![]() |
Deyimler Sözlüğü-N-
Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü
eyimler Sözlüğü-N-[/url] Na (nah) kafa: "Akılsız. düşüncesiz. kavrayışsız" anlamında alay yollu söylenir."Anlaması mümkün değil. na kafa!" Nabza göre şerbet vermek: Birinin hoşuna gidecek. eğilimlerine cevap verecek biçimde davranmak."Nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyorsun." Nabzını yoklamak: Eğilimini. niyetini. düşüncelerini. arzularını anlamaya çalışmak."İşçilerin nabzını yoklayın da zam konusunu öyle düşünelim." Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Hemen her işte kendi çıkarını düşünerek hareket etmek. Nam almak: Tanınmak. ünü her yerde duyulmak. Namus belâsı: Namusunu. şerefini. itibarını korumak için katlanılan sıkıntılı durum. kabullenilen zarar ziyan."Namus belâsına az kaldı canından oluyordu delikanlı." Nane molla: 1. Dirençsiz. güçsüz kimse. 2. Çok sık hastalanan. sağlıksız kimse. 3. Üşengeç. bir iş yapmaktan kaçınan."Ne nane molla bir adamsın. kalk da biraz çalış." Nara atmak: Yüksek bir sesle haykırmak. kabadayıca bağırmak."Birahaneden çıkan sarhoşlar edepsizce nara atmaya başladılar." Nato kafa nato mermer: "Söz anlamaz. söz dinlemez taş gibi kafa" anlamında kullanılır. Naza çekmek: Kendini ağır satmak. bir isteği yerine getirmekte yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak."Kendini naza çekmeye bayılır bizim kız." Nazı geçmek: İstediklerini yaptıracak kadar hatırı sayılır olmak."Babası. kasabada oldukça nazı geçen bir insandı." Ne akar ne kokar: Kimseye ne faydası ne de zararı dokunan pısırık. çekingen kimseler için kullanılır. Ne çare: Çaresi yok. elden bir şey gelmez."Ne çare ki onu durdurmamız mümkün değil." Ne çıkar: 1. Ne zararı var? 2. Bir sonuç vermez. 3. Ne fayda. ne zarar umulur."Biraz sert konuşmuşsam. ne çıkar bundan?" Neden sonra: Bir süre geçince. her şey olup bittikten sonra. çok zaman sonra."Neden sonra babam da geldi." Ne de olsa: Ne denli eksiği. kusuru olursa olsun; böyle olmakla birlikte. Ne dese beğenirsin?: "Nasıl. beklenmeyen bir söz söyledi biliyor musun?" anlamında kullanılır. Ne fayda: Artık neye yarar. Nefes aldırmamak: Dinlenmesine fırsat vermemek. sıkıştırmak. rahat bırakmamak."Nefes aldırmadı bize. sabaha kadar çalıştırdı." Nefesi kesilmek (tıkanmak): Güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak."Bir yumrukta nefesini kesti adamın." Nefes nefese gelmek: Koşarak. sık sık soluyarak. heyecanlı ve yorulmuş bir şekilde (gelmek)."Kapıdan içeri nefes nefese girdi." Nefes tüketmek: Bir şeyi anlatmaktan çok yorulmak."Boşuna nefes tüketiyorsun. baksana anlamıyor." Nefsine yedirememek: Kendine yakıştıramamak. o şeyi yapmayı kendisi için onur kırıcı. ağır bulmak."İki yüzlülüğü bir türlü nefsine yediremiyordu." Nefsini körletmek: Birtakım yollarla iştah duygusunu dindirmek."Nefsini körletmeden iyi bir kul olamazsın." Ne güne duruyor?: "Şimdi yapmazsa. ne zaman yapacak" anlamında kullanılır."Gitsin istesin kızı. daha ne güne duruyor?" Nefsini yenmek: Arzularının. ihtiraslarının önüne geçebilmek. Ne günlere kaldık!: "Eskiden daha iyiydi. zaman değişti. düzen ve usuller başkalaştı. çok kötü günler geçiriyoruz" anlamında kullanılır. Ne hâli varsa görsün!: Uyarılara. öğütlere kulak asmayan insanlar için "ne yaparsa yapsın. beni ilgilendirmiyor" anlamında kullanılır. Ne idiği belirsiz: Ne olduğu. niteliği. soyu sopu. nereli olduğu bilinmeyen."Ne idiği belirsiz bir yığın insan hükümette yer almış." Ne mal olduğunu anlamak: Asıl niteliğini. işe yaramaz oluşunu. kötü niyet beslediğini anlamak."Onun ne mal olduğunu şimdi anlarız." Ne mene: Ne türlü. nasıl. ne çeşit? Ne od var ne ocak: Aşırı yoksulluğu. geçim darlığını anlatmak için kullanılır. |
Deyimler Sözlüğü-N-
Ne oldum delisi olmak: Beklemediği bir duruma yükselip şımarmak. ölçüsüz hareketler yapmak."Dikkat et. ne oldum delisi olan insanlar gibi olma."
