Yogayla Fiziksel Ve Ruhsal Beden Sağlığı
 

Yoga’nın mükemmel iyileştirici etkisi sayesinde; iç organlar, kemik ve iskelet sistemi, ve tüm beden düzgün bir şekilde denge ve uyum içerisinde çalışmaya başlıyor.

Yoga Bilimi, bedensel rahatsızlıkları azaltmaya veya yok etmeye ya da olası rahatsızlıklara karşı bedenin savunma mekanizmasını güçlendirmeye yönelik çalışır. Temelde ise “Zihnimizdeki her düğüme karşılık bedenimizde de bir düğüm oluşur.” bilgisini taşır. Yani fiziksel ya da ruhsal her türlü rahatsızlığımızın nedeni zihnimizin huzursuzluğu, düşüncelerin hızlılığıdır. Dış dünyaya dair algılarımızı yorumlayıp bunlara her ne sıklıkla duygusal tepkiler verdiğimize bakacak olursak aradığımız huzur, mutluluk ve dinginliğin neresinde olduğumuzu da kolaylıkla anlayabiliriz.

Yama ve Niyama prensiplerini elinizden geldiğince uygulamaya çalışıyorsunuz. Asanalarla bedensel sağlık, denge, güç, esneklik ve farkındalığa ulaşıyorsunuz. Hormonlarınız, iç organlarınız, kemik ve iskelet sisteminiz, tüm bedeniniz düzgün bir şekilde denge ve uyum içerisinde çalışmaya başlıyor. Bedeninizin bu uyum ve dengesi, duygularınıza, düşüncelerinize de yansıyor. Kendinizi bütün olarak sağlıklı hissediyorsunuz. Nefes teknikleriyle sakinleşebiliyor, olaylara ve dışsal uyarılara karşı objektif olabiliyorsunuz. Meditasyonla içsel gücünüzün ve gerçek mutluluğun farkına varıyorsunuz. Böylece, depresyon tedavisinde olan uygulamaları ilaç almadan, kendi kendinizin terapistliğini yaparak yoga biliminin tüm basamaklarıyla birlikte hayata geçirmiş oluyorsunuz.


Tedavi Sürecinde Yoga’nın Etkisi

Hindistan’da aynı zamanda bir tıp doktoru olan Dr. Nagarathna ile yaptığımız söyleşilerde tüm hastalıkların tedavisinde öncelikle kullanılan ilaç miktarı düşürülerek başlanılan yoga terapi uygulamaları sayesinde, terapiye kararlılıkla devam eden hastaların hepsinde iyileşme sağlandığını öğrendim. Tedavi süresince ilaçlar azaltılarak bırakılıyor ve terapiye devam ediliyor. Dr. Nagarathna’nın çalıştığı hastane ve üniversiteyle birlikte yürüttüğü bu programın sonuçları dünya basınında da geniş yer almış. Modern tıbbın gerekliliği ve doğruluğu tabi ki tartışılamaz. Sadece elimizdeki türlü yan etkileri olabilen ilaçlar kullanmadan bütünsel barışımızı, dengemizi ve sağlığımızı geri kazanabileceğimiz kadim bir sistem varken en azından denemeliyiz, deneyimlemeliyiz.


Yoga Depresyonu Önlüyor

Depresyon, duygu durumundaki bozukluğun belli bir süre boyunca (en az iki hafta) devam etmesidir. Duygulardaki ani iniş çıkışlar, üzüntü, endişe, yorgunluk, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, çaresizlik, umutsuzluk, huzursuzluk duyguları, yemek yeme isteğinde artış / azalış, hayattan zevk alamama gibi belirtiler depresyon belirtileri olarak görülebilir.

