![]() |
Müşriklerin Efendimiz'e Ve Müslümanlar'a İşkencele
Müşriklerin Efendimiz'e Ve Müslümanlar'a İşkenceleri El-Evzaî, Yahya b. Ebî Kesîr, Muhammed b. İbrahim et Teymî aracılığıyla Urve'nin şöyle dediğini anlatır: Abdullah b. Amr (r.a.)'a "Müşriklerin Rasülullah (s.a.v.)'a yaptıkları en feci işkenceyi bana anlat" dedim de, dedi ki: -Nebi(s.a.v.) Ka'be'nin yanında namaz kılarken Ukbe b. Muayt gelip Efendimizin elbisesini boynuna dolayarak şiddetle boğazını sıktı. Durumu gören Ebû Bekir (r.a.) hemen atılıp omuzlarından kavrayarak herifi Rasülullah (s.a.v.)'ın üzerinden fırlatıp attı ve sonra şu ayetle bağırdı: "Rabbinizden size deliller getirmiş olmasına rağmen, Rabbim AUahtır diyen bir insanı öldürecekmisiniz?" (Gafir 28) İbni İshak da aynı kıssayı Yahya b. Urve aracılığıyla Abdullah b. Amr dan nakleder. Yine bu haberi Süleyman b. Bilal ile Abde, Hişam b. Urve- Babası aracılığıyla Amr b. el Âs'tan nakleder. İşte bu isnad illeti açıkça belli olan bir haberdir. Ama Muhammed b. Füleyh bu hadisi Hişam babası aracılığıyla Abdullah b. Amr'dan nakleder. Buda birinci rivayet için tercih sebebidir. Süfyan ve Şu'be (Lafız Şu'benindir) Ebû İshak'tan naklederlerki Amr b. Meymûnu Abdullah b. Amr dan şöyle dediğini naklederken iş itmiş.: -Etrafında Kureyş'ten bir takım insanlar olduğu halde Rasûlullah secdede idi. Orada bir deve karnı vardı. Kureyşliler birbirlerine "Kim bu devenin rahim yatağını alıpta Muhammedin sırtına koyar?" dediler. Bunun üzerine Ukbe b. Ebî Müayt hemen atılıp onu Rasülullahın sırtına attı. Hz. Falıma da (r.a.) gelip onu Rasûlullah'm üstünden alarak bunu yapana beddua etti. Abdullah derki: "Rasülullahı onlar Beyhakî Delâü 2/277 Müsned 2/218-5/331 Taberî Tarih 2/333 1/14 aleyhine o günden başka beddua ettiğini görmedim. Efendimiz şöyle beddua etti: «Allah'ım Kureyş'ten şu topluluğu sana havale ederim. Allah'ım Ebû Cehil b. Hişam'ı Utbe b. Rabiâ'yı Şeybe b. Rabiâ'yı, Ukbe b. Ebî Muaytı ve Ümeyye b. Halefi sana havale ederim.» Şu'be Rivayetinde "Übey b. Halef mi" diye şüphe etti. Süfyan ise onun Ümeyye olduğu-nada şüphe etmedi. Abdullah derki: ben onları Bedir savaşı günü öldürülüp bir çukura atılmış gördüm. Ancak Ümeyye çok iri kıyım bir adam olduğundan kuyuya ulaşamadan parçalandı. Haberi Buhari ve Müslim Şu'be ve Süfyan hadisi olarak tahric ederler. Müslim anlatıyor. Bize Abdullah b. Ömer b. Ebân Abdürrahim b. Süleyman- Zekeriyya- Ebû İshâk Amr b. Meymûn isnadıyla Abdullah (r.a.)'tan şöyle dediğini anlattı. Rasûlullah (s.a.v.) Beytin yanında namaz kılarken Ebû Cehil ve avanesi oturuyorlardı. Orada bir gün önce deve kesilmişti. Ebû Cehil yanındakilere; "hanginiz kalkıp şu devenin rahim yatağını alıp Muhammed secdeye gidince onun omuzuna atacak?" dedi. İçlerinden en eşkıyası "Ukbe b. Muayt" fırlayıp onu aldı ve Efendimizin omuzuna koydu. Gülüşüp birbirlerine eğleniyorlardı. Ben dikilmiş bakıyordum. Eğer düşmana karşı koyacak gücüm olsaydı elbette onu Rasûlullahın üstünden kaldırıp atardım. Nebî (s.a.v.) secdeden hâla başını kaldırmıyordu. Henüz genç kız çağındaki Fatıma (r.a.) gelip onu üzerinden atarak müşriklere kötü sözler söyledi. Rasûlullah namazını bitirince sesini yükseltti, sonra onlara beddua etti. Rasûlullah beddua edince üçkere düa eder, birşey istediğinde de üçkere isterdi. Sonra üçkere "Allahım Kureyşi sana havale ederim!" buyurdu. Onlar Rasûlullahın bu bedduasını duyunca neşeleri kesildi ve Efendimizin duasından korktular. Sonra "Allahım Ebû Cehil b. Hişamla Utbe b. Rabia, Şeybe b. Rabia Velid b. Ukbe Umeyye b. Halef ve Ukbe b. Muaytı sana havale ederim" dedi. Yedinci kişiyi söylemişti ama onu belleyemedim. Muham-med'i hak ile gönderene yemin ederimki Efendimizin adını saydığı bu adamları Bedir günü yere serilmiş olarak gördüm. Sonra bir kör kuyuya Bedir kuyusu denen kör kuyuya sürünüp attılar. |
