![]() |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Genel Bilgi
.Düzce, Bolu ili topraklarının batı ve kuzeyinde, Sakarya ilinin doğusunda ve Zonguldak İlinin güneybatısında yer alır. Kuzeyinde Karadeniz ile sınırdır. Diğer illerle sınırlarını tabii sınırlar oluşturur. Bu sınırlar kuzeybatıda Sakarya ile Melen Çayı, batı ve güneyde dağların üst kısımları oluşturur. İli çeviren dağların ortasında Düzce Ovası yer alır. Düzce Ovasını Büyük ve Küçük Melen çayları, Aksu ve Uğur Suyu sulamaktadır. Efteni Gölü’nün (Melen) kuzeybatısından çıkan Büyük Melen Çayı kuzeyde Karadeniz’e dökülür. Babadağı’nın eteklerinden kaynaklanarak batıya doğru akan Küçük Melen Çayı Efteni Gölü’nü besler. Küçük Melen’in üzerinde Hasanlar Barajı kurulmuştur. Hasanlar Baraj Gölü de ilin en büyük gölüdür. Deniz seviyesinden yüksekliği 160 m. olan Düzce’nin yüzölçümü 2.593 km2 olup, toplam nüfusu 314.266’dır. Düzce’nin jeolojik yapısı, I. Jeolojik (paleozoik) zamanda oluşmuş arazi üzerinde II. Jeolojik (Mezozoik) zamanda biriken tortulların III. Jeolojik (Tersiyer) dönem başlarında, Alp - Himalaya kıvrımları oluşurken ortaya çıkmıştır. Zamanın ortalarındaki aşınmadan sonra bütün halinde tekrar yükselmiştir. Bu yükselme esnasında Kuzey Anadolu Fay Hattı oluşmuştur. Bu hat Düzce ovasının güneyinden geçmektedir. . Düzce Ovasında çeşitli ürünler yetiştirilmektedir. Belli başlı yetiştirilen ürünler; şeker pancarı, patates, buğday, mısır, soğan, fındık, elma ve armuttur. Sanayi bitki ürünleri de son yıllarda artmıştır. Eski yıllarda tarımın temelini oluşturan, kendine özgü kokusu olan ve nikotin oranının düşüklüğü ile ünlü Düzce tütünü önemlidir. Hayvancılık ilde önemli bir yer tutmakta olup, büyükbaş hayvancılık, koyun, keçi ve özellikle kıvırcık koyunu yetiştirilmektedir. Düzce’nin tarihi ile ilgili bilgiler veren kaynak Konuralp’tir. Düzce’nin 7 km. kuzeyindeki Konuralp’in kuruluşunun Helenistik Çağ öncesine dayandığı bilinmektedir. Kieros, Bthynia Kralı I.Prousias yöreyi ele geçirdikten sonra Prousias adını almıştır. Romalılar döneminde, bu isimle anılan diğer kentlerden ayırmak için adına ad Hypium eklenmiştir. Prousias ad Hypium, Hypios’daki Prousias demektir. Hypios, o yöredeki Melen Suyu’nun İlkçağ’daki adıdır. Kentin II.yüzyılda geliştiği ve surlarının dışına kadar yayıldığı günümüze gelebilen kalıntılardan anlaşılmaktadır. . Bunlar arasında bronzdan ve pişmiş topraktan kandiller, sikkeler, yüzük taşları, heykelcikler, ünlü Milo Venüs’ünün benzeri bir heykelcik sayılabilir. Bu buluntuların en ilginçlerinden biri Tepecik yöresindeki mezarlıkta bulunan I.yüzyıla tarihlendirilen büyük mermer lahittir. Buluntuların en önemlisi kentin koruyucu tanrıçası Tyche’nin II.yüzyıldan kalma 2,60 m boyundaki heykelidir. Bunların yanı sıra, III.yüzyıldan kalma mermer bir çocuk başı, Sophocles biçimi giyimli bir erkek heykeli sayılabilir. Bu yapıtların bir bölümü İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, bir bölümü de Üskübü Müzesi’nde sergilenmektedir. Konuralp M.Ö. 74 yılına kadar Bilecik, Bolu, Kocaeli ve Sakarya şehirlerini kaplayan bir alanda hakimiyet süren Bithynia Devleti’nin önemli şehirlerinden birisiydi. Kısa bir süre Pontus istilasına uğrayan şehir, ardından Roma hakimiyetine geçmiştir. . XIV.yüzyıldan sonra bölgeye Konuralp ili veya Konrapa denilmiştir. Bolu’nun fethinden sonra da Düzce, Bolu sancağına bağlı bir nahiye olmuştur. XVI.yüzyılın ikinci yarısında Düzce, çevredeki köylerin Pazar yeri konumuna gelmiş ve buraya Düzce Pazarı denilmiştir. Ormanlık bir bölgede bulunuşundan ötürü, Osmanlı donanmasının kereste gereksinimi Düzce’den sağlanmış, Anadolu ile İstanbul’un ulaşım yolu üzerinde bulunuşundan dolayı önemi daha da artmıştır. XVIII. Ve XIX.yüzyıllarda Kafkasya’dan, Doğu Karadeniz’den, Doğu Anadolu’dan ve Rumeli’den gelen göçmenler buraya yerleştirilmiş ve onlara ücretsiz toprak verilmiştir. 1869 yılına kadar Düzce nahiye olarak Göynük’e bağlıydı. 1870 yılında kaza oldu ve Kastamonu vilayetinin Bolu Sancağı’na bağlandı. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Fransız askerleri komşu kazalara kadar çıkartma yapmışlardır. Bu dönemde Bulgaristan göçmeni Nuri Bey, Düzce Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurmuştur. . Ancak isyancılar Ankara yakınlarına kadar ilerlemişler, Kuvayi Milliye bütün güçleri ile isyana karşı koymuş, 26-27 Mayıs’ta bu isyan bastırılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Düzce Bolu’ya bağlı ilçe konumuna getirilmiş, 1999 yılında da İl statüsüne getirilmiştir. Düzce 1944 Düzce Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi ve 17 Ağustos Körfez Depremlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi ise şehri yerle bir etmiştir. Deprem yaralarının daha kolay ve hızlı sarılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulu kararınca Düzce “Türkiye’nin 81. ili” olmuştur. İlde günümüze gelebilen eserler arasında; Prousias ad Hypium kentinden tiyatro, surlar, mozaik döşemeler, su kanalları, mermer köprü, su kemerleri, Bizans dönemi kilisesinin yerine yapılan Konuralp Camisi (1323), Konuralp Hamamı bulunmaktadır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Gezgin Gözüyle
Tarihi Yerler- Konuralp Müzesi . Müzede 1.831 arkeolojik, 456 etnoğrafik ve 3.837 adet çeşitli devirlere ait sikke olmak üzere toplam 6.124 eser yer alıyor. Arkeoloji ve etnoğrafya salonlarında birbirine bağlı duvar vitrinleri yer alan müzenin arkeoloji salonunda 4 adet sikke vitrini bulunuyor. Antik Şehir: Prusias Ad Hypium (Konuralp) Düzce’ye bağlı Konuralp beldesinde yer alan antik şehrin tarihi, milattan önce 3. yüzyıla kadar dayanıyor. Konuralp ilk olarak tarih sahnesine Hypios adı ile çıkıyor. Doğudan batıya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çayları yakınında, ovada son bulan bir tepenin üzerine kurulan kasabanın adı Hypios’dan sonra Kieros olarak anılmaya başlamış. . Mariandynlere ve Herekleia Devleti’ne karşı harekete geçen Bithynler, kralları 1. Prusias (M.Ö.283 - M.Ö.183)’ın eliyle Sangarios’un doğusundaki Kieros’u zaptettiler. Buraya Bithyn kolonisi yerleştirerek kısa zamanda eskisine göre daha bayındır hale getiren 1. Prusias, şehri bir çok abidelerle süsledi ve tahkim ettirdikten sonra adını da değiştirdi. Böylece Kieros M.Ö. 2. yüzyıl sonlarında tarih sahnesinden çekildi. Burası Kralın adına izafeten “Prusias” ismini aldı. Bursa ve Gemlik’deki diğer Prusias şehirlerinden ayırt edilmek için bu yeni kente Prusias Pros Hypios, yani “Melen Kenarındaki Prusias” adı verildi. Prusias Pros Hypios, M.Ö. 74 yılına kadar Bithyn hakimiyetinde yaşadı. Kral, 4. Nikomedes, Philopater zamanında, siyasi çalkantılara maruz kaldı. Büyük Pontus Kralı Mithridates’in diğer Bithynia şehirleri gibi Prusias Pros Hypios’u istila ederek Pontus hakimiyetine soktu. Bithynia Kralı Nikomedes ise ölmeden önce krallığını Romalılar’a vasiyet yolu ile bıraktı. M.Ö. 74’den sonra, Roma hakimiyeti başladı. Bu devrede Prusias Pros Hypios, Latin kültürünün tesiri altında kaldı. Merkezi Nikomedia olan Bithynia Pontus eyaletinin şehri olarak ve “Prusias ad Hypium” adıyla yaşayışına devam etti. Keşfedilen ve Fransız arkeologlardan Georges Perrot’nun ilim alemine kazandırdığı bir kitabeden, Prusias ad Hypium’da on iki kabile ve her birinin iki başının olduğu anlaşılmaktadır. Ekonomik hayatın Roma Çağı boyunca canlı olduğu, hemen hemen bütün devlet reislerine ait paralardan ve mimari eserlerden anlaşılmaktadır. Şehrin sembolü olan Tanrıça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayı yatağında toprakla kapanmaya yüz tutan Roma Köprüsü, 3 kemerli ve 10 metre boyundadır. Prusias ad Hypium’un ilk çağlarına ait surlardan ise belirli bir iz kalmamıştır. . Özellikle, imparatorluğun her yerinde olduğu gibi Prusias’da da dini akımların mücadelesi görüldü. Zira Hıristiyanlık önce gizli, sonra açıkça, eski ve Roma dini inançlarına meydan okuduğu gibi mağlup etmeyi de başarabilmişti. Roma Devri’nin sonlarına doğru, bilinmeyen sebeplerden dolayı İmparator 1. Teheodosius (378-395) 384 ve ya 385’de Paphlogonia ve Bithynia Eyaletleri’nden bazı şehirleri alarak, bunlarla oğlu Honorius’un adını verdiği Honorius Eyaletini kurmuştu. Yeni düzenlemede Prusias ad Hypium da bu eyaletin sınırları içinde önemli bir şehir mevkiini koruyabilmişti. 