ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Olduğu Gibi Kabul Et!.. (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=403012)

Prof. Dr. Sinsi 08-06-2012 04:13 AM

Olduğu Gibi Kabul Et!..
 

Olduğu Gibi Kabul Et!..



Olduğu Gibi Kabul Et!..


Yıllardır bir çok insan tanıdık.. Hepsi farklı farklıydı..
Kimisi yaşını put yapmış..
Kimisi tecrübesini put yapmış..
Kimisi cinsiyetini put yapmış..
Kimisi sağdan soldan duyduklarını gerçek putu yapmış..
Kimisi çevresini put yapmış..
Kimisi burcunu put yapmış..
Kimisi bedenini put yapmış..
Kimisi kalemini put yapmış..
Kimisi parasını put yapmış..
Kimisi de tüm bunların ötesinde gerçeği objektif olarak değerlendirmiş…
Aynı hikâye şu anda devam etmektedir, devam da edecektir… Bu sistem realitesidir.. Allah her şeyi bir kaderle yaratmış.. Mis kokulu gül bahçeleri olduğu gibi gübre yığınları da vardır..
Bizim amacımız ne bir kimseyi değiştirmek ne de ukelâlık yapıp birilerine akıl vermek.. Bizim amacımız bunlar değil.. Kendi fark ettiğimiz şeyleri paylaşmak dışında bir şey yapmıyoruz.. Bir şeyi yazdığımızda hiçbir zaman dayatma yapmadık.. Bundan sonra da yapmayacağız inşallah.. Bir şeyi anlatırken olabildiğince neden-niçinleriyle yazmaya çalışıyoruz..
Bâzen ‘sen dili’ bâzen ‘ben dili’ bazen ‘siz dili’ bazen de ‘biz dili’ kullandık.. Bunlar hiçbir zaman ‘bir siz var bir de biz varız’ veya ‘bir sen var bir de ben varım, size veya sana akıl vereyim, akıl verelim’ anlamına gelmemelidir.. Çünkü ortada böyle bir şey yok..
Bir araya gelme amacımız bilgi paylaşımı dışında bir şey değildir..
Hiç kimsenin Allah’a yakınlığı bilemem.. Hiç kimse de benim Allah’a yakınlığımı bilemez..
Allah’a yakınlık bilgiyle veya o bilginin açıkça ifadesiyle alakalı değildir..
Allah kalplere bakar kalplere!!!
Bizim işimiz ‘ben yakınım, sen yakınsın, o yakın değil’ değildir.. Bizim işimiz SADECE BİLGİ PAYLAŞIMIDIR!!! Bilgimiz varsa paylaşırız, yoksa bilgisi olan birinden dinleriz.. Herkesi dinleriz ve kendi yolumuzu kendimiz çizerek sonuçlarını da paşalar gibi yaşarız.. Çünkü ancak ellerimizle yaptıklarımızın sonuçlarını yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız..
Elbette bilgi edineceğiz.. En nihayetinde amellerimizle bir şeyler kazanıyoruz.. Amelin anahtarı bilgidir.. O sebeple bilgiyi amel için öğreneceğiz..
ALLAH RESULÜNÜN YURDU, entelektüel kapasiteye, kapasite katılsın diye bilgi öğrenenlerin diyarı değildir.. Bir insanın Allah Resûlü’ne yakınlığı bilgisi ölçüsünde değildir.. Yakınlık, iman ve o imanın sonuçlarının yaşanıp yaşanmadığından başkaca bir şeyle belirlenmez!!!
Bu sebeple, kendimizi çeşitli aynalar vesilesiyle görmeye çalışalım… ‘Ne durumdayım, nereye doğru gidiyorum, eksik yönlerim, iyi yönlerim’ bunlarla uğraşalım.. İnsanlarla uğraştığımız yeter artık..
Herkes, bilgiye hücum ediyor.. Fakat bilgiye yönelmek yerine, mevcut bilgilerini yaşamaya çalışsalar Allah’ın öğreteceği bilgiye kapı aralarlar. Çünkü hadiste: “Kul, bildiğiyle amel ederse, ALLAH O’NA BİLMEDİĞİNİ ÖĞRETİR” deniliyor.. Demek ki, her bilgilinin bilgisi, amel neticesinde oluşmamış.. Demek ki, her bilgiliyi, Allah’a yakın zannedemeyiz..
