![]() |
Kadın Kırkına Gelince
Kendisi gibi çevresinde olan bitenler de değişiyor.
Arkadaşları, kuzenleri emekli oluyorlar arka arkaya. Şaşırıyor, gencecik kadınların nasıl olup da emekli olabildiklerine. Niye emekli olduklarına.Veya onları ve kendini genç diye düşünmeye devam ediyor olmasının asıl tuhaf olan şey olduğuna… 20.evlilik yıldönümlerini kutlayan arkadaşları olabiliyor. 20 yıldır evli bir çiftle kurduğunuz arkadaşlık ilişkisi hayatın nasıl hızlı aktığını hatırlatıyor size. Anne ve babaların sağlık sorunları yine konuşuluyor ama arkadaş sohbetlerinde diz ağrıları, mide yanmaları, kalp ritmi, şunlar bunlar da konuşulur oluyor. Formunuza dikkat etme nedeniniz değişiyor. Güzel ve sağlıklı olma-görünme endişesi “Bu saattten sonra bu vücut şimdi toplanmazsa asla toplanmaz” endişesine dönüyor. Sağlığınıza karşı daha bir sorumlu hissediyorsunuz kendinizi. Toplama&çıkarma hesabına oturursak çoğu gitti gibi görünüyor ömrün insana. Paniğe kapılmıyorsunuz allahtan… En ilgisiz olanlarınız bile çevrede sözü edilen vücudu ve yüzü dinç tutma projelerine kulak kabartmaya başlıyor. Hayaller yerlerini anı yaşamaya bırakıyor eğer şanslıysanız. Yani aslında kendinize o şansı tanıdıysanız. Gelecek planları yerlerini ağırlıklı olarak yarının, bir sonraki haftanın planlarına bırakıyorlar. Hayal kurulacaksa da kendiniz için değil çocuklarınız için onlarla birlikte kurulmaya başlanıyor. “Orta yaşa göre bunlar” kavramı hala varlığını sürdürüyor ama sizi güldürüyor da aynı zamanda. İstediğinizde genç, istediğinizde orta yaşlı sayıyorsunuz kendinizi. Çift pasaportlu olmak gibi. Orta yaşlı rolünü doğuştan benimsemiş olanlardan değilseniz (Kimisi çok sever bulunduğu ortamın yaşlısı ve olgunu olmayı, görünmeyi, tumturaklılığı vs.) genç biri gibi davranma şansınız duruma göre hala vardır. Hele yola geç yaşta çıkanlardan, geç anne olanlardansanız iyice yaşadınız. Kucağınızda bir adet bebekle kimse size kondurmaz orta yaşlılığı zaten. Genç çift muamelesi görmeye devam edersiniz küçük çocuklarınızla dolaşırken. Erken yola çıkanlarsa bu dönemi çoktan atlatmış baş başa tatil dönemlerine yeniden dönebilmiş olmanın keyfiyle Kamboçya’dan Karadeniz yaylalarına kadar canları nereyi ister, paraları nereye yeterse gidebilirler. Çadıra da sığarlar, sırt çantasına da.(Bu bir biçimde gençliği yeniden kazanmak değil de nedir ki şimdi? Bir de kim ne derse, nasıl hissederse hissetsin güzel oluyorsunuz. Güzel hissediyor, kendinizle ve etrafınızla barışık daha mutlu bir ömür sürdürmeye başlıyorsunuz. Değerlerinin farkında, mutluluğu her yerden çıkarıp sahip olacak, koruyacak biri haline geliyorsunuz. Allahtan sağlığın ve huzurun devamını diliyor, hamd etmeyi unutmuyorsunuz. Yaşlanmak mutlu olmayı öğrenmek için gerekli olmamalı. Yaşlanmadan da olgun, hoşgörülü ve insan sevgisiyle dolu yaşayabiliriz.Gerçi bizim yaşlılarımızın büyük bölümünde yaşlılıkla elde edildiği düşünülen bu vasıflar yoktur zaten niyeyse. Yaşlandıkça daha da aksi, daha da hoşgörüsüz ve negatif oluruz çoğumuz. Ve kızgın, çoook kızgın. (Bunu da ayrıca yazmalı notunu hemen düşelim.) Şansımız varken, çok daha dinçken hayata verebileceğimiz en kıymetli şeyleri verelim gitsin. Bir gülümseme, bir selam, hoşgörü... Pozitif insanlar her zaman her yerde olumlu bir hava esmesini sağlarlar. Esinti yoksa siz üfleyin. Bu yaşta üfleyemeyecekseniz hiçbir yaşta üfleyemezsiniz. Zamanıdır derim. Alıntı ++++++ Çok az kaldı yaa ne yapsak ki yarıyamı düşrsek yaşları |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.