535 yılına doğru Prusias (Konuralp), Claudiopolis’ten sonra bölgede ikinci önemli şehir oldu. Konuralp’de bulunan Hac işaretli mezar mermerleri de bu devre ait arkeolojik kalıntılardandır. 395’de Büyük Theodosius öldü ve Roma İmparatorluğu resmen Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü. Bu dönemde Prusias ad Hypium da Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kaldı. Düzce, Osman Gazi’nin beyliği sırasında Türk hakimiyetine katıldı. Orhan Gazi’nin mahiyetinde Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fetheden Konur Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi, Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova’ya akınlara başladı. Konuralp, Bolu topraklarına karşı bir sefer düzenlemiş, Düzbazar’ı ele geçirdikten sonra da, şimdi yeri hala belirlenemeyen Uzunca-Bel’de Bizanslılar’la iki gün vuruşmayarak beklemiş ve arkasından son darbeyi vurmuştur. Osman Gazi, Düzce Pazarı (yani ovayı) ve Bizans Prusias’ını, Konur Alp’in yönetimine verdi. 14. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bu bölge Konur Alp ili ve kısaca “Konrapa” diye anılmıştır. Antik Tiyatro(40 Basamaklar): . Halk arasında 40 Basamaklar olarak da bilinen antik tiyatro, M.S. birinci yüzyıla kadar yöreye hakim olan Prusias Krallığı döneminin sanatsal zenginliğini gösteren en canlı eserler arasındadır. Adı her ne kadar 40 Basamaklar olarak anılsa da, tiyatro ilk zamanlarından bu güne, sahnesi yıkılmış, oturma kademeleri ise yarı yarıya yok olmuş bir eser olarak kalmıştır. Tepenin üst kısmına yaslanmış olarak duran tiyatro, yarı daire şeklinde olup, iki ucu kesilmiş , oturma kademeleri yarı daireden daha kısa bir şekil almıştır. Güneye bakan tiyatronun uzunluğu 100 metre, genişliği ise 74 metredir. Beyaz, sağlam ve mahalli güzel kalkerli taşlardan yapılmıştır. Üst kısmındaki oturma kademelerinin yarısı iyi korunabilmiş durumdadır. Aslan pençeleri ile süslenmiş olan oturma kademelerini bölümlere ayıran yedi merdiven bulunuyor. Sahne binası büyük dikdörtgen şeklinde olan tiyatronun, sağda ve solda bir koridora açılan kemerli geçitleri ile orkestranın bulunduğu kesime geçiliyor. Kemerlerden yalnızca en sağdaki, yarı daire şeklinde ve örtülü olanı bugüne kadar ayakta kalmıştır. Sahnenin önündeki üç büyük kemerli kapıdan ise bu gün yalnızca biri sağlam olarak duruyor. Cephede korniş altında büyük harflerle yazılı Yunanca kitabeden ise küçük bir parçası bugüne kadar muhafaza edilebilmiştir. Yaklaşık 2000 yıllık tiyatronun alanı içinde kalan yapıların istimlak edilmesi, Konuralp Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi ve aydınlatmasının yapılmasından sonra düzenlenen çeşitli etkinliklerle yeniden canlandırıldı. Antik Tiyatro son yıllarda düzenlenen festival ve konserlere de ev sahipliği yapıyor. Mermer Köprü: Konuralp’in batısından geçip, Efteni Gölüne dökülen Tabak Deresi üzerinde; Akçakoca yolu ile Çilimli yol ayrımındaki mermer köprünün bu gün yalnızca 10 metrelik üç kemeri görülebiliyor. Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanılmadan yapılmış olması köprünün en büyük özelliği olarak tanımlanıyor. Akçakoca Yolu Konuralp çıkışında bu gün kullanılmakta olan yeni köprünün arkasında kalan tarihi mermer köprünün, 50 yıl kadar önce, halen faaliyette olan yeni köprü yapılıncaya kadar kullanılmış olduğu biliniyor. Ancak ne zaman ve nasıl yarısının yıkıldığı konusunda kesin bir bilgi yok. Yarısı yıkılmış olmasına rağmen bu gün bile taş yapısı bozulmamış olan köprünün de M.S. birinci yüzyıla ait olduğu sanılıyor. Kısa bir süre öncesine kadar çevresindeki evlerin bahçesinde kaybolan köprünün yoldan ancak bir bölümü fark edilebiliyordu. Akçakoca yolu üzerinde sürdürülen yol genişletme çalışmaları kapsamında dere üzerine yapımına başlanan ikinci köprünün kazıları sırasında tarihi mermer köprü de çevresi açılarak gözler önüne çıkartıldı. Mozaikler: İlk olarak 1959 yılında Konuralp şehir merkezinin güneyinde, Akçakoca yolu kenarında Eski Roma Yolu olduğu tahmin edilen kanal mevkiinde tesadüfen iki büyük ve önemli mozaik bulunmuştur. Daha sonra bu mozaiklerin bulunduğu alanda İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına kazı yapılmıştır. Mozaikler o tarihte yeterli ödeneğin olmaması nedeni ile çıkartılamamış ve üzeri yeniden kapatılmış. 1997 yılında Konuralp Turizm Tanıtma Derneği tarafından başlatılan girişimler sonucunda Kültür Bakanlığı’ndan izin alınarak Bolu Müze Müdürlüğü’nün gözetiminde mozaik için yeniden kazı başlatıldı. 1959 yılında bulunan ve üzeri kumla kapatılan mozaikler ortaya çıkarıldı. 40 metrekarelik mozaik zeminde lir çalan Orpeus, çevresinde hayvanlar ve dört köşesinde dört mevsim tasvirli kadın başı figürleri bulunuyor. Diğer mozaikte ise Achilleus ve annesi Thetis’le ilgili ve bir sahne resmedilmiştir. Mozaik zeminin M.S. 1. yüzyılda Roma Devri’nde yaşayan zengin bir Romalı’nın evinin salonuna ait zemin döşemesi olabileceği tahmin ediliyor. Surlar: Roma çağına ait olan kale duvarlarından hiç bir kalıntı görülmüyor. Ancak, M.S. 253-268 yıllarında İmparator Gallienus zamanına ait sikkede, Prusias-ad-Hypium’un iki kuleli şehir kapısının tasviri görülmekte. Bizans çağı surlarının 200 metrelik bir kısmı ise hala ayakta. Bu surlar, Akçakoca Yolu kenarında, Antik köprünün bulunduğu yerin tam karşısından başlayarak Hamam Sokağı’na kadar devam ediyor. Evlerin bahçelerinde kalan surların bir kısmı bugün kimi yerde evlerin temelini kimi yerde de bahçe duvarlarını oluşturuyor. Yine şehir merkezinin güneyinde; Düzce’den gelen ana caddenin sağında Antik tiyatroya uzanan dar bir yol üzerinde bulunan ve “Atlı Kapı” adı ile anılan bir kapı bulunuyor. Sokağa da adını veren Atlı Kapı’nın ikinci defa kullanılmış olan mahal taştan büyük bir lentosu bulunuyor. Üzerinde at tasviri ve Yunanca bir kitabe bulunan taşın, bir Prusias vatandaşı tarafından annesine mezar kitabesi olarak yapıldığı sanılıyor. Surlar buradan itibaren bir süre daha güneydoğu istikametine doğru devam ediyor ve kare şeklinde bir kule ile son buluyor. Kale duvarları, bir biri üzerine konan kitabeli sunaklar, kaideler, tiyatroya ait oturma kademeleri ve büyük bloklarla yapılmış. Bizans dönemine ait olan surların büyük bir kısmı yarı yarıya toprak altında kalmış. Toprak üstünde bulunanlar ise ya evlere temel taşı olarak ya da bahçe duvarı gibi çeşitli amaçlarla kullanılıyor. Diğer tarafta şehrin yüksek kısmında, akropolde, Osmanlı dönemine ait surlar bulunuyor. Bu surların bulunduğu çevrede yörenin meşhur ağası Topçuoğlu Ailesi’nin konağının bulunduğu belirtiliyor. Su Kemerleri :Şehrin eski su tesisatından kalma 11 tane istinat ayağı, akropol tepesi ile Kemer Kasım Köyü yolu üzerindeki tepeler üzerinde sağlam olarak duruyor. Üzerinden geçen su kanallarını taşıdığı sanılan su tesisatı moloz taş ile yapılmış. Tesisat kimi kaynaklara göre Osmanlılar dönemine, kimi kaynaklara göre ise daha eski dönemlere ait olarak belirtiliyor. Su tesisatının 500 metre kadar doğusunda, Çan Kule denilen yerde kitabeli bir lahit ile mozaik döşeme kalıntıları ve kilise olması muhtemel bir harabe mevcut. Tyche Heykeli : 1931 yılında bulunan ve halen İstanbul Arkeoloji müzesinde sergilenen; 2.60 metre yükseklikteki heykel Bereket Tanrıçası Tyche’yi tasvir etmektedir. M.Ö. 4. yüzyıldaki heykeltıraşlık mekteplerinin tesiri altında, M.S. 2. yüzyılda yapılmış olan bu büyük heykelle birlikte bir de, üzerinden 10 satırlık kitabesi bulunan heykel kaidesi ortaya çıkarılmıştır. Şehrin sembolü olan Tanrıça Tyche’nin sol eli çeşitli meyve ve toprak ürünlerinden meydana gelen bir bereket boynuzu tutmakta. Aynı kolu üstünde ise elinde üzüm salkımı ile bir çocuk bulunmakta ve başında da bir taç bulunmaktadır. .S. 138-161) büstü bulunmuştur. Büst Konuralp Müzesi’nde sergilenmektedir. Heykeller : Konuralp’den çıkarılıp 1901’de İstanbul müzesine alınan diğer heykeller de Lateran Müzesindeki Sophocles tipi, kumaş katları sade giyimli bir erkek heykeli ile Helenistik bir tipin Roma Çağında (M.S. 2. yüzyıl) yapılmış bir kopyası olan oturan mermer kadın heykelidir. 