ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Şeytanin Hile Ve Tuzaklari (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=370448)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:07 AM

Şeytanin Hile Ve Tuzaklari
 

ŞEYTANIN HİLE ve TUZAKLARI

Şeytanın insana ibadetlerde kurduğu hile ve tuzaklar yedi şekilde olur:
Şeytan önce insanı ibadet ve taatten uzaklaştırmak ister.
Allahu Teâlâ kulunu bu tehlikeden korursa, şeytan ikinci hile olarak kula, "sonra yaparım" düşüncesini telkin eder.
Allahu Teâlâ, kulunu bundan da korursa; şeytan ona üçüncü hile olarak ibadeti acele ile yapıp bitirmesini ister.
Allahu Teâlâ kulunu ondan da korursa, şeytan dördüncü olarak ondan, ibadetine gösteriş katarak tamamlatmayı ister.
Allahu Teâlâ kulunu ondan da korursa, şeytan kulun î kalbine yaptığı ibadeti beğenme duygusunu atar.
Şeytan bu konuda da Allahu Teâlâ'nın kula rahmet ve desteğini görürse, onun içini bozmaya çalışır ve ona, "Allahu Teâlâ senin amelini ortaya çıkaracak!" diyerek, onda gösteriş duygusunu yerleştirmek ister. Kul, amelini Allahu Teâlâ'nın bilmesi ile yetinirse, ondan kurtulur. Kul, bunların hiçbirinde şeytana uymaz ve şeytan âciz kalırsa, bu defa kula şu vesveseyi vermeye çalışır:
"Senin bu amele ihtiyacın yok; çünkü eğer sen, Allah'ın takdirinde saîd (cennetlik) olarak yaratılmışsan, ameli terketmen sana bir zarar vermez, nasıl olsa Allah'ın takdiri yerini bulur, sen cennete girersin. Şayet sen ilâhî takdirde şakî (cehennemlik) olarak yaratılmışsan, bu durumda amelin sana bir faydası olmaz; sen ne yapsan sonuçta cehenneme girersin."
Allahu Teâlâ kulunu bu vesveseden korur, kul da, "Ben bir kulum; kula, efendisinin emrini yerine getirmek düşer. Efendi istediğini yapar, dilediği hükmü verir" derse, Allahu Teâlâ'nın yadım ve desteği ile bu tehlikeden de kurtulur; yoksa ameli ve taati terkederek helak olur.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:08 AM

Şeytanin Hile Ve Tuzaklari
 

NEFSİN TEHLİKESİ

İnsanın hak yolunda dördüncü engeli nefsidir. Senin nefsinden sakınman gerekir. Hiç şüphesiz nefis, düşmanların en zararlısıdır. Onu tedavi etmek en zor şeydir; çünkü o, içerdeki bir düşmandır. Hırsız ev halkından biri olunca, ona karşı çare bulmak çok güçtür ve onun zararı çok büyüktür. Bir de şu var ki, nefis sevilen bir düşmandır, insanın, sevdiği kimsenin ayıplarına karşı
gözü kördür; nerdeyse onun hiçbir ayıbını görmez, kusurunu farketmez.
Nefsin tehlikesinden kurtulmanın yolu, onu takva ve vera' bağı ile bağlamaktır. Ancak bu yolla ilâhî emirlere uymanın ve günahları terketmenin faydasını görürsün.
Bil ki, nefsi ancak şu üç yolla zelil edip kötü arzularını engelleyebilirsin:
1- Onu aşırı arzularından men ederek,
2- Üzerine ağır ibadet yükleri yükleyerek,
3- Ona karşı Allahu Teâlâ'ya yalvarıp yardım isteyerek. Böyle yapmadan nefsin kötülüğünden kurtulamazsın.
Nefsin kötülüğünden ancak yüce Allah'ın yardımı ve koruması ile kurtulmak mümkündür.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:08 AM

