![]() |
İyot Nedir, Tuzun Faydaları Ve Zararları
İyot
İnsan sağlığı ve gelişimi için çok gerekli bir mineralin adı olan iyot, bebek ve yetişkinler için yaşamsal bir öneme sahiptir. Her insanın günlük olarak alması gereken iyot miktarının bir toplu iğnenin başı kadar büyüklükte olduğunu söyleyen uzmanlardır. Günlük iyot ihtiyacının % 90′ı gıdalardan, %10′u içme suyundan karşılanır. Vücudumuzun gelişmesi beyin ve sinir sistemimizin çalışması, aktivitelerimizin ve vücut ısımızın sürmesini sağlayan tiroid bezi hormonlarının yapımı için iyot gereklidir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Ülkemizin büyük bir bölümünde olduğu gibi ilimizde de sudaki iyot yetersizdir. İyot eksikliğinden oluşan insan üzerindeki sağlık sorunları, anne karnında ve bebeklikte, çocukluk ve gençlikte, yetişkinlerde sözün kısası yaşamımızın her döneminde iyot eksikliği birçok hastalığa ve sağlık sorununa neden olmaktadır. İyot yetersizliği sonucunda tiroid bezinden kana geçen hormonlar yeterli miktarda yapılmamaktadır ve bu yüzden zeka ve büyüme geriliği, guatr, ölü doğum, cücelik, sağırlık gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz de ise, besinlerin yetiştiği toprak ve suda ki iyot yetersizliği nedeniyle kişilerin günlük iyot ihtiyaçlarını karşılamaları için iyotlu tuz kullanmaları gerekmektedir. Soframızda kullandığımız tuz, piyasa da biz tüketiciler için iki şekil de üretilmektedir. İyot katkılı tuz veya iyotsuz tuz. Bizlerin tercihi iyot katkılı tuzları kullanmak olmalıdır. İyot Eksikliğinde Oluşan Hastalıklar
İyotlu Tuzun Yararları İyot yetersizliği ve guatrın önlenmesinde en iyi yöntem olarak tuzun iyotlanması benimsenmiştir. Günlük iyot kullanımı erişkinlerde en az 50 mikrogram, ortalama 100-300 mikrogram, en fazla 1000 mikrogramdır. Günde 5-15 gr. tüketilen iyotlu tuz ile ortalama 150 mikrogram iyot alınır. Bu miktarlarda kullanılan iyotlu tuz sağlığa zararlı değildir ve yan etkileri yoktur. İyotlu tuz kullanımında insanların daha fazla tuz tüketmeleri değil normalde her gün kullanılan tuzun iyotlu olması önerilmektedir. İyotlu tuzun iyot içeriğini kaybetmemesi için; serin, kuru ortamlarda, ışık geçirmeyen ağzı kapalı kaplarda saklanmalıdır. Yemeklere konulan tuzdaki iyot pişirme ile kayba uğradığından yemekler piştikten sonra tuzu konulmalıdır. Tuzun su tutma özelliği olduğun*dan, bu durumda tuzun kullanılması kısıtlanmalıdır. Bazı durumlarda belli bir süre için tuzu kesin olarak ortadan kaldırmak gerekir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Tuz sodyum ve klor elementlerinden oluşur ve 1 gram tuzun suda çözülmesi ile 0,6 gramını kloriyonu ve 0,4 gram sodyumiyonu ortaya çıkar. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 gram sodyum ve 77 gram klor bulunur. Bu elementler kan, lenf, hücreler, dokular, kemik, kıkırdak ve kirişlerde bulunur. Klor ayrıca mide asidi için gereklidir. Sodyum iyonu vücudun osmotik (geçişmel, geçişen) yapısında çok önemli rol oynar. Yani hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, aminoasit ve glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, kısaca transportta rol oynar. Ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede rol oynar. Sodyum-potasyumla birlikte hücrelere giriş ve çıkışları kontrol ederler. Kloriyonunun yetersizliği kanın pH-Değerinin asitleşmesine buda asidoza sebep olur, asidozsa çok tehlikeli bir durumdur. Asidoz böbrek zafiyeti, akciğer iltihaplanması, aşırı kusma ve ishale sebep olur. Klor bilindiği gibi şehirlerin su şebekesine katılır, çünkü klor mikropları öldürür. Klor aynı şekilde bağırsaklardaki zararlı bakterilere ve bunların ürettiği zehirli gaz ve zehirli alkolleri zararsız hale getirir. Tuz tansiyonu ne zaman yükseltir, şayet kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu ağrı vermez. Kişi kronik böbrek ağrılarını unutur, fakat böbrekler kronik iltihaplı olması nedeniyle sodyumlu birleşikleri süzemez. Böylece kanda sıvı oranı artar ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Örneğin sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyum hidrojen karbonat (NaHCO3) oluşur ve bu dışarı atılamaz. Yani bu sadece kronik böbrek iltihabı olanlarda olabilir aksi halde tuz yüksek tansiyona sebep olmaz. Arterioskleroz Yüksek tansiyona genelikle arterioskleroz (damarların yağlanması, daralması ve setleşmesi) nedeniyle ortaya çıkar. Buda genellikle aşırı et, peynir, yumurta ve mamullerini yeme, alkol ve sigara içme nedeniyle olur. Az tuz alındığında sodyum yetersizliği nedeniyle aritmi (kalpritim bozukluğu), yorgunluk, baş ağrısı ve bayılma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yüksek tansiyona karşı alınan ilaçlar (antihipertensif) üreyi artırır, trigliserid, kolesterol ve şeker metabolizmasını bozar, kan akışını yavaşlatır ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Diyet Tuzu Diyet tuzu adı ile üretilen sodyumsuz yeni tuz: potasyum, magnezyum, kalsiyum ve bir düzine organik asit içermektedir. Potasyum, sodyumun yerini tutmaz ve ayrıca acı bir tadı vardır. Potasyum besinlerde yeterince mevcut olup ayrıca ekstra almaya gerekte yoktur. Ayrıca ekstra potasyum alındığında sodyumun karşıtı (antigonistik) olduğundan hücrelerdeki transport işlemi de negatif etkilenir. Hücrelere besleyici maddeler girer ve artık maddeler dışarı çıkar ve bu sodyum-potasyum dengesi ile olur. Denge bozulursa hücrelerdeki artık madde dışarı atılmazsa hücreler çöp hücreye dönüşür. Bilindiği gibi psikolojisi bozuk bazı insanlar evdeki çöpü dışarı atmadığı gibi dışarıdaki çöpü evlerine çekerler ve bu çöp yığını bütün çevreye hastalık yayan mikrop yuvasına dönüşür. İşte hücrelerde böyle olabilir ve o zaman kişi hemen kolay hastalarını ve hastalıklardan da kolay kolay kurtulamaz. Tuz
Yapay Tuz Zararlı mı? Tuz yerine geçen ürünleri kullanmak, tuzun zararlarından kurtulmanın en kolay yoludur ama tuz yerine geçen maddeler her zaman ve herkes için uygun olmayabilir. Yapay tuzların içerisindeki en önemli madde olan ‘potasyum’ bazı durumlarda ciddi problemler yaratabilir. Böbrek yetmezliği olanların, potasyum birikimine eğilimli sorunu bulunmalarının ve potasyum tutucu idrar söktürücüleri kullananların bu tür tuzları kullanmadan önce doktorları ile konuşmaları gerekmektedir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Tuzun Kullanımını Azaltmaya Yardımcı Gıdalar Eğer hem daha az sodyum kullanmak hem de herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmamak istiyorsanız tuz yerine seçenek olarak bitkileri ve baharatları denemelisiniz. Özellikle limon ve limon suyu, kaliteli sirkeler ve bazı kurutulmuş baharatlı bitkiler ve kırmızıbiber lezzet unsurunu arttırmada, tuza olan özleminizi azaltmada size yardımcı olabilirler. Fazlası Neden Yasak? Vücudunuzun sodyum dengesini sağlamakla yükümlü