Allah’a yakın olanlar, bildiklerini yaşayanlar ve yaşamaya çalışanlar dışındaki kimseler değildir..
Kaderle kafayı yemiş diyecekler olabilir fakat yine kader konusuna gelmeden edemeyeceğim.. Çünkü “Allah’a imanın anahtarı kadere imandır!”
Değerli dostum..
Her gün onlarca, yüzlerce insan görüyoruz.. Bu insanların etiketleri vs. senin için önemli değil.. Senin için önemli olan, onların insan olduğu.. Sen çok samimiyetle onlara faydalı olmak derdindesin.. Fakat onlara faydalı olmanın ilk şartı: “ONLARI OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEK” tir..
Eğer sen, insanları olduğu gibi kabul etmeyip, onları değiştirmeye çalışırsan, Allah’ın her şeyi bir kaderle yarattığını göz önünde bulundurmazsan, kadere imanlı olup olmadığını kendine bir sor derim..
Yukarıda bilgiden bahsedip durdum.. Amele yöneltilmeyen bilgi, insanı hem kaderden hem de amelden kopartır..
Bilgi peşinde koşan insan, git gide peşinde koştuğu şeyi PUT haline getirir.. Ve kendisini toplumdan soyutlar..
Bilgisi kadar üstün olduğunu zanneder..
Hiç kimsenin göz hizasına gelemez..
İnsanların çoğu; din, tasavvuf bilgisayarıdır.. Fakat tasavvufun ilk kıyafetini giymeden meydana çıkmışlardır..
“Tasavvuf: Kâl ilmi değil hâl ilmidir.”
Madem lak lak değil tasavvuf, neden hâla bilgimizi arttırmaya yöneliyoruz?
Olay; 10 bil, 1 yap değil ki!..
Bildiğin kadarını uygulamaktan geçiyor Allah dostlarına yaklaşmak..
>>> Yetmiyor mu şu anda vâr olan Allah ehlinin açıklamaları? <<<
Neden, ‘OKUmamış insanları okuyarak OKUma öğreneceğim’ zannına kapılıyorsun ki?
Demediler mi sana: “Yüzme bilmeyenden yüzme öğrenilmez” “Anadan doğma körden gökkuşağı târifi bekleme” diye.. Amacın OKUmaksa, OKUyan birine yapışacaksın.. OKUma bilmeyenden OKUma öğrenmiyorsun.. OKUmamış birinden OKUma öğrenilmez.. OKUmayı OKUma bilen, OKUmuş biri öğretir!!
Biraz gerçekçi olursan o kadar kapılar açılacak ki sana..
Ah biraz gerçi olsak neler değişecek?
Ama biz, kendimizi kandırmasını öyle çok seviyoruz ki, başımıza tokmakla vurulsa yine de vazgeçmiyoruz bu putumuzdan..
Kimsenin değişmesini bekleyemeyiz.. Sadece, değişecek olanlara vesile olmak için uğraşıp duruyoruz.. Allah sisteminde sihirli değneğe yer olmadığı için O’nun sebeplerinden bir sebep olmak için uğraşıyoruz.. Dilerse vesile kılar, dilerse de ‘bugünde bunları yazmış’ dedirtir ve yine bu kullarına biraz daha dedikodu ham maddesi çıkartır..
Yazımızı çok değerli insan Yılmaz Dündar hocamın sözleriyle bitiriyorum:
“Kaderi anlayan, birilerini değiştirmeye çalışmaz. Herkesi olduğu gibi kabul eder. Tanrı (Allah’tan müstakilliğini ilan etmiş, gizli müşrik), hep birilerini düzeltmeye çalışır. Narsist tanrılar (güç, kudret sahibi gizli müşrikler) hep başarılı olur.”
Saygı ve sevgilerimle..Alıntı H.türkmen..


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.