ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Edebiyat / Dil Bilgisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=658)
-   -   Deyimler Sözlüğü-N- (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=375841)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 05:56 AM

Deyimler Sözlüğü-N-
 
Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü
eyimler Sözlüğü-N-[/url]
Na (nah) kafa: "Akılsız. düşüncesiz. kavrayışsız" anlamında alay yollu söylenir."Anlaması mümkün değil. na kafa!"
Nabza göre şerbet vermek: Birinin hoşuna gidecek. eğilimlerine cevap verecek biçimde davranmak."Nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyorsun."
Nabzını yoklamak: Eğilimini. niyetini. düşüncelerini. arzularını anlamaya çalışmak."İşçilerin nabzını yoklayın da zam konusunu öyle düşünelim."
Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Hemen her işte kendi çıkarını düşünerek hareket etmek.
Nam almak: Tanınmak. ünü her yerde duyulmak.
Namus belâsı: Namusunu. şerefini. itibarını korumak için katlanılan sıkıntılı durum. kabullenilen zarar ziyan."Namus belâsına az kaldı canından oluyordu delikanlı."
Nane molla: 1. Dirençsiz. güçsüz kimse. 2. Çok sık hastalanan. sağlıksız kimse. 3. Üşengeç. bir iş yapmaktan kaçınan."Ne nane molla bir adamsın. kalk da biraz çalış."
Nara atmak: Yüksek bir sesle haykırmak. kabadayıca bağırmak."Birahaneden çıkan sarhoşlar edepsizce nara atmaya başladılar."
Nato kafa nato mermer: "Söz anlamaz. söz dinlemez taş gibi kafa" anlamında kullanılır.
Naza çekmek: Kendini ağır satmak. bir isteği yerine getirmekte yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak."Kendini naza çekmeye bayılır bizim kız."
Nazı geçmek: İstediklerini yaptıracak kadar hatırı sayılır olmak."Babası. kasabada oldukça nazı geçen bir insandı."
Ne akar ne kokar: Kimseye ne faydası ne de zararı dokunan pısırık. çekingen kimseler için kullanılır.
Ne çare: Çaresi yok. elden bir şey gelmez."Ne çare ki onu durdurmamız mümkün değil."
Ne çıkar: 1. Ne zararı var? 2. Bir sonuç vermez. 3. Ne fayda. ne zarar umulur."Biraz sert konuşmuşsam. ne çıkar bundan?"
Neden sonra: Bir süre geçince. her şey olup bittikten sonra. çok zaman sonra."Neden sonra babam da geldi."
Ne de olsa: Ne denli eksiği. kusuru olursa olsun; böyle olmakla birlikte.
Ne dese beğenirsin?: "Nasıl. beklenmeyen bir söz söyledi biliyor musun?" anlamında kullanılır.
Ne fayda: Artık neye yarar.
Nefes aldırmamak: Dinlenmesine fırsat vermemek. sıkıştırmak. rahat bırakmamak."Nefes aldırmadı bize. sabaha kadar çalıştırdı."
Nefesi kesilmek (tıkanmak): Güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak."Bir yumrukta nefesini kesti adamın."
Nefes nefese gelmek: Koşarak. sık sık soluyarak. heyecanlı ve yorulmuş bir şekilde (gelmek)."Kapıdan içeri nefes nefese girdi."
Nefes tüketmek: Bir şeyi anlatmaktan çok yorulmak."Boşuna nefes tüketiyorsun. baksana anlamıyor."
Nefsine yedirememek: Kendine yakıştıramamak. o şeyi yapmayı kendisi için onur kırıcı. ağır bulmak."İki yüzlülüğü bir türlü nefsine yediremiyordu."
Nefsini körletmek: Birtakım yollarla iştah duygusunu dindirmek."Nefsini körletmeden iyi bir kul olamazsın."
Ne güne duruyor?: "Şimdi yapmazsa. ne zaman yapacak" anlamında kullanılır."Gitsin istesin kızı. daha ne güne duruyor?"
Nefsini yenmek: Arzularının. ihtiraslarının önüne geçebilmek.
Ne günlere kaldık!: "Eskiden daha iyiydi. zaman değişti. düzen ve usuller başkalaştı. çok kötü günler geçiriyoruz" anlamında kullanılır.
Ne hâli varsa görsün!: Uyarılara. öğütlere kulak asmayan insanlar için "ne yaparsa yapsın. beni ilgilendirmiyor" anlamında kullanılır.
Ne idiği belirsiz: Ne olduğu. niteliği. soyu sopu. nereli olduğu bilinmeyen."Ne idiği belirsiz bir yığın insan hükümette yer almış."
Ne mal olduğunu anlamak: Asıl niteliğini. işe yaramaz oluşunu. kötü niyet beslediğini anlamak."Onun ne mal olduğunu şimdi anlarız."
Ne mene: Ne türlü. nasıl. ne çeşit?
Ne od var ne ocak: Aşırı yoksulluğu. geçim darlığını anlatmak için kullanılır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 05:56 AM