Depresyonun meydana geliş aşamasındaki nedenler

• Kalıtsal (Depresyona yatkınlık bakımından)
• Beyindeki biyokimyasal düzen bozukluğu (Böbrek üstü bezinin aşırı kortizol hormonu salgılaması ve sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan serotonin hormonunun azalması)
• Cinsiyet (Kadınlarda hormon dengesizliklerinden dolayı, özellikle östrojen hormonunun rolünden ötürü, erkeklere oranla daha çok görülmektedir)
• Depresyon tedavisinde modern tıp genelde antidepresan ilaçlar, psikoterapi gibi yöntemler uygulamaktadır. Alınan ilaçlarla öncelikle hedeflenen şey; azalan serotonin hormonu ile beraber bozulan biyokimyasal yapıyı düzenleyici hormonları dengelemektir. Bu genellikle de psikoterapiyle desteklenmektedir. Amaç biyolojik ve duygusal dengeyi tekrar kazanmaktır.

Yogayla depresyona girmemize neden olan duygusal tepkilerimizi denetleyebilir, duygularımıza sakin bir zihinle objektif olarak bakabilir, düzensiz çalışan hormonlarımızı dengeleyebilir, tüm bedensel katmanlarımızda gerekli olan onarım, arınma ve şifayı bulabiliriz.

Her birimizin hayatı algılayış biçiminin farklı olduğunu düşündüğümüzde, algıladıklarımıza verdiğimiz duygusal tepkilerin de oldukça farklı olması doğaldır. Dolayısıyla depresyonda olan kişi kendisini evine kapatıp sessizleşebileceği gibi, bir diğeri aşırı aktifleşebilir. Tepkilerimiz farklı olsa da duygusal huzursuzluğumuzdan, memnuniyetsizliğimizden kaynaklanan davranışlarımızın nedenleri çok benzerdir.


Depresyondaki çeşitli hastalar için uygulanan yoga terapi programı:

• Fiziksel bedene yönelik doğru hormonları aktive edecek, organları uyaracak ve tüm bedende ihtiyaç duyulan gevşeme ve rahatlamayı sağlayacak uygun asanalar (duruşlar) ,
• Pranayama seansları (doğru nefes alış-veriş tekniği) ,
• Meditasyon teknikleri,
• Kriyalar’dan (İçsel ve bedensel temizliğe yönelik özel uygulamalar) oluşmaktadır. Hastalarda düzenli olarak günde 1 saat olmak kaydıyla uygulanan yoga terapi sayesinde 2 – 4 hafta sonunda iyileşme görülmektedir. Bu süre depresyonun durumuna ve kişinin programa sadıklığına bağlı olarak değişebilmektedir.

Yoganın genellikle fiziksel bedene yönelik yapılan uygulamalardan, asanalardan (duruşlar) oluştuğu düşünülüyor. Ama yogada, asanaların uygulanma amacı öncelikle meditasyon için gerekli olan farkındalığa ulaşmaktır. Diğer tüm bedensel egzersizlerden farklılığı, asanaların gevşeme hali içinde ve farkındalıkla uygulanmasındandır. Asanaları uygulamaya başladığımızda %2’lerde olan bedensel farkındalığımız uygulama bittiğinde %90’lara kadar çıkmaktadır. İşte ulaştığımız bu farkındalıkla, bir Prana (yaşam enerjisi) yavaşlatma tekniği olan Pranayama’yla (doğru nefes alışveriş) gerekli sakinliğe ulaşarak meditasyona geçiş yapıyoruz. Yani zihnimizdeki düğümleri çözebildiğimiz sağlıklı bir meditasyon için, öncelikle bedensel gevşeme ve farkındalık sağlayan asanaları uyguluyor, Pranayama tekniğiyle zihnimizi sakinleştiriyor ve meditasyona geçiyoruz. Yoga derslerine başlamadan önce öğrencilerime söylediğim ilk cümlelerden biri de “Doğru şekilde yoga asanalarını uygulamak ve beden için gerekli maksimum verimi almak için hayatınıza iki prensip daha dahil etmelisiniz. Bunlar yogada Yama ve Niyama dediğimiz prensiplerdir. Hayatımızdan negatifleri uzaklaştırmak ve pozitifleri dahil etmek için bu prensipleri kullanmalıyız.