![]() |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
Cumhuriyet döneminde demokrasinin işleyişi sık sık
darbelerle kesildi. Aslında bu bizim eski bir geleneğimiz. Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri isyanlar ve darbeler, Fatih Sultan Mehmed’in . . Mehmed’den sonra isyanla yüzleşmeyen Osmanlı padişahı yok gibidir. 36 Osmanlı padişahından 12’sinin isyan ve darbeyle tahtını kaybettiği gözönüne alındığında durumun vahameti daha iyi anlaşılır. . Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük padişahlarından Fatih Sultan Mehmed’in Hz. Muhammed’in (SAV) övgüsüne mazhar olmak için çıktığı yolda elde ettiği başarı yüzyıllar boyunca anlatılageldi. Birçok padişahın yapamadığını başaran Fatih Sultan Mehmed’in Bizans surlarını aşması hala tarihçiler tarafından büyük bir hayranlıkla anlatılır . Fatih, 5 Nisan 1453′te İstanbul’un fetih harekatını başlatmak üzere sayısı 80,000 ila 200,000 arası değişen bir orduyla İstanbul’a hareket etmişti. Şehir 2,000′i yabancı olmak üzere toplamda 7,000 kişilik bir orduyla savunulmuştu. Henzü 21 yaşındayken http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg emrindeki orduyla İstanbul’a yürüyen Fatih’in ve ordusunun o anları İstanbul’un Fethi Panaromasıyla anlatılıyor. Gerçek bir fetih anını anımsatan görüntüler eşliğinde İstanbul’un fethi belgeseliyle bir kez daha fetih gününü yaşacaksınız. |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
Osmanlılar’ın Avrupa’ya ve diğer Türk beyliklerine üstünlük sağlayıp, dünyanın en büyük imparatorluklarından birini kurmalarının sebebi çok erken tarihte düzenli ordu kurmalarıydı. Gerek Osmanlılar’dan Önceki Türk devletlerinin, gerekse Safeviler ve Akkoyunlular gibi
. Osmanlı ile çağdaş Türk devletlerinin orduları aşiret kuvvetlerinden . meydana gelirdi. Avrupa’da da ordular, ya paralı birliklerden veya prenslerin, kontların ve düklerin gönderdiği askerlerden oluşurdu. Osmanlı Devletinin ilk dönemlerinde asker İhtiyata daha çok uç beylerinden ve halktan gelen gönüllülerden sağlanmaktaydı. Orhan Bey döneminde fetihler arttığından düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu ve vergi muafiyeti karşılığı Türk gençlerinden yaya ve müsellem adı verilen bir askeri grup oluşturuldu. Edime fethedilip, Osmanlı Beyliği Balkanlar’da . hızla yayılmaya başlayınca yaya ve müsellemler asker ihtiyacını karşılayamadı. Devlet de giderek merkezi bîr yapı kazandığından merkezde daimî olarak bulunup, hükümdarı koruması gereken bir askeri gruba ihtiyaç duyulmaya başlandı. Rumeli yönünde fetihlerin genişlemesiyle elde edilen esirlerin sayısı . . sonra seferlerin azalması sonucu, elde edilen esirler de azaldığından Türk tarihinde yeni bir uygulama olan devşirme sistemi hayata geçirilmeye başlandı. Osmanlı Devleti sınırlan içindeki Hristiyan çocukları devşirimdi. Bu usul, Çelebi Mehmed döneminde (1413 1421) uygulanmaya başlandıysa da, kanunlaşıp bir sisteme kavuşması Fatih Sultan . Mehmed’in babası n. Murad’ın hükümdarlığı döneminde (14211451) oldu. Kapıkulu ocaklarının ihtiyaçları belirlenip Divân ı Hümâyûn’a bildirilerek buradan çıkan karara göre belirli bölgelerdeki Hristiyan ailelerinin sekiz ila yirmi yaş arasındaki gençleri devşirilirdi . . Yeniçeri Kanunu’nda devşirileceklerin özellikleri “Papaz oğlunu ve kâfir arasında aslı iyi olan kâfirin oğlunu alalar. İki oğlu olanın birisim alalar. . Babası ve anası ölüp yetim kalan oğlanı almayalar. Gözü aç ve edepsiz olur. Sığırtmaç ve çoban oğlunu dahi almayalar, zira onların her biri dağda büyümüşlerdir, edepsizdirler. Kel olanı almaya, feodal ve geveze olur. Aceleci oğlanı almayalar, kıskanç ve inatçı olur. Sureta taze şeklinde olan köse oğlanı alınmaya, fitne ve fesat ehli olduğundan başka, düşman gözüne ufak gelir. Doğuştan sürmedi olan oğlan alınmaya. Hintçe bilen . ve kâfirdeyken evli olan oğlan alınmaya, yüzü gözü açık olur ve evli olan ise padişaha kul olmaz. Sanat ehli olan oğlan dahi alınmaya, zira sanat ehli olan maaş için bela çekmez. Çok sunum ALMİRA |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
Balkan Savaşları Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki dört devlete karşı 1912-1913'te yaptığı savaşlardır (8 Ekim1912 - 29 Eylül1913). Çatışmaların temel nedeni Bulgaristan Krallığı ile Sırbistan Krallığı'ın Balkanlarda hızlanan faaliyetleridir.