Deyimler Sözlüğü-N-
 
Ne oldum delisi olmak: Beklemediği bir duruma yükselip şımarmak. ölçüsüz hareketler yapmak."Dikkat et. ne oldum delisi olan insanlar gibi olma."
Ne olur: "Yalvarırım. rica ederim. lütfen" anlamında kullanılır."Ne olur beni de götürün köye!"
Ne olur ne olmaz: Her ihtimale karşı. ne olacağı belli değil."Şemsiyeni al. ne olur ne olmaz. yağmura yakalanabilirsin."
Ne pahasına olursa olsun: Her türlü sıkıntı ve tehlikeyi göze alarak. ne kadar büyük fedakârlık isterse istesin."Ne pahasına olursa olsun ben bu işi bitireceğim."
Nerede akşam orada sabah: "Gece kalacağı bir yeri yok. neresi rast gelirse orada kalıp yatar" anlamında kullanılır.
Nereden nereye: 1. Uzak. dolaylı bir ilişki ile. 2. Şaşılacak şey. olacak gibi değil!"Nereden nereye. kim derdi ki biz karşılaşacağız!"
Ne şiş yansın ne kebap: "İki taraf da korunsun. gücendirilmesin. ikisinin de zarar görmeyeceği bir yol bulunsun" anlamında kullanılır.
Ne tadı var ne tuzu: Hoşa gidecek. zevk alınacak. beğenilecek bir şey değil."Ne tadı var ne tuzu yaptığım işin."
Nevri dönmek: Çok öfkelenmek. sinirlenip kızmak ve bu sebeple rengi değişmek."Saygısızca konuşmaya başlayınca nevri döndü. öfkeyle elini kaldırdı."
Ne yardan geçer ne serden: İstediği şey fedakârlığı gerektirdiği hâlde. fedakârlığa yanaşmayan ama istediğinden de vazgeçmeyen kimseler için kullanılır.
Ne yer ne yedirir: Kimsenin yararlanmasını istemez. kendi de yararlanmaz.
Neye uğradığını bilememek: Beklenmedik bir durumla karşılaşıp hiçbir şey yapamamak. şaşırıp kalmak."Ocak birden alev alınca neye uğradığını bilemedi."
Niyet etmek: Bir şeyi yapmayı zihninde tasarlamak. düşünmek."Ona hediye almaya niyet etmişti."
Niyeti bozuk: Kötü bir davranışta bulunması beklenen. kötülük düşündüğü sezilen."Niyeti bozuk bunların. sakın ilişmeyin."
Noktası noktasına: Tastamam. eksiksiz. tamamen. birbiriyle tıpatıp aynı."Noktası noktasına hatırlıyorum o kavgayı."
Not düşmek: Yazılı metnin bulunduğu sayfanın bir köşesine. konuyla ilgili birkaç cümle yazmak.
Notunu vermek: Kıymetini tespit etmek. ne nitelikte bir kişi olduğu konusunda kanıya varmak."Hâlâ notunu veremedin mi o adamın?"
Nuh der peygamber demez: Son derece inatçıdır. düşüncelerini bir türlü değiştirmez. söylediklerinde ve inançlarında direnir.
Nuh Nebi`den kalma: Çok eski modası geçmiş. köhnemiş (eşya. bina)."Nuh Nebi`den kalma bir koltukta oturuyordu."
Numara yapmak: Bir hareketi yalandan yapmak. bir şeyi gerçekmiş gibi söyleyerek karşısındakini aldatmak."Ona öyle bir numara yapacağım ki şaşkına dönecek."
Nur topu: Gürbüz. sağlıklı. çok güzel ve temiz çocuklar için söylenir.
Nutku tutulmak: Korkudan. üzüntüden. heyecandan konuşamaz olmak."Katili karşısında görünce nutku tutuldu."


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.