ForumSinsi - 2006 Yılından Beri - //////Dilinden Utanma //////

http://s.azbuz.com/uploads/images/47...gif?1539486570 Türkçede son yıllarda yaşanan kirlenme ve yanlış kullanım ciddi boyutlara ulaştı. Bu durum, hem Türkçede karşılığı olduğu halde yabancı sözcüklerin kullanımı hem de Türkçe ifadede anlam yanlışlığı ve sözcüklerin yanlış kullanımı ile karşımıza çıkıyor

Bir toplumun en önemli kültürel mirası olan dilin bu kadar kirlenmesi de doğal olarak o kültüre zarar veriyor.

Yabancı dillere olan tutkunluğumuzdan ve yıllar boyu kendi dilimizi küçük görerek, ona gereken ilgiyi göstermemizden ötürü, kimi kavramlarda eksiklerimizi ve dili yozlaşmaya götüren tutumlarımız oldu. Bu gün de aynı yöndeki bazı gelişmelere tanık oluyoruz.

Dilimiz kültürümüzün de temelini oluşturuyorsa önemini yadsımamak gerekir. Ancak, şimdilerde bu konuyu önemsemiyor ve yok oluşunu izlemekle kalıyoruz. İletişim araçlarının etkisiyle de dilimiz gitgide kayboluyor. Yeni bir oluşum değişim gibi sunulan bu yozlaşma herkesi kendine çekiyor. Açılan her işyeri adını Türkçe dışında herhangi bir dilden seçmek istiyor. Fakat ülke çapında içinde Aydın Belediyesinin de bulunduğu yaklaşık kırk belediye bu konuya özenle eğilmekte ve meclislerinde bu konuda kararlar almaktadırlar

Fast Food & Patisserrie ” geçenlerde arkadaşlarla oturduğumuz Nevzat Biçer Parkında yer alan bir yerin tabelasındaki ismi. Evet, hepimizin artık sıkça rastladığı kelimeler bunlar. Bir şekilde hayatımıza girmeye devam ediyor. Demek ki Aydın Belediyesinin aldığı Türkçe isim kullanma kararı pek etkili olmamış. Şaşkınlığım, yemek listesini elime alıp, yemek isimlerine baktıktan sonra doruk noktasına ulaştı. Hemen elime kağıt kalem alıp o yemek isimlerini yazmaya başladım. Şimdi o yemek isimlerini size söyleyeyim;

Bu yemek isimlerinin Türkçe karşılığı yok mu? Elbette ki var ama böyle uygun görülmüş ve yazılmış. Oradaki görevli birisine sordum bunlar nedir diye görevli bana, makarna dedi. Peki, neden Türkçe yazmadınız diye sordum. Bunlar orijinal isimleri o yüzden ama zaten kimse sipariş vermiyor ki dedi. Güldüm. Güzel kardeşim vatandaş ismini bilmediği yemeği ne diye sipariş etsin. Oraya adam gibi ”tavuklu peynirli makarna” yazsana. Sen ne olduğunu bilmediğin bir şeyi yer misin?

Dilimize yapılan saldırılar en etkili yok etme politikaları da olabilir. Ülkemizde bu çemberin içine atılmış, benliğini kaybetmeye başlamıştır. Getirilen bazı yasaklar dışında etkin çözümler üretilmemesi en büyük sorun olarak karşımızda duruyor. Nereye kadar böyle gideceğini düşünmek yerine, dilimizi tekrar gelecek nesillere kazandırmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Her türlü sorunu, eleştirmeyi başarılı bir şekilde yapan bizler bu konuda çözüm üretmeyi arka sıralara atıyoruz.

Yunus Emre’ nin o duru Türkçesi asırlar geçmesine rağmen, herkes tarafından anlaşılabiliyorsa, oturup tekrar tekrar düşünmek gerekiyor. Burada; halkımızdan kamu kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarından Üniversitelere, öğretmenlerimizden basınımıza kadar hepimize büyük görevler düşüyor.