1949 yılında Konuralp’in Sarafiye mevkiinde bulunan ve M.S. 3. yüzyıla ait Mermer Çocuk heykeli de yine İstanbul Müzesine gönderilen eserler arasında. Milo Venüsü tipinde Venüs heykelciği, mermerden yapılmış ve sandalını çözen Afrodit Heykeli, M.S. ikinci yüzyıla ait çok sayıda küçük plasto başlığı, duvarlar önünde; zırhında çelenk tutan iki zafer ilahesi ile süslü olan bir Roma imparatorunun zırhlı heykelinin parçaları da bölgeden çıkan önemli eserler arasındadır. . Eser, Konuralp Müzesi bahçesinde sergilenmektedir. Mermerden yapılan bu eser 1.20 metre yükseklik, 1.22 metre genişlik ve 2.47 metre uzunluğa sahiptir. Lahitin tüm yüzeyinde kabartma boğa başlarıyla birbirlerine bağlanan girlandlar içinde rozet ve insan başları işlenmiştir. Ön yüzde, içinde kitabesi olmayan bir tabula ansata ile altta aslan, kartal, yaban domuzu ve balıkçıl kuşu tasvirleri bulunmaktadır. Lahit M.Ö. 1. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Mezar Stelleri ve Heykel Kaideleriİ : Genellikle dikdörtgen prizma şeklinde ve altı üstü profilli olan bu eserler; üzerinde yer alan kitabeleri ile antik Konuralp hakkında önemli bilgiler vermektedir. Şehirde çok sayıda ele geçen mezar steli ve heykel kaideleri Konuralp Müzesi bahçesinde sergilenmektedir. Konuralp Hamamı : Konuralp Beldesinde bulunan Hamamın dışında her hangi bir kitabe olmaması nedeni ile hangi döneme ait olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak, şehrin Fatihi Konur Alp tarafından tesis edildiği rivayetler arasındadır. Güney dış duvarı büyük mermer antik bloklarla yapılmış olan bina şehrin en eski Türk yapısıdır. Konuralp Camii : Düzce’ye bağlı Konuralp Beldesinde bulunan Konuralp camii 14. yy’da yapıldığı ve yüz yıl kadar önce Dilaver Ağa isimli bir şahıs tarafından onarılarak bugüne kadar korunabilmiştir. Caminin eski bir kilisenin yerine yapıldığı, altından çıkan kiliseye ait olduğu sanılan mermer taban döşemelerinin kaldırılarak müzede koruma altına alındığı edinilen bilgiler arasındadır. Tatil Şehri Akçakoca . Karadeniz sahilinde doğal yapısı ile dikkat çekin bu ilçe yaz ayları boyunca özellikle çevre ilçelerde yaşayanların ve bir çok turistin uğrak yeridir. Pırıl pırıl denizi ve yalnızca Akçakoca’ya özel ince, kara kumu gerçekten övgüye değerdir. Bu sahil şehrinde çok sayıda kaliteli otel, pansiyon, kamping ve restorantlar turizme hizmet vermektedir. .5 km. batısında, fındık bahçeleri ve ormanın eteğindeki tarihi kalenin doğu ve batısında eşsiz bir kumsalı olan iki koy arasında yer almaktadır. Kalenin surları moloz taşlarla ve kiremit kullanılarak yapılmıştır. Kalenin yarım yuvarlak çıkıntıları ve kara tarafında yüksek bir kulesi vardır. Kale Cenevizliler tarafından inşa edilmiş olup, Cenevizliler, Bizans ve Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Kale avlusu içinde 5,30 metre ölçülerinde bir de sarnıç vardır. Kale içinde Akçakoca Belediyesi’nce işletilen bir piknik alanı ve plaj mevcuttur. Akçakoca ve çevresinin önde gelen dinlenme ve eğlenme yeri olan Kale, yaz aylarında insanlarla dolup taşmaktadır. .Köy içinden geçerek Karadeniz’e dökülen Melen Çayı, balıkçı teknelerinin barındığı doğal bir liman görünümündedir. Irmak boyunca teknelerle gezi imkanı vardır. Sahil boyunca geniş plajlar, kır kahveleri, gazinolar ve kamping alanları bulunmaktadır. Karaburun Köyü ve Plajı : Akçakoca ilçesine 10 km. uzaklıktadır. Yeşil ile mavinin içiçe geçtiği Karaburun Plajı, doğal kumsalı, şirin ev ve pansiyonları, kır kahveleri, lokanta ve gazinolarıyla yaz aylarının en önde gelen dinlenme ve eğlenme yerlerindendir. Edilli Ağzı Plajı : Ormanla denizin adeta kucaklaştığı bu alanda geniş ve doğal plajlar, özellikle sakin yer arayanlar için ideal bir ortamdır. Çayağzı Kumpınar ve Akkaya Köyü : Karadeniz Ereğli yolu üzerinde, Akçakoca merkezinin 7 km doğusunda başlayan ve sahl boyunca uzanan geniş doğal plajları büyük rağbet gören bu yörede, ormanlar arasında akan derelerde balıkçılık yapılabiliyor. Orman içi piknik ve yürüyüş alanları bulunan bölge kuş avcılığı için de uygundur. ŞELALELER . Güzeldere Köyü7nden geçen Bıçkı Deresi üzerinde bulunan Güzeldere Şelalesi 135 m. yüksekliktedir ve estetik yönden yörede ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Güzeldere Şelalesi Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak tescil edilmiştir. Elmacık Dağı (1700 m)’na uzanan bu şelale ve çevresi orman yapısı ile de dikkat çekmektedir. Şelalenin bulunduğu alanda, Kayın, Gürgen, Köknar, Porsuk, Sarıçam, Karaçam, Kestane, Ihlamur, Akçaağaç, Dişbudak, Ceviz, Orman Kavağı, Orman Söğüdü, Orman Gülü, Kara Yemiş, Papaz Külahı ağaçları; Böğürtlen, Üvez, Alıç, Taflan, Kantaron Otu, Kardelen, Arap Sümbülü, Siklamen, Menekşe, Düğün, Eğrelti, Fiğ, Burçak gibi bitkiler de görülmektedir. Yaban hayatı yönünden de bu bölge zengindir. Boz Ayı, Kurt, Tilki, Çakal, Vaşak, Karaca, Geyik, Yaban Domuzu, Sansar, Karatavuk ve Ağaçkakan gibi hayvanlar da bu bölgede görülmektedir. . mesafede yer alan Samandere Şelalesi, Samandere Köyü sınırları içinde bulunmaktadır. Bulunduğu köye adını veren, tabiat olaylarının meydana getirdiği özellikler ile oluşan Samandere Şelalesi, doğal oluşum özellikleri ile Milli Parkar Kanunu gereğince, Orman Bakanlığınca “Tabiat Anıtı” olarak tescil edilmiştir. Samandere Şelalesi’nin de bulunduğu 500 metrelik dere boyunca, anıt ağaçlar, 3 adet şelale ve 1 de Cadı Kazanı adı verilen derin bölüm bulunmaktadır. Samandere Şelalesinde, büyük ağaçların arasından şiddetle akan sular, beyaz köpükler halinde dökülerek “Cadı Kazanı” içinde, derin kayalıkların arasında adeta kaynamaktadır. Şelalenin arkasındaki kayanın içinde, doğal olarak oluşan mağara ile bir ara kaybolan sular biraz ilerden tekrar ortaya çıkarak akışını sürdürüyor. Biranda insanın içine ürperti ile birlikte ferahlık veren suyun şiddetli akışında şekillenen kayalarıyla da Samandere Şelalesi, görülmeye değer güzelliklere sahiptir. Aktaş ve Sarıyayla Şelaleleri : Akçakoca ilçesine bağlı Aktaş ve Sarıyayla Köyleri sınırları içinde bulunan şelalelerin çevresi, piknik ve yürüyüş yapmak için ideal ortamlar sunmaktadır. GÖLLER . Düzce’nin 14 km. güney batısında, Elmacık Dağı silsilesinin eteğinde Asar, Uğur, Küçük Melen sularının ve yan derelerin oluşturmuş olduğu tatlı su gölüdür. Ana çıkış noktası, Büyük Melen nehrini oluşturur. Efteni Gölü, göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan önemli ve ender merkezlerden biridir. Göl, 1992 yılından Orman Bakanlığı Milli Parlak Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “koruma” statüsüne alınmıştır. Efteni Gölü’nde avlanmak yasaktır. Son zamanlarda kuruma tehlikesi geçiren Efteni Gölü’ne, su kaynakları tekrar verilmektedir. Ancak yine de göl, eski yatağına kavuşamamıştır. Bunun nedeni ise geçmiş yıllarda tarımsal alan açmak için yoğun bir şekilde yapılan kurutma çalışmalarıdır. Yaklaşık 150 çeşit su kuşu türüne ev sahipliği yapan gölde, Kuğu, Karabatak, Flamingo, Su Tavuğu, Boz Kaz, Yeşilbaş Ördek, Sakar Meke, Sumru, Kız Kuşu, Çulluk, Balık Kartalı, Balıkçıl, Yılan Boyun, Angıt ilk göze çarpan kuş türleridir. Göl ve çevresi üzerinde gerek geçici ve gerekse kalıcı kuş varlığıyla gelecek nesillere aktarılması amacıyla 580 hektarlık kısmı Orman bakanlığı’nca “Düzce Efteni Gölü Su kuşları Koruma ve Üretme Sahası” olarak tesis edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Efteni Gölü çevresinde Gölün izlenebilmesi için Kuş Seyir Terasları ile ziyaretçilerin bilgi alabileceği bir de tanıtım merkezi bulunuyor. Efteni Gölü kuş türlerinin yanısıra bünyesinde ender bitki türlerini de barındırmaktadır. Gölün içinde; Nilüfer, Süsen, Düğün Çiçekleri, Kamış, Nane, Su Mercimeği bitkileri kenarlarında ise; Söğüt, Dişbudak, Kızılağaç, Çınar gibi sucul karakterli ağaçlar ilk göze çarpan bitkilerdir. Türkiye’nin 2. Kuş Cenneti olan Efteni Gölü, kuşlar ve bitkiler için doğal bir habitat alanıdır. Kurugöl (Sülün Yetiştirme Sahası) : Düzce’nin Üçköprü Köyü’ne 3.5 km. uzaklıkta bulunan Kurugöl ve çevresi, Orman Bakanlığınca, Sülün yetiştirme ve yerleştirme alanı olarak belirlenmiştir. Bu amaçla bölgeye sülün salınmıştır. Nesli tükenmekte olan sülünlerin, doğal ortamı içinde çoğalmasını sağlamak için yörede av yasağı uygulanmaktadır. Eskiden yöreye adını veren göl, çevredeki su kaynakları toplanarak yeniden canlandırıldı. Düzce ve Kaynaşlı'ya hakim bir yükseklikte bulunan Kurugöl, yeni yetişen Çam, Köknar vb. ağaçlardan oluşan ormanlık saha içinde güzel bir manzaraya sahiptir. Kurugöl, günübirlik gezi ve piknik alanı olarak değerlendiriliyor. . Göl çevresi piknik yapmak için ideal bir yapıya sahiptir. Olta balıkçılığı yapılan göl geçen yıl ilk kez düzenlenen ve geleneksel hale getirilmesi planlanan “Yelken Şenliklei” ile de adını duyurmuştur. KAPLICALAR Derdin Kaplıcası : Düzce’nin 17 km güneyinde, 400 metre rakımlı, etrafı ormanlık alanla çevrili Derdin (Dolay) Kaplıcası çevresine şifa dağıtmaktadır. Kaplıcadaki su, duru, renksiz ve kokusuzdur. 