Konu başlıkları Savaş Öncesi 1878 tarihli Berlin Antlaşması'nda umduğunu bulamayan Bulgaristan 1908 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra Balkanlarda etkin bir politika izlemeye başlamıştı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yine 1908 yılında Bosna-Hersek'in ilhak etmesi ise Amerika'yı aynı yönde bir politika izlemeye itti. Balkan ülkelerinin -aşırı- toprak kazanım beklentileri, "Report of the International Commission To Inquire into the Causes and Conduct of the Balkan Wars", 1914. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg 1912 yılında Rusya bu iki devletin çıkarlarının çatışmaması için Bulgaristan ve Sırbistan arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan ittifaka Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığı da katıldı., http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Rusya'nın Balkan Devletleriyle Antlaşması Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya'nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkleri Balkanlardan atmak istediler. Trablusgarp Savaşı da onları cesaretlendirdi. I. Balkan Savaşı Bulgar askerleri Edirne saldırısı öncesinde. Ana madde: I. Balkan Savaşı 8 Ekim 1912 - 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında Bulgaristan Krallığı, Sırbistan Krallığı, Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığı'ndan oluşan Balkan Birliği, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarının çoğunu ele geçirdi. Arnavutluk da bağımsızlığını kazandı. Birinci Balkan Savaşı sırasında Balkanlardan göçen muhacirler, İstanbul, 1912. Balkan sorunları Çatalca Mütarekesi. Osmanlı'nın savaşı kaybetme sebepleri
Yanya'nın Yunanlara teslimi, Yunanistan Krallığı veliahtı Konstantin'e kılıçı teslim eden Esat Paşa. (21 Şubat 1913) Yunanistan Deniz Kuvvetleri'ne ait Georgios Averof Zırhlı Kruvazörü (müze). Çok kısa zaman zarfında;
Bulgaristan ordusu, Çatalca'ya kadar ilerleyerek, İstanbul'u tehdit etmeye başladı. Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan orduları, Makedonya'yı tamamen işgal ettiler. Diğer Balkan ülkelerini kendine karşı tehdit olarak gören Arnavutluk, mecburen bağımsızlığını ilan etti. Yunanistan, Gökçeada (İmroz) ve Bozcaada dışındaki Ege Adaları'nı işgal etti. Taraflar arasında savaşı bitiren anlaşma 1913 yılı Mayıs ayında Londra'da imzalandı. Londra Antlaşması'na göre: http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
OSMANLI DEVLETİNİN SAVAŞTIĞI CEPHELER
** Kendi toprakları üzerindeki cepheler : Taarruz Cepheleri : * Kafkas * Kanal Savunma Cepheleri : * Çanakkale * Irak * Suriye -Filistin * Hicaz - Yemen ** Müttefiklerine yardım için savaştığı cepheler : * Romanya * Makedonya * Galiçya Kafkas Cephesi : Doğu Cephesinde askerî harekât, 1 Kasım 1914 günü Rus Ordusunun sınırı geçmesiyle başladı. Bu cephede, Osmanlı devletinin 3. Ordusu bulunuyordu. 21 Kasım’da sınırı geçerek Erzurum istikametinde ilerleyen Rus kuvvetleri, önce KöGoogle Page Rankingüköy ve ardından da Azap muharebelerini kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak Türk Ordusu da ağır zayiat verdiği için geri çekilen düşman takip edilemedi; daha elverişli bir arazide toplanmak, takviye kuvvetlerinin gelmesini beklemek ve yeni bir Rus taarruzunu karşılamaya hazır olmak amacı ile geri çekildi. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Avrupa’da savaşın mevzî harbine dönüşmesi ve Galiçya’da Avusturya’lıların Ruslar karşısında zor durumda kalmaları üzerine; Harbiye Nazırı ve Türk Başkomutan Vekili Enver Paşa, doğu cephesinde Rus kuvvetlerinin imhasını hedef alan büyük ölçüde kuşatıcı bir taarruza karar verdi. Bu amaçla 14 Aralık 1914’te Erzurum’a geldi. Taarruz için mevsimin uygun olmadığını ve bu nedenle bahara bırakılmasını isteyen 3 Ordu Komutanını görevden aldı. Ordu komutanlığını kendisi üstlendi. Savaş plânı, düşmanın cepheden ve yanlardan kuşatılarak imha edilmesi esasına dayanıyordu. Tamamen karla örtülü çok yüksek dağlık ve yolsuz bir arazide, o günün şartları altında kış donatımından yoksun yaya ve atlı birliklerle yapılan bu hareket çok riskli idi. Nitekim Türk Kuvvetlerinin büyük bir kısmı donarak öldü. Sarıkamış’a girebilen çok az sayıda bir kuvvet de Ruslar tarafından geri atıldı. 3. Türk Ordusu tamamen elden çıktı. Bu savaşta Türklerden 60.000 asker kaybedilmiş, çok sayıda da esir verilmişti. Bu başarısızlık üzerine Doğu Anadolu’nun kapıları Rus ordularına açılmış oldu. 1915 Nisan sonlarında Rus ordusu tekrar taarruza geçti. Bu arada, Van bölgesindeki Ermeniler de ayaklanarak Türk ordusunu arkadan vurmaya başladılar. Bu durumda Osmanlı Devleti, Ermeni azınlığı, çıkartılan “Tehcir . Kanunu” ile başka yerlere göç ettirerek buradaki Türk kuvvetlerinin arkasını sağlama almaya çalıştı. 1915 yılı sonunda doğudaki kuvvetlerinin sayısını 700.000’e çıkaran Ruslar karşı taarruza geçtiler ve Erzurum, Muş Rusların eline geçti. 1916 ve 1917 yıllarında cereyan eden savaşlar sonunda Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal ettiler. Ruslar, Trabzon ve Erzincan’ı aldılar. 