuşluğun, dünyayı terk etme eğiliminin olduğu durumlarda dahi, her şeyin ilahi bir düzen içinde ve uyanış-bütünleşme seçiminizle uyumlu olarak geliştiğini bilmenizi isteriz. Karanlığın dibindeyken ve o ana kadar tutunmuş olduğunuz ne varsa hiçbirinden hayır gelmediği bir anda, bu bilgiyi hatırlayın. Her şeyin ilahi bir uygunlukla yaşandığını bildiğiniz kalbinizin derinliklerine kulak verin. Bunu hissedemiyorsanız bile, bu bilgiyi hatırlayın. Bilin ki, her şey geçer. Her şey, varlığınızın gerçeğini ve potansiyellerini bilmeye dair kendinize yaptığınız yolculuğun bir durağı. Daha önce geçmiş olduğunuz yollarda bıraktığınız kendi parçalarınızla bütünleşme, halleşme süreci içindesiniz.
Bu bakış açısıyla, deneyimlemekte olduğunuz şeyi yaşamaya izin verebildiğiniz için kendinizi kutlayın. Burada kutlanacak hiçbir şey göremiyor musunuz? Göreceksiniz. Yaşamakta olduğunuz geçiş dönemleri, uyanış sürecinin sizi en zorlayan bölümleridir. Geçiş dönemlerine dair söyleyecek iki şeyimiz var;Birincisi, kuvvetli dibe vuruşlar sizi, gerçekliği daha geniş bir açıdan algılayabileceğiniz farkındalık konumuna taşırlar.
İkincisi, her ne kadar kalıcıymış gibi görünseler de, geçicidirler. Her şey geçer. Siz kalırsınız.

Gerçek olana yer açılması için, sahte olanın salıverilmesi gereklidir. Bunu hatırlayın.Bu tavrı içselleştirmeniz durumunda, gerçek olanın doğuşuna eşlik eden sürecin, değişim ve dönüşümler sayesinde olduğunu bilir ve her deneyimi kutsarsınız.
Olmakta olanı, oluyormuş gibi görünen şeyle karıştırmayın.
Yaşadıklarınızla ilgili olarak, çevrenizdeki, yakınınızdaki insanların farklı görüşleri, tavsiyeleri olabilir. Sizin, artık eski bildikleri siz olmadığınızı söyleyerek yanlış bir yola girdiğinizi, sizde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu söyleyebilirler. Kendi kendinize, aklımı mı yitiriyorum dediğiniz anlar olabilir. Hayır sevgili dost, yitirmekte olduğun tek şey yanılsamaların benliğinde yer etmiş tüm tortularından başka bir şey değil.
Böyle durumlar kendinizden şüphe duymanıza ve seçimlerinizi sorgulamanıza yol açar. Tüm bunları yaşıyor olmak da son derece uygundur. Fakat az önce yazmış olduklarımızın ışığında, yaşadığınız her ana farkındalığınızı davet edin. Duymakta olduğunuz tüm içsel ve dışsal sesler, bırakmakta olduğunuz parçalarınızın, kendileri için bilinmeyen bir alana açılmaktan duydukları korkunun çığlıklarıdır.
Bu dönüşümü seçtiniz. Bunu bir düzeyde istediniz ve şu an yaşamaktasınız. Belki böyle zorluklardan geçeceğinizi düşünmediniz. Belki, ruhsallığın ve aydınlanma halinin dünyadaki tanımı ve kendi egosal beklentilerinizin etkisiyle, aydınlanmış ve kendi gerçeğine uyanmış bir insanın nasıl olabileceğine dair tamamen pozitif bir şablon oluşturdunuz. Fakat şimdi cehennemi yaşar gibiyseniz eğer, bilin ki çok yakınsınız. Gün ışığı doğmadan önceki karanlık, gecenin en karanlık anıdır. Ve bütünleşmek pozitif olmakmış gibi algılansa da, her iki kutbun kutupsuz teklikte yeniden buluşmasıyla ilgilidir.
Kendinizi sevme zamanıdır. Bu ana kadar dışarıda aramış olduğunuz sevginin izleri dağılırken, O’nu içte keşfetme ve kendinize şefkatle yaklaşma zamanıdır. Şefkat, kendine acımak veya kendini ve başkalarını affetmek değildir. Şefkat, olanın koşulsuz kabulüdür.
Yalnızlık
Kendinize zaman ayırın. Derin dibe vuruş zamanları, arkadaki karanlık odada kalmış parçalarınızın yüzeye çıktığı zamanlardır. Bu kutsanmış anlarda kendinizi daha iyi tanımaya başlarsınız. Süreç genellikle yalnız geçer. Yalnızlığınızın size sunduğu bir hediyedir, karanlığınızla yüzleşmek ve onu kucaklamak.
Sınırlı insan bilincinde saplanıp kalmış bir varlığın, bilinçaltı düzeyinde en korktuğu şey yalnız kalmaktır. İnsan, bu korkuyu yamamak adına kendisine bir sürü meşgale yaratmıştır. Yalnızlık boşluğa düşmektir. Boşlukta kaybolacağından, amaçsız ve hedefsiz kalacağından korktuğu için, bu alana dönüp bakmak istemez.
Yalnızlık kelimesi daha çok, duygusal bir çağrışım yapar. Yalnızlık kişiye has anlamlara bürünebilir.
Yalnızlığın melankolisinden beslenerek kendisine bir başka kimlik yaratmış kişiler, sanatçılara özgü denebilecek bir bohem hayatı içinde kendilerini ifade yollarına gidebilirler. Fakat bu durum gerçeğin arayışı olmaktan çok, gerçek olandan sakınılan, yalnızlığın yarattığı boşluğun eşiğinde dolaşarak, ne oraya ne buraya geçememekten ibaret bir oyundur. Eşiğin ötesindeki boşluğa yönelince ortaya çıkan duygulardan beslenerek, diğer tarafta oluşturdukları kimlik vasıtasıyla kendilerini çeşitli şekillerde ifade ederler. Bu durum dengesiz iniş ve çıkışlara sahip bir kimliği şekillendirir. Kendilerini insanların anlamadığı, marjinal, ürkek, asi v.b. kişilik çeşitlilikleriyle ortaya koyarlar. Bu alana yayılmış kimlikler, kendine has özgünlük ve çeşitlilikleriyle iki temel duygudan beslenirler.
Hüzün ve kurban olmak.
Kısaca değindiğimiz bu alan, uyanış yaşamakta olan varlıkların da muhtemelen uğrayacağı bir duraktır. Eğer yakınsanız, o alana girmekten veya girmiş olmaktan korkmayın. Yaşadığınız deneyime tam anlamıyla izin verin. Farkındalığınızı davet edin ve yaşamakta olduğunuz duyguları, düşünceleri gözleyin. Deneyiminizin tadını çıkarın. Acının tadını çıkarmak deyimi tuhaf mı geliyor?, kendinize doğru yürümekte olduğunuz yolun duraklarından birinde olduğunuzu tekrar hatırlayın. Bu alanda çok malzeme vardır. Bu alandan beslenilerek yaratılmış birçok eser vardır dünyada. Şiirler, şarkılar, romanlar, resimler ve kişilikler.
Şimdi yalnızlığın, uyanış yolculuğunda olan bir varlık için ifade ettiği diğer anlamına gelelim.
Yalnız olduğunuz anlar, kendinize daha yakın olduğunuz zamanlardır. Yalnız kaldığınızda, kendi önceliklerinizi gözden geçirme, diğer katmanlardaki duygu ve arzularınızı görme ve duyumsama şansına sahipsinizdir. Yalnız kalmayı seçmek, kendinizi yine kendi özünüzle besleyeceğiniz, varlığınızla olan ilişkinizi yeniden ve farklı düzeylerde tanıyacağınız aralıklar yaratır.
Yalnızlığın bu düzeyde yaşanması onu, içine duygusal anlamlar yüklenmiş olan “yalnızlık” halinden daha farklı bir konuma taşır. Bu geçiş aşamasında farklı bir kelime kullanmak daha uygun olur.
Tek Başınalık
Tek başınalığın sizin için yemek yemek, su içmek gibi bir ihtiyaç olduğunu bilecek ve onu arayacaksınız. Şu an bu yazıyı okumaktaysanız, tek başınalığınıza doğru yol almakta oluşunuz muhtemeldir.

Tek başınalığınızda sadece kendi özünüzden beslenirsiniz. Dışarıda yaşamış olduğunuz dramlar sayesinde kendinize çekmiş olduğunuz ikinci el yaşam enerjisi artık sizi beslememektedir. Tek başınalığınız, dışarıdan beslenme bağlarınızın kopmaya başlamasıyla kendi önemini hissettirir. Her bilinmeyene karşı hissedilen duygu gibi, önceleri acıtır, korkutur.
Kendi Bilinç Alanınız, tek başınalığınızdan tezahür eder. Kendi Bilinç Alanı’nızı Oluşturmak başlıklı yazımıza göz atarak, bundan sonrası için bir başka aşamaya meyletmeyi seçebilirsiniz.
Bu sayfadan ayrılırken, okuduklarını unutacak olsan dahi tek bir şeyi hatırla sevgili dost. Kendini koşulsuzca sev. Sende onarılması gereken bir hata yok. Sevginle, anlayışınla ve kabulünle sarıp sarmala kendini. Ve hisset! “Şimdi” bir şeyler farklı. Kendi “şimdinde”, kendinden kendine akan bu yazıyı okudun. Bunu hisset ve kendine koşulsuzca güven.
Halil Gül


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.