2 lt/s debideki suyun sıcaklığı ise 42 derecedir. Derdin Kaplıcası özellikle mide, bağırsak, safra kesesi, karaciğer, böbrek, şeker ve ayrıca deri hastalıkları için oldukça şifalıdır. Derdin Kaplıcası’nda konaklama amacıyla 15 odalı küçük bir otel de bulunmaktadır. Efteni Kaplıcası : Efteni Kaplıcası, Düzce-Gölyaka batı yolu üzerinde, Düzce’nin 18 km batısında, Efteni Gölü’nün kenarındadır. Değişik sıcaklıklarda üç havuzu bulunan Efteni Kaplıcası’nda konaklama evi ve pansiyonlarda bulunmaktadır. Kaplıcadaki suyun debisi 2lt/s, sıcaklığı ise 42 derecedir. Efteni Kaplıcası romatizmal hastalıklar başta olmak üzere bir çok hastalığı tedavi edici niteliktedir. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Cami ve Mescitleri
Konuralp Camisi (Merkez) Düzce ilçe merkezinde olmasından ötürü Merkez Camisi de denilen Konuralp Camisi XIV.yüzyılda yapılmış, fakat zamanla yapılan onarımlar nedeniyle özelliğinden uzaklaşmıştır. Bu cami, Osmanlı devletinin kuruluş yıllarında Osman Gazi’nin komutanlarından Konuralp adına yaptırılmıştır. XIX.yüzyılda Dilaver Ağa tarafından yapılan onarım sırasında cami özgün biçimini yitirmiştir. Bu caminin altında eski bir kilisenin olduğu sanılmaktadır. Bu kiliseye ait olan mermer taban döşemeleri müzede koruma altına alınmıştır. Cami dikdörtgen planlı olup, duvarları moloz taştan yapılmış ve yer yer de ağaç hatıllarla takviye edilmiştir. Caminin doğu ve batısında bulunan ve dışarıya taşan payandalarla duvarları desteklenmiştir. İbadet mekanının içerisinde iki sıra halinde üçer direk iç mekanı üç sahna ayırmıştır. İbadet mekanı iki sıra halindeki pencerelerle aydınlatılmıştır. Pencerelerde lokmalı demir şebekelere benzeyen orijinal ağaç şebekeler bulunmakta olup, bunların bazıları orijinaldir. Dışarıya çıkıntısı olmayan basit bir mihrabı bulunmaktadır. Bunlar dikdörtgen ve ağaç sövelidir. İbadet mekanının üzeri tavan ve ahşap çatı ile örtülüdür. Caminin yanındaki kare kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi sonradan eklenmiştir. Caminin yanında Konuralp'in türbesi bulunmaktadır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Hamamları
Konuralp Hamamı (Merkez) Düzce merkezindeki Konuralp Camisi’nin yakınında küçük bir hamamdır. Bu hamamın ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığını gösteren bir kitabesi bulunmamaktadır. Kaynaklarda da bu konuda bir bilgiye rastlanmamaktadır. Hamamın Konuralp tarafından şehir yeni baştan düzenlenirken yaptırıldığı söylenmektedir. Düzce’nin en eski yapılarından biri olan bu hamamın güney dış duvarı antik yapılardan alınmış mermer bloklarla örülmüştür. Bunun dışında hamam moloz taşlarla yapılmıştır. Dikdörtgen planlı olup, girişin sağ ve solunda iki hücre, soğukluk ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Sıcaklık ve soyunmalık arasındaki haçvari büyük paye iki bölümü birbirinden ayırdığı gibi meydana gelen kare planlı alan dört kubbe ile örtülmüştür. Hamamın üzeri çatı ile kaplı olup, sıcaklık kısmının bulunduğu mekanın üzeri çatı ile kaplıdır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Konuralp Müzesi
. Müzede eserler iki ayrı seksiyon halinde, üç salonda sergilenmiştir. Müzenin arkeoloji bölümündeki eserlerin bazıları Bolu Müzesi’nden buraya getirilmiştir. Prehistorik çağlardan başlayarak Bizans dönemi sonuna kadar tarihlenen günlük kullanım kapları, süs eşyaları, sikkeler, figürinler bulunmaktadır. Ayrıca Roma ve Bizans dönemine ait çeşitli boyda heykeller, heykel kaideleri, Roma İmparatoru Antonius Pius’un (MS.138-161) 1991 yılında Konuralp’in güneyindeki bir tarlada bulunan büstü, ostotekler, mimari elemanlar bu bölümü tamamlamaktadır. Müzede bulunan mezar stelleri antik Konuralp hakkında bilgiler vermektedir. Müzenin etnoğrafik bölümünde XIX.yüzyıldan itibaren günümüze kadar gelen Bolu yöresinde kullanılmış aletler, ateşli ve kesici silahlar, günlük kullanım eşyaları, halı, kilim ve düz yaygılar, hamam takımları, el işleri ile giysiler sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde ise Konuralp Tepecik Nekropolünde 1937 yılında bulunmuş, MÖ.I.yüzyıla tarihlendirilen girlandlı bir lahit, Konuralp’te bulunmuş kitabeler, sütunlar, sütun başlıkları ve mimari eserler sergilenmiştir. Konuralp yöresinde ele geçen bir takım eserler İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Bunların başında 1931 yılında bulunmuş bereket tanrıçası Tyche heykeli, Roma dönemine ait (MS.II.yüzyıl) oturan kadın heykeli, Konuralp’in Sarafiye Mevkiinde bulunan ve MS.III.yüzyıla tarihlendirilen mermer çocuk heykeli gelmektedir. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Köprüleri
Konuralp (Üskübü) Köprüsü (Akçakoca) Konuralp’in Efteni Gölü’ne dökülen Tabak deresi üzerinde bulunan köprünün kitabesi bulunmamaktadır. Bu nedenle de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük mermer bloklardan harç kullanılmadan yapılmış olan 10 m. uzunluğunda, 3 gözden meydana gelen köprü MS.I.yüzyıla ait Roma eseridir. Bu köprü günümüzden yaklaşık 50 yıl öncesine kadar kullanılıyordu. Bugün bu köprünün yanında ulaşım için yeni bir köprü yapılmıştır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Sur ve Kaleleri
Düzce surları Bizans döneminde yapılmıştır. Bunlar Akçakoca yolu kenarından, antik köprünün bulunduğu yerden başlayarak ilçedeki Hamam Sokağı’na kadar uzanmaktadır. Günümüzde evlerin bahçelerinde kalan surların kalıntıları zaman zaman yeni yapılanmada, temellerde ve bahçe duvarlarında kullanılmıştır. Düzce ile antik tiyatro arasındaki yol üzerinde surlara ait Atlı Kapı denilen bir kapının kalıntıları görülmektedir. Bu kapı ve lentosu üzerinde at tasvirleri ile Grekçe bir kitabe bulunmaktadır. MS.253-268 yıllarında İmparator Gallienus zamanında basılmış sikkelerde bu şehir surlarına ait iki kuleli sur kapısının resmi görülmektedir. Roma döneminde yapılmış olan kaleden günümüze herhangi bir kalıntı gelememiştir. Yörede yeterli bir arkeolojik kazı yapıldığında surlara ve kaleye ait kalıntıların ortaya çıkması da olası dahilindedir. Ceneviz Kalesi (Akçakoca) . batısında ormanlık alandaki kalenin Cenevizliler dönemine ait olduğu kaynaklarda geçerse de bu kalenin Bizans döneminde yapıldığı iddia edilmektedir. Bu kale XIII.yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında Cenevizlilerin hakimiyetine geçmiştir. Bu dönemde kalenin surları daha kuvvetlendirilmiştir. Kale denizden 100 m. yükseklikte bir falez üzerine yapılmıştır. Kalenin yarım yuvarlak çıkıntıları, yüksek bir kulesi bulunmaktadır. Sur duvarları moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Osmanlılar tarafından karakol kalesi olarak kullanılmıştır. Kalenin iç avlusunda 5.30x5.30 m. ölçüsünde bir su sarnıcı bulunmaktadır. Kalenin doğusunda ve batısında iki koy bulunmaktadır. Günümüzde kale Akçakoca Belediyesi tarafından plaj ve piknik alanı olarak işletilmektedir. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Su Yolları ve Kemerleri
