ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Zürefa Kelamı (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=374005)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 05:08 AM

Zürefa Kelamı
 

Zürefa Kelamı

Akif Güler


Erzurumlu Yeşilzade Mehmed Salih Efendi’yi anlatan bir biyografiyi karıştırırken bir bölümün başlığı ilgimi çekti: Zurefâ Kelâmı... Bu ilginç başlığın altında ise atasözleri ve nükteler peşpeşe sıralanmıştı. Önce bu başlığın, peşpeşe sıralanmış nüktelerin uzunluğu sebebiyle zürafaya benzetilerek konduğunu düşündüm. Yine de tatmin olmayıp Osmanlıca sözlüğe baktığımda olayın aslı ortaya çıktı: Meğer zurefâ, ince duygulu, hoş konuşmayı bilen zeki kimseler anlamına gelen zarif kelimesinin çoğuluymuş. Ve ben, zurefâ kelimesi ile bildiğimiz sevimli zürafayı birbirine karıştırmaktan böyle kurtuldum.
II. Abdülhamid Han zamanında yetişen ve Birinci Meclis’te Erzurum Milletvekilliği yapan Yeşilzade Salih Efendi’nin hayatı da, zurefâ kelâmı bölümündeki nükteleri gibi renkli. Zurefâ kelâmından sizin için seçtiklerime gelince:
“Ata kuyruk, yiğide bıyık yakışır”: Ne bıyık kaldı ne de kuyruk. Erkekler kadınlaştı, kadınlar da erkekleşti. Alamet-i sukût (çöküş alameti)!..
“At sahibine göre eşer”: Atı bırak, kadınının gezişine dikkat et.
“Açık kapıdan giren çıkan çok olur”: Asrilik bu ya!
“Açık gül çabuk solar”: Tabii değil mi?
“Arslan yatağında it yatamaz”: Eski söz; şimdi arslan yatağında kelp oğlu kelpler yatıyorlar.
“Erenler helvası, fakirler çorbası tatlıdır”: Helâl ekmek elbette tatlıdır.
“Eski defteri karıştırıyor”: Ya müflistir yahut yahudi. Maliye memurları da böyledir.
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık”: Merak etme dostum! Ne sakal kaldı ne de bıyık; istediğin yere tükür!
“Erkek gibi kadın, kadın gibi erkek”: İnsan pazarında hiçbiri iki para etmez.
“Ağaç yaş iken eğilir”: Durma çabuk ol, çocuk yedi yaşına girdi; bir an evvel ecnebi mektebine kaydettiriver, büyük adam olsun.
“İnsaf dinin yarısıdır”: Eski söz; şimdi insanlar kırk paraya babasını öldürüyorlar.
“Anadan doğan ölür”: Çok şükür elhamdülillahi tealâ; ölüm ne büyük nimettir!
“İnsan ektiğini biçer”: O halde kendi cezamızı çekiyoruz
“Okumadan alim, gezmeden seyyah olmaz”: Yeni türeyen çocuklar müstesna.
“Bizi sokmayan yılan bin yaşasın”: Başkasını sokan yılan, bir gün de seni sokacaktır.
“Borç vermekle, yol yürümekle tükenir”: Asır değişti, şimdi hükümet bile aldığını vermiyor.
“Bugün dünya ise yarın da ahirettir”: Ey dostum! İnanmazsan ölür görürsün.
“Başlar ayak, ayaklar baş oldu”: O halde dünyada hayır kalmamıştır vesselâm!
“Tebasından korkan baş, haindir”: Tabii değil mi?
“Takdire rıza, belaya sabır”: Bu iş çok kuvvetli müslüman işidir. Söz müslümanları sabır-mabır tanımaz, beyhude çarpınır durur.
“Çingene baş olunca çiftçiler sultan kesilir”: Kusur, çingeneyi başa geçirendedir.
“Çok koklanan gülde koku kalmaz”: Asri kızlar.
“Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle”: Dünya değişti; ne kız dinler ne de gelin.
“Kişi sevdiğiyle haşrolur”: Vallah’il-azim böyledir. Amandır kötülerden uzak olunuz!
“Gümrükten mal kaçırılmaz”: Şimdi bütün gümrüğü kaçırıyorlar.
“Mal canın yongasıdır”: Paraya tapanlar için. “Malın bekçisi zekâttır:” Zekât malı, sadaka canı korur.
“Ne yüzüme ağla ne arkamdan gül”: Zamane dostu; iyi günde yar, kötü günde ağyar.
“Yapan bulur”: Cenab-ı Hakk’a çok şükrolsun!



Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 05:08 AM

Zürefa Kelamı
 

Bir Kitap
Rasim Özdenören, İz Yayıncılık, 96 sayfa
‘Nefs terkedilebilir mi? Bir de demiyorlar mıydı ki, insan nefsiyle güzeldir ve o, nefsiyle sevilir? Vay canına! Gene açmaza giriyor. Nefsini hem terketmesi gerekiyor, hem onu yüklenmesi, öyle mi? Böyle bir şeyin üstesinden gelinebilir mi? Belki de bu yüzden, bu işin üstesinden gelmeyi öğretecek bir üstadın bulunması gerektiği söyleniyordu. Her neyse... sonu gelmiyordu bunların, sonunu, dibini bulamıyordu: boşa koysa dolmuyor, doluya koysa almıyordu. Onun kuyusu da buydu belki.”
Rasim Özdenören, bize ait olanı, biricik olanı yazmakla, “Kendini bilen Rabbini bilir” sözününün ufkunu da aralıyor öykülerinde. Kuyu’da, Denize Açılan Kapı’daki öyküleri anımsatan, tasavvufi çizgide bir metin var karşımızda. Kuyu, bir solukta okuyacağınız, güzel bir kitap; 33 taneli bir öykü tesbihi.

