ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Engeller, Tuzaklar Ve Tökezlemeler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=370559)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 01:49 AM

Engeller, Tuzaklar Ve Tökezlemeler
 

Engeller, Tuzaklar Ve Tökezlemeler



İnsanların Yüz Çevirmesi


Davet yolunda engellerin ilki, insanların davetçiden ve davet ettiği şeylerden yüz çevirmeleri ve davetine kulaklarını sağırmışcasına tıkama­larıdır. Davetçiye, insanların yüz çevirmesi ağır gelip, azminde ve seba­tında gevşeklik göstermesine neden oluyorsa; bu takdirde kendiliğinden İslâm davetini kabul edenler dışında kimseye bir şey veremez ve faydalı da olamaz. Böylece o, daha yolun başlangıcında başarısızlığa uğramış de­mektir. Artık ondan, Allah'a davet edenlerin kervanıyla birlikte yürüye­rek hedefe ulaşması beklenemez.
Ancak davet yolunda yürüyen herkesin, nefsini yoldaki engellere alıştırması ve davet ettiği hususlara insanların hemen yakınlık gösterip kolaylıkla karşılayamayacaklarını bilmesi gereklidir. Çünkü o, insanların iç içe oldukları ve üzerinde bulunduktan inanç ve adetleri terketmeye da­vet ediyor. Yine o, geleneklerine, törelerine, arzu ve isteklerine ters düşen ölçü ve değerlere davet ediyor..
O halde, davanın tebliğinde sabretmek ve sabır yardımlaşmasında bulunmak gerekmektedir. Her ne kadar insanlar yüz çevirseler de, terketseler de.. Çünkü Resulüllah (a.s.) bu sahada bizim için en güzel ve en ha­yırlı örnektir. Ve o, Allah yolunun davetçileri için en yüce misaldir. İlahi tebliğ ve davetini, onların yüz çevirmelerine ve alay etmelerine rağmen, çarşılarda, panayırlarda topluma ve fertlere ulaştırıyordu. Davayı tebliğ etmek uğruna uzun mesafeler katediyor, bir çok meşakkatlere katlanıyor, fakat yine de, tebliğ ve davet işinde yılmak nedir bilmiyordu. Davet için durmadan didiniyor, çalışıyor ve uğraşıyordu.
Kur'an, bu mana etrafında bizim için bir çok ibretleri kıssa halinde anlatıyor. Efendimiz Hz. Nuh (a.s.)'un, yaklaşık on asır insanların yüz çe­virmelerine rağmen, kavmini Allah'a davet yolundaki sabrı en güzel ör­neklerdendir:
"Dedi ki: Rabb'im gerçekten ben kavmimi gece ve gündüz demeyip davet edip durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını artırmadı. Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için her davet edişimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve bü­yüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler. Sonra ben onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra (davamı) açıkça onlara ilan ettim ve ken­dilerine gizli gizli yollarla (onlardan bazılarıyla gizli ilişkiler kurmak ve davamı onlara bir sır olarak aktarmak suretiyle de) yanaşmak istedim."
Hz. Yunus (a.s.)'un kavmiyle olan ilişkilerini de hatırlamamız gere­kir. O, kavminin kendisinden ve davetinden yüz çevirmesine kızarak, bu­lunduğu bölgeden çekip gitmiştir. Allah'ın emri olmaksızın davet yerini terkedişi neticesi başına gelenlerde, faydalanılacak birçok ibretler vardır. Yüce Rabb'ımız (c.c.), Allah'a davet eden herkesin bu olaydan ders ve ib­ret alması için bu kıssayı Kur'an'da zikretmiştir.
"Peygambere duyurup bildirmeden (tebliğden) başka (yükümlülük) yoktur."
Böylece Allah'a davet edenler, hiç bir zaman neticeden sorumlu de­ğildirler. Çünkü hidayet veren ancak ve ancak Allah (c.c.)'tır.
"Gerçek şu ki, sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah (c.c.) dilediğini hidayete eriştirir."
İşte ey kardeşim, bir insanı Allah'a davet ettiğin zaman; ya yakınlık duyar davetine icabet eder, -ki bu da, ancak Allah'ın bir fazlı rahmetidir-, ya da senden ve davetinden yüz çevirip uzaklaşır. Yüz çevirmesinde de, uzun zaman ve mekan ayrılışından sonra davet edildiği değerleri hatırlar ve çoğu kez davet edilen şeye yeniden dönebilir. Önceden davet edilen hususları, sanki yeni duyuyormuşcasına etkilenebilir. Böylece bu hatırla­yış ve etkileniş, zulüm, haksızlık ve bilgisizlik çukurunda olsa bile onun hidayetine sebep olabilir. Neticede, ona gerekli delilleri önceden sunmuş, üzerine düşen davet görevini yerine getirmiş sayılırsın.
Allah'a davet ettiğimiz kimselerin, sanki anlayış ve idraklerini yitirmişcesine kendilerinde meydana gelen gaflet durumlarını bilmemiz gere­kir. Onların uyanmaları, derin uykudan kalkmaları, dikkatli ve uyanık ol­maları için davet görevini yapmak ve hatırlatmalarda bulunmak üzere, onlarla dostluk ilişkilerini kurmak zarureti bize düşmektedir. Bizlerden hiç kimse sanmasın ki, davet ettiğimiz kimselerin davete ilk icabetleri, onların sürekli uyanık bulunmalarını ve davet yolunda kesintisiz hareket etmelerini sağlamaya yeterli olacaktır. Çünkü sen, onlara tebliğ, davet ve hatırlatmalarını bazen terk ettiğinde veya aksattığında, onlar gafletlerine tekrar dönebilirler. Ve sen de onların yüz çevirdiğini sanırsın, halbuki gerçekte bu, senden kaynaklanan bir ihmaldir.

Mustafa Meşhur


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.