ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Nenemiz Herşeyini Vermişti Ama Vermeye Doymamıştı... (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=386013)

Prof. Dr. Sinsi 08-03-2012 03:42 AM

Nenemiz Herşeyini Vermişti Ama Vermeye Doymamıştı...
 
Seferberliğin ilanıyla beraber, Ayvalık'taki 9. Tümen'e bağlı 23.Alay ağırlıklıklarıyla birlikte Soma'ya gelerek, trenle Bandırma üzerinden Tekirdağ'a sevk edildi. 23. Alay'ın Burhani'yede bulunan bir piyade taburu, mesafenin daha kısa olacağı hesabıyla, Burhaniye Edremit Çanakkale yoluyla cepheye sevk edildi.

Bu tabur yürüyüşe geçmeden önce, geçecekleri yollara yakın köylere, gönderdikleri çavuşlar vasıtasıyla, geçecekleri gün ve saati belirterek, köylülerden asker için yemek hazırlamalarını, misafir olarak geceleyecekleri yerleri hazırlamalarını isterdi. Böylece yürüyüş sırasında, asker için yeme ve barınma telaşından bir ölçüde kurtulmuş olunuyordu. Aynı şekilde, o yıllarda henüz bir köy olan Havran'a gelen çavuşlar, muhtardan kendilerine kaç kişilik yemek ve yatak hazırlayabileceklerini sorunca; Muhtar, " burasının köy olduğuna bakmayın, büyük bir köydür. Sizin taburun hepsini ağırlayabiliriz, yedirir içiririz...Merak etmeyin.." deyince askerler köyden ayrıldı..

Gerçekten de belirtilen günde Havran'lılar, bir tabur askeri doyuracak kadar yemek ve yatacak yerlerini hazırlamışlardı. Tabur Havran yakınlarına geldiğinde, Tabur Kumandanı, Edremit'in daha yakın ve daha büyük olduğunu düşünerek, Havran'a sadece bir bölük asker yollamıştı. Bir taburluk hazırlanan yemek, bir bölüğe göre çok çok fazla gelmiş, artmış, hatta ertesi güne bile kalmış. Bir taburluk yer hazırlayan Havran Muhtarı, gelen askerleri sadece büyük evlere taksim ederek, küçük fakir evlere yük olmasın diye kimseyi göndermemişti. Bölük Kumandanı olayı şöyle anlatıyor;

" Ben her zaman, seferi durumlarda en geç yatar ve en erken kalkarım. Askerleri evlere dağıttıktan sonra, sokaklarda dolaşmaya başladım. Yavaş yavaş evlerin ışıkları sönüyordu. Askerler uyumaya başlamıştı. Aydınlatma olmadığı için sokaklar zifiri karanlıktı. Onlar da sönünce ben de gidip yatacaktım.Sokakta birden, iki büklüm, bastonuna dayanarak yürüyen, ihtiyar bir kadına rastladım. Neredeyse çarpışacaktık. Aklıma çeşit çeşit şeyler geldi. Kadına; "nene, sen bu satte sokakta ne arıyorsun?" diye sordum. "Evlatlarımı arıyorum, oğullarımı arıyorum..." "Kim senin evlatların?" "Dün bana muhtar, askerler gelcek, sana da misafir etmen için dokuz evlat vereceğim, demişti. Onlara yataklar, yemekler hazırladım..Onları arıyorum..."

Bir tabura göre hazırlık yapan Muhtar, bir bölük asker gelince, ağırlık olmasın diye, bu ihtiyar neneye, misafir etmesi için asker yollamamıştı. O yıllarda, kadınların hiç bir sosyal güvenceleri yoktu. Kimsesiz kadınlar, çok zor durumda kalıyorlar, çok zor geçiniyorlardı. Hiç bir gelirleri olmayan, bu yaşlı ve yoksul insanlar, bazen zeytinler silkildikten sonra gidip yerlerde kalan zeytinleri toplayarak, az da olsa gelir elde etmeye çalışıyorlardı. Bu nene de böyle birisi olduğu için, muhtar neneye acımış, kimseyi göndermemişti. Ama nene büyük sevinç içinde dokuz kişilk yer ve yiyecek hazırlamıştı..

" Nenenin çok üzüleceğini anladığımdan,ışıkları henüz sönmemiş bir eve gidip, daha yatmamış olan dokuz askeri neneyle birlikte yolladım... Kadıncağız, nasıl sevindi bir görseniz.. Ertesi gün sabah erkenden bölüğü yol üzerinde topladım, yoklamayı yaptıktan sonra, tam yürüyüş emri verecekken, nene bastonuna dayanarak elinde bir torbayla yanıma geldi.. "Kumandan oğlum, evde ki bütün zeytinleri, ne varsa torbaya koydum. Üstüne de biraz çökeleğim vardı onu da koydum. Bunları benim asker oğullarıma yedir emi.." Almasam nenenin üzüleceğini bildiğimden, çavuşlardan birine işaret edip, elindeki torbayı aldırdım. Nene bu sefer sevinç içinde; avucunda sımsıkı tuttuğu mendili açtı. İçinden tek yirmibeş kuruş çıktı. Bana uzattı "Kumandan oğlum! biliyorum, çok az ama, bütün param bu kadar. Bunu al, benim asker oğullarıma hiç olmazsa bir çay içir, olur mu?" Şaşırdım!...Biliyordum ki, nenenin başka parası yoktu... Bütün servetini getirmişti.. Yirmibeş kuruşu aldım kaldırarak bölüğe gösterdim:
"Bölük, bakın neneniz, size bütün servetini bağışladı... Bunu O na helal ettirin.."
Yürüyüş emrini verdim.. Nene arkamızdan el sallıyordu.. Bölüğüm, o yirmibeş kuruşu helal ettirdi..
Yarısından fazlası Çanakkale'de, kalanı Gazze'de şahit oldu...


Ah Çanakkale Ah..

Aydın AYHAN


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.