organı böbreklerinizdir. Sağlıklı böbrekler fazladan alınan sodyumun büyük bir kısmını kolayca atmaktadır. Tuzun fazlasını terleme ile de atarsınız. Eğer böbrekleriniz yeterince çalışmazsa fazla tuzu atmakta güçlük çekersiniz. Vücudunuzda sodyum birikir, yüzünüzde, bacaklar ve ayaklarınızda şişmeler meydana gelir. Vücutta aşırı sodyum birikmesi sonucu oluşan bu belirtilere tıp dilinde ‘ödem’ denilmektedir. Tuzun fazlası sadece ödem yapmaz. Damarlarınızda dolaşan sıvı miktarının artmasına, kan basıncınızın yükselmesine (hipertansiyon), kalp ve böbrek hastalıkları ile felç riskinizin artmasına neden olur. Özellikle toplumun yüzde 30’undan fazlasının sodyuma duyarlı kan basıncına sahip olduğunu düşünürseniz hipertansiyon eğiliminizin kanınızda fazla sodyum birikince tetiklenebileceğinden kuşkunuz olmasın! Lezzet odaklı beslenmede ısrar ederseniz ‘fazla tuzlu beslenme’ tuzağına yakalanma olasılığınız yükselecektir. Özellikle genetik mirasından hipertansiyon riski olan biriyseniz, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği gibi sorunlarınız varsa besinlerle aldığınız tuz miktarını ölçülü tutmaya bakın. Taze Üründe Daha Az Sodyum Var Sodyum içeriği fazla olan besinler hazır ve işlenmiş olarak satılan endüstriyel-fabrikasyon besinlerdir. Sebze ve balık konserveleri, peynir çeşitleri, hazır köfte, pizza ve çorbalar, hazır içecekler ve meyve suları sodyumun en önemli kaynaklarıdır. Beslenirken daha az sodyum almaya karar veriyorsanız ürün etiketlerini dikkatle okumalı, sodyumsuz, çok düşük sodyumlu, düşük sodyumlu, sodyumu azaltılmış’ veya ‘tuzsuz besin’ ibarelerinin ne anlama geldiğini hatırlamalısınız. Sodyumsuz besinler: Bir porsiyonunda 5 mg’dan az sodyum içerirler. Çok düşük sodyumlu besinler:Bir porsiyonunda 35 mg’dan daha az sodyum var. Düşük sodyumlu besinler:Bir porsiyonunda 140-150 mg’dan daha az sodyum bulunan ürünlerdir. Sodyumu azaltılmış besinler: Sodyum içeriği en az yüzde 25 oranında azaltılmış olan ürünler. Tuzu Azaltmanın Yolları
Denize girdikten sonraki dinlenmişlik ve arınmışlık halini hepimiz biliriz. Havuza girdiğimizde ise bunu hissetmeyiz. Sebebi sudaki tuzdur. Tuzlu su bedende birikmiş negatif elektriği iletkenliği sayesinde sizden alır götürür. Sizler de akşam eve geldiğinizde bütün günün üzerinizde bıraktığı ağır etkiler ve stresten kurtulmak için ya da toplantı, sınav gibi üzerinizde gerilim yaratan durumlardan önce ellerinizi bir miktar (1 litre suya iki çorba kaşığı tuz yeterli) tuzlu suyla yıkadığınızda bu birikmiş olan negatif elektrikten kurtulur ve arınırsınız. Ülkemizde İki adet deniz tuzlası bulunmaktadır. İzmir’de bulunan Çamaltı Tuzlası ve Balıkesir’de bulunan Ayvalık Tuzlasıdır. Çamaltı Tuzlasının kuruluşu Cumhuriyet öncesine dayanmakla birlikte Ayvalık Tuzlası ise 1980’li yıllarda kurulmuştur. Çamaltı Tuzlası Büyüklük açısından dünyanın ikinci büyük tuzlasıdır. 65.000.000 km² alanda kuruludur. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Deniz Tuzları Bitmez ve tükenmez tuz kaynağı olan denizler dünyamızın en büyük tuz rezervlerini oluşturmaktadırlar. Denizlerdeki tuzluluk derecesi; denizlerin tatlı su alıp almadıklarına, coğrafik durumlarına ve iklim koşullarına göre değişiklik gösterir. Örneğin Batlık denizi’nde 1 m3 suda 17 kg. iken, Kızıldenizde, 45 kg’a kadar çıkmaktadır. Çeşitli denizlerde 1m3 deniz suyunda erimiş tuz miktarı aşağıdaki gibidir.
