ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Ebû Talib Koyağındaki Sıkıntılı Günler Ve Ka'beye (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=370957)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 12:43 AM

Ebû Talib Koyağındaki Sıkıntılı Günler Ve Ka'beye
 

Ebû Talib Koyağındaki Sıkıntılı Günler Ve Ka'beye Asılan Sahife


Mûsâ b. Ukbe; Zührî'nin şöyle dediğini anlatır:

-Sonra müşrikler işkencelerini olanca güçleriyle artırdılar. Öyleki müslümanların canına tak etti. Belâlarını artırdılar. Kureyşliler Pey-ğamber'in alenen Öldürülme çaresini aramak için toplantı yaptılar. Ebû Talib onların bu icraatlarını görünce Haşimoğullarını toplayıp onlara, Rasûlullah (s.a.v.)'i kendi koyaklarına (Mahalleciğine) katıp onu öldürmek isteyenlere karşı onu korumalarını emretti. Ebû Tâlib'in bu emri üzerine Haşimilerin MüslUmamda kâfiride bir araya geldiler. Kimi bunu kavim gayretkeşliğinden kimide imanından dolayı yaptı. Kureyşliler Haşimoğullannın Muhammed (s.a.v.)'i müdafa ettiklerini anlayınca, Haşimilerle RasüİuIIah'i öldürmeleri için kendilerine tes­lim edinceye kadar onlarla oturup kalkmamaya alış veriş etmemeye (Boykot etmeye) karar verdiler. Bu hilelerinin gerçekleşmesi hususun­da bir sahifeye anlaşma sözleşmelerini (Rasülullah'i (s.a.v.) öldürme­leri için teslim edinceye kadar Haşimoğullarından asla sulh talebi kabul edilmeyecek ve onlara açınılmayacak) şeklinde yazdılar.
Bu şekilde ağır bir boykot altında Haşimoğullan kendi mahalle­rinde üç yıl mahsur kaldılar. Bu zamanda üzerlerindeki bela iyice arttı, onların çarşıya giden yollan kesildi.
Ebû Talib insanlar uyuduğunda Rasûlü Ekrem'e yatağına uzan­masını (uyumamasını) emrederdi. Bunu Efendimize tuzak kurmak ve helak etmek isteyenler olur diye yapıyordu. İnsanlar uyuyunca Ebû Talib çocuklarından veya kardeşlerinden birine emreder de o da gidip Rasûlullahm yatağına uzanır, Rasûlullah da gelip onun yatağına uza­narak uyurdu.
Nihayet üçüncü yılın başında Abd-i Menafoğulları, adamları Ku-say oğullarını adamları ile anneleri Haşimoğulları kadınlarından olan adamları birbirlerini ayıpladılar, akrabalık bağlarını koparıp hakkı ha­fife aldıklarını anladılar. Nihayet bir gece Efendimiz aleyhine anlaş ma yaptıkları kağıdı yırtıp ondan kurtulmaya karar verdiler.
Allah (c.c) onların asılı kağıdına güve musallat etti. Güve o say­fada bulunan anlaşmaları yedi bitirdi. Denildiğine göre o kağıt Be-ytullahın damında asılıydı. Güve orada Allah'a ait hiç bir isim bırak­mayıp hepsini yedi. Geriye Kureyşlilerin şirk ve zulüm kelimeleri kaldı. Allah (c.c) Peygamberini durumdan haberdar etti. O da bunu Ebû Talibe söyledi. Bunun üzerine Ebû Talib "Zühal yıldızına yemin olsunki hayır! Muhammed bana hiç yalan söylememiştir" deyip Ab-dülmuttalib oğullarından bir gurup ile beraber yürümeye başladı ve Kureyşten bir gurub etrafını çevirmiş olarak Ka'beye geldi. Bu durum Kureyşin hoşuna gitmedi. (Ebû Talibi bu muhasarınin şiddetinden usanıp kendilerine Rasülullah'ı vermeye geldiklerini sandılar) Ebû Talib şöyle konuştu:
"Aranızda size hatırlatmayacağımız bir takım şeyler olmuş. Üze­rinde anlaşmanızı yazdığınız sayfanızı getirin haydi. Belkide bizimle sizin aranızda bir sulha sebeb olabilir."
Bunun üzerine onlar sahifeyi getirdiler ve "İşte siz şimdi bu şartları kabul ediyor ve milletinizi birleştirecek bir tutuma giriyorsu­nuz. Bizimle sizin aranızı açan sadece şu bir tek adamdır. Siz de onu kavminizin ve kabilenizin helak olma tehlikesi yaptınız" dediler. Ebû Talib de:
-Ben size ancak sizin yarı hakkınız olan bir işi teklif etmeye geldim. Benim kardeşim oğlu bana ''Allah'ın (c.c) bu sahifeden uzak olduğunu haber verdi. Şimdiye kadar bana hiç yalan söylemiş değil­dir. Allah; o sahifede bulunan kendine ait bütün isimleri silmiş. Ora­da sadece sizin aldatmalarınızı ve akrabalığı kesen laflarınızı bırak­mıştır, dedi. Eğer durum Muhammedin dediği gibi ise kendinize gelin! Vallahi en sonuncumuzun yanındakide ölene kadar onu size teslim etmeyeceğiz. Eğer söylediklerinin aslı yok ise o zaman Muhammed'i size veririz." dedi.
"Dediğine razıyız" deyip sayfayı getirerek açtılar ki onu aynen doğru sözlü Muhammed'in dediği gibi buldular. Kureyşliler sayfayı aynen Ebû Talibin dediği gibi bulunca "Vallahi bu sizin adamınızın yaptığı sihirden başka birşey değil" diyerek işin içinden cıkamayıp küfürlerine geri döndüler. Bunun üzerine Abdü'l Muttalibin beraberinde gelen çocuklarıda "yalan söyleyip sihir yapmaya bizden başka­ları daha layıktır. Biz şunu kesinlikle biliyoruzki, sizin bizim aleyhi­mize topluca verdiğiniz akrabalık bağlarını kesme kararınız büyü ve sinire bizim işimizden daha yakındır. Eğer siz sihir yapmaya topluca karar vermeseydiniz bu sahife bozulmayacaktı. Halbuki işte sahife sizin elinizdedir. Biz mi sihirbazlarız yoksa siz mi?" dediler.
Bunun üzerine Ebu'l Buhterî, Mut'ım b. Adiy, Züheyr b. Ebî Ümeyye el Muğire, Ze'ma b. el Esved ve anlaşma sayfası elinde bulu­nan Hişâm b. Amr (ki Amir b. Lüey oğullarından idi) ileri gelenler­den bir gurup atılıp "biz bu sahifedeki anlaşmalara uzağız" dediler. Ebû Cehil bu duruma kızarak "bu işe dün geceden karar verilmiş" dedi.
(Ebû Talib bu sahifenin durumunu belirtip Kureyş'ten ayrılanla­rın ve Necâşi'nin methini yapan bir şiir inşad etti.)
îbni İshak da buna benzer bir kıssayı şöyle diyerek anlatır: Bana Hüseyin b. Abdillah'ın haber verdiğine göre kavmi Şi'bı Ebî Talib'den ayrıldığı zaman Ebû Leheb, Utbe b. Rabia kızı Hind'e rastlamış ve ona "Lat ve Uzza'ya yardım edip onları terk edenlerden de ayrıldın-mı?" diye sormuş o da "Evet Allah seni hayırla mükâfatlandırsın yâ Ebâ Utbe" diye cevap vermiş.
Haşimoğulları bu boykot altında iki yahut üç sene yaşayıp canla­rından bezmişlerdi. Kendilerine kimsenin haberi olmadan gizlice ulaşanlar dışında hiç şey ulaşmıyordu. Anlatılışa göre Ebû Cehil, Ha­kim b. Hizam b. Huveylide rastlamıştı. Hakimin yanında buğday taş ıyan bir köle vardı. Hakim buğdayı halası Hatice (r.a.)'a götürmek istiyordu. Hatice de o zaman Ebû Talib koyağında yaşıyordu. Ebû Cehil ona takılarak "Ne o Haşimoğullanna yemek mi taşıyorsun? Vallahi yemeğinle beraber bir yere kıpırdama seni Mekke'de rüsvay edeceğim" dedi. Bu sırada oraya gelen Ebû'l Buhteri Ebu Cehlin yanına gelmiş ve "ondan sana ne?" diye sormuştu. "HaşimoğuIİarına yiyecek taşıyor1' deyince Ebul Buhteri "Halasının yiyeceği kendi yanındaymış. Yiyeceği sahibine göturmesinimi engelliyorsun? Çekil adamın yolundan" dedi. Ebû Cehil diretince birbirleriyle kapışıp vu­ruşmaya başladılar. Ebû'l Buhteri eline bir deve çenesi geçirerek onunla vurup Ebû Cehili yaraladı ve altına alıp iyice çiğnedi. Hamza durumu görüyordu. Bu durumun Rasülullaha ve ashaba ulaşıpta ken­dilerinin düştükleri bu duruma sevinmelirini hiç istemiyorlardı.
İbni İshak derki; bütün bu işkence ve mihnetlere rağmen Allah Rasûlü gece gündüz gizli açık ayırımı yapmadan devamlı kavmini Al­lah'a çağırıyordu.
Musa b. Ukbe derki; Allah (c.c) bu anlaşma sayfasınıfn oyununu) bozunca Rasülullah (s.a.v.) ile beraberindekiler Ebû Talib koyağından dışarı çıkıp rahat bir nefes aldılar ve insanlarla karşılaştılar.

İmam Zehebi:


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.