1917 Mart’ında başlayan Rus İhtilâli, cephedeki Rus kuvvetlerini de etkilemişti. Ekim 1917’de gerçekleştirdikleri bir ihtilalle Rusya’da Çarlık rejimini yıkarak . yönetimi ele geçiren Bolşevikler, savaştan çekilme kararı aldılar. Bunun üzerine, 16 Aralık 1917’de Ruslarla Erzincan Mütarekesi yapıldı. Bu mütarekeden sonra Rus kuvvetleri Doğu Anadolu’yu boşaltmaya başladılar. Rusların boşalttığı bu toprakları bu kez Ermeni birlikleri istila etti. Ermenilerin bölgedeki Türkleri toplu katliamlarla yok etmeye başlamaları üzerine; Şubat 1918’de başlarında ileri harekata geçen Türk ordusu, bütün Doğu Anadolu’yu istiladan kurtardı. . Çanakkale Cephesi (18 Mart 1915) : Çanakkale’de cereyan eden muharebeler, I. Dünya Savaşı’nın akışını değiştirmiş, sonucunu etkilemiş olduğu için ayrı bir önem taşır. Çanakkale geçilebilseydi; Rusya’daki büyük insan kaynağı İtilâf devletlerinin silah ve malzeme fazlasıyla donatılacak, Rus ordusunun taarruz gücü artırılacak, büyük bir ihtimalle savaş daha çabuk bitecek, Rusya’da ihtilâl ortamı http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg meydana gelmeyecekti. Dolayısıyla da Rusya savaştan yenik olarak erken ayrılmak zorunda kalmayacaktı. Türk Ordusu, Çanakkale’de kendisinden özellikle ateş gücü bakımından üstün kuvvetlerin denizden ve karadan yaptıkları saldırılara dokuz ay süreyle, ağır kayıplar pahasına mukavemet etmiş ve nihayet saldırganların cepheyi boşaltıp gitmesiyle hak ettiği zaferi kazanmıştı. Çanakkale Cephesi’nin açılmasına gerçi Rusların isteği üzerine karar verilmiştir, ama burada bir cephe açılması çok daha önce düşünülmüştü. Balkan savaşında ele geçirdiği Ege adalarını sağlama bağlamak ve Türkleri . Ege Denizinden uzaklaştırmak isteyen Yunanistan, 19 Ağustos 1914’de Osmanlı Devleti’nin henüz tarafsız bulunduğu günlerde, İngiltere’ye müracaat ederek Çanakkale’de bir cephe açılmasını önermişti. O tarihte İngiltere, böyle bir hareketin Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesini hızlandıracağı endişesiyle bu öneriyi reddetmişti. Türkiye savaşa girdikten sonra Kasım 1914’te İngiliz Bahriye Nazırı Churchill ve Amiral Fisher, Türk kuvvetlerinin Süveyş’e saldırmalarını önlemek amacı ile Gelibolu Yarımadasına bir çıkarma yapılmasını önermişlerdi. Fakat İngiliz savaş kabinesi bu öneriyi kabul etmemişti. . Nihayet, l915 yılı başında Avrupa’daki savaş mevzî harbine dönüşünce İngilizler, bütün kuvvetlerini Batı Cephesine yığmaktansa Çanakkale ya da Balkanlarda ikinci bir cephe açarak harbi hareket harbine çevirmeyi ciddî olarak düşünmeye başladılar. Böylece Rusya’ya lojistik destek sağlanabileceği gibi; Osmanlı başkentinin ele geçirilmesiyle Osmanlı Devleti de Alman ittifakından ayrılma mecburiyetinde bırakılacaktı. Ayrıca, kararsız durumda olan Bulgaristan’ın Merkezi Devletlere katılması da önlenecektir. Bu arada, Türklerin Süveyş Kanalına yaptıkları taarruz başarısızlıkla sonuçlanıp, Mısır’da bulunan kuvvetlerin bir kısmının Çanakkale’ye aktarılması imkânı da ortaya çıkınca; Boğazın önce donanmayla geçilmesine ve donanma Marmara’ya girdikten sonra arkadan yetişecek kuvvetlerin boğazların ve İstanbul’un işgalinde kullanılmasına karar verildi . * Deniz Harekatı İtilâf devletleri, Çanakkale harekatına 12’si İngiliz, 4’ü Fransız olmak üzere 16 Muharebe gemisi, 6 muhrip, 14 mayın arama tarama gemisi ve 1 uçak ana gemisi ayırmışlardı. Ayrıca, 4 hafif kruvazörle 16 muhribin, 5 İngiliz, 2 Fransız denizaltısının, altı deniz uçağı taşıyan uçak ana gemisinin de bu harekata katılmasını kararlaştırmışlardı. . İtilaf Devletlerinin, Çanakkale Cephesi’ne ayırdıkları kara kuvvetlerinin gücü, iki tümenli bir ANZAK Kolordusuyla, iki İngiliz ve bir Fransız tümeni ve iki deniz piyade taburuydu. İtilâf devletleri daha sonra on piyade tümeniyle bir Hint tugayını bu cephede birbiri ardına muharebeye sokmuşlardır. İtilâf Devletleri Donanması’nın Boğazlara yönelik ilk hareketi 19 şubat günü başlayan, Boğazların girişindeki müstahkem mevkilerin bombardımanı . Durgun ve güzel bir havada Boğaza giren Müttefik Donanması’ndan ilk isabeti “Gaulois” isimli gemi aldı ve sulara gömüldü. Daha sonra Fransızların Suffren gemisi birkaç isabet aldı. Öğleden sonra ise, Fransız muharebe gemisi Bauvet aldığı isabetlerle birkaç dakikada battı. Bir süre sonra da İngilizlerin İrresistable gemisi etkisiz hale getirildi. Ona yardım için giden Ocean isimli gemi de savaş dışı kaldı. Her iki gemi de, açılan topçu http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg ateşleriyle batırıldı. Türk topçusunun isabetli atışları düşman gemileri üzerinde büyük tahribat yapmış ve mayınlar son darbeyi vurmuştur. Saat 18.00’de Müttefik Donanması’nın Boğazı terk etmesiyle, tarihin bu büyük “Boğaz Muharebesi” Türklerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Yaklaşık 7 saat devam eden çok şiddetli ateş muharebesi sırasında Müttefik Donanması tonlarca mermi yağdırmıştır. Sadece İngiliz gemileri tarafından toplam 3344 top mermisi atılmıştır. Bunca ateşe rağmen, Türk kuvvetlerin zayiatı 24 şehit 43 yaralıdır. Dört ağır top harap olmuş, üç top hasara uğramış, bir cephanelik infilak etmiştir. Müttefik Donanması’na gelince; üç muharebe gemisi (İrresistable, Ocean, Bauvet) batmış, iki muharebe gemisi ve bir muharebe kruvazörü (İnflexible, Gaulois, Suffren) ağır yaralanmıştı. İnsan zayiatı ise, çoğu ölü olmak üzere 800 kişiyi aşmıştır. Bu büyük mağlubiyet üzerine Müttefikler, Boğazı donanmayla zorlayarak geçme umutlarını tamamen yitirmiş