![]() |
Raja Yoga
Raja Yoga, fiziksel duruşları, nefes tekniklerini ve meditasyonu içeren bir sistemdir. (Hatha Yoga olarak adlandırılan fiziksel duruşlar ve nefes tekniklerinin uygulandığı okul Raja Yoganın bir alt koludur.) Patanjali'nin kaynak eseri Yoga Sutra'da Raja Yoga'nın 8 bölümü olduğundan bahsedilmiştir.
|
Raja Yoga
Yama'lar Hem Yama hem de Niyama'lar Yoga'nın temel taşlarıdır. Eskiden Hindistan'da kişi Yoga yolunda ilerlemek istediğinde, öğretmeni kendisinden öncelikle yama ve niyama'ları uygulamasını ve bunlarda kusursuzlaşmasını ister, kişiyi ancak ondan sonra öğrenci olarak kabul edermiş. Günümüzde isteyen Yoga'yı istediği yerden itibaren öğrenebilmektedir. Yine de ustalar, öğrenci Yoga yolunda ciddi ise, öğrencinin bir gün mutlaka eksik taşları yerine koyması gerekeceğinden bahsetmekte ve Samadhi'ye ilerleyen yolda bu temel taşların çok büyük önemi olduğunu ve hatta bu etik ilkelerin uygulanmaması halinde Samadhi'ye ulaşılamayacağını söylemektedir. Beş adet Yama vardır. Bunlar; Ahimsa:Şiddet Kullanmama/ zarar vermeme Satya:Doğruluk Asteya:Çalmama Brahmacharya:Tensel zevkleri kontrol etme Aparigraha:İstifçilik yapmama / açgözlü olmama |
Raja Yoga
Ahimsa - Zarar Vermeme En basit anlamda, çevremize ve kendimize karşı şiddet kullanmamadır.
Bu fikre cevap olarak Judith Lasater'in Living Your Yoga adlı kitabında okuduğum ve çok beğendiğim eski bir hint hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum: Gezgin dervişlerden biri, öğretisini anlatmak için bazı köyleri her yıl ziyaret etmekteymiş. Yıllardan bir yıl, köye girdiğinde büyük tehditkar bir yılanın insanları korkuttuğunu görmüş. Derviş yılanla konuşarak ona ahimsa'yı öğretmiş ve köyden ayrılmış. Bir sonraki sene köye geri döndüğünde, yılanı yine görmüş; ama bu sefer o heybetli varlık çok zayıf ve çürükler içindeymiş. Derviş yılana ne olduğunu sormuş, yılan da ona ahimsa öğretisini kalben uyguladığını ve köyü tehdit etmekten vazgeçtiğini söylemiş. Ancak bu sefer, korkutucu olmadığı için, köyün çocukları onunla alay edip, üzerine taşlar atmışlar ve o da saklandığı yerden çıkmaktan korktuğu için yiyecek bulamamaktaymış. Derviş kafasını sallayarak şöyle demiş: "Ben şiddet kullanmamanı öğütledim, asla ıslık çalmamanı ve tıslamamanı söylemedim..." Ayrıca, Patanjali, Yoga Sutra'sında (35. dize), "Yogin(in yaşamı), zarar vermeme etiği üzerine kuruluysa, tüm düşmanlık onun bulunduğu yeri terkedecektir." der. Yani, bir kişi şiddet kullanmama öğretisini mükemmel bir şekilde uyguluyorsa, çevrenizdeki düşmanlık ve şiddet de kaybolacaktır ve zaten kimse sizin kafanıza silah dayamıyacaktır. Ahimsa'yı uygulayan Yogilerden belki de en tanınmışı Mahatma Gandhi'dir. Aşağıda benimsediği ve öğütlediği hayat felsefesinin kısacık sözlere dökülmüş halini bulabilirsiniz. "Düşünceleriniz olumlu olsun , çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur . Sözleriniz olumlu olsun , çünkü sözleriniz davranışlarınız olur Davranışlarınız olumlu olsun , çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur Alışkanlıklarınız olumlu olsun , çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur . Ve değerleriniz açıkolsun , çünkü değerleriniz kaderiniz olur." |
Raja Yoga
Satya - Doğruluk Kendimize ve çevremize yalan söylememektir. Doğruluğun bir kaç seviyesi vardır:
Örneğin, Ahimsa - Şiddet Kullanmama etiği mutlaka gözetilmelidir. Örneğin, bir arkadaşınızın elbisesini beğenmemişseniz ve size beğenip beğenmediğinizi sorarsa, doğruluk etiği gereği ona ne hissettiğinizi tam olarak söylerseniz, onu kıracağınız için, şiddet kullanmış olacaksınız. Bunun yerine, örneğin üzerine iyi oturduğunu söyleyebilirsiniz. Alice Christensen, Yoga of the Heart isimli kitabında bu konuyla ilgili çok güzel bir hikaye anlatır: Bir usta bir ormanda iken, önce koşan bir geyik görür, hemen arkadasından bir avcı kendisine yaklaşarak etrafta kaçan bir geyik görüp görmediğini sorar. Usta, yalan söylerse, Doğruluk etiği uygulaması bozulacak ve yalan söylemiş olacaktır, ancak avcıya geyiğin gittiği yönü söylerse de geyiğin akıbetini bildiğinden şiddet kullanmış olacaktır. Bu nedenle, usta avcıya şu şekilde cevap verir: "Gözlerim gördü ama konuşamaz. Ağzım konuşabilir ama görmedi." |
Raja Yoga
Asteya - Çalmama Çalma eylemi yokluk hissinden kaynaklanır. Eğer siz sizde birşeyin olmadığını düşünürseniz, o şeye sahip olma arzusu duyar ve bir şekilde almaya çalışırsınız. Çalmama etiğini uyguladığınızda ise, ihtiyacınız olan veya istediğiniz herşeyin zaten sizinle olduğu bilgisine ulaşırsınız.