Şeytanin Hile Ve Tuzaklari
 

SORUMLU OLDUĞUMUZ KALP AMELLERİ

Bil ki, azalar ile bir işi yapmadan önce, kalpte dört türlü hal vardır:
1-Hatır dediğimiz düşünce safhası. Buna, hadisü'n-nefs yani nefsin fısıltı ve vesvesesi denir.
2-Bunu meyil takip eder, peşinden inanma ve karar gelir, en son işe yönelme olur.
Nefsin kalbe attığı düşünceden insan sorumlu olmaz, çünkü bu düşünce iradeye bağlı değildir. Tabii meyil ve nefsin aşırı arzusu da böyledir, zira onlarda insanın iradesiyle değildir. Bunlar, Hz. Peygamber'in (s.a.v) şu hadisinde bahsettiği düşünce çeşitleridir:

"Allah, ümmetimden nefsinin vesvese yoluyla kalbine attığı düşünceleri affetti. ™
Nefsin fısıltısı, nefiste oluşan ve peşinden o işe herhangi bir azim bulunmayan düşüncedir. İrade ile işe yönelme ve azme gelince, bunlara "hadisü'n-nefs" denmez.
3-Kalbin üçüncü hali, kalbin işe inanıp onu yapması gerektiğine hüküm vermesidir. Bunda kalbe gelen düşüncenin, irade dışı olmasıyla kulun iradesine bağlı olması arasında bir tereddüt mevcuttur. Bu konuda kalbin halleri değişiktir. Kalbin kararı kulun iradesiyle olmuşsa kul ondan sorumludur, iradesi dışında oluşmuşsa sorumlu değildir.
4-Dördüncü durum, kalbin işe yönelme halidir. Kul bundan sorumludur, ancak kul yöneldiği işi yapmazsa duruma bakılır. Şayet kul, yöneldiği kötü bir işi Allahu Teâlâ'dan korkarak ve ona yönelmesine pişman olarak terkederse, kendisi için bir sevap yazılır. Şayet iş, bir engel çıktığı için yapılamaz yahut kul onu Allahu Teâlâ'dan korkmanın dışında bir sebeple terkederse, kendisine bir günah yazılır. Çünkü bu yönelme, kalbin iradeyle yapılan bir amelidir. Bu konudaki kesin delil şu hadistir. Hz. Resûlullah Efendimiz'den (s.a.v) rivayet edildiğine göre, o şöyle buyurmuştur:
"İki müslüman kılıçlarını çekip birbiri ile vuruşmaya girdiklerinde, öldüren de ölen de ateştedir."
63 Buhârî, "Eyman", 15; Müslim, "îmân", 58; Ebû Dâvûd, Talak, 15; İbn Mâce, "Talâk", 14; Ahmed, Müsned, II, 393.

Bunu işitenler, "Yâ Resûlallah! Öldürenin durumu belli, peki ölen niçin ateşe giriyor?" diye sordular. Efendimiz (s.a.v),
"Çünkü o da karşısındaki kimseyi öldürmek istiyordu!"buyurdu.64
Bu hadis, öldürülen kimse mazlum olarak öldürülmekle birlikte, onun da karşısındakini sadece öldürme niyetinden dolayı ateşe girdiğini gösteren kesin bir delildir. Artık kulun, kalbinin iradesiyle bir işe niyet edip yöneldiğinde ondan sorumlu olmaması nasıl düşünülür.
Hiç şüphesiz bu durumda kul sorumludur; ancak niyetlendiği kötü işi temizleyecek iyi bir iş yapar yahut onu yapma niyet ve azmini terkederse, bu onun için bir iyilik olur ve amel defterine bir sevap yazılır. Ama, kulun o işi yapma isteği başka engellerle ortadan kalkarsa, bundan dolayı bir sevap yazılmaz.
64 Buhârî, "îmân", 21; Müslim, "Fiten", 4; Ebû Dâvûd, "Fiten", 5; ibn Mâce, "Fiten", 14; Ahmed, Müsned, IV, 401; Beyhakî, Sünenü'l-Kübra, VIII, 190.

İmam Gazali.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.