oldular. . * Kara Harekâtı 18 Mart yenilgisinden sonra müttefikler, karaya asker çıkarmak suretiyle Gelibolu Yarımadasını ele geçirmeye karar verdiler. Bu suretle, Boğazlardaki tahkimatı arkadan vurarak açabileceklerini sanıyorlardı. Müttefik çıkarması 25 Nisan 1915 sabahı başladı. Müttefikler Saros Körfezi ve Anadolu kıyılarına yaptıkları sahte çıkarma hareketlerinde başarılı olmuşlar ve Alman komutanın dikkatini o bölge üzerine toplamışlardı. Müttefiklerin esas çıkarma yaptıkları bölgeler, Seddülbahir ve Arı Burnu idi. Seddülbahir bölgesine çıkarma yapan İngiliz kuvvetlerine karşı, bu bölgeyi korumakla görevli bir Türk piyade taburu çok büyük bir başarı kazandı ve . kıyıya çıkan düşmanlar iç kısımlara sokulmadılar. Arı Burnu’na çıkan ANZAK Kolordusu’na karşı savaşan Türk piyade bölüğü, burayı kahramanca savundu ama kendisi de tamamen eridi. Bigalı’da 5. Ordu’nun ihtiyat birliği olarak beklemekte olan Kur. Yarbay Mustafa Kemal’in kuvvetleri bu bölgeye çağrılmıştı. Kendi inisiyatifiyle aldığı kararla, bir alayını (57. Alay) çıkarma yapan düşmanların üzerine gönderen Yarbay Mustafa Kemal, kahraman 57. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Alay’ıyla Kocaçimen tepesi üzerinden düşmana yaptırdığı taarruzda başarılı oldu ve düşman saldırıları durdurulduğu gibi, geri çekilmeye de zorlandı. Aynı gün öğleden sonra, 19. Tümenin diğer alayları da muharebelere katılınca Arı Burnu’na çıkan düşman kuvvetlerinin ilerlemeleri tamamen durduruldu. Bundan sonraki günlerde ve aylarda Müttefikler, Çanakkale’deki Türk kuvvetlerini imha ederek Boğazı açmak, Türkler de Boğazı savunmak ve düşmanı denize dökmek amacıyla gittikçe artan bir gayretle savaştılar, çok kanlı muharebeler cereyan etti. Savaş bir süre sonra bir mevzi harbine dönüştü. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg 7-8 Ağustos 1915’de Müttefik Kuvvetleri Kumandanı General Hamilton, emrine verilen dört tümenli 9. İngiliz Kolordusu’yla Anafartalar bölgesine bir çıkarma yaptıysa da Anafartalar Grup Kumandanı Albay Mustafa Kemal’in (Atatürk) komutasındaki Türk birliklerinin 9 ve 10 Ağustos günleri yaptığı karşı taarruzlar sonucunda bu çıkarma hareketi de durdurulmuş ve büyük başarılar kazanılmıştır. Bu başarısızlık üzerine İngiliz General Hamilton görevinden alınmıştı. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kasım ayında İngiliz Savaş Bakanı Lord Kiçner, Çanakkale’ye geldi ve cepheleri gezdi. Bu sırada, Sırbistan yolu açılıp Almanya’dan ağır silahlar gelmeye başlamıştı. İşte İngilizler, Türk kuvvetleri önünde duramayacaklarını da anladıklarından işgallerini kaldırılarak, müttefik kuvvetlerin tahliyelerine karar verdiler. Bu nedenle İngilizler, önce Anafartalar ve Arı Burnu, daha sonra da Seddülbahir bölgelerini boşalttılar ve kuvvetlerini geri çektiler. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Böylece, 18 Mart Deniz Zaferi’nden sonra yaklaşık altı aydan fazla sürmüş olan Çanakkale Cephesi’ndeki kara savaşları da Türklerin zaferiyle sona erdi. Osmanlı Genelkurmayı, Çanakkale’deki Türk zayiatını 55.000 şehit, 100.000 yaralı, 10.000 kayıp, 21.000 hastalıktan ölüm, 64.000 hasta olmak üzere 250.000 kişi olarak göstermektedir. İngilizler ise 43.000 ölü, 72.000 yaralı, 90.000 hasta olmak üzere 205 000; Fransızlar ise toplam 47.000 kişilik zayiat vermişlerdir. . Bu zaferin bir çok önemli sonucu vardır. Ama hiç şüphesiz ki, gelecekteki “Türk Milli Mücadelesi”nin önderi ve komutanı olacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı ortaya çıkarmasıdır. Çanakkale Savaşları’nda büyük askerî başarılar kazanıp, haklı olarak “Anafartalar Kahramanı” adıyla anılacak olan Mustafa Kemal Paşa, bu savaşların sonunda ordu, kamuoyu ve basının yakından tanıdığı bir isim olacaktır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Çanakkale Muharebeleri’nin diğer sonuçları da kısaca şöyledir: 1. Çanakkale geçilememiş ve müttefikler Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakamamışlardı. Bu durum savaşı en az iki yıl uzatmıştır . . 2. Balkan Savaşı esnasında perişan bir vaziyette gördükleri Türk ordusunu küçümseyen, Türklerin artık bittiklerini ve yok olacaklarını düşünen müttefikler, beklemedikleri ağır bir yenilgiye uğramışlardı. 3. Türk vatanı ve başkenti İstanbul, erken gelecek olan bir istila ve işgalden kurtulmuştu. . 4. Boğazları geçemeyen müttefikler, Rusya’ya silah yardımında bulunamadıkları gibi, Rusya’dan sağlayacakları tarım ürünlerini Avrupa’ya götürememişler ve Avrupa’daki açlığı ve sefaleti önleyememişlerdir. 5. 1917 ‘de Rusya’da ihtilâl çıkınca, boğazlar kapalı olduğundan İngiltere ve Fransa müttefikleri Çar’a yardım yapamamışlar ve Çarlık Rusya devleti yıkılmıştır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg 6. Büyük ölçüde kendi imkanlarımızla kazandığımız bu zafer, on binlerce kaybımıza neden olsa da Türk kamuoyu ve Türk kuvvetleri için büyük bir moral kaynağı olmuştur. |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
Sina-Filistin-Suriye Cephesi
