ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Günahi Çok Olanin Hayirli Ameli Daha Çok Olmalidir (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=371451)

Prof. Dr. Sinsi 08-01-2012 11:27 PM

Günahi Çok Olanin Hayirli Ameli Daha Çok Olmalidir
 

Günahı çok olanın hayırlı ameli daha çok olmalıdır


İnsan maruz kaldığı günahlarından dolayı ezilip üzülmeli, hatta yakıcı vicdan

azabı duymalıdır. Bu türlü üzülmeler, vicdan azabı duymalar hem bir nevi

tevbe, istiğfar manasına gelir, hem de imanın işaretinden kabul edilir.


Zira günahından dolayı üzülüp, vicdan azabı çekmenin müminliğin alameti

olduğunu Peygamberimiz (sas) veciz sözleriyle haber vermiştir. Hadis şöyledir:


Mümin günahını başına yıkılacak dağ gibi görür, korku ve vicdan azabı

hisseder. Münkir ise burnu ucuna konmuş sinek gibi basite alır,

mühimsemezlikle karşılar.


Demek günahlarından dolayı korku, üzüntü, gönül yakıcı sızı hissetmek

müminliğin işaretinden başkası değildir.


Ne var ki, müminin böylesine vicdan azabı duymaya başladığı sırada şeytan

yine yakasını bırakmıyor, bu defa da ona bakın neleri telkin edip nasıl

düşündürüyor bir nazar edin.


Ben günahkârın tekiyim. Böylesine temiz insanların arasında bulunmak bana

layık değildir. Ayrılayım bu temiz insanların arasından. Çekip gideyim kendim

gibi kirli insanların içine!..


Gördünüz mü şeytanın yeni tuzağını? Halbuki bu genç böyle düşünmemeli de,

demeliydi ki:


Ben günahı çok bir insanım. Öyle ise daha çok hizmette bulunmalı, hizmetle

çok sevap kazanmalı, bunca günahımı ancak böyle çok hizmetlerle

affettirmeye çalışmalıyım.


Evet, gerçek düşünce bu iken şeytan bu hassas gence hizmetten uzaklaşmayı

telkin ediyor, böylece kambur üstüne kambur yüklenmeyi düşündürmüş oluyor.


Zannederim şeytanın bu telkinine kanan başka masum ve hassas gençler de

vardır. Görünüşte sanki güzel bir hassasiyet gibi gelse de gerçekte tam bir

şeytanî tuzaktır bu.


Bu meselenin tarihî cevabını, bir kısım sahabeleri dahi şehit etme günahını

irtikap etmiş olan Hz. İkrime vermiştir. İslam'a karşı savaş verip birçok

günahları irtikap ederek ancak Mekke'nin fethinden sonra İslam'la şereflenmiş

olan İkrime, bundan sonra cepheden cepheye koşmuş, savaşlarda hem de en

önde çarpışmaya başlamıştır. Hatta bir defasında kumandanı onu ikaz etmiş:


Ey İkrime, kendini en öne çıkarıp da düşman oklarına hedef etme, sen de

herkes gibi geride saf nizamında dur!


İkrime'nin buna bir cevabı vardır ki tam konumuzun çözümünü teşkil

etmektedir. Diyor ki: Ben herkes gibi değilim. Öyle ise herkes gibi geride saf

içinde kalamam. Benim günahım herkesten çoktur. Öyle ise hizmetim,

fedakârlığım da herkesten çok olmalı, böylece bunca günahları böylesine farklı

fedakârlıklarla affettirmeliyim.


Gerçek düşünce böyle olur. Günahı çok olanın hizmeti de çok olması lazım

gelir, yoksa hizmetten uzaklaşarak daha çok günaha maruz kalmakla değildir.


Zaten bir düşüncenin Rahmanî mi yoksa şeytanî mi olduğu götürdüğü

sonuçtan belli olur. Hizmete götürüyorsa Rahmanî olur, hizmetten

uzaklaştırıyorsa şeytanî olduğu anlaşılır.



Ben günahkâr bir adamım, temiz insanların içinde bulunmamalı, hizmetten

uzaklaşmalıyım, düşüncesinin şeytanî olduğu da böylece kendiliğinden

meydana çıkmış olur



Ahmed ŞAHİN


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.