. Moloz ve yontma taştan yapılmış olan su kemerlerinin ayaklarından 11 tanesi günümüze kadar gelebilmiştir. Bu su yolları Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Su yollarının ayakları yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Bu kemerlerin üzerinde tuğladan su künkleri bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda da Osmanlı döneminde bu künklerin ahşaptan yapıldığı yazılıdır. Ancak bunlardan herhangi bir iz günümüze gelememiştir. Günümüzde bu kemerlerin ayakta kalabilenleri çevredeki tarlalar ve bahçeler arasındadır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Kaplıca ve İçmeleri
Efteni Kaplıcası (Merkez) Düzce’nin 18 km. batısında, Düzce-Gölyaka yolu üzerinde, Efteni Gölü’nün kenarında Efteni Kaplıcası bulunmaktadır. Denizden yüksekliği 118 m. olan Efteni Gölü’nün çevresinde kaplıcanın tesisleri bulunmaktadır. Kaplıcanın suyunun sıcaklığı 42 C. Olup, özellikle romatizma başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Derdin Kaplıcası (Merkez) Düzce’nin 17 km. güneyinde ormanlık alanlarla çevrili 400 m. yüksekliğindeki bir tepe üzerinde Derdin kaplıcası bulunmaktadır. Bu kaplıcanın suyunun sıcaklığı 42 C.dir. Özellikle mide, bağırsak, safra kesesi, karaciğer, böbrek, şeker ve deri hastalıklarına iyi gelmektedir. Derdin İçmeleri (Merkez) Düzce’nin 15 km. uzağında Derdin İçmeleri bulunmaktadır. Bu içmelerin de bir çok hastalığa iyi geldiğine inanılmıştır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Düzce Doğal Güzellikleri
Fakıllı Mağarası (Akçakoca) Düzce, Akçakoca ilçesinin 8 km. güneydoğusunda Fakıllı Köyü’nde bulunan mağaraya 15 m. uzunluğunda ve 1 m. yüksekliğindeki bir girişten sonra ulaşılmaktadır. Mağara içerisinde çeşitli yönlere doğru giden yollar bulunmaktadır. İçerisi sarkıt ve dikitlerle kaplıdır. Güzeldere Şelalesi (Gölyaka) . uzaklıktadır. Güzeldere Köyü’nde Bıçkı Deresi üzerinde bulunan bu şelale 135 m. yüksekliğindedir. Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak tescil edilmiştir. Şelalenin bulunduğu alanda kayın, gürgen, köknar, porsuk, sarıçam, karaçam, kestane, ıhlamur, akçaağaç, dişbudak, ceviz, orman kavağı, orman söğüdü, orman gülü, kara yemiş, papaz külahı ağaçları vardır. Ayrıca burada çeşitli yaban hayvanları bulunmaktadır. Samandere Şelalesi (Merkez) . uzaklıktaki Samandere Köyü’nde Samandere Şelalesi bulunmaktadır. Bu şelalenin suyu ormanlık bir alandaki kayalar arasından, Cadı Kazanı denilen yerden kaynamaktadır. Şelalenin arkasındaki kaya içerisinde doğal olarak meydana gelmiş bir mağara bulunmaktadır. Şelalenin suyu mağarada bir süre kaybolmakta, ardından yeniden ortaya çıkmaktadır. Suyun akışı oldukça şiddetli olup, bu yüzden beyaz köpükler halinde yüksekten dökülmektedir. Bu şelale Orman Bakanlığı’nca Tabiat Anıtı olarak tescil edilmiştir. Ayrıca buradaki 500 m. yükseklikteki ağaçlar ve iki küçük şelale ile Cadı Kazanı denilen bölüm de tescillidir. Aktaş ve Sarıyayla Şelaleleri (Akçakoca) Düzce Akçakoca ilçesindeki Sarıyayla ve Aktaş köyleri içerisinde küçük şelaleler bulunmaktadır. Bu şelalelerin çevresinden piknik alanı ve mesire yeri olarak yararlanılmaktadır. Efteni Gölü (Merkez) . Güneybatısında bulunan Efteni Gölü deniz seviyesinden 100 m. yüksekliktedir. Elmacık Dağı’nın eteklerinde bulunan bu göl, Asar, Uğur, Küçük Melen sularının ve derelerin oluşturduğu tatlı su gölüdür. Bu gölün ana çıkış noktası Büyük Melen Nehri’ni oluşturmaktadır. Son zamanlarda Efteni Gölü’nü besleyen su kaynaklarının tarımsal alanların sulanması amacı ile başka yönlere kaydırılmasından ötürü göl, kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun üzerine bu kaynaklar tekrar göle yönlendirilmiştir. Ancak, göl yine de eski durumuna kavuşamamıştır. Efteni Gölü Kuş Cenneti (Merkez) Efteni Gölü ve çevresinin 580 hektarlık kısmı Orman Bakanlığı’nca “Düzce Efteni Gölü Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası” olarak koruma altına alınmıştır. Efteni Gölü göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu gölün çevresinde Kuğu, Karabatak, Flamingo, Su Tavuğu, Boz Kaz, Yeşilbaş Ördek, Sakar Meke, Sumru, Kız Kuşu, Çulluk, Balık Kartalı, Balıkçıl, Yılan Boyun, Angıt kuşları barınmaktadır. Günümüzde de Efteni Gölü’nde avlanmak yasaklanmıştır. Ayrıca kuş türlerinin yanı sıra burada ender rastlanan bitki türleri de bulunmaktadır. Bunların başında gölün içinde nilüfer, süsen, düğün çiçekleri, kamış, nane, su mercimeği bitkileri; gölün kenarında da söğüt, dişbudak, kızılağaç, çınar gibi ağaçlar gelmektedir. Kurugöl (Kaynaşlı) Düzce, Kaynaşlı ilçesinin Üçköprü Köyü’ne 3,5 km. uzaklıkta bulunan Kurugöl, çevreye ismini vermiştir. Bu göl çevredeki su kaynaklarının toplanması ile yeniden canlandırılmıştır. Orman Bakanlığı burasını Sülün yetiştirme Alanı olarak belirlemiştir. Böylece nesli tükenmekte olan sülünün doğal ortamda çoğalması sağlanmıştır. Av yasağının uygulandığı bu bölge çam, köknar gibi ağaçlardan oluşan ormanlık bir alandır. Hasanlar Baraj Gölü (Yığılca) Düzce, Yığılca ilçesinde bulunan Hasanlar Baraj Gölü, sulama ve enerji üretimi için yapılmıştır. Çevresi piknik alanı olarak kullanılmakta ve burada olta balıkçılığı da yapılmaktadır. Aynı zamanda gölde yelken şenlikleri de düzenlenmektedir. |
Düzce Hakkında Bilgi
Kaynaşlı, İstanbul-Ankara yolu üzerinde, Bolu Dağı’nın Düzce Ovası’yla birleştiği boğazda kurulmuştur. İlçe doğu ve güneyden Bolu İli, Batıdan Düzce İli ve kuzeyden Yığılca ilçesiyle komşudur. D-100 karayolu ilçenin tam ortasından, Anadolu otobanı da kuzeyinden geçmektedir.
Tarih Kaynaşlı Düzce’nin bir bucağı iken Aralık 1999 tarihinde Düzce’nin il olması hakkındaki Kararnameyle birlikte ilçe yapılmış ve Düzce’ye bağlanmıştır. Deprem 12 Kasım 1999’da meydana gelen Düzce depreminde Kaynaşlı yerle bir olmuştur. Uzun fay kırıklarının ve çatlaklarının oluştuğu ilçede 313 kişi hayatını kaybetmiş, 544 kişide yaralanmıştır.12 Kasım depreminde Kuzey Anadolu Fayı kırığı Kaynaşlı’da son bulmuştur. Fayın ucunda bulunan Kaynaşlı bu nedenle 12 Kasım depreminden en fazla etkilenen yerleşim yeridir. Şehirde bulunan binaların %90’ından fazlası hasar almıştır. Nüfus 1997 yılında yapılan Genel Nüfus Sayımına göre Kaynaşlı’nın toplam nüfusu 6.760’dır. Ekonomi Kaynaşlı ekonomisi büyük ölçüde sanayiye dayalıdır. Bunun yanında nakliyecilik ve yıllık ortalama 50.000 tonu bulan fındık üretimi de ilçe ekonomisinde önde gelen sektörler olmaktadır. Buğday ve mısır üretimi de ilçede oldukça yaygındır.İlçe ekonomisinde hayvancılık ve balıkçılık da önemli bir yer tutmaktadır. Ancak depremde şehirde bulunan balık çiftlikleri ve ahırlar yıkılmıştır.Şehirde başta Süperlit Boru Fabrikası, Anlaş Lastik Fabrikası, Akışık Ampul Fabrikası ve Karolit Mermer Fabrikası olmak üzere irili ufaklı fabrikalar bulunmaktadır. Bu fabrikalar depremle birlikte hasar aldığından tam kapasite çalışamamaktadırlar. İlçe sınırları içinde toplam 12 adet dinlenme tesisi mevcuttur. Bu tesisler D-100 karayolu üzerinde olup günde ortalama 30.000-40.000 kişiye hizmet vermektedirler. Buralarda yaklaşık 1.500 kişi istihdam edilmektedir. Bu bakımdan dinlenme tesislerinin şehir ekonomisi içinde önemli bir yeri vardır. Eğitim Kaynaşlı ilçesinde 1 adet Lise, 4 taşıma merkezi durumunda ilköğretim okulu ve 6 adet birleştirilmiş sınıflı ilköğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca şehirde Halk Eğitim Merkezi de bulunmaktadır. Bu okullarda toplam 2.504 öğrenci eğitim görmektedir. Sağlık Kaynaşlı’da Merkez Sağlık Ocağı, Dipsizgöl Sağlık Ocağı, 112 Acil Yardım İstasyonu, Üçköprü Sağlık Evi, Çamoluk Sağlık Evi ve Yeniyurt Sağlık Evi bulunmaktadır. İdari Yapı Kaynaşlı’ya bağlık 19 adet köy bulunmaktadır. Kaynaşlı’nın Köyleri: Altunköy Çatalçam Dipsizgöl Sazköy Bıçkıyanı Darıyeribakacak Fındıklı Tavak Çakırsayvan Darıyerihasanbey Hacıazizler Üçköprü Çamlıca Darıyerimengencik Muratbey Yeniyurt Çamoluk Darıyeriyürükler Sarıçökek |
Düzce Hakkında Bilgi
Gölyaka ilçesi Batı Karadeniz Bölgesi, batı sınırları içerisinde Düzce İlinin en batı ucunda yer almaktadır. Doğuda Düzce ili, batıda Sakarya’nın Hendek ilçesi, kuzeyde Gümüşova ilçesi ve güneyde Bolu’nun Mudurnu ilçesi ile çevrilidir.
