![]() |
Aşk Her Eve Lazım
Aşk Her Eve Lazım Aşkı başlatmak ve yaşatmak. Aslında ikisi de zor. O kadar çok şeyle benzeştirir ve karıştırırız ki aşkı, bazen görünce tanıyamayabiliriz de. Bununla da kalmayız, nihayet bulduğumuzda, kaybedeceğimiz anın yaklaşmakta olduğu korkusunu da yaşarız. Öyle ya, doğduğumuz anda ölmeye başladığını bilen insanlarız biz. Aşkı elimize geçirdiğimiz de olur. Meselemiz, elde tutamamak, kaçırmak ve sıklıkla kurda kuşa yem etmektir. Bu korkutucu sondan kaçamayacağımıza inandığımızda, kendimizi korumak adına, aşk bize hiç uğramamış gibi davranmayı da seçebiliriz. Bu kadar canımızı acıtan, yüreğimizi yoran sevdaya kapılarımızı kapatabiliriz. Böylece, yetiniriz. Hayatımızı bir rutinin doğrusal hareketlerine teslim ederiz. Kaybedildiğinde canımızı yakmayacak, bizi yormayacak bir rahatlığa. Aşk acısına karşı aldığımız kısır bir önlemdir bu. Bakmayın evlat aşkının doğal görüntüsüne. Var olmak için her hangi bir besleyiciye ihtiyaç duymadan ayakta duran bir sevdadır, evlat sevgisi. Buna rağmen o bile çetrefilli yollardan geçerek üretkenliğini elde edemediğinde, hastalıklı ruhların içine saklanır, kalır. Dışa vuran tarafından ise hiç hoşlanmayız. Psikoloji literatüründe içerik bulan türlü adlar yakıştırırız. Bundan dolayı, ana babanın çocuk yetiştirme görevinde, ruh sağlıklarını önemli bir öncül olarak kabul ederiz. Peki ya aşkın vazgeçilmezi mutluluk? Hep arzuladığımız, aradığımız şey? Hatalarımızın gülümseyen bahanesidir ama sadece bir hedef olamayacak kadar da güncel gerçekliğimiz içindedir. Mutluluk daimi bir duygu değildir. Bu nedenle aşkı ele geçirdiğimizde artık mutlu bir sona ulaşmış olmayız. Durumsal mutlulukları yaşamak için aşk bizi harekete geçirir. Arada yaşanan çatışmaları, hayal kırıklıklarını yalnızlıkları unutturur ve birine ait olma duygusu eşliğinde yola devam gücü verir. Kaldı ki iki kişi arasındaki aşk; yaşama tutunmak ister. Sürekli beslenmek, ilerlemek, büyümek mecburidir. Atilla ilhan, “ben sana mecburum” demiş ya, ünlü dizelerinde. Yaşamakla sevdayı birbirine tutuşturmuş. Biri olmazsa, öteki de yok. Biri varsa, öteki daha çok. İşte böyle bir ihtiyaçtır, aşk. Her yaşa, her bedene uygun elbisesi vardır ama elbiseyi taşıyacak bedeni bulamadığında ortadan kaybolur. Yerine gelen; bulaşıcı bir hastalık gibi yaşamımızın bütün alanlarına sinsice sızar. Bizi hastalandırır. Bizimle de kalmaz, en yakınlarımıza bulaşır. Yani, yaşamı karartır. İşte bu yüzden, aşk her eve lazım. kahraman_psikolog |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.