ForumSinsi - 2006 Yılından Beri - Devlet Ve Millet Arasındaki Engelleri Kaldırmak İstiyoruz!

http://www.nethaber.com/Nethaber.Sta...nikrrrgggg.jpg
"AB YOLUNDA TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE ZORLUKLAR ÇIKARANLARA KARŞI HAKLI BİR TAVIR VE TEPKİ BEKLİYORUZ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği yolunda Türkiye'nin önüne zorluklar çıkaranlara karşı haklı bir tavır ve tepki beklediklerini belirterek, "Lütuf beklemiyoruz, Türkiye'ye bu yakışmaz. AB yolunda verilen sözlerin tutulmasını, verilen sözlerin arkasında durulmasını istiyoruz" dedi.

AB yolunda Türkiye'ye uygulanan çifte standartların toplumda AB'ye yönelik var olan desteği ciddi bir şekilde erozyona uğrattığını da belirten Erdoğan, "Dersimizi çalışıyoruz, görevler yerine getiriliyor. Biz ne kadar olumlu bir yaklaşım içindeysek, Avrupalı dostlarımızdan da aynı olumlu yaklaşımı bekliyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Avrupa Vakıflar Merkezi 19. Genel Kurulu'nun açılışına katıldı. Swissotel'de gerçekleştirilen açılış töreninde, Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç ve çok sayıda işadamı da hazır bulundu.

Erdoğan, İstanbul'un bugün bile vakıf medeniyetinin, vakıf kültürünün canlı yaşayan somut bir örneğini teşkil ettiğini söyledi. İstanbul'un fethinin 555. yıldönümünü nedeniyle Fatih Sultan Mehmet ve tüm kahramanları rahmetle anan Başbakan Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in vakıflarla ilgili yayınladığı bir fermanı okudu. 11. yüzyıldan itibaren Anadolu topraklarına yerleşmeye başlayan Türkler'in, Anadolu'nun her köşesinde başta vakıf eserleri olmak üzere çok büyük hizmet eserleri imar ettiklerini belirten
Erdoğan, "İstanbul'un 555 yıl önce fethiyle birlikte İstanbul merkez olarak alınmış ve Osmanlı coğrafyasının tamamına vakıf eserleri kazandırılmıştır. Osmanlı devleti idare ettiği toprakların zenginliklerini İstanbul'a taşımak yerine, İstanbul'un zengin ve yeniliklerini Avrupa'ya, Ortadoğu'ya, Kuzey Afrika'ya taşımıştır. İnsanların serinlemesi için kar dağıtan vakıf kurulmuştur. Sıkıntı yaşayan insanların boğazda stress atmalarını sağlamak amacıyla nefes aldırma vakfı kurulmuştur. Gölleri temizlemek
amacıyla 1585 yılında gölleri temizleyen vakıf kurulmuştur. Özellikle leyleklerin göç yolu olduğu için Leylek Vakfı adı altında bir vakıf kurulmuştur. Bu vakıf da göç edemeyen leyleklerin bakımını üstlenmiş. Biz vakıf medeniyetini tarihimizin en önemli gurur kaynaklarından biri olarak görüyoruz" dedi.

"2 BİN 650 VAKIF ESERİMİZ DAHA AÇILIŞA HAZIR HALE GETİRİLDİ"

Başbakan Erdoğan, insana yatırım yapan, insanın mutluluğu ve refahı için çalışan vakıf anlayışını yeniden canlandırmak için çok yoğun bir gayret içerisinde olduklarını söyledi. Son 5.5 yıl içinde Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu konuda tarihi başarılara imza attığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçeden hiç pay almadan, gelirlerini tam 15 kat artırmıştır. TBMM de bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri yapmıştır. Vakıfbank Türkiye'nin en hızlı büyüyen bankası haline gelmiştir.

Türkiye'nin her yerinde bin 111 vakıf eserinin açılışını geçen yıl yaptık. Şimdi 2 bin 650 vakıf eserimiz daha açılışa hazır hale getirildi. Sadece Türkiye içindeki eserleri değil, diğer ülkelerdeki kültürel mirasımıza da aynı sadakatla sahip çıkıyoruz. Vakıf kültürümüze sahip çıkmak için bütün imkanlarımızı seferber ettik. Bütün kanalları aştık, bütün engelleri tek tek temizliyoruz. Bu topraklarda yaklaşık bin yıldır var olan sivil toplum kültürünü yaşatmak ve modern çağa ayak uydurmasını sağlamak
hedeflerimiz arasında yer alıyor" diye konuştu.

"TÜRKİYE AB'YE GÜÇ KATACAK, YÜK OLMAYACAKTIR"

Erdoğan, AB katılım sürecindeki Türkiye'nin, 2005 yılından itibaren fiilen katılım müzakerelerine başladığını hatırlatarak, AB üyeliği yolunda kararlı adımlarla ilerlediklerini söyledi. AB üyeliği konusunda şüpheci bir yaklaşımın söz konusu olmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, "Üzerimize düşen ne ise bunları yapıyoruz. Dersimizi çalışıyoruz, görevler yerine getiriliyor. Biz ne kadar olumlu bir yaklaşım içindeysek, Avrupalı dostlarımızdan da aynı olumlu yaklaşımı bekliyoruz. Reformlarımızı
kararlılıkla yapıyor, uygulanması için sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Türkiye'nin birliğe katılım sürecinde bazı üye ülkeler tarafından önümüze çıkarılan siyasi yaklaşımlar bizi üzmektedir.
Bu siyasi yaklaşımlarla önümüzün kesilmek istenmesini anlayamıyoruz. Özellikle son dönemde bir çok fasıllarda oturup konuştuğumuzda dostlarımız ne yazık ki kendilerini savunamaz duruma geliyor. Çünkü tezlerinin zemini sağlam değil. Siyasi bir yaklaşım. Bu siyasi yaklaşımdan uzaklaştığımda anlıyorum ki kısa sürede Türkiye AB içinde beklenen yerini alacaktır. Türkiye, AB'ye güç katacak, AB'den yük alacaktır yük olmayacaktır" ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB katılım sürecinde çifte standart uygulandığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Üyelik sürecinde kimseye uygulanmayanın Türkiye'ye uygulanarak çifte standart uygulandığını görüyoruz. Bu çifte standartlar toplumda AB'ye yönelik var olan desteği ciddi şekilde erozyona uğratıyor. Biz reformlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Bizim hedefimizn Türkiye'nin yaşam standartlarını, demokrasideki kalitesini, refahını, kalkınmasını belli bir seviyeye taşımak. Bunu gerçekleştirmek için yolumuza devam edeceğiz. AB içinde Türkiye'ye verilen sözlerin bozulmasını, Türkiye'ye farklı bir yol çizilmesini
arzu edenlere, Türkiye'nin önüne zorluklar çıkaranlara karşı da haklı bir tavır ve tepki bekliyoruz. Bu tavrı koyan ülkeler, liderler var. Onlara ülkem ve milletim adına şükranlarımı ifade ediyorum. Verilen sözlerin tutulmasını, verilen sözlerin arkasında durulmasını istiyoruz. Lütuf beklemiyoruz, böyle bir derdimiz yok. Türkiye ve Türk milletine bu yakışmaz."
Bu noktada sivil toplum örgütlerinden de sorumluluk beklediklerini belirten Erdoğan, Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin, gerek Avrupa'daki gerek dünya genelindeki diğer örgütlerle uluslararası işbirliği ve diyaloğu arttırmasının Türkiye'nin yararına olacağını söyledi.

"AB KATILIM SÜRECİNDE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN DESTEĞİ ÖNEMLİ"

Erdoğan, "Türkiye'nin AB katılım süreci sivil toplum örgütlerinin deksteğiyle başarılı olacaktır. Sadece AB süreci değil, Türkiye'nin ekonomik kalkınması, sosyal kalkınması da yine sivil toplum örgütlerimizin sürece katılmasıyla mümkün olacaktır. Bizim bu konuda hiçbir enidşemiz yok. Hükümet olarak Türkiye'nin bir özgürlükler ülkesi olabilmesi, demokrasisinin standartlarını en ileri seviyeye taşımış bir ülke olabilmesi için 5.5 yıllık sürede bir çok tarihi reformu gerçekleştirdik. En son düşünce ve ifade
özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak için 312. maddeyi değiştirdik. Devlet ve millet arasındaki tüm engelleri, tüm mayınlı arazileri kaldırmak konusunda son derece kararlıyız" açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin son 5.5 yılda ekonomik anlamda da tarihi başarılar elde ettiğine değinen Başbakan Erdoğan, kararlı gidişin aynı şekilde devam edeceğini belirtti. Erdoğan, demokrasi ve ekonominin at başı gitmesi gerektiğini belirterek, "Bu kararlı gidiş aynı şekilde devam edecek. Bütün bunları demokratikleşme noktasında attığımız adımlarla paralel olarak elde ettik. Demokrasi ve ekonomiyi at başı götürmek zorundasınız. Birisi ileri, birisi geri olmaz. Demokrasinin olmadığı yerde güçlü bir ekonomiyi
göremezsiniz.

Ekonominin güçlü olmadığı yerde de güçlü bir demokrasiyi göremezsiniz. Türkiye demokrasi standartlarını yükseltti. AB ile katılım sürecine girdi, dünya ile entegre oldu. Biz kapalı toplum mücadelesi verenlere karşı açık toplum mücedelesini vermek suretiyle bugünlere geldik. Bu konuda da kararlıyız. Kapılarımızı dünyaya açtık ve ekonomide bu büyük başarıyı elde ettik. Bir çok şeylere rağmen. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru sivil toplum örgütlerini bu sürecin dışında tutmuş olsaydık, Türkiye bu seviyeleri
göremezdi. Yapılan önerileri, katkılara destekleri asla ihmal etmedik, elimizin tersiyle itmedik. Bu zemini güçlendirmek, korumak, bu amaca hizmet etmek, sivil insiyatifler için temel bir konu. Sivil toplum örgütlerimizin uluslararası işbirliğini desteklediğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Birikim ve tecrübelerin paylaşılması için, küresel insiyatifin oluşması için bu kaçınılmaz olmuştur" dedi.