Süveyş Kanalı, Alman Başkomutanlığının harekât planlarındaki önemli hedeflerden biriydi. Almanlar, kanalı ele geçirmek suretiyle İngiltere’nin Hindistan’la irtibatını kesmek ve böylece İngilizlerin Hindistan’dan getirecekleri askerlerle Avrupa Cephesini takviye etmesine engel olmak . [img]/images/forumsinsimages/72/15-08-2012T08-48-35656635_forumsinsi.net_.jpg[/img] istiyorlardı. Türkler de Mısır’ı tekrar etkileri altına almak suretiyle, İslâm alemindeki saygınlıklarını artıracaklarını umuyorlardı. Fakat Kanal’a taarruz edebilmeleri için 200 km. genişliğindeki Sina çölünü aşmak gerekiyordu. Bunun için, çok kuvvetli ve düzenli lojistik desteğe ihtiyaç vardı. Ancak, Türk ordusunun en zayıf olduğu noktaların başında da bu lojistik destek konusu gelmekteydi. Bu olumsuzluğa rağmen, bu cephede I. ve II. Kanal Harekâtı yapılmıştı. [img]/images/forumsinsimages/72/15-08-2012T08-48-35cdab3a_forumsinsi.net_.jpg[/img] I. ve II. Kanal harekatındaki başarısızlıktan sonra, İngilizler çölü geçerek Sina Yarımadasını tamamen ele geçirmek istediler. 22 Aralık 1916’da Elariş’i ele geçirdiler. Buradaki Türk birlikleri Gazze-Şeria-Birüssebi hattına çekilerek savunma için hazırlık yapmaya başladılar. Diğer taraftan, İngilizlerin teşvikiyle 5 Haziran 1916’da başlayan Arap ayaklanması, Sina yarımadası tarafımızdan boşaltıldıktan sonra daha da genişledi. İngilizler Gazze’yi ele geçirmek için Mart 1917’de taarruz ettiler. [img]/images/forumsinsimages/72/15-08-2012T08-48-35cbe77b_forumsinsi.net_.jpg[/img] Kendilerinden çok üstün olan İngiliz kuvvetler karşı Gazze’yi savunmakla görevli Türk birlikleri üstün bir savunma örneği verdiler ve İngilizler geri çekilmek zorunda kaldılar. Nisan 1917’de bu kez donanmalarının desteğiyle tekrar saldırıya geçen İngilizler II. Gazze Muharebeleri’nde de başarılı olamadılar. . Bu arada Gazze muharebelerinden kısa bir süre önce Bağdat İngilizler tarafından işgal edilmişti. Bu durum Arap ve İslâm aleminde çok kötü bir etki yapmıştı. Türkler ve Almanlar prestij kaybederken, İngilizlerin bölgedeki etkinliklerini artırmıştı. Bağdat’ın geri alınması amacıyla Galiçya, Makedonya ve Romanya’dan anayurda dönen birlikler ve yeni kurulan tümenlerden . 31 Ekim 1917’de taarruza geçen İngiliz kuvvetleri ile Gazze-Birüssebi Meydan Muharebesi yapıldı. İngilizler Türk mevzilerini yararak kuvvetlerimizi Kudüs-Yafa hattına kadar geri çekilmeye zorladılar. Bilahare Kudüs İngilizlerin eline geçti. Bu başarısızlık üzerine, Yıldırım Ordular Grubu komutanı değişti ve bu göreve Liman Von Sanders Paşa atandı. Türk kuvvetleri yeniden teşkilatlandırıldı. 19 Eylül 1918’de büyük kuvvetlerle üç koldan taarruza geçen İngilizler Nablus Meydan Muharebesi’ni kazandılar ve cephemizi yardılar. . Ekim’de Halep, İngiliz ve Arap kuvvetlerinin eline geçti. Mustafa Kemal Paşa, emrindeki kuvvetlerle İskenderun-Cerablus mevziinde İngiliz taarruzlarını durdurmaya çalıştığı günlerde Mondros Mütarekesi imzalanmış ve bu mütareke hükümleri gereğince 31 Ekim 1918’de cephelerde savaş son bulmuştu. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa’nın savunma yaptığı bu hat, Türk İstiklâl Harbi sırasında milli sınır olarak kabul edilmiştir.Kaynakwh webhatti.com: [img]/images/forumsinsimages/72/15-08-2012T08-48-35e5b399_forumsinsi.net_.jpg[/img] Hint Okyanusunda kuvvetli bir devletin bulunmasını istemeyen ve Basra Körfezinin kontrolüne çok önem veren İngiltere, Alman-Türk yakınlaşmasının askerî bir ittifaka dönüşmekte olduğunu görünce; bölgede politik ve askerî bazı önlemler aldı. Türkiye’nin Almanya’nın yanında savaşa gireceğinin belli olmasıyla da Ekim 1914’te Bahreyn Adasına asker çıkardı. Irak ve Basra bölgesi, zengin petrol yatakları ve Abadan’daki rafineriler bakımından da İngiltere için çok önemliydi. . Muharebelerini” İngilizler kazandı. Bu bölgedeki Türk kuvvetlerinin başında Nurettin Paşa bulunuyordu. İngiliz kuvvetlerine ise General Townshend komuta ediyordu. İngilizler yeniden bir taarruz harekatı başlatmıştı; ancak yapılan savunma ve karşı taarruz hareketi üzerine İngilizler ağır kayıplar verdiler ve geri çekildiler. İngiliz Generali bu muharebenin ilk günü akşamı hatıra defterine şunları yazacaktır “Avrupa da hiçbir asker yoktur ki, savunmada Türklerle mukayese edilebilsin. Talihsizliğimin cezasını çekiyorum.” . Kutülammare’deki İngiliz kuvvetlerinin teslim olmasından sonra bu bölgede Ruslar da Bağdat’ı almak için taarruza geçmişler, Hanikin’i ve Kasrışirin’i ele geçirmişlerdi. Bunun üzerine, Irak’taki Türk kuvvetleri 6. Türk Ordusu olarak yeniden yapılandırıldı. Bir taraftan Rusların, diğer taraftan İngilizlerin taarruzları sonucunda; Ruslar durdurulmuşlarsa da İngilizler 11 Mart 1917’de Bağdat’ı aldılar. Türk kuvvetlerinin Bağdat’ı geri almak için yaptıkları muharebelerden bir sonuç alınamadı. İngilizler’de Musul’u ele geçirmek istiyorlardı, fakat yaptıkları taarruzlarda onlarda başarılı olamadılar. Bu bölgedeki Türk kuvvetleri 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’ne kadar Musul’u İngilizlere karşı başarıyla savundular. Bilahare mütarekenin imzalanmasından sonra İngilizler, mütareke hükümlerini gerekçe göstererek 3 Kasım 1918’de Musul’u işgal ederek ele geçirdiler. . Avrupa Cepheleri: (Galiçya-Romanya-Mak edonya) İtilâf Devletleri’nin Çanakkale Cephesini boşalttıktan sonra (Ocak-1916) buradaki Türk kuvvetleri serbest kalmıştı. Gerçi zayiatlardan dolayı mevcutları azalmıştı ama yine de etkili kuvvetlerdi. Üstelik zafer kazandıkları için moralleri çok yüksekti. 