![]() |
Bir Kıssa, Bin Hisse . .
Bir Kıssa, Bin Hisse . .
Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu anh-, arkadaşlarıyla birlikte Medîne civârında bir yere çıkmıştı. Onun için bir sofra kurdular. Bu sırada yanlarına bir koyun çobanı uğradı ve selâm verdi. İbn-i Ömer: “–Gel ey çoban, sofraya buyur.” dedi. Çoban: “–Ben oruçluyum.” cevâbını verdi. İbn-i Ömer: ... “–Bu şiddetli ve boğucu sıcakta oruç mu tutuyorsun, bir de bu hâlde koyun güdüyorsun?” dedi. Daha sonra çobanın verâ ve takvâ duygusunu denemek için: “–Şu süründen bize bir koyun satsan, parasını sana ödesek, etinden de iftar edeceğin kadarını sana versek olmaz mı?” teklîfinde bulundu. Çoban: “–Benim sürüm yok, bu koyunlar efendimindir.” cevâbını verdi. İbn-i Ömer -radıyallâhu anh-: “–Kayboldu, dersin, efendin nereden bilecek ki?” dedi. Çoban ondan yüzünü çevirdi ve parmağını semâya kaldırarak: “–Allâh nerede?” dedi. İbn-i Ömer -radıyallâhu anh-, çobanın bu ihsân ve murâkabe hâlinden çok duygulandı. Bu düşünceler içinde çobanın sözünü kendi kendine tekrar ederek; “Çoban dedi ki: Allâh nerede? Çoban dedi ki: Allâh nerede?” deyip durdu. Medîne’ye geldiğinde, çobanın efendisine bir elçi göndererek sürüyü ve çobanı satın aldı. Çobanı âzâd ettikten sonra sürüyü de kendisine bağışladı. (İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, III, 341) İşte ihsân ve murâkabe duygusunun güzelliği ve bu güzelliklerin daha dünyâdaki bereket ve mükâfâtı… Kim bilir âhiretteki mükâfâtı nasıl olacaktır?! |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.