Osmanlı'da Tören
Osmanlıda dini bayramlarda yapılan merasimlerin dışında bir çok kutlamalar yapılır ve bu kutlamalara da 'alay' adı verilirdi. Saray erkânının halkla kaynaşmasına vesile olan bu alaylar, halk tarafından büyük ilgi görür ve çok ihtişamlı olurdu. Halkın da coşku ile katıldığı bu alaylarda bakın hangi kutlamalar yapılırmış.
Hırka-i Saadet Alayı: Her yıl Ramazan ayının onbeşinci günü bütün devlet erkânı Ayasofya'da şeyhülislam ile namaz kıldıktan sonra saraya gelirler ve arz odasında toplanırlardı. padişah ve saray erkânının da katılmasıyla Hz. Peygamber (A.S.)’ın mübarek hırkalarının muhafaza edildiği Hırka-i Saadet odasına gidilirdi. Yedi bohçaya sarılı altından yapılmış sandık padişah tarafından açılırdı. Bu sırada hafızlar Kuran-ı Kerim okumaya başlarlardı. İlk önce Padişah, daha sonra işaret ettiği kişiler hırkaya yüzlerini sürerlerdi. Ayrıca valide sultanın öncülüğünde harem halkı da ziyaretlerini yapardı. Ziyaretler bitince sanduka bizzat padişah tarafından kilitlenirdi.
Amin Alayı: 4 ilâ 7 yaşlarında çocukların, elifbâ ve namaz surelerinin öğretildiği mahalle mekteplerine başlarken yapılan kutlamalardı. Mahalle mekteplerine yılın her gününde talebe kabul edildiğinden bu kutlamalar sıkça yapılır ve ekseriyetle kandil günlerine denk getirilirdi. Okula başlayacak çocuk önce Eyüp Sultan’a götürülür ve dua edilirdi. Daha sonra ilahiler eşliğinde okuluna gelen çocuk, hocasının elini öper ve ilk dersini alırdı.
Kılıç Alayı: Tahta yeni çıkan padişahlar, biat töreninin ardından kılıç kuşanırlardı. Kılıç kuşanma Osmanlı’da kanun olduğundan, bu gelenek son padişaha kadar devam etmiştir.
Bu törenler farklı mekânlarda yapılır ve farklı kılıçlar kuşanılırdı. Bazı padişahlar Peygamber Efendimiz’in kılıcını kuşanırken, bazıları Hz. Ömer veya Hz. Halid b. Velid'in kılıcını kuşanırlardı. IV. Murad, hem Peygamberimiz hem de Yavuz Sultan Selim'in kılıcını kuşanmıştır.
Surre Alayı: Surre, Arapça para kesesi anlamına gelir. Mekke ve Medine’ye para gönderilirken düzenlenen merasime de Surre Alayı adı verilmiş. Surre gönderilmesi Abbasiler zamanında başlamış, Osmanlı'nın son dönemlerine kadar devam etmiş. Surre alayı, her yıl hac mevsimi gelmeden önce yola çıkarılırdı. Gönderilecek paralar sağlam meşin keselere konulur, ağızları mühürlenerek bir deveye yüklenirdi. Surre devesi en gösterişlisinden seçilir ve süslenirdi. Surre emini, emaneti yerli yerince dağıttıktan sonra hac görevini yerine getirir ve İstanbul'a dönerdi.
Gelin Alayı: Padişah kızlarının, kızkardeşlerinin ve saltanat hanedanına mensup sultanların evlenmeleri münasebetiyle yapılan merasimlerdir. Hanedana mensup sultanlar devlet erkânıyla veya tanınmış ailelerin çocuklarıyla evlendirilirdi. Nikahları şeyhülislam tarafından kıyılırdı. Gelin alayına sadrazam, vezirler ve diğer devlet erkânı katılırdı. Gelin, hanedana mahsus atlı araba ile kocasının konağına gider ve damat tarafından kızlarağasıyla birlikte karşılanırdı. Damadın konağında tüm misafirlere ziyafetler çekilirdi.
Beşik Alayı: Doğan padişah çocukları için hazine kethüdası tarafından süslü beşik hazırlanır ve harem kapısında kızlarağasına teslim edilirdi. Doğum, hazırlanan özel belgeler ile sadrazama ve devlet erkânına bildirilirdi. Asıl merasim doğum tebriklerinin kabulü için davetlilerin saraya gelmesi ile başlar, kurbanlar kesilir, eğlenceler tertip edilirdi.
Baklava Alayı: Türk mutfağının baş tatlısı olan baklavanın Osmanlı sarayında önemli yeri vardı. Ramazan’ın onbeşinci günü Hırka-i Saadet ziyaretinden sonra, devlet büyükleri ile birlikte yeniçerilere de baklava ikram edilirdi. Dağıtılacak baklava, on yeniçeriye bir tepsi olarak hesap edilirdi. Önce silahtar ağa adamları ile gelir ve padişahın hakkı olan iki tepsi baklavayı alırdı. Daha sonra yeniçeri erleri kendilerine ait tepsileri alarak kışlalarına doğru şenlik, şamata ve ilahilerle yürürlerdi. Bu, İstanbul halkının hiç kaçırmadığı eğlencelerden biriydi.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.