Müşriklerin Efendimiz'e Ve Müslümanlar'a İşkencele
Zaide, Âsim Zirr isnadıyla Abdullahın şöyle dediğini anlatır: "İslâm olduğunu ilk açıklayan şu yedi kişidir. 1- Rasülullah (s.a.v.) 2- Ebû Bekir (r.a.) 3- Ammâr 4- Annesi SUmeyye 5- Suheyb 6- Bilâl 7- Mikdâd. dır. Rasülullah'a gelince Onu Allah (c.c) amcası ile korudu. Ebû Bekri ise Allah kavmi ile korudu. Diğerlerine gelince: Müşrikler onları yakalayıp demir zırhları giydirerek güneşe bıraktılar. Bilal dışında onların hepsi onların istediği şeylere muvafakat ettiler. Bilal ise Allah uğrunda canının bir değeri olmadığına karar verdi. Müşrikler onu çocuklara verdiler. Onlarda onu alıp Mekke sokaklarında dolaştırıyorlar o da "Allah tektir Allah tektir" diyordu. Bu sahih bir hadistir. Hişam ed Düstüvâî de Ebu'z Zubeyr aracılığıyla Câbir (r.a.)'tan şöyle nakleder: Rasûlullah (s.a.v.) Ammarla ailesine uğramıştı. Onlara işkence ediliyordu. Rasülü Ekrem: "Ey Yâsir oğullan müjdeleyin! Çünkü size va'd edilen yer Cennettir'' buyurdu. Sevrî, Mansur aracılığıyla Mücahid'in "İslam'da ilk şehit Am-mar'ın annesi SUmeyye (r.a.) idi. Ebû Cehil bir hançerle onun ön tarafına saplayarak şehit etmişti" dediğini nakleder. Yunus b. Bükeyr Hişam b. Urve Babası Urve aracılığıyla anlatırki Hz Ebû Bekir (r.a.) Allah yolunda işkence edilen yedi kişiyi azad etmişti. Bunlar arasında "Zinnîra" da vardı ki gözü kör olmuştu. Bu kadında Allah için İslam uğruna işkence görenlerdendi. İslam'dan başka hiç bir şeye evet demiyordu. Gözü kör olduğunda müşrikler "onun gözüne Lat ve Uzza'dan başka hiç bir şey isabet etmiş değil" demişlerdi o da «hayır vallahi o asla öyle değildir.» diye atılmış Allah (c.c) de onun gözlerinin nurunu geri vermişti. İsmail b. Ebî Halid ve diğerleri anlatıyor: Bize Kays Habbâb b. Eret (r.a.)'i şöyle derken işittiğini anlattı: -Rasülullahın yanına gelmiştim. Ka'be'nin gölgesinde hırkasına yaslanmış bir haldeydi. Müşriklerden çok feci işkenceye uğramıştık. "Yâ Rasûlullah hâla Allah'a (Kurtulmamız) için duâ etmiyecekmisin?" dedim. Yüzü kızarmış olarak oturumuna geldi ve: "Sizden önceki inananların demir taraklarla kemiğinin dışındaki et yada sinirleri taranırdıda bu zulüm onu kesinlikle dininden dönde-remezdi. Bıçkı baş ayrımına koyulup, başı ikiye biçilirdide bu yine onu dininden döndüremezdi. Allah (c.c) bu İslam işini süvarinin birinin San'â'dan çıkıp Hadramut'a kadar Allah'tan başka kimseden korkmadan gidebileceği bir emniyet meydana gelene kadar tamamlayacaktır" buyurdu. Bu Müttefekun aleyh bir hadistir. Buhari bu hadisteki Beyân b. Bişr tarîkında (Aliahtan başka......kısmının sonuna): "Koyununa karşı kurttanda korkmaz" ilevesi olduğunu belirtir. Bekkâi de İbni İshak'tan şöyle nakleder. Bana Hukeym b. Cübeyr Said b. Cübeyr'in şöyle dediğini anlattı. 