Başkalarından ne çalabilirim diye düşünüyorsanız, örneğin çevrenizdeki sevgi ilişkilerine bir göz atın. Genellikle modern dünyamızda yaşanılan sevgi talepkardır; karşı taraftan sürekli sevgi, şefkat, hoşgörü, anlayış, zaman, ilgi bekler. İşte böyle bir ilişkide bir taraf alıcı iken diğer taraf verici olmaya mahkum edilir... Verici taraf çoğu zaman durumu o kadar kabullenir ki ne verdiğinin veya ne kadar zamandır verdiğinin farkında bile olmaz ve yıllar geçtikçe kendisinin de anlam veremediği halde içten bir öfke duymaya başlayarak, eşini suçlamaya başlar. "En güzel yıllarımı sana verdim!" ya da "Senin için saçımı süpürge ettim!" eski Türk filmlerinde bolca rastladığımız çok klişe örnekler olmakla birlikte aslında gerçekten de toplumun bir parçası olan çok tipik çalma örnekleridir. Çalmama etiği anlatılırken hep, elimizde olanın bize verilmiş bir hediye olduğu ve aslında bizim olmadığı vurgulanır. Ölürken -bedenimiz dahil- her tür maddeyi bu dünyada bırakıp gittiğimize göre, bu dünyada sahip olduğumuz herşey aslında bize bir süreliğine verilmiş emanetlerdir. Elbette ki, bu emanetlerin bize verilmiş olması nedeniyle bu hediyeleri mutluluk içinde kullanmamız en doğal hakkımızdır. Elimizde olan herşeyin ilahi birer hediye olduğunu düşünmemiz ise bunları kaybetme korkumuzu silip atarak bizi rahatlatacak, elimizdekini koruma ihtiyacımızı ve stresimizi azaltacaktır. Çalmama etiğini mükemmel olarak uyguladığımızdaysa, arzuladığımız herşeye sahip olacağız. (Patanjali'nin Yoga Sutraları 2. kitap, 37. dize) |
Raja Yoga
Aparigraha - İstifçilik Yapmama Yoga denince en çok tartışılan konulardan biri istifçilik yapmamadır. Bu konunun bu denli konuşuluyor olma nedeni, istifin derecesinin yoruma açık olması ve bazı kesimlerin bunu "maddeyi reddetme" olarak uygulaması/yorumlamasıdır. Bu nedenle bu etiği okurken, bağımlı olmamanın ve özdeşleşmenin ne anlama geldiğinin de okunmasını tavsiye ediyorum. Bu etiğin en iyi anlaşıldığı durumların tatiller olduğunu düşünüyorum. Onbeş gün için yaz tatiline çıktığınızı hayal edin, yanınıza ne alırsınız? Bir valiz dolusu giysi, diş fırçası, havlu, değil mi? Gittiğiniz yerde de size bir oda verirler, içinde bir yatak vardır. Masayı, sandalyeyi, ya da koltuğu varsa bile kullanmazsınız bile... Bir de şu an oturduğunuz evinizi düşünün, içi yılların birikimiyle dolu olan evinizi... Gerçekten o evin ya da eşyaların ne kadarını kullanıyorsunuz? Bunu düşünmenizi söylememin sebebi, belki de çoğumuzun elimizdekileri; sahip olma güdüsüyle, geçmişte sahip olduklarımızla ve diğer insanların sahip olduklarını düşündüğümüz şeyle sürekli karşılaştırma yapıyor olmamız... ve elimizdekilerle çoğu zaman mutlu olmayıp hep uzaktaki bir şeye doğru koşmamız. Yoga, aslında gerçek anlamda hiç bir şeye sahip olamayacağımızı, olsa olsa bir süre kullanabileceğimizi söyler. Gerçekten de, ölümlü bir bedene sahip olduğumuz düşünüldüğünde, "benim" dediğimiz herşey -hayattayken kaybetmediğimizi var sayarsak- bedenimizin yaşam süresiyle sınırlıdır. (örneğin, bir evde oturuyorsunuz, oturduğunuz ev, sizin için "sizin", ancak siz öldükten sonra, çocuklarınız o evin "kendilerinin" olduğunu söyleyeceklerdir.) Sahiplendiklerimizi sınıflandırırsak:
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.