Ne olur: "Yalvarırım. rica ederim. lütfen" anlamında kullanılır."Ne olur beni de götürün köye!" Ne olur ne olmaz: Her ihtimale karşı. ne olacağı belli değil."Şemsiyeni al. ne olur ne olmaz. yağmura yakalanabilirsin." Ne pahasına olursa olsun: Her türlü sıkıntı ve tehlikeyi göze alarak. ne kadar büyük fedakârlık isterse istesin."Ne pahasına olursa olsun ben bu işi bitireceğim." Nerede akşam orada sabah: "Gece kalacağı bir yeri yok. neresi rast gelirse orada kalıp yatar" anlamında kullanılır. Nereden nereye: 1. Uzak. dolaylı bir ilişki ile. 2. Şaşılacak şey. olacak gibi değil!"Nereden nereye. kim derdi ki biz karşılaşacağız!" Ne şiş yansın ne kebap: "İki taraf da korunsun. gücendirilmesin. ikisinin de zarar görmeyeceği bir yol bulunsun" anlamında kullanılır. Ne tadı var ne tuzu: Hoşa gidecek. zevk alınacak. beğenilecek bir şey değil."Ne tadı var ne tuzu yaptığım işin." Nevri dönmek: Çok öfkelenmek. sinirlenip kızmak ve bu sebeple rengi değişmek."Saygısızca konuşmaya başlayınca nevri döndü. öfkeyle elini kaldırdı." Ne yardan geçer ne serden: İstediği şey fedakârlığı gerektirdiği hâlde. fedakârlığa yanaşmayan ama istediğinden de vazgeçmeyen kimseler için kullanılır. Ne yer ne yedirir: Kimsenin yararlanmasını istemez. kendi de yararlanmaz. Neye uğradığını bilememek: Beklenmedik bir durumla karşılaşıp hiçbir şey yapamamak. şaşırıp kalmak."Ocak birden alev alınca neye uğradığını bilemedi." Niyet etmek: Bir şeyi yapmayı zihninde tasarlamak. düşünmek."Ona hediye almaya niyet etmişti." Niyeti bozuk: Kötü bir davranışta bulunması beklenen. kötülük düşündüğü sezilen."Niyeti bozuk bunların. sakın ilişmeyin." Noktası noktasına: Tastamam. eksiksiz. tamamen. birbiriyle tıpatıp aynı."Noktası noktasına hatırlıyorum o kavgayı." Not düşmek: Yazılı metnin bulunduğu sayfanın bir köşesine. konuyla ilgili birkaç cümle yazmak. Notunu vermek: Kıymetini tespit etmek. ne nitelikte bir kişi olduğu konusunda kanıya varmak."Hâlâ notunu veremedin mi o adamın?" Nuh der peygamber demez: Son derece inatçıdır. düşüncelerini bir türlü değiştirmez. söylediklerinde ve inançlarında direnir. Nuh Nebi`den kalma: Çok eski modası geçmiş. köhnemiş (eşya. bina)."Nuh Nebi`den kalma bir koltukta oturuyordu." Numara yapmak: Bir hareketi yalandan yapmak. bir şeyi gerçekmiş gibi söyleyerek karşısındakini aldatmak."Ona öyle bir numara yapacağım ki şaşkına dönecek." Nur topu: Gürbüz. sağlıklı. çok güzel ve temiz çocuklar için söylenir. Nutku tutulmak: Korkudan. üzüntüden. heyecandan konuşamaz olmak."Katili karşısında görünce nutku tutuldu." |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.