Tarih İlçede, tarih öncesi insan yaşantısına dair kesin delil ve kalıntılar bulunmamasına rağmen, sahip olduğu coğrafi konumu ve tabiatı itibariyle ilk çağlardan itibaren insan yerleşmesine uygun bir yöre olarak karşımıza çıkmaktadır. Gölyaka’yı içine alan toprakların ilk sahipleri Proto Hititler’dir. Gölyaka ve civarına yapılan göçler sırasında yaklaşık 400 yıldır burada yaşayan ve yerli Türklerin bulunduğu görülmüştür. Gölyaka bir göl ve yanı başında kurulan imamlara Köyü ile tarih sahnesine çıkmıştır. Evliya Çelebi, Katip Çelebi ve batı batılı gezginlerin ilgisini çekebilmiştir. Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nca kaybedilen veya Osmanlı otoritesinin sarsıldığı bölgelerden Kafkasya’dan, Doğu Karadeniz Bölgesi’nden, Balkanlar’dan, Akdeniz Bölgesi’nden ve Kuzey Irak’tan olmak üzere beş ana grupta bölgemize büyük göçler olmuştur. İmamlar Köyü 1932 yılında nahiye olmuş, 3 yıl sonra nahiyeliği kaldırılmış tekrar köye dönüştürülmüştür. İmamlar ismi 1962 yılında Gölyaka olarak değiştirilmiştir. Gölyaka nahiyesinde 1967 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. Gölyaka Belediyesi Düzce ilçesine bağlık bir nahiye (bucak) iken 1987’de ilçe yapılarak Bolu’ya bağlanmıştır. Gölyaka 17 Ağustos Körfez depreminde en fazla hasar gören yerlerden biri olmuştur. 12 Kasım Düzce depreminde de ilçe büyük hasar görmüştür. Her iki depremde de toplam 106 kişi hayatını kaybetmiş ve 317 kişi yaralanmıştır. Depremlerin ardından Aralık 1999’da Düzce’nin il olması nedeniyle Gölyaka, Düzce’ye bağlanmıştır. Coğrafi Yapı Düzce ilinin batı ucunda yer alan Gölyaka’nın yüzölçümü 219.983 km2’dir.İlçe, kuzeyde ve güneyde bulunan Bolu ve Köroğlu Dağlarının uzantısı olan sıra dağlar arasında yer almaktadır. Güneydeki dağlar daha yüksek olduğundan ilçenin güney kesimi yüksek dağ kitlesi ve ormanlık alanlar ile kaplıdır. İlçenin kuzey bölümü kuzeye doğru genişleyen bir ovadır ve bu ova Düzce Ovası ile bitişik durumdadır. İlçeyi Düzce Ovası’ndan ayıran Büyük Melen Irmağı ve Efteni Gölü’dür. İlçe Merkezi Efteni Gölü’nün batısında düz ovada kurulmuş olup, rakımı 100 metre civarındadır. Yerleşim durumu olarak ova kısımları düz, dağlık ve yüksek kısımları topografik yapı olarak dik bir eğime sahiptir. Arazi yapısı olarak genellikle kumlu-killi ve yer yer mil karışımı alüvyonlu topraklardan ve çok sulak gevşek bir yapıya sahiptir. Gölyaka su kaynakları bakımından Düzce’nin en zengin ilçelerinden biridir. İlçenin şu göller bulunur: Efteni Gölü, Kara Göl, Sarı Göl, Cılbız Kuyusu, Gölcük, Kuru Göl ve Katır Gölü. Gölyaka yaylaları açısından da zengindir. Pürenli, Kardüz, Yanık, Unluk ve Kızık yaylaları en başta gelen yaylalarıdır. Bu yaylalar yayla turizmi açısından gelecek vaadetmektedir. Özellikle de Kardüz yaylası kış sporları ve turizmi için geleceğin merkezleri arasında gösterilmektedir.Melen Irmağı ve Aksu Çayı’da Gölyaka’nın ırmaklarından en başta gelenleridir. Bu ırmaklarda balıkçılık sporu yapılmaktadır. Gölyaka bütün bu güzelliklerinin yanı sıra ormanlarıyla da doğanın tüm güzelliğini sergiler. Başlıca ormanları şunlardır. Karamahmut, Keltepe, Güney, Çamlık, Koruluk, Büyük ve Küçük Balkaya, Karadağ, Mercantepe, Emeksiz, Konaş Sağlamsu, Unluk ve Baltepe. İlçe Kuzeydoğu Anadolu aktif fayı üzerinde bulunduğundan 1. derecede deprem bölgesidir. 17 Ağustos depreminde ilçede derin çatlak ve yarıklar oluşmuş yer yer kaymalar meydana gelmiştir. Bunun en büyük nedenlerinden biri fayın üzerinde oluşudur. Diğeri ise toprak yapısının sulak oluşudur. Nüfus 1997’de yapılan Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin toplam nüfusu 18.155’dir. İlçe merkezinin nüfusu 5.267, köy nüfusu ise 12.888’dir. İlçenin 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde olmak üzere iki defa üst üste deprem felaketi yaşamı nedeniyle özellikle ilçe merkezindeki nüfus köylere akın etmiştir. Eğitim Gölyaka’da 1 adet Çok Programlı Lise ve 10 adet de ilköğretim okulu bulunmaktadır. İlköğretim alanındaki öğrenci sayısı 2.698, lisedeki öğrenci sayısı ise 203’dür. İlçede Halk Eğitim Merkezi’de bulunmaktadır. Deprem 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara bölgesinde meydana gelen depremde yüzey kırığı Düzce’nin yaklaşık 6 km. güney batısında Gölyaka yakınlarında bitmektedir. Bu depremden üç ay sonra meydana gelen Düzce Depremi, 17 Ağustos kırığının kuzey doğu ucu ile Bolu tüneli arasındaki kesimi kırmıştır. 12 Kasım 1999 kuzey kırığının batı ucunda yaklaşık 9 km. lik kısım 17 Ağustos Depreminde de kırılmıştır. Ancak 17 Ağustos Depreminde bu kısım üzerindeki yanal yer değiştirme, batıdan doğuya doğru azalarak devam etmiş, Gölyaka civarında 30 cm. ye kadar azalmış ve kırığın sonuna doğru yanal yer değiştirme kaybolarak kuzey kırığı yalnızca çatlaklar biçiminde takip edilebilmiştir. 12 Kasım kuzey kırığı 17 Ağustos kuzey kırığının tam doğu ucu doğrultusunda gelişmemiş bu bölgede sağa sıçrama yaparak gelişmiştir. Bu sağa sıçramanın olduğu bölgede düşey yer değiştirme egemendir. 12 Kasım 1999 Depreminde Hacıyakup Köyü civarında yanal yer değiştirme 40-50 cm. civarında iken düşey yer değiştirme yer yer 3 metreye varmaktadır. En büyük düşey yer değiştirme Efteni Gölü’nün güneyinde görülmektedir. Efteni Gölü’nün güneydoğusunda ve daha güneye doğru sıvılaşma yapıları gelişmiştir. Her iki depremden de büyük hasar alan Gölyaka’da toplam 106 kişi hayatını kaybetmiş, 317 kişi de yaralanmıştır. İlçede ağır/yıkık bina sayısı konut sayısı 1.225, orta hasarlı konut sayısı 538 ve hafif hasarlı konut sayısı ise 766’dır. Ağır/yıkık işyeri sayısı 317, orta hasarlı işyeri sayısı 538 ve hafif hasarlı işyeri sayısı 99’dur. İdari Yapı Gölyaka ilçesinin merkezinde 1 adet belediye bulunmaktadır. İlçenin 6 mahallesi ve 23 köyü vardır. Gölyaka’nın Köyleri: Aksu Hacısüleymanbey Sarıdere Bakacak Hacıyakup Taylık Bekiroğlu Hamamüstü Yazıpınar Çamlıbel İçmeler Yazlık Çayköy Kemeryanı Yeşilova Değirmentepe Kuyudüzü Yunusefendi Esen Muhapdede Zekeriyaköy Güzeldere Saçmalıpınar |
Düzce Hakkında Bilgi
Akçakoca, Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz Bölümü’nün en batısınde yar alan ve doğudan Zonguldak İli’nin Alaplı İlçesi, Batıdan Sakaryı İli’nin Kocaali İlçesi, güneyden Düzce İli’nin Yığılca ve Cumayeri İlçeleri Kuzeyden Karadeniz ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 463 kilometrekaredir.
