Evliliğin Dili Olup Konuşsa, Ne Derdi?
 

Evlilğin dili olup konuşsa, ne derdi?

Aşk üzerine şarkılar türkülerle dolu bir popüler kültürün ortasında "aşksızlıktan" kavrulup kuruduğumuz gerçeğini fark etsek, bakın neler göreceğiz?



Haşmet Babaoğlu'nun yazısından bir kesit
Dedeniz büyükannenize âşık değildi

Yeni bir tavır peydah oldu... Ne zaman evliliklerin çuvallamasından, çözülmesinden konu açılsa...
Yaşları 30'ları, 40'ları bulmuş olanların gözleri birden uzaklara dalıyor ve kocaman bir "ah" çekiliyor!
Ardından da şu tür bir laf geliyor: "Nerde anneannemle dedemin evliliği nerde bizim evliliklerimiz!
Bir onların 55 yıl süren aşkına bak bir de bizim 5.5 yıl bile süremeyen ilişkilerimize!"
Bunlar bir yana...
Bir de annesiyle babasının defalarca tanık olduğu kavga gürültülerini, küslüklerini, üzüntülerini unutup "annemle babamın aşkı hâlâ sürüyor" diye fena halde uyduruk fakat pek ilgi toplayan hikâyeler "yazanlar" türedi!
***
Oysa...
Aşk üzerine şarkılar türkülerle dolu bir popüler kültürün ortasında "aşksızlıktan" kavrulup kuruduğumuz gerçeğini fark etsek..
Biraz başka duygulara ve olgulara da aynı dikkat ve merakla bakabilsek...
Göreceğiz ki..
Dedemizle anneannemiz onlarca yıl birbirlerine âşık kalmadılar! Yok öyle bir şey!
Hatta zamanında birbirlerine şiddetli bir arzu duydukları bile tartışılır.
Ama birbirlerine ve kurdukları bağa saygı duydukları kesin!
Zamanla birbirlerine alışmış olmalarını günümüz insanlarının yaptığı gibi "sıradan" bir şey veya bir tür "bozulma" olarak değil, evliliğin en güzel ve özlü tarafı olarak gördüler.
***
Dertleri yok muydu? Hem de nasıl!
Çoktu dertleri, çok!
Yine de verdikleri söze sadık kaldılar ve birbirlerine sığındılar, güvendiler.
Bunlar artık unuttuğumuz şeyler...
Ee, o zaman da anneannelerimizi, dedelerimizi; annelerimizi babalarımızı hiç anlayamıyoruz.
Haklarında böyle romantik ve modern masallar uydurarak kendimizi kandırıyoruz.
Neden?
Çünkü evlilik aşkın son aşaması olsun; evliliği aşk hayatta tutsun istiyoruz.
Popüler kültür böyle emrediyor.
Oysa ne ilgisi var!
Çoğu zaman aşkla evliliğin birbirini takip ettiği doğru. Ama hem kimyaları hem de ruhları farklı iki şey bunlar!
***
Aşk bir "hal!"
Evlilik bir "vaat" ve kontrat.
Aşk isyankâr.
Evlilik düzen yanlısı.
Aşkın sıcak ikliminde evliliğin görev ve yükümlülüklerinin serinkanlı biçimde yerine getirilmesi kolay mı?
Aşk, bazen çılgın bazen tembel bir ruh sevişmesi..
Oysa evlilik "işleri sürdürmenin, evlatlar yetiştirmenin, dünyayla baş edebilmenin" en uygun ve dayanışmacı fakat taraflardan çalışkanlık bekleyen yolu...
Uzun lafın kısası... "Evlenince aşk yürümüyor" diye yakınanlar var ya...
Diyorum ki, bir de evliliğin dili olsa da konuşsa...
Sanırım o da aşktan şikâyet ederdi!

Evliliğin Dili Olup Konuşsa, Ne Derdi?
 

Sevgili Hasmet, bu yaziyi kaleme aldiginda hangi yuzyilda yasadigini pek bir merak ettim dogrusu...

