![]() |
Türban Yüksek Mahkeme'de
CHP, DSP milletvekilleri ile bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in de imzaladığı dilekçeyle, üniversitelerdeki türban yasağını kaldırmaya yönelik anayasa değişikliklerinin yok sayılması ya da iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Dilekçede, yaklaşan tehlikenin YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın rektörlere gönderdiği yazıyla yaşanan karmaşa ve tesettürlü olmayan kadınlara yönelik saldırılardan anlaşılabileceği savunuldu.
CHP'nin 48 sayfalık dilekçesini, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile grup başkanvekilleri mahkemeye sundu. Sav, yaşanan kaos nedeniyle davanın öncelikli görülmesini istediklerini açıklarken, "YÖK Başkanı rektörlere talimatlar yağdırıyor. Bu talimatlar da yok hükmündedir" dedi. Dilekçede, düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'ne götürülme gerekçeleri özetle şöyle sıralanıyor: Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik öngören düzenleme, anayasanın başlangıç kısmı ile 15 ayrı maddesine aykırı. Düzenlemeyle anayasanın Türkiye'nin cumhuriyetle yönetilen, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğuna ilişkin ilk 3 maddesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği, Anayasa Mahkemesi'nin bağlayıcı kararlarının etkisiz hale getirilemeyeceği kuralları ihlal ediliyor. Mahkemenin 1989 ve 1991 tarihli, örtünme ve laiklik arasında ilinti kurduğu kararları etkisiz hale getirilmek isteniyor. Düzenlemeyle adı konulmadan dini amaçlı örtünme, her türlü simge ve üniformayı da kapsayacak kapsamlı bir kıyafet serbestisi getiriliyor. Bu cumhuriyetin niteliklerini başkalaştırmak anlamına geliyor. Koşulsuz türban serbestinin her türlü simgenin ilköğretimden yüksekögretime kadar yayılmasına, toplum huzuru ve ulusal dayanışmanın ortadan kalkmasına neden olacak... Örtünenler, örtünmeyenlere karşı baskı ve tehdit unsuru haline gelebilecek, inançlı-inançsız gibi din eksenli çatışmalar yaşanabilecektir. Dilekçede AİHM'nin Leyla Şahin davasındaki karara da atıf yapıldı. Türkiye'nin bu davadaki 19 Kasım 2002 tarihli savunmasında belirtildiği gibi, türbanın masum bir kıyafet tercihi olmadığı, kadının özgürlüğüne, cumhuriyetin niteliklerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline geldiği belirtildi. Bu açık yetki tecavüzüdür TBMM'nin yasama yetkisinin değiştirilemez nitelikler ve mahkeme kararlarına uygunlukla sınırlı olduğu, aykırı uygulamaların anayasaya karşı hile, ağır ve açık yetki tecavüzü niteliğinde olduğu belirtildi. Bu tip işlemlerin de, "yok hükmünde" olduğu, hiçbir makamı bağlamadığı vurgulandı. Mahkemenin bu saptamayı yapabilmek için anayasa değişiklikleriyle ilgili esas denetimine de girebileceği, düzenlemeleri iptal edebileceği. Aksi halde anayasanın ilk üç maddesinin korumasız kalacağı kaydedildi. Karar verilene kadar cumhuriyetin niteliklerinin yitirilebileceği belirtilerek, öncelikle düzenlemenin yürütmesinin durdurulması istendi. YÖK Kanunu'nun ek 17. maddede yapılması düşünülen değişikliğin de belli bir inanç grubuna imtiyaz tanıyacağı savunuldu. Dosya raportöre Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Ali Feyyaz Paksüt, dilekçenin bugün ya da yarın raportöre verilebileceğini, dosyanın öncelikle ele alınacağını belirtti. Paksüt, "Mahkeme, görevini yapacak. Bu süreçte, güven, saygı ve spekülatif yorumlardan kaçınılmasını bekliyoruz" dedi |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.