Tarihi Akçakoca ve çevresinden tarihi hakkında kesin bilgi ve belgeler olmamakla birlikte bölgede yapılan kazılar sonucunda elde edilen bir takım eşyanın M.Ö. 1220 yıllarında Trakya yolu ile Anadolu’ya geçen Trak Kabilelerine ait olduğu tahmin edilmektedir. Roma ve Bizans dönemlerinde DİAPOLİS adıyla önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak tanının ve 13. asırda Cenevizlilerin eline geçen bölge, Osmanlı Beyliği döneminde 1323 yılında Orhan Gazi’nin Lalası ve Akıncı Beylerden AKÇAKOCA BEY tarafından fethedilerek Türklerin eline geçmiş ve günümüze kadar kesintisiz Türk Egemenliği altında kalmıştır. 1962 yılına kadar Bolu Sancak Beyliği’ne bağlı bir Voyvodalık ve 1934 yılına kadar da AKÇAŞEHİR adıyla nahiye olan bölge, 1934 yılında da isim değişikliği yapılarak bölgenin Fatihi AKÇAKOCA BEY’in adını alarak AKÇAKOCA ilçesi olmuştur. Aralık 1999 tarihinde Düzce’nin il olması nedeniyle Akçakoca ilçesi Düzce iline bağlanmıştır. Coğrafi Yapı Akçakoca ilçesinin sınırları içinde kalan alan, genel de kuzeyden güneye ve batıdan doğuya doğru yükselen bir özellik taşımakta olup kayda değer en önemli yükseltiler güneyde Kaplandere ve Orhan Dağları, doğuda ise Kızıltepe (1.486 m)’dir. İlçe dahilindeki en büyük akarsu Melen Çayı olup bu çay aynı zamanda Sakarya ile mevcut idari sınırı teşkil etmektedir. Çayağazı, Hiciz, Orhan ve Değirmenağzı dereleri diğer önemli akarsuları teşkil etmektedir. İlçenin sahil uzunluğu 35 km’dir ve sahil geniş ve uzun haliyle tabii bir plaj halindedir. Ilıman deniz ikliminin hakim olduğu ilçe, iklim özellikleri bakımından Karadeniz ve Marmara Bölgesi arasında bir geçiş niteliğindedir. Yıllık yağış ortalaması 990 mm olup en sıcak ay ortalaması (Temmuz) 23 derece, en soğuk ay ortalaması (Ocak) 5 derecedir. İlçenin hakim rüzgarı poyrazdır. Nüfus İlçe ve çevresinin nüfusu 93 Harbi ve 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra Kuzey Kafkasya ve Doğu Karadeniz yörelerinden göçenlerin yerleşmesiyle artmıştır. 30 Kasım 1997 Genel Nüfus Tespitine göre ilçe nüfusu 36.972’dir. Merkez nüfus 19.604, köy nüfusu ise 17.368’dir. İlçede kilometrekare başına 81 kişi düşmektedir. Sahil kesiminde ise bu oran 90 kişi civarına yükselmektedir. Eğitim Akçakoca ilçesinde 7’si merkezde, 12’si köylerde olmak üzere 19 İlköğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullarda 4.986 öğrenci eğitim görmektedir. İlköğretim alanında 205 öğretmen görev yapmaktadır. Orta Öğretim de ise Merkezde 1 Lise, 1 Ticaret Meslek Lisesi, 1 Endüstri Meslek Lisesi, 1 Kız Meslek Lisesi, 1 İmam Hatip Lisesi ve 1 Pratik Kız Sanat Okulu bulunmaktadır. İlçede ortaöğretim alanında 1.015 öğrenci 75 öğretmenle öğrenimlerine devam etmektedir. Akçakoca’da Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne bağlı 4 yıllık Akçakoca Turizm işletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu ve 2 yıllık Akçakoca İşletmecilik Yüksek Okulu bulunmaktadır. Burada toplam öğrenci sayısı ise 500’dür. Akçakoca halk Eğitim Merkezi tarafından 1999-2000 sezonunda Giyim, Bilgisayar, Makine Nakışı, el Sanatları ve Saz olmak üzere muhtelif konularda kurslar açılmıştır. Burada 132 öğrenci eğitim görmektedir. Akçakoca ilçesinde 1 Halk Kütüphanesi bulunmaktadır. Kütüphanenin kitap sayısı ise 8.873’dür. Spor İlçede 2.000 kişilik çim menşeli tribünlü 1 futbol stadyumu, 250 kişilik 1 kapalı spor salonu mevcut olup, Aktaş, Kınık köylerinde voleybol/basketbol sahası, Çayağzı, Uğurlu, Kurukavak, Ortanca ve Melenağzı köylerinde futbol sahaları mevcuttur. Sağlık Akçakoca’da 50 yatıklı 1 Devlet Hastanesi, 2’si Merkezde 4’ü de Köylerde olmak üzere 6 Sağlık Ocağı bulunmaktadır. Sağlık Ocakları şunlardır: 1 Nolu Merkez Sağlık Ocağı, 2 Nolu Merkez Sağlık Ocağı, Beyören Sağlık Ocağı, Uğurlu Sağlık Ocağı, Melenağzı Sağlık Ocağı ve Kurukavak Sağlık Ocağı. Sağlık ocaklarına bağlık 11 köyde de sağlık evleri mevcuttur. Depremden sonra 50 yataklı devlet hastanesi orta hasarlı hale geldiğinden sadece Sağlık Merkezi binası faaliyette olup yatak sayısı 25’tir.Akçakoca ilçesinde 100 yataklı Devlet Hastanesi inşaatı yapımına başlanmış, inşaatın %90’ı tamamlanmıştır. Ekonomi Akçakoca halkının genel ekonomik faaliyetleri ve ana geçim kaynakları tarım (özellikle fındık tarımı), tavukçuluk ve balıkçılıktır. Tarım Akçakoca’da tarımsal faaliyetler açısından fındık üretimi %95 gibi bir orana sahiptir. Arazinin engebeli oluşu nedeniyle diğer tarımsal ürünler yetiştiriciliği oldukça düşüktür. 1999 yılı itibariyle bölgede fındık üretimi 14 bin tondur. İlçede son yıllar itibariyle yapılan meteorolojik rasat çalışmaları baz alındığından sera ve örtü altı yetiştiriciliği için uygun değerler arasında iklimin hüküm sürdüğü gözlenmiş, demostrasyon niteliğinde başlayan örtü altı yetiştiriciliği bugün için bir gelir kaynağı şekline dönüşmüştür. İlçede fındık üretimine alternatif ürün çalışmaları doğrultusunda ceviz bahçesi konusuna ağırlık verilmiştir. Ceviz üretimi teşvik edilmektedir. Akçakoca’da son yıllarda kiwi üretimi de önemli bir hale gelmiştir. Bu yönde çalışmalar sürdürülmektedir. Hayvancılık Akçakoca’da 7.750 civarında büyükbaş hayvan bulunmaktadır. İlçede 180 civarında kümes ve broiler ve 2.000 civarında fenni kovan bulunmaktadır. Yıllık piliç üretimi 7.500.000 adettir. Yıllık beyaz et üretimi ise 15.5000 tondur. Akçakoca’da 150 civarında teskereli balıkçı ve 60 civarında ruhsatlı tekne mevcuttur. Ormancılık İlçede 16.953 hektar ormanlık saha vardır. Tamamen yapraklı ağaçlardan müteşekkil orman varlığı ise yaklaşık 2.500.000 metreküptür. Ormanlardan yılda yaklaşık 7.500 metreküp yapacak ve yaklaşık 500 ster yakacak üretimi gerçekleştirilmektedir. Ticaret İlçenin ulaşım durumu özelliği ve halkın geleneksel alışkanlıkları nedeniyle bağlı köylerden doğuda kalanlar Alaplı ve Ereğli ilçeleri ile, güneydeki köyler Düzce İli ile batıda kalan köyler ise Karasu ve Adapazarı ile ticari ilişkilerini sürdürdüklerinden ve özellikle de fındık üretiminin az emek ve işçilik gerektirmesine rağmen yüksek gelir getirmesi nedeniyle ilçede ticari hayat yeterince gelişmemiştir. Ana üretim fındık olduğundan mevsiminde fındık ticareti ve Haziran-Eylül dönemlerinde de turizm girdileri ile nakliyecilik ilçe ticaretini hareketlendirmektedir. Akçakoca’da 2’si devlet bankası olmak üzere 3 adet banka şubesi mevcuttur. Sanayi Akçakoca ilçesinde sanayi yeterince gelişmemiştir. Ancak son yıllarda bu yönde gelişmeler gözlenmektedir. İlçede Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ne ait 222 ton/yıl kapasiteli 1 adet Fındık Kırma Fabrikası mevcuttur. Ayrıca Has iş Hasan İşleyen Fındık Koza Makinesi Saç İmalatı ve Yılmaz Yem Hayvansal Ürünler Sanayi tesisi mevcuttur. Bunun yanında Ereğli Demir Çelik Tesisi ürünlerini işleyen Sevil Demir Çelik Sanayi, Sevil Boru Profil Sanayi, Ağır Haddecilik Makine Sanayi, Çınar Boru Profil Sanayi ve Ümran Spiral Kaynaklı Boru Sanayi olmak üzere 6 adet tesis faaliyet göstermektedir. Turizm Akçakoca ilçesi ekonomisinde turizm faaliyetleri önemli bir yer tutar. Yaz aylarında ortalama 150.000 civarında yerli turist ilçeye gelmektedir. İlçenin 35 km uzunluğundaki kıyı şeridinde yer alan geniş ve kaliteli kumsalı, berrak ve temiz denizi, Ceneviz Kalesi, Fakıllı Mağarası ve hepsinden önemlisi halkının candan ve sıcak oluşu şehri aranan merkez haline getirmektedir. İlçede ev pansiyonculuğunda yatak kapasitesi 1.500 civarındadır. Kampinglerde çadır, karavan, motor karavanlarıyla gelenlere yönelik 2.000 kişilik konaklama kapasitesi bulunmaktadır. Akçakoca’da 331’i Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli, 850 kadarı da mahalli idarelerden ruhsatlı toplam 1.181 resmi yatak kapasitesi bulunmaktadır. Özel sektöre ait 150 yatak kapasiteli 4 yıldızlı Akçakoca Otel, 140 yatak kapasiteli 3 yıldızlı Diapolis Otel, 69 yatık kapasiteli Katyun Otel, 70 yatak kapasiteli Koçan Otel’, 60 yatak kapasiteli Yılmaz Otel ve 40 yatak kapasiteli Mesen Otel bulunmaktadır. İdari Yapı Akçakoca’nın 8 mahallesi ve 43 köyü vardır. İlçe nüfus mozaiğinin karışık olması toplu köy yerleşimine imkan vermediğinden dağınık yerleşim hakim özelliktedir. Akçakoca’nın Köyleri Akkaya, Deredibi, Hemşin, Melenağzı, Aktaş, Dereköy, Kalkın, Nazımbey, Altınçay, Dilaver, Karatavuk, Ortanca, Arabacı, Doğancılar, Kepenç, Paşalar, Balatlı, Döngelli, Kınık, Sarıyayla, Bayhanlı, Edilli, Kirazlı, Subaşı, Beyören, Esmahanım, Koçar, Tahirli, Çayağzı, Fakıllı, Koçullu, Tepeköy, Çiçekpınar, Göktepe, Küpler, Uğurlu, Dadalı, Hasançavuş, Kurugöl, Yenice, Davutağa, Kurukavak, Yeşilköy |
Düzce Hakkında Bilgi
. Kuzeydoğu bölümü Karadeniz’in kıyı dağları ile çevrili, arta kalan bölümler tepelik ve dalgalı bir arazi yapısına sahiptir. Büyük melen suyu Karadeniz’e dökülürken Akçakoca topraklarını da sulamaktadır. Düzce’ye 39 km uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 462 km2 olup, toplam nüfusu 36.972’dir.
