| [KAPLAN] |
06-05-2008 03:36 PM |
"Ö" Harfiyle Başlayan Deyimler
..."Ö" Harfiyle Başlayan Deyimler... - Öbür (öteki) dünya: Ahiret, insanların öldükten sonra gidecekleri ve ebedî olarak kalacakları âlem."Öteki dünyada inşallah yüzümüz güler."
- Öç almak: Yapılan bir kötülüğün acısını aynı derecede bir kötülük yaparak çıkarmak."Öç alma fikrinden vazgeçirmeliyiz onu."
- Ödü patlamak: Ani bir olay sebebiyle çok korkmak."Fareden ödüm kopar."
- Öküzün altında buzağı aramak: Kimi sebepler, bahaneler uydurarak suç ve suçlu bulma çabasında olmak.
- Öküz öldü, ortaklık bozuldu: Aradaki yakınlık dayanağı kalktı, yakınlık da kalmadı.
- Ölçüyü kaçırmak: Uygun derecenin üstüne çıkmak, aşırı gitmek,"Sofraya her oturuşunda ölçüyü kaçırırdı."
- Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek): Umutsuz bir bekleyişi anlatmak için kullanılır.
- Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk
- Ölmek var, dönmek yok: "Neye mal olursa olsun, iş sonuna kadar götürülecektir, yapılmasından kaçınılmayacaktır" anlamında kullanılır."Özgürlük yolunda ölmek var, dönmek yok bize."
- Ölü fiyatına: Yok pahasına, değerinden çok ucuza, az bir para ile."Arsaları ölü fiyatına satmak zorunda kaldık."
- Ölü mevsim: İşin veya alışverişin az olduğu, durgun geçtiği zaman dilimi."Bizim iş en ölü mevsimini yaşıyor."
- Ölüm Allah`ın emri: 1. Herkes ölecek, ölüm mukadderdir. 2. Kesin karar verme durumunda kullanılır.
- Ölümü göze almak: Yaptığı iş uğruna ölmekten korkmamak, yürekli davranmak."Allah yolunda ölümü göze aldı yiğitler."
- Ölümüne susamak: Yapmakta olduğu tehlikeli işte ölümü kendi üzerine çekecek davranışta bulunmak."Ölümüne mi susadın, çekil şu arabanın önünden!"
- Ölüp ölüp dirilmek: 1. Çok ağır bir hastalıktan kurtulmak. 2. Ard arda gelen sıkıntılı, acı veren durumlara düşmek.
- Ölür müsün, öldürür müsün?: "Öyle ters bir iş yaptı ki ona mı ceza vermeliyim kendime mi?" anlamında kullanılır.
- Ömrü billah: Hiçbir zaman, ya da şimdiye kadar."Ömrü billah yalan söylememiştir o."
- Ömrüne bereket: "Var ol, sağ ol, ömrün uzun olsun" anlamında kullanılır.
- Ömrü vefa etmemek: Bir şeye kavuşamadan, bir sonuca ulaşamadan ölmek."Okulunu bitirip doktor olacaktı ama ömrü vefa etmedi."
- Ömür adam: Beğenilen, çok hoşa giden, değişik düşünceleri olan adam.
- Ömür çürütmek: Uzun süre bir şey için emek vermiş olmak, ya da boşuna zaman harcamış olmak."Bu ev için bir ömür çürüttüm ben."
- Ömür sürmek: İyi ve rahat yaşamış olmak."Uzun bir ömür sürdü dedem."
- Ömür törpüsü: İnsanı yıpratan, yoran, sıkıntıya sokan, uzun ve yorucu iş.
- Ön ayak olmak: Bir işin yapılmasında ilk başlayan olup herkesi arkasından sürüklemek."Haydi ön ayak olda koşsunlar biraz."
- Öne düşmek: 1. Önderlik ya da kılavuzluk etmek. 2. En önde yürümek.
- Önüne gelen: Olur olmaz kimse, herkes, karşısına çıkan."Önüne gelene sordu ama bulamadı."
- Öpüp başına koymak: Bir şeyi minnetle karşılamak, seve seve kabul etmek."Adam sana iş verecekmiş, daha ne istiyorsun, öpüp başına koy."
- Örtbas etmek: Kötü bir durumu gizlemek, yayılmasını önlemek."Dairede yapılan yolsuzlukları örtbas edeceklerini sandılar."
- Örümcek kafalı: Geri düşünceli, yenilikleri kolay kabul etmeyen (kimse).
- Öteden beri: Oldukça uzun zamandan beri, eskiden beri."Öteden beri sevmem ben onu."
- Ötesi çıkmaz sokak: "Takip edilen yol yanlıştır, bu yolla bir yere gidilemez, sonuç alınamaz, bir yere kadar gidilir ama daha fazla gidilemez" anlamında kullanılır.
- Özenip bezenmek: Çok özen gösterip titizlikle, ayrıntılarına varıncaya değin ele almak.
- Özrü kabahatinden büyük: Bir kabahat için özür dilerken daha büyük bir kabahat işleyen kimse için söylenir.
- Özür dilemek: 1. Yaptığı bir yanlıştan ötürü affedilmesini istemek. 2. Özrünü ileri sürerek yapılması kendinden istenen işi yapmamak, bundan bağışlanmasını istemek."Özür dilerim, ben o kovayı taşıyamayacağım."
- Özü sözü bir: Düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları bir olan, ne düşünüyorsa onu söyleyen, içi dışı bir olan kimse."Özü sözü bir olan insanlara rastlamak gittikçe zorlaşıyor."
|