Ülkemizde İki adet deniz tuzlası bulunmaktadır. İzmir’de bulunan Çamaltı Tuzlası ve Balıkesir’de bulunan Ayvalık Tuzlasıdır. Çamaltı Tuzlasının kuruluşu Cumhuriyet öncesine dayanmakla birlikte Ayvalık Tuzlası ise 1980’li yıllarda kurulmuştur. Çamaltı Tuzlası Büyüklük açısından dünyanın ikinci büyük tuzlasıdır. 65.000.000 km² alanda kuruludur. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kaya Tuzları Yeraltında az veya çok derinlerden katı halde elde edilen tuzlar kaya tuzu olarak tanımlanır. Kaya tuzları Deniz tuzlarının aksine kompozisyonlarına giren maddelerin oranları bakımından büyük değişiklikler gösterirler. Özellikle saflık oranları her maden için ayrı olabileceği gibi aynı madenden alınan çeşitli numuneler de çok büyük farklılık gösterebilir. Kaya tuzlarındaki yabancı maddeler ve kil tuza değişik renkler verir. Genellikle gri, siyaha yakın kil renginde olan kaya tuzları, nadiren beyaz, şeffaf beyaz olarak bulunur. Tuz kristallerindeki boşluklar da bazen tuza mavi renk verir. Yurdumuzda kaya tuzu madenleri genellikle gri renkte olup, bir kısmı da siyaha yakın renktedir. Ülkemizde işletilmiş olan Kaya tuzlalarına örnek vermek istesek Çankırı, Tuzluca (Kars), Kağızman (Iğdır), Tepesidelik (Kırşehir), Sekili (Yozgat), Gülşehir (Nevşehir), Oltu kaya Çiçekli tuzlalarıdır. Kaynak Tuzları Karalarda kaya tuzları dışında suyu az veya çok tuz içeren akarsular, kuyular, kaynaklar ve göller de vardır. Genel olarak bunların kaynağı kaya tuzlarıdır. Yeraltı sularının akıntıları bir kaya tuzu tabakasından geçerken, tuzların bir kısmını eriterek kendi bünyesine alarak, kuyu ve derecikler halinde yeryüzüne çıkarmaktadır. Bu suların içerdiği NaCl oranı, tatlı suyun tuz tabakasıyla temas süresi ve şiddeti ile orantılı şekilde az veya çok olmaktadır. Ülkemizdeki kaynak tuzlaları ise Ağa, Hıvır, Göneli, İşhan, Serhal, Çarkı, Cedit, Hamo, Fadlum, Piliç, Hargün, Göleris, Kömür, Tımisi, Yerhan, Aşkale, Bingöl, Perobey, Alibaba, Boncuk, Kıhtik, Çökender, Kırmızı, Bar, Canik, Yerli, Taytak, Muhlis, Tatos, Aktuzla gibi birçok tuzla işletilmiş bir kısmı işletilmeye devam etmekle birlikte bir kısmı ise ekonomik olmadığından dolayı işletilmemiş veya işletilmesinden vazgeçilmiştir. Göl Tuzları Tuz göllerinin bir kısmı eski deniz yatakları olabileceği gibi bazıları da geniş yer çöküntülerinde, civar bölgelerdeki kaya tuzlarından geçerek, bu çukurlarda toplanan tuzlu sulardan meydana gelirler. Yaz aylarında yüksek bir yoğunluk kazanan sular buharlaşarak, sanki deniz sularının toplama havuzları gibi bir tuz tavası haline gelirler. Tuzlu su göllerine, tuzlu su kaynakları ve kuyularına hemen her ülkede rastlanmaktadır. Dünyanın en büyük tuz gölü Great Salt Lake’dir. İç Anadolu’da bulunan Tuz Gölü Dünyadaki en önemli tuz göllerinden biridir. Tuz Göllerinden alınan tuz hemen hemen saf bir şekildedir. Göldeki tuzluluk diğer tuzlar nedeniyle de olabilir. Örneğin yurdumuzda Orta Anadolu’daki birçok gölde sodyum klorür ile birlikte sodyum sülfat, potas ve benzeri tuzların bulunuşu bu kaynaklardan ekonomik bir şekilde tuz üretimini güçleştirir. Bunlara örnek olarak Burdur Gölü, İznik Gölü gösterilebilir. Tuz Gölü’nde üç adet tuzla kurulmuştur. Bunlar Şereflikoçhisar’da bulunan Kaldırım ve Kayacık ile Cihanbeyli’de bulunan Yavşan tuzlalarıdır. Tekel tarafından uzun yıllar işletilen bu tuzlalar 2005 yılı içerisinde özelleştirilmiş olup özel sektör tarafından işletilmektedir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Birkaç Öneri Aşırı ishallerde kullanılacak sıvı reçetesi;
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.