![]() |
Gökdeniz’in Düşündürdükleri...
Öyle görünüyor ki Gökdeniz’in transferi konusunda herkesin ittifak ettiği iki nokta, bu transferin herhangi bir transferden çok öte anlamlar taşıdığı ve adı geçen futbolcunun çok iyi bir bedel karşılığında verilmiş olduğudur. Kuşkusuz Gökdeniz Karadeniz gibi bir futbolcuyu her takım kadrosunda görmek ister ve ideal olanı da satıp para kazanmak değil, iyilik ve güzellikle oynatıp başarılar elde etmektir.
Elbette bu transferin görünen/gösterilen sebepleri yanında görünmeyen/gösteril(e)meyen sebepleri de vardır ve biz bunların tamamına vakıf olamayız. Dolayısıyla yapacağımız değerlendirmeler ancak görebildiğimiz sebeplerin ışığında olacaktır, onların da ne kadar sağlıklı olduğunu bilemeyiz. Üzerinde durulması gereken iki husus var: Birincisi, bir futbolcu asla satılmaz, satılamaz diye bir kaide yoktur; Dünya’nın en büyük kulüpleri bile en gözde futbolcularını başka takımlara gönderebilmektedirler ve Gökdeniz’in satılmasını da tek başına olumlu ya da olumsuz bir hamle olarak değerlendirmek doğru değildir. Trabzonspor geçmişte de yıldız (hâttâ sembol) futbolcularını satmıştır. Esas önemli olan, yerine ikame ettiğiniz futbolcu ya da futbolcuların performansının takım başarısına gerek ve yeter katkıyı yapıp yapmamasıdır. İkame derken, birebir aynı yetenek ve özelliklere sahip futbolcu almanız gerekmemektedir, çünkü futbol bir takım oyunudur. Örneğin Ali Kemal Denizci gibi belki de Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi sağ açığını sattıktan sonra yerine alınan Necdet, kesinlikle O’nun ayarında bir futbolcu değildi. Fakat takıma kamil manada uyum sağladı, diğer futbolcuların katkılarıyla birlikte takımın performansı üst düzeye çıktı ve Trabzonspor’un başarıları azalmadan devam etti. Ali Kemal’den sonra Trabzonspor üçü arka arkaya olmak üzere 4 şampiyonluk daha elde etmiştir. Fatih Tekke de tıpkı Ali Kemal Denizci gibi sıra dışı özellikleri olan bir futbolcuydu, bireysel anlamda yerini doldurmak imkansız gibi bir şeydi. Takıma katkısı ancak olumlu ve uyumlu bir takım performansı ortaya koyabilecek bir kadro kurmakla telafi edilebilirdi fakat ne yazık ki bu başarılamadı. Dolayısıyla Ali Kemal’in satılışı sonradan husule gelen gelişmelerle birlikte yerinde bir politika olarak değerlendirilebilecekken, Fatih Tekke’de bunun tam tersi gerçekleşti. Hasılı kelam, Gökdeniz’in transferinin de Trabzonspor için yararlı olup olmadığını şimdi değil, ilerleyen zamanlardaki gelişmelere bakıp değerlendirmek daha yerinde bir tavır olacaktır. İkinci husus, Trabzon’un ikliminin futbolcuların huzurlu yaşaması için elverişli olmaktan çıkmış olduğu görüntüsüdür. Yakın geçmişte Fatih ve Gökdeniz’in başına gelen bir takım tatsız hadiseler, Szymkowiak’ın “kaçış”ının futbol dışı bazı sebepleri de olduğu söylentileri vs. bu intibayı destekleyen unsurlardır. Kendi şehrinde korumayla gezen bir futbolcuya takımı bırakıp gidiyor diye kızmaya hakkımız var mıdır? Dolayısıyla futbol konusuyla paralel olarak bu elverişsiz ortamın giderilmesi, bataklığa dönüşen arazinin gül bahçesine dönüştürülmesi lazım gelmektedir, yoksa bütün olumlu ve iyi niyetli çabalar sonuçsuz ve anlamsız kalır. Trabzonspor’un başarılı olması imkansız hale gelir. Aslında söyleyecek daha bir sürü sözümüz var ama şimdilik uzatmadan sayın başkan Sadri Şener’in demeci hakkında iki satır kelam edip noktalayalım. Seçilmeden önce yıldız futbolcu satmayacakları yönünde beyanat veren Şener, mezkûr transfer gündeme gelince Gökdeniz gibi bir futbolcunun yıldız olmadığını söyleyerek “Dün dündür, bugün bugündür” oportünizminin bile gerisine düşmüştür. Bereket versin ki sayın başkanın gerek ve yeter kredisi henüz mevcuttur, yoksa bu lafı selefi olan Nuri Albayrak söyleseydi neler olurdu Allah bilir… Bülent ŞİRİN BordoMavi.Net http://www.bordomavi.net/images/ts/yazar/539b_sirin.jpg |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.