1916 yılı başlarında Kafkas Cephesi’nde Türk Ordusunun durumu kritikti. Aynı zamanda Ruslar karşı taarruza geçmişlerdi. Çanakkale’de serbest kalan kuvvetlerle derhal Kafkas Cephesinin takviyesi . Ancak, Türk Orduları Başkumandan Vekili Enver Paşa, harbin kesin sonucunun Avrupa cephelerinde alınacağı düşüncesiyle toplam 100. 000’i aşan seçkin subay ve erlerden oluşan üç Türk Kolordusunu, Avrupa’daki cephelerin takviyesinde kullanmaya karar verdi. Enver Paşa’nın bu düşüncesi, Türk topraklarının savunulması zararına yapılmış çok büyük bir özveriydi. O kadar ki, Alman askerî heyeti başkanı Liman Von Sanders bile Türk Başkomutan Vekilinin bu kararına karşı çıkmaktan kendisini alamadı. Nihayet, Alman Başkomutanlığı ile varılan anlaşma sonucunda 15nci Kolordunun Galiçya, 20 Kolordunun Makedonya ve 6ncı Kolordunun ise Romanya’ya gönderilmesine karar verildi. Avrupa cephelerine gönderilen bu Türk kuvvetleri; Galiçya cephesinde Ruslarla, Romanya cephesinde Romenlerle ve Makedonya cephesinde ise Sırplarla savaşmışlardır. Kendilerinden beklenilenin üstünde bir gayret ve mücadele vermiş olan kuvvetlerimiz bu cephelerde kazanılan başarılarda önemli rol oynamışlardır. Hicaz ve Yemen Cephesi Savaşın başında Başkomutanlığa bağlı olan bağımsız Hicaz Tümeni, 11 Ocak 1915’de 4. Türk Ordusuna bağlanmıştı. Birinci Kanal Seferine katılmak için, bu Hicaz Tümeninden “Hicaz Kuvve-i Seferiyesi” teşkil edildi. Ancak, harekâta zamanında yetişemediği için katılamadı. Bu kuvvetlerin bir kısmı Maan bölgesinde bırakıldı, kalanları ise Hicaz’a (Mekke) gönderildi. . Libya Cephesi Harekatı İtalyanların Trablusgarp’ı işgalleri ile başlayan Türk-İtalyan savaşı, Balkanlarda yeni bir savaşın çıkması üzerine, 5 Ekim 1912 tarihinde imzalanan Uşi Antlaşmasıyla sona ermişti. Osmanlı Devleti, bu antlaşmayla Trablusgarp ve Bingazi’yi İtalya’ya bırakmıştı. Ancak Türk subaylarının komutasındaki yerli halk İtalyanlara karşı mücadelelerini sürdürüyorlardı. Birinci Dünya savaşının başlamasıyla, Osmanlı Devletine karşı sempatisi . WİLSON İLKELERİ ( 8 OCAK 1918) A.B.D. başkanı Wilson, savaş sonrası düzeni sağlamak ve barışı korumak amacıyla 14 maddelik ilkelerini yayınlamıştır. Buna göre : * Boğazlar bütün devletlere açık olacak * Her millet kendi geleceğini kendisi tayin edebilecek, Türkler nüfus yoğunluğuna sahip oldukları bölgelerde bağımsız olarak yaşayabilecekler, azınlıklar nüfus çoğunluğuna sahip oldukları bölgelerde bağımsız devletler kurabilecek * Savaş sonrası toprak işgali olmayacak * Mağlup devletlerden savaş tazminatı alınmayacak * Gizli anlaşmalar iptal edilecek, barış görüşmeleri açık olacak * Alsac-e Lorainne bölgesi Fransa’ya verilecekKaynakwh webhatti.com: * Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulacak * Sömürgecilik yapılmayacak . |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
GİZLİ ANTLAŞMALAR
(OSMANLI DEVLETİNİ PAYLAŞMA TASARILARI) * 1915 Boğazlar Antlaşması : Rusya’yı kendi yanlarında tutabilmek için İngiltere ve Fransa tarafından İstanbul, Boğazlar ve Marmara kıyıları Rusya’ya vaadedilmiştir. . * 1915 Londra Antlaşması : 12 Ada ve Güneybatı Anadolu İtalyanlara vaadedilerek itilaf Devletlerinin yanında savaşa çekildiği antlaşmadır. * 1916 Sykes-Picot Antlaşması : İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı topraklarını paylaştıkları anlaşmadır. Çukurova, Güneydoğu Anadolu, Musul ve Suriye çevresi Fransızlara, Irak İngilizlere bırakılacak, diğer bölgelerde ise bir Arap devleti kurulacaktır. . * 1916 Petrograd Antlaşması : Doğu Anadolu ve Trabzon’a kadar olan Karadeniz kıyıları daha önceki bölgelere ek olarak Rusya’ya bırakılmıştır. * 1916 Mac - Mahon Antlaşması : İngilizlerin Mısır valisi Mac-Mahon ile Hicaz Emiri Şerif Hüseyin arasında yapılmıştır. Arapların Osmanlı Devletine isyan etmelerine karşılık bağımsız bir Arap devleti vaadedilmiştir. * 1917-Saint Jean de Maurienne Antlaşması : Rusya’nın savaştan çekilme ihtimali üzerine İtalya’nın önemi artmış ve önceki bölgelere ek olarak Batı Anadolu da İtalyanlara vaat edilmiştir. Not : Rusya’da Bolşevik İhtilali sonunda kurulan yeni rejim tarafından gizli antlaşmalar dünya kamuoyuna duyurulmuş, böylece uygulama alanı bulamamışlardır. 1.DÜNYA SAVAŞI'NIN SONUÇLARI http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg *Yaklaşık 10 milyon insan hayatını kaybetmiştir. *Bazı büyük devletler yıkılmış, yeni devletler kurulmuştur. (Avusturya, Macaristan, Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya) *Bazı devletlerde rejim değişikliği meydana gelmiştir. (Rusya’da kominizm, İtalya’da faşizm, Almanya’da nazizm, Türkiye’de cumhuriyet). Genel olarak cumhuriyet ağırlıklı rejimler kurulmuştur. *Bazı devletlerde yönetimde değişiklikler olmhttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg uştur. (İttihat Terakkiciler yurt dışına kaçmış, Ahmet İzzet Paşa kabinesi kurulmuştur.) *Yeni teknolojik silahlar kullanılmıştır. (Uçak, tank, denizaltı) *Kurtuluş Savaşına sebep olmuştur. *Mağlup devletlerle önce ateşkes, daha sonra barış antlaşmaları imzalanmıştır. -Bulgaristan ile Selanik Mütarekesi Neuilly Barış Antlaşması -Osmanlı ile Mondros Mütarekesi Sevres Antlaşması -Avusturya ile Willa Gusti Müterakesi Saint Germain Barış Antlaşması -Almanya ile Rethondes Müterekesi Wersailles (Versay) Barış Antlaşması . -Macaristan