İlçenin ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. İlçe topraklarında mısır ekilir. Ayrıca fındık ta önemli bir ürünüdür. Karadeniz kıyılarında turistik tesisler bulunmakta ve yılın belirli aylarında turizm yönünden önemli bir merkez konumundadır. . Bununla birlikte, yörede son yıllarda yapılan kazılar MÖ.1220 yıllarında Trakya’dan gelen Trak kabilelerinin buraya yerleştiklerini göstermiştir. Bithynia Krallığı yöreye egemen olmuş, Roma ve Bizans döneminde de önemli bir liman ve ticaret merkezi olmuştur.XIII.yüzyılda Cenevizlilerin eline geçmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında, Orhan Gazi’nin lalası, akıncı beylerinden Akçakoca tarafından 1320 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Akçakoca, 1692 yılına kadar Bolu sancak beyliğine bağlı bir voyvodalık olarak yönetilmiştir. Akçakoca 1864’te Düzce ile birleştirilmiş ve Akçaşeyhr Maa Düzce ismiyle nahiye yapılmıştır. 1934’te Akçaşehir ismi ile ilçe haline getirilmiştir. Bu isim 1943’te Akçakoca olarak değiştirilmiş, 1999’da da Düzce’ye bağlanmıştır. Akçakoca’dan günümüze gelebilen eserler arasında, Ceneviz Kalesi Fakıllı Mağarası Konuralp Köprüsü bulunmaktadır. Ayrıca ilçede Melen Çayı’nın denize döküldüğü yerde Melenağzı Doğal Plajı ve Koyu, Karaburun Köyü Plajı, Değirmenağzı kıyısında Cumayeri Mesiresi, Akçakoca’ya 7 km. uzaklıkta Çayağzı, Kumpınar Mevkii, Akkaya Köyü yakınındaki Akkaya Şelalesi ve Sarıyayla Köyü yakınındaki Sarıyayla Şelalesi gibi mesire ve doğal plaj alanları bulunmaktadır. |
Düzce Hakkında Bilgi
Yığılca, batıdan Düzce ili ve Akçakoca ilçesi, güneyden Kaynaşlı ilçesi ve Bolu ili, kuzeyden Zonguldak ilinin Alaplı ilçesi, doğudan Bolu ilinin Mengen ilçesi ile çevrili bulunmaktadır. İlçenin il merkezine uzaklığı 38 km. olup en yakın komşu kentlerden Adapazarı’na 100 km, Ankara’ya 276 km ve İstanbul’a 234 km. uzaklıktadır.
Tarih Düzce’nin Yığılca ilçesi, Düzce ve komşu ilçe Akçakoca ile birlikte 1321-1323 yılları arasında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Orhan Gazi’nin komutanlarından birinin bölgede yığınak yaptığı ve ilçenin isminin de buradan geldiği tahmin edilmektedir. Yörede Orhan ismini taşıyan bir dağ bir camii ayrıca Redifler isminde bir köyün varlığı bu tahmini doğrulamaktadır. Çünkü Orhan Gazi’nin küçük ordu kuvvetlerine REDİF isminin verildiği bilinmektedir. Yığılca 1904 tarihinde bucak olarak Düzce’ye bağlanmış, 1954 yılında da müstakil bir ilçe olmuştur. Aralık 1999 tarihinde Düzce’nin il olması dolayısıyla Yığılca, Düzce’nin ilçesi olmuştur. Coğrafi Yapı İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 350 m., yüzölçümü 640 kilometrekaredir. Engebeli ve eğimi fazla olan bir alanda kurulmuş ilçenin ziraat arazisi çok yetersiz, genelde ormanlık arazi hakimdir. İlçenin iklimi Batı Karadeniz iklimini andıran ılıman bir iklimdir. Yığılca ilçesi, Düzce Ovası’nı sulayan Hasanlar Barajı Gölü’ne dökülen Melendere Çayı’nın yukarı havzasında yer alır. En tepedeki Yaylatepe Köyü hariç diğer köyler bu havzanın güney ve kuzeyindeki yamaçlara birer sıra halinde dizilmişlerdir. Bu biçimi ile uzun bir “U” görünümünde olan havza oldukça dağlık ve sarptır. Havzayı çevreleyen belli başlı tepeler: Yaylacık Tepe, Köybaşı Tepe (678 m), Kızıltepe (1486 m), Sarıkaya Tepe (1036 m), Bacaklıyayla (1137 m), Aktaş Sırtları (1271 m), Kiriş Tepe (1398 m), Geymen Tepe (1438 m), İğnekiriş Tepe (987 m) ve Kırıksapağı Tepe (919 m)’dir. İlçe akarsu yönünden oldukça zengindir. Doğudan batıya doğru uzanan Melen Çayı, Kuzeyden ve güneyden zengin derelerle beslenir. Önemli dereler, Karadere, Aksu Deresi, incirli Deresi, Hacı Deresi, Mahyaderesi, Karakaş Deresi, Naşlar Deresi ve İğneler Deresi’dir. İlçe sınırları içinde Hasanlar Barajı’da yer alır. Nüfus İlçenin 1997 Genel Nüfus Sayımına göre toplam nüfusu 20.646’dır. Bu nüfusun 3.477’si ilçe merkezinde, 17.169’u da köylerde yaşamaktadır. Buna göre toplam nüfusun %16’su ilçe merkezinde, %84’ü de kırsal kesimde yaşamaktadır. İlçe de kilometrekareye düşen insan sayısı ise 31’dir. İlçe verimsiz arazilere sahip olmasından dolayı büyük şehirlere göç vermektedir. Sağlık Yığılca’da 25 Yataklı 1 Devlet Hastanesi, biri şehirde olmak üzere 3 adet de sağlık ocağı bulunmaktadır. Sağlık Ocakları şunlardır: Merkez Sağlık Ocağı, Çukurören Köyü Sağlık Ocağı ve Hoşafoğlu Köyü Sağlık Ocağı. Eğitim Yığılca’da 47 ilköğretim okulu vardır. Bunlardan 17’si taşımalıdır. İlçe’de 1 adet de Çok Programlı Lise mevcuttur. Bu okullarda toplam 3718 öğrenci eğitim görmektedir. İlçe’de ki toplam öğretmen sayısı ise 120’dir. Yığılca’daki Halk Eğitim Merkezi’nde Makine Nakışı ve Giyim olmak üzere iki kurs bulunmaktadır. Ekonomi İlçe coğrafi özelliği itibariyle eğimli, çoğu kayalık ve ormanlık arazi yapısına sahip olduğundan, tarım arazisi dar ve verimsizdir. Toplam tarımsal alan 104.250 dekar civarındadır. İlçede ekili alan 14.950 hektardır. İlçe arazisinin 7.242 hektarı meyvelik, 196 hektarı sebzelik, 29.808 hektarı ormanlık, 2.682 hektarı çayır mera, 960 hektarı yerleşim alanı, 3 hektarı sanayi tesisi, 15.697 hektarı göl-bataklık-taşlıktır. Yığılca’da yıllık ortalama buğday üretimi 7.500 ton, arpa 600 ton, mısır 12.000 ton, çavdar 60 ton ve fındık 8.000 tondur. İlçede 8.500 adet sığır, 548 adet manda, 2.924 adet koyun, 1.226 adet keçi, 80 ad, 567 eşek, 70 katır ve 1.800 arı kovanı bulunmaktadır. Alabalık üretimi 3 üretme çiftliğinde yıllık 3 tondur. Broiler tavuk üretimi yıllık 5.363.750’dir. İlçe merkezinde iki adet devlet bankası bulunmaktadır. İdari Durum Yığılca’nın 29 mahallesi ve 39 köyü vardır. Köyler engebeli arazi üzerine kurulmuştur. İlçenin sadece merkezinde belediye bulunmaktadır. Yığılca’nın Köyleri: Akçaören Dutlar Hocatman Redifler Aksaklar Gaziler Hoşafoğlu Sarıkaya Asar Gelengöz İğneler Tıraşlar Aydınyayla Geriş Karakaş Tuğrul Bekirler Gökçeağaç Kırık Yağcılar Çamlı Güney Kocaoğlu Yaylatepe Çiftlikköy Hacılar Köseler Yeniyar Çukurören Hacıyeri Mengen Yılgı Dibektaş Hebeler Naşlar Yoğunpelit Doğanlar Hocaköy Orhangazi |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.