![]() |
Zehirlemek İstedi, Ama...
Zehirlemek istedi, ama...
İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe hazretleri zamanında bir kimse vardı ki, hazret-i İmâma haset ediyordu. Düşmanlık besliyordu hattâ. Bir bahçesi vardı nehir kenarında. Bir gün, bu bahçede ziyâfet tertib edip, hazret-i İmâmı, talebesiyle birlikte yemeğe dâvet etti. Hazret-i İmâm kabul etti bu teklifi. Ancak talebesine; - Ben yemek yemezsem, siz de yemeyin. Ne yaparsam, beni tâkib edin, buyurdu. Ve geldiler dâvet yerine. Adam güler yüzle karşıladı. Yer gösterdi her birine. Ancak hazret-i İmâm; - Önce ellerimizi yıkayalım! buyurup, akar suya doğru yürüdü. Talebeler de arkasından gittiler. Gençler tahmin etmişlerdi ters bir şeylerin olacağını. İçlerinden; bakalım bu işte ne hikmet var? diyorlardı. Velhâsıl ellerini yıkayıp da geri döndüklerinde, kıvranan bir kediyi gördüler hemen masaların yanında. Meğer zehirliymiş yemek. Yemeden geri döndüler. HESABA ÇEKİLECEĞİZ Bir gün, derste talebeye; - Âhirette hepimiz hesaba çekileceğiz. Fakat orada ‘ne yaptın?’dan ziyâde, ‘niçin yaptın?’ yâni ‘ne niyetle yaptın?’ diye sorulacaktır, buyurdu. Ve ekledi: - Ama buna cevap vermek zor olacaktır. Sordular: - Yâni niyet mi önemli efendim? - Evet. Niyet çok mühimdir. Eğer için yapmışsak, faydasını görürüz âhirette. Ama nefsimiz içinse, o zaman hiçbir menfaatini göremeyiz. Eski paçavra gibi çarpılır suratımıza. Menkıbeler Abdüllatif Uyan |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.