'İbni Abbâs'a Müşrikler Ra-sülullah'ın ashabına dinlerini terketmiş olmalarını ma'zur saydıracak kadar işkence ediyorlarmiydı." diye sordumda: "Evet Vallahi onları öyle dövüp öyle aç ve susuz koyarlardık! bu zulme uğrayan kişi baş ına gelen felaketin şiddeti yüzünden düzgün oturmaya bile gücü yetmezdi. Ve onlara fitneye dair kendinden istedikleri şeyi yapmaya mecbur kalırdı. Hatta ona "Lât ve Uzza senin Allah'tan başka ilahlarındır" derlerde o zavallıda "evet öyledir" demeye mecbur kalırdı. Hatta oradan geçen bok böceğini gösterip şu böcek senin Allah dış ında putun değilmi?" diye istihza ile sorarlar da bu miskin de bu zalimlerin canına tak eden zulmünden kurtulabilmek için "evet" der diye anlattı. Yine İbni îshak derki bana Zübeyr b. Ukkâse anlattıki kendisine anlatıldığına göre Mahzum oğullarından bir takım adamlar Hişâm b. Velîde kardeşi Velîd b. Velîd müslüman olduğu zaman uğramışlardı. Bunlar aralarında Seleme b. Hişam ile Ayyaş b. Ebî Rabianm da bulunduğu kendi kavimlerinden İslama giren bir gurup genci yakalamaya gelmişlerdi. Hişam b. Velide bunların şerrinden korkar oldukları halde "Biz seninde şu yeni ortaya çıkan dine girmiş olmaları sebebiyle şu gençleri ayıplamanı istiyoruz. Zira biz böyle yapmakla bundan başka ortaya çıkacak şeylere karşıda kendimizi güvenceye almış oluruz." dediler. Hişam da "İşte sizin kendi işiniz." Kardeşini kasdederek "Hadi onuda kınayacaksanız kınayın. Ama bu iş bitince onun canından sakının" deyip arkasından: "Dikkat! Kardeşim Uyeyşi sakın öldürmeyin. O zaman aramızda sonsuza dek kavga kalır." beytini okuyup"Sakın canına kasd etmeyin. Allah'a yemin ederimki eğer onu öldürecek olursanız sizin en şerefli adamınızı öldüreceğim" dedi. Onlarda kendi kendilerine Allah La'net etsin! bu habis herife kim kanar. Eğer kerdeşi elimizdeyken ona bir şey olsa en şereflimiz onun canı İçin ölecek ha" diyerek onu bırakıverdiler. Böylece Allah (c.c) Hişam vasıtasıyla bu gençleri onların şerrinden korumuştur. |
Müşriklerin Efendimiz'e Ve Müslümanlar'a İşkencele
İbni Uyeyne nin nakline göre Amr b. Dinar şöyle der. -Amr b. el Âs (Müslümanları yakalamaya gittiği) Habeşistan'dan dönünce evine kapanıp kalmıştı. Halk "ne oluyor niye dışarıya hiç çıkmıyor" dediler O da onlara "şu Habeş kiralı Ashame şu adamınız Muhammedin peygamber olduğunu sanıyor" dedi. Muhammed b. Humeyd er Razi tarikıyla İbni -İshak'tan rivayet olunuyorki. Nebi (s.a.v.) İslama da'vet eden bir mektubunu Necâşiye yazıp gönderdi. Bu mektup, Amr b. Ümeyye ed Damrî'nin yanında idi. Necâşi de Efendimiz'e şöyle cevap yazıp yolladı. «Bismİllahirrahmanirrahim. Habeş kiralı Ashame b. Ebhur'dan Allah Raslilü Muhammed'e Selam sana ey Allah'ın Nebîsi. Allah'ın rahmet ve bereketi senin Üzerine olsun. (Yâ Rasûlullah! İsa hakkında bahsettiğin mektubun bize ulaştı. Yerin ve göğün Rabbine yemin olsun ki İsâ senin anlattıklarından çöp kadar fazla değil. O senin dediğin gibidir Senin bize ne ile gönderildiğini anlamış bulunuyoruz. Amcan oğluyla arkadaşlarını ağırladık. Senin Allah Rasülü olduğuna şahadet ederim. Sana ve amcan oğluna (Ca'fere) bîat ettim. Onun önünde alemlerin Rabbi Allaha teslim oldum. Oğlum Eriha'yı sana gönderiyorum. Çünkü ben ancak kendime sahibim. Yâ RasüluIIah sana gelmemi istersen bunu da yerine getiririm.» Yunus, İbni İshak'tan şöyle dediğini anlatır: Necâşî'nin adı "Mashame" idi. Bu arabca "el Atıyye" (bağış) anlamına gelir. Necâşi ise (İran'da) Kisra (Bizans'ta Kayser) ve Hirakl Kelimelerindeki gibi Kıral demek anlamına gelen bir isimdir. Cabir (r.a.)'ın naklettiği bir hadiste ise "Nebi (s.a.v.) Necâşi Ashame üzerine gaiben cenaze namazı kıldı" denmektedir. İbni İshak'ın bu zata (Ashame yerine) Mashame demesi gerçekten garib olup başkasından duyulmamış bir sözdür. İmam Zehebi: |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.