ile Trianon Barış Antlaşması imzalanmıştır. * Osmanlı Devleti Ortadoğu topraklarını kaybetmiştir. * I. Dünya Savaşının sonuçları özellikle (Versay Antlaşması) II. Dünya Savaşına sebep olmuştur. * Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) kurulmuştur. MONDROS MÜTAREKESİ (30 EKİM 1918) ** Siyasi Alandaki Maddeler : . -Doğu Anadoluda 6 ilde herhangi bir karışıklık çıkarsa bölge işgal edilebilecektir. (24. Madde) (Bir Ermeni devleti kurulmasına zemin hazırlanmak istenmiştir.) ** Askeri Alandaki Maddeler : - 50.000 kişilik Jandarma kuvveti dışındaki bütün Osmanlı orduları terhis edilecektir. - Osmanlı donanması, gösterilen limanlarda İtilaf devletlerine teslim olacaktır. - Osmanlı silah ve cephanesi İtilaf devletlerine teslim edilecektir. . - İtilaf devletleri esirleri serbest bırakılacak fakat Osmanlı esirleri serbest bırakılmayacaktır. ** Teknik ve Ekonomik Alandaki Maddeler : Demiryolları, bütün ulaşım ve haberleşme araçları, limanlar, Toros tünelleri ve geçitler İtilaf devletleri denetimine bırakılacaktır. Not : Çok ağır şartlar taşıyan, işgallere zemin hazırlayan (özellikle 7. Maddesiyle) Osmanlı Devleti’ni fiilen sona erdiren bir antlaşmadır. İstanbul Hükümeti anlaşmayı olumlu karşılamış, Mustafa Kemalin de içinde bulunduğu birçok aydın ise tepki göstermiştir. Mondros'a karşı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, işgallerin başlamasıyla da Kuvay-ı Milliye birlikleri kurulmuştur. Not : Osmanlının kayıtsız şartsız teslim belgesidir. . MONDROSTAN SONRAKİ İŞGALLER -İngiltere ,Musul (ilk işgal), Urfa, Antep ve Maraş’ı işgal etmiş, ayrıca İzmit, Eskişehir, Afyon, Samsun, Merzifon ve Batum’a asker çıkarmışlar. -İtilaf Devletleri İstanbul'u fiilen işgal etmiş (13 Kasım 1918) -Fransa , Adana ve çevresini işgal etmiş. -İtalya , Antalya ve Konya çevresini işgal etmiştir. . Not-1 : Urfa, Antep ev Maraş sonradan Fransa’ya devredilmiştir. Not-2 : Paris Barış Konferansından sonra Yunanlılar İzmir’i işgal etmişlerdir. (15 Mayıs 1919) I. ZARARLI CEMİYETLER : A) Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler : *Mavri Mira : Rumlar kurmuştur. Batı Anadolu ve Trakya’yı Yunanistan’a dahil ederek Megalo İdeayı gerçekleştirmek istemişlerdir. Yunan Kızıl Haçı, Fener Rum Patrikhanesi, okullardaki izci teşkilatları ve diğer Rum cemiyetleriyle işbirliği içindedirler. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg *Etnik-i Eterya : Megalo İdea amacıyla 19. Yy. başlarında kurulmuş aynı amaçla Mondrostan sonra da faaliyetlerini sürdürmüş bir Rum cemiyetidir. *Rum Pontus Cemiyeti : Fatih'in 1461'de ortadan kaldırdığı Trabzon Rum İmparatorluğunu yeniden kurmak için çalışmalar yapmıştır. . *Hınçak ve Taşnak Cemiyeti : Çukurova’dan Trabzon’a çizilen bir hattın doğusunda kalan bütün topraklarda bir Ermeni devleti (Magna Armania) kurak için çalışmalar yapmışlardır. *Alyans-İsrailit (Makkabi) Cemiyeti : Yahudi azınlık tarafından ekonomik, dini ayrıcalıklarını sürdürmek amacıyla kurulmuştur. Türkler Tarafından Kurulan Milli Varlığa Düşman Cemiyetler : *İngiliz Muhipler Cemiyeti : İngilizlerle iyi geçinerek ülkeyi en az zararla kurtarmak isteyen ve İngiliz mandasını savunan bu cemiyette padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit gibi kimseler de üyedir. *Teali İslam Cemiyeti : Halifeye ve İslamiyet’e kesin bağlılıkla kurtuluşun gerçekleşeceğine inanmışlardır. İlmi, ahlaki, sosyal yollarla siyaset yapmışlardır. . *Wilson Prensipleri Cemiyeti : Amerikan mandasını savunmuşlardır. *Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti : Kurtuluşun Osmanlı saltanatına bağlılık ve padişaha kesin itaatle mümkün olacağına inanmışlardır. Meşruti demokrasiyi ilke edinmişlerdir. *Kürt Teali Cemiyeti : Doğu Anadolu�da bağımsız bir Kürt devleti kurmak için kurulmuşsa da halkın fazla desteğini alamamıştır. *Hürriyet ve İtilaf Fırkası : 20. Y.y. başlarında İttihat Terakkiye muhalif olarak kurulmuş Mondrostan sonra da milli mücadeleye karşı faaliyet sürdürmüştür. . *Trabzon Adem-i Merkeziyet Cemiyeti : Trabzon ve çevresinde bağımsız bir Türk devleti kurmak istemişler, zamanla milli mücadele safına geçmişlerdir. II.YARARLI CEMİYETLER : * Trakya ve Paşaeli Cemiyeti : Trakya ve çevresini özellikle Mavri Miranın faaliyetlerine karşı korumak amacıyla kurulmuştur. İlk kurulan cemiyettir. . * Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti : Merkezi Sivas olmak üzere kurulmuş ve kısa sürede bütün vatana yayılmıştır. İşgalleri protesto ettikleri gibi Milli Mücadele�ye para ve Mal yardımı sağlamışlardır. * Milli Kongre Cemiyeti : Türk halkının haklılığını basın yoluyla Dünya kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir cemiyettir. Silahlı direnişi düşünmemiştir. * Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti : Doğu Anadoluda Ermeni devletinin kurulmasına engel olmak amacıyla ortak savunma kararı almış bir cemiyettir. Not-1: Cemiyetlerin hemen hepsinin kuruluşunda dayandıkları nokta Wilson ilkeleridir. . Not-2: Milli cemiyetler kendi bölgelerin kurtarmak için kurulmuş, Sivas kongresinde� Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleşmişlerdir. Not-3: Milliyetçilik ve bağımsızlık amacıyla Mondros Müterakesi’nden sonra kurulmuşlardır. Not-4: Başlangıçta basın-yayın yoluyla mücadeleyi, gerekirse