Kuskusuz dedeyle anneanne'nin aski ozleniyor simdilerde...Biz zamanelerin bir kismi, o bahsettigin aski kirleteli cok oldu.. Bak gozum ciksinki, baska duygulara ve olgulara bakarak yaziyorum bu satirlari sana.. Ama bu bakisim, dede ve anneannenin askina camur atmami gerektirmiyor.

Her ask kendine ozel cunku, kendine has sinirlari icinde..Herkesin kendi askini yorumlayisi,ozumleyisi farkli.. Toplumsal degil cunku ask Hasmet'im, iki kisilik! Karistirdin sen gene..

Dedemle anneannemin asik oldugu donemlerde, Cumhuriyet aski mevcuttu.. Laila'da vatan kurtarmiyordu insanlar veya Allah Allah bu nasil sevmek nidalariyla, lahmacunla viski icmiyorlardi,saygi parayla satin alinmiyordu, Avrupa sarkilarin ustune Turkce sozler yazilmiyordu o vakitler ornegin... Onca eski Anadolu halk ozani, laf olsun diye ask ve sevda turkuleri yazmiyordu..

Sen git "Hancer-i askinla ey yar" filan gibi bir sarki dinle , eminim o donem asklari hakkinda fikir verecektir Hasmet'im! O da kesmesse git bir turkuleri gez,ki sakalin utanmasin...

Hem demissin ki ; Ask bir haldir! Evlilik bir vaat!

Yok oyle birsey Hasmet'im.. Ask ve evlilik'in suresi dahi bilimsel olarak cozulmusken, askin kendisi nasil bir hal, evlilik nasil bir vaat olur? Kandirmislar seni Civanim!

Simdiki asklar, turune gore bir suru! Pirlanta aski , araba aski, statu aski, sirket aski, yat aski, kalk aski, aski da aski.. Sec begen al! Saygi ve sevgi aski yok mu? Ondan da var, beher miktarda da olsa..

He ya, annemle babamin aski hala suruyor. Asik olmadiklarindan degil, insan olduklarindan.. Kavga etmek, aci duymak, kusmek , barismak, ne zamandir ask'in disinda olgular? Yapma Hasmet'im cok buyutmussun ask'i gozunde, insandan soyutlayip!

Hem askla evliligin ayni duzende gidebilecegini soyleyip, arkadan ayri kimya, ayri ruh bunlar, birlikte gitmez demekte yeni trend sanirim.

Bu kadar celisilmez ama annem!
Kadinin ruhu ve kimyasi ile erkeginki de tamamen ayri, ama dunya "straight" yuzdesine bakarsan kuzu kuzu isi goturduklerini gorursun. (Kelimeyi de ozellikle Ingilizce yazdim ki trend adamligina yakissin diye..)

Ask'in sicak ikliminde evlilik gorev ve yukumluluklerini goturenler yok degil, var Hasmet'im.
Sen gormediysen bizim sucumuz ne? Yoksa sen ask'in iki kisi arasinda yasandigini mi unuttun?



Evlilik olmaksizin, birlikte yasanilan eve, aksam is donusu ekmek alip getirmek ne kadar olagansa, ask'in sicak ikliminde evlilige benzer gorev ve yukumlulukleri de yerine getirmek o kadar olagan..

Asik olanlar ac yasamiyor Hasmet, sacmalama!...

Onlar da ev supuruyor, bulasik yikiyor, utu yapiyor, yemek pisiriyor, misafir agirliyor... Hatta cocuk bile yapiyorlar. Sen yapmiyor muydun bunlari Hasmet?

Neymis efendim, demek asksizliktan kavrulmuyormusuz. Populer kultur, genellikle populer bilimle paralel gidiyormus uzun zamandan beri , ama Hasmet'imin haberi yokmus..

Evliligin dili olsa ne derdi diye sormussun?Sunu;

"Gel bak sunun bir adini koyalim, Ayse midir bu satirlari yazdiran sana?" diyor.

Ah Hasmet'in ah! Trend adami olarak aski anlatmaya calisirsan olacagi buydu! Bunlar senin yazacagin satirlar degildi ya, sastin sen bir an...Tez zamanda kendine gelmen umidiyle...

Sakalina kurban, Operim annem!