ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Köklerimdeki Şamanizm Ve Bugünkü Ben (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=522596)

Prof. Dr. Sinsi 08-20-2012 11:48 PM

Köklerimdeki Şamanizm Ve Bugünkü Ben
 

Şamanizm, doğada bulunan çeşitli olguların gücünden faydalanarak bazı yöntemlerin ve ritüellerin uygulanmasına dayalı bir inanç sistemidir. Bir sorunu, doğada var olan soyut güçlerin yardımıyla çözmeye çalışmaktır, evrensel bütünlüğün kendi parçalarını kendi yöntemleriyle tamir etmesidir. Bu çözümü sağlamak için kullanılan ruhsal güçlerin aracısı da Türkçe adıyla KAM(şaman)’ lardır.

Bu sistemde önemli olan üç öğe; Doğa, Ruh ve İnsan’dır.

Şamanizm eski Asya dini diye tanımlansa da aslında bir din değil, yaşam biçimidir. Adının nerden doğduğu kesin olarak bilinmez ve üç ayrı iddia vardır bu konuda;

*Hindistanda Pali dilinde “ruhlardan esinlenen kişi” anlamına gelen "samana"dan,
* Sanskritçe’de “budacı rahip” anlamına gelen samanadan,
* Mançu dilinde “oynayan zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareket eden” anlamındaki samandan türemiştir.

Bir tür epilepsi krizi diye bugünkü tıp tarafından tanımlanan bir kendinden geçme hali sırasında göklere yükselmek, bedeninden ayrılmak gibi translar gerçekleştiren Şamanların, bilinmeyen alemlerde dolaştığı, ve farklı varlıklarla iletişim kurdukları, dünyanın öbür ucunda bile olsa yardımcı ruhları çağırabildikleri söylenir. Bu çağrı sırasında özellikle davul ve tef kullanırlar. Modern bilimde ruhsal hastalıklar sınıfında tanımlanan bu haller eski Asya’da tam tersi bir üstünlük, farklılık ve güç temsil ederdi. Eski Asya’da şamanlar duygulu ve farklı bireylerinden seçilmekteydi. Bu kişiler trans durumuna geçebilme yeteneğine sahiptiler. Çocukluk sırasında gösterdiği bazı belirtilerden bir kimsenin Şaman olup olamayacağı anlaşılmaktaydı. Şaman, ayin sırasında kasılıp titrer, göğsü daralır ve birtakım sesler çıkartarak ağlamaya başlar. Sonra hareket etmeye başlar ve taşkın hareketler yapar. Ağzından köpükler saçarak yere yıkılır.
Bu durumu inananlar tarafından Şaman'ın bu dünyadan koparak öbür dünyaya, yani ruhlar âlemine geçtiği şeklinde algılanır. Nöbet geçtiğinde ayağa kalkar ve davulunu belli bir ritimle çalmaya başlar. Kriz bitiminde beyin gücü en üst düzeydedir ve kişi olağanüstü dingin bir durumdadır. Şaman ayıldığı zaman öteki dünyadan haberler verir. (trans halinde beyin dalgalarının değiştiğini, dünyanın frekansını yakalayarak sezgisel bilincinin arttığını, artık bilimsel kanıtlarla biliyoruz)

Şamanlık bilgisi sadece öğrenmekle elde edilemez.

http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg

Şaman olmak için belli başlı bir Şaman'ın neslinden olmak gerekir. İnanca göre, geçmiş atalarının ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhunun musallat olduğu kimse Şamanlığı kabul etmezse deli olur. Bu anlatımla Şamanın ailesinde var olan özelliklerin nesilden nesile geçmesi nedeniyle Şamanlığın sadece eğitimle değil bir aile bağı ile devam ettiği anlaşılmaktadır. Şaman, kişi ayırt etmeksizin şifa vermek, manevi dünyayla irtibata geçip ruh ve insan arasındaki iletişimi sağlamak, danışmanlık yapmak zorundadır.

Orta Asya’da oluşan Şaman inancı göçlerle dünyanın çeşitli alanlarına yayılmıştır. Şamanlık Bering Boğazı ile Eskimolar'a, oradan da Kuzey Amerika’ya, Güney Amerika sahillerine, Hindistan üzerinden de Güney Asya adalarına yayılmıştır. Böylece Orta Asya, Sibirya, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarında, Endonezya, Polenezya ve Avustralya’yı kapsayan dünyanın farklı bölgelerinde zamanla kendisine yer bulmuştur.
Şamanizm çok tanrılı çok ruhlu ve totemli gözükmekle beraber, aslında özellikle Türklerde var olan tek tanrı Gök Tanrısı'dır (Tengri). Şamanlar tanrının insanlarla veya başka cisimlerle tasvirini yapmamışlardır. Putlar da tanrının tasviri olarak yapılmamıştır.
Birinin çok sevdiği bir yakını öldüğünde onun modeli yapılmakta ve evde saklanmaktaydı. Bu modelin sanki yaşıyormuş gibi önüne yemekler konur, en sevilen şeylerin ilk lokmaları onunla paylaşılır, önünde saygı ile yere eğilinirdi. Bu davranış biçiminin zaman içinde putperestliğe dönüştüğü düşünülmektedir.

Asya’da yaşayan şaman Türkler, Müslüman olduklarında o eski alışkanlıklarını ve inançlarını yeni hayatlarına taşıdılar, Müslüman inançlarıyla harman edip yeni bir sentez oluşturdular. Bu sentez, özellikle Ahmet Yesevî’nin İslam yorumundaki sufî yorumudur. Sufîlik, yâni Tasavvuf, bu anlamda aslında İslâmiyet'in siyasal mücadelelere, hırs ve menfaate âlet edilmesine tepki aracı olarak ortaya çıkmış ve kullanılmıştır.

http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg

9. ve 10. y.y.'da Türkistan’daki dedeler, babalar, atalar; tıpkı şaman dedeler gibi nasihatler menkıbeler, meseller anlatan, halk üzerinde sevgi ve saygıdan kaynaklanan etkileri olan bilge kimselerdi. Daha sonra bu dedeler, babalar uzun yolculuklarla Anadolu’ya ulaştılar. Bunlar Anadolu’da, dede, baba, abdal ve gazi gibi adlarla dergahlar açtılar. Mevlânâ’lar, Hacı Bektaş Velî’ler, Ahî Evran Velî’ler, Abdal Musa’lar, Sarı Saltık’lar, Taptuk Emre’ler, Yûnus Emre’ler bu bilge ırmağın Anadolu’daki kollarıdır...

www.spatyom.com


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.