silahlı direnişe geçmeyi amaçlamışlardır. PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 OCAK 1919) İtilaf devletlerinin temsilcileri mağlup devletlerle yapacakları barış antlaşmalarının şartlarını belirlemek için Paris’te toplanmışlardır. Sevr hariç diğer barış antlaşmalarının şartları belirlenmiş, Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda anlaşamadıkları için Sevr sonraya bırakılmış, gizli anlaşmalar feshedilmiştir.Daha önce İtalya’ya vaat edilen Batı Anadolu, İngiltere’nin çıkarına ters düştüğü için ve Yunan propagandasının etkisinde kalarak Yunanistan’a verilmiştir. Bu olay İtilaf devletleri arasında ilk kez ikilik çıkmasına ve bir yönüyle II. Dünya Savaşına sebep olmuştur. . Wilson İlkelerinin sömürgecilik yapılmayacak maddesine karşı manda ve himaye fikri ilk kez burada ortaya atılmıştır. İZMİRİN İŞGALİ (15 MAYIS 1919) http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Yunanlılar Paris Konferansı’nda alınan karara dayanarak 15 mayıs 1919�da İzmir'i işgal etmişler, özellikle Hasan Tahsin�in attığı ilk kurşunla beraber katliamlara girişmişlerdir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Not-1 : Kuvay-ı Milliye'nin doğmasına yol açmıştır. Not-2: İlhak amacı taşıdığı için Türk halkı büyük tepki göstermiştir. Not-3: Redd-i İlhak Cemiyeti kurulmuştur. . AMİRAL BRİSTOL RAPORU (13 EKİM 1919) . Not : Amiral Bristol Raporu Türk halkının ve Kurtuluş Savaşı'nın haklılığını göstermesi açısından önemlidir. KUVAY-I MİLLİYE HAREKETİ Mondros Mütarekesi 'nden sonra başlayan işgaller, işgallere İstanbul Hükümeti'nin sessiz kalması ve Osmanlı ordularının terhis edilmiş olması üzerine kurulmuştur. Halkın kurduğu bölgesel direniş güçleridir. Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı oyalamayı ve kayıp verdirmeyi amaçlamış, ihtiyaçlarını halktan karşılayan, belli bir merkezden yönetilmeyen düzensiz çetelerdir. BMMye karşı çıkan isyanların bastırılmasında etkili olmuşlar ve düzenli ordunun çekirdeğini oluşturmuşlardır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg |
Türkiye'nin Dünden Bugüne Savaşlar-Askeri İsyanlar Ve Darbeler-Osmanlı'nın Savaşları
2. Dünya savaşı ve Türkiye’nin tutumu,
İkinci Dünya savaşında Türkiye’nin tutumu, II. Dünya Savaşı ve Türkiye http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye, jeopolitik öneminden dolayı iki blok tarafından da savaşa çekilmek istendi. Stratejik konumu nedeniyle gerek mihver devletler gerekse müttefik devletler Türkiye’yi savaşa zorladılar.Türkiye ise “Yurtta Barış Dünyada Barış “ilkesi gereği ve I. Dünya savaşının acı tecrübelerini bir daha yaşamamak için savaştan uzak kalmaya çalıştı.Atatürk İtalya ve Almanya’nın yayılmacı politikalarının bir gün savaşı başlatacağını düşündüğü için Batı ve Doğu sınırlarını güvenceye almıştı(Balkan ve Sadabat Paktları) http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Almanlar Balkanları işgal ederek sınırlarımıza dayandılar ve savaş a girmemiz için baskı yaptılar ancak Türkiye tarafsızlığını korudu ve Almanya ile Saldırmazlık Antlaşması imzaladı(1941).Ancak ilerleyen Alman orduları Sovyet Rusya tarafından durdurulunca Türkiye üzerinde Sovyet Rusya tehdidi yoğunlaştı. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg ABD Başkanı Roosvelt ile İngiltere Başbakanı Churchill anlaşarak Türkiye’yi savaşa sokmayı ve Almanlara karşı Balkanlarda bir cephe açmaya karar verdiler.Churchill bu kararı Cumhurbaşkanı İnönü’ye Adana’da bildirdi.(1 Şubat 1943).Ancak Türkiye evet veya hayır demeyerek silah ve techizatının yetersiz olduğunu belirterek oyalama taktiği uyguladı.Moskova’da bir araya gelen müttefikler Türkiye’nin savaşa zorlanması kararını verdiler bu amaçla İngiltere Dışişleri bakanı il e Türkiye Dış işleri Bakanı Kahire’de görüştüler(I. Kahire Görüşmesi.Ekim 1943)Ancak Türkiye ,yeterli yardım yapılmadıkça savaşa girmeyeceğini belirtti. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Tahran Konferansında yeniden bir araya gelen müttefik devletler Türkiye’nin savaşa girmesi konusunda yeniden fikir birliğine vardılar.Roosvelt ve Churchill Kahire’de İnönü ile bir daha görüştüler(II.Kahire Görüşmesi.Aralık 1943)silah ve techizatın yetersiz olduğu bir kez daha vurgulanmakla beraber Türkiye, ilke olarak savaşa katılmaya karar verdi.1944 yılında Almanya’nın durumunun kötüye gitmesi üzerine Türkiye ,Almanya ile ilişkilerini kestiğini bildirdi.Diğer yandan Yatla Konferansında bir araya gelen Müttefikler savaşın sonunda kurmayı düşündükleri Birleşmiş Milletler Örgütüne kendi yanlarında,1 Mart 1945 tarihine kadar savaşa katılan devletleri kabul edeceklerini bildirdiler.Savaşın kaderi belli olmaya başlamıştı,Almanya’nın yenilmesi üzerine,Balkanlar bu kez de Sovyet Rusya tehdidi altına girmişti.Bu durum Türkiye’yi endişelendirdi.Türkiye,23 Şubat 1945’te Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etti.Ancak savaşın sonu belli olduğundan fiilen savaşa katılmadı. NOT: Türkiye II. Dünya Savaşı sonunda demokratik batı ülkelerinin yanında yer aldı.1945 yılından itibaren çok partili hayata geçildi.Sovyet Rusya’nın Boğazlardan üs ve Doğu Anadolu’dan toprak talebinde bulunması Türkiye’nin Batı ülkeleri ve